Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1461 E. 2019/125 K. 12.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/13 Esas
KARAR NO : 2019/146
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 04/01/2017
KARAR TARİHİ: 15/02/2019
DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu ———havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; —————- nezdinde sigortalı bulunan, sürücü ——– in sevk ve idaresindeki ———— plaka sayılı belediye otobüsünün müvekkilerin müşterek çocuğu ——————- çarpması sonucu meydana gelen kazada, müvekkillerin müşterek çocuğu ——— vefat ettiğini, dava konusu trafik kazası nedeniyle görülmekte olan Osmaniye 4. Asliye Ceza Mahkemesi’ nin ———- Karar sayılı dosya kapsamında alınan Adli Tıp Raoru’ na göre kazanın gerçekleşmesinde sürücü ———– sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile Karayolları Trafik Yönetmeliği’nde yer alan kuralara riayet etmeyerek kusurlu olduğunu, müteveffa ———- vefat etmesi sonucu annesi … ile babası …’ nın ölenin desteğinden yoksun kaldığını, müvekkillerine meydana gelen kaza sonucu ölenin desteğinden yoksun kalmaları sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatı ödenmesi gerektiğini beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 04/02/2019 tarihli sulh dilekçesi ile davalı aleyhine açılan davanın konusuz kaldığından bu dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 21/02/2017havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: müvekkili şirketin poliçeye müstenit müşterek müteselsil sorumluluğu poliçe limitiyle sınırlı olduğu ve keza masraf ve vekalet ücreti sorumlulğu da bu miktara isabet eden oranlarda olacağını, poliçe limiti üzerindeki zararlardan müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığını, davacının sigortalıları araç sürücüsüne raci kusuru ve zararı kanıtlaması gerektiğini, kusurun kanıtlanmaması halinde müvekkili şirketin de sorumluğunun olmadığını, davacıların acıları maddiyat ile ölçülemeyecek derece büyüktür fakat dava konusu kazada sürücünün kusurunun tespit edilememesi halinde müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 27/09/2018 tarihli dilekçesi ile davacı tarafla sulh olunduğunu ve ödeme yapıldığını beyan etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davaya konu trafik kazası nedeniyle kusur ve davacıların desteklerini kaybedip kaybetmedikleri ile davalı tarafın zararı tazmin yükümlüsü olup olmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, destekten yoksun kalma tazminatı(maddi tazminat) ve manevi tazminat davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun 49. Maddesindeki “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Makine Mühendisi ve Aktüerya Uzmanı mahkememize sundukları 10/09/2018 tarihli raporda özetle; Dava dışı sürücü ———-yönetimindeki ————– plakalı halk otobüsü ile sokak içinde arkasında DUR levhası olan okul taşıtı servis aracının yaklaşırken hızlandığı, servis aracının yanından hızlanarak geçtiği, hızını yol ve trafik şartlarına göre ayarlamadığı, kontrolsüzce karşıya geçmeye çalışan 5 yaşındaki ————- çarparak ölümüne neden olduğu için Karayolları Trafik Kanunu’ nun 47/d-52/b – 75 ve Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 95/d101/b-147/a maddelerinde açıklanan kusurları işlediği, ölümlü kazanın meydana gelmesinde asli ve % 75 oranında kusurlu olduğu, müteveffa 5 yaşındaki —–Ali —– kontrolsüzce karşıya geçmeye çalışmasının yaklaşan araçların hızlarını ve mesafelerini dikkate almamasının Karayolları Trafik Kanunu’ nun 47/d-68b/3 ve Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 95/d-138/b/3 maddelerinde açıklanan kusuralara karşılık geldiği, kendi ölümü ile sonuçlanan trafik kazasının meydana gelmesinde tali ve %25 oranında etkili olduğu, işbu rapordaki kusur değerlendirmesinin Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi’ nin ———–. Sayılı İstinaf Bozma Kararından sonra Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen 28/02/2017 tarihli bilirkişi raporu ile uyumlu olduğu, —– Sigorta A.Ş.’nin ————- sayılı zorunlu mali sorumluluk(trafik)sigortası poliçesiyle 80 J 0088 plakalı otobüsün ————– tarihleri arasında kazanın meydana geldiği —- itibariyle avans faizi talep edilebileceği, davacılara yaplan ödemelerle davacıların ödeme tarihindeki verilere göre maddi zararlarının %38 oranında karşılandığı ve buan göre arasında açık nispetsizlik olduğu, davacı …’ nın nihai ve gerçek maddi zararının 21.073,73 TL olduğu, davacı …’ nın nihai ve gerçek maddi zararının 20.201,39 TL olduğu şeklinde beyan ve rapor etmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Sulh, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan ve görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir(HMK m.313). Sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir(HMK m.314) ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur(HMK m.315).
Sulh halinde Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir(HMK m.315).
Vekilin aracılığı ile sulh halinde, bu konuda vekaletnamesinde özel yetki bulunmalıdır(HMK m.74).
Sulh sözleşmesinde yargılama masrafı ve vekalet ücreti de düzenlendiğinden bu hususta ayrıca bir değerlendirme yapılmamıştır.
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, sulh, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; tarafların yargılama sırasında sulh oldukları ve davanın konusuz kaldığını beyan ettikleri, sulh sözleşmesinin yasal şartları taşıdığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Konusu kalmayan davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Başlangıçta peşin olarak alınan 85,39 TL karar ve ilam harcının işin hitamında ödenmesi gereken 44,40 TL harçtan fazla olduğu anlaşıldığından 492 sayılı harçlar kanunun 31. maddesi gereğince fazla alınan 40,99 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya ödenmesine,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Sulh sözleşmesi gereğince taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle dosya üzerinden karar verildi.15/02/2019