Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1309 E. 2021/419 K. 02.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1309
KARAR NO : 2021/419

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/11/2018
KARAR TARİHİ : 02/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili —- işlettiğini, —- altında—bulunduğunu, bu kapsamda müvekkili şirket ile davalı — arasında—— akdedildiğini, Sözleşme ve ek protokol kapsamında davalı şirketin müvekkili şirketin —– öğrencileri, —- mukabilinde—- bu minvalde müvekkili şirketin— davalı şirkete yönlendiğini ve davalı şirket ile tanıştırdığını,— dönemine ilişkin sunulması beklenen — — velileri tarafından davalı şirkete yapıldığını, velilerin —- bulunduğu gibi peşin ödeme yapmanın da mümkün olduğunu, davalı şirket — —- yazılı sözleşme imzalanmadığını,— davalı —— ödeme yaptıklarını,—- herhangi bir sorunun yaşanması halinde velilerin bizzat müvekkili şirketi muhatap aldıklarını,— müvekkili —- —–karşı davalı şirketin fiilini 6098 sayılı TBK nun 128’ci md uyarınca taahhüt ettiğini, açıklananlar doğrultusunda müvekkili şirketin—- herhangi bir mağduriyet yaşamamasını sağlamakla yükümlü olduğunu, sözleşme ve ek protokol kapsamında davalı —— ve— hallerde —- dışında da— — taşıma işini üstlendiğini, bu ve sair sebeplerle —- için davalı şirketin tercih edildiğini, başka ——- imkanının kaçırıldığını, sözleşmenin imzalanmasından itibaren yaklaşık —–sonra davalı şirket tarafından müvekkili şirkete, davalı şirketin — şirkete olan borcunu ifa edemeyeceği ve — verme imkanının bulunmadığının bildirildiğini, bunun üzerinde taraflar arasında —— ile davalı şirketin sözleşme ve ek protokolden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle müvekkili şirkete —–borcu bulunduğunu—ettiğini, tarafların bu bedelin 100.000,00 TL sının davalı şirketin müvekkiline verdiği —–sureti ile karşılanacağı, bakiye tutarın ise kısa zamanda ödeneceği konusunda mutabık kaldıklarını, ancak davalı şirket tarafından söz verilen ödeme gerçekleştirilmeyince davalı aleyhine —- tutarında ilamsız takip başlatıldığını, başlatılan icra takibine davalı tarafından itiraz edilmeyince takibin kesinleştiğini, — davalı adına kayıtlı — haciz konulduğunu —– İİK md 89/1 uyarınca birinci haciz ihbarnameleri gönderildiğini, ancak davalı şirketin malvarlığı üzerinde üçüncü kişilerce rehin tesis edilmiş olduğundan dosya borcunun tahsil edilemediğini,— davalı şirketin müvekkili şirketin protokolün imza tarihinden sonra ödemek zorunda kalacağı bedeller ile uğrayacağı bakiye zararları da kabul edip ödemeyi taahhüt ettiğini, davalı şirketin sözleşme ve ek protokolde yer aldığı —- tarihine kadar gerçekleştirmekle yükümlü olduğunu, bu kapsamda—- sonra davalı şirketin borcunu ifa etmemesi sebebiyle,—– temin etmek zorunda kaldığını ve üçüncü kişilere hizmet bedelini ödediğini, bu ödemelerin hepsinin müvekkili şirketin usulüne uygun tutulan ticari defterlerine kaydedildiğini,—- aleyhine müvekkili şirketin ödemekle yükümlü kaldığı hizmet bedellerine yönelik olarak —– tutarında yeni bir ilamsız takip başlattığını, takip talebinin ekinde müvekkili şirketin—-arasında üçüncü kişilerden almak— olduğu hizmetlere —- ödeme emri ekinde tebliğ edildiğini, ancak davalı şirket tarafından yasal süre içinde takibe haksız bir şekilde itiraz edildiğini, Sonuç olarak açıklanan nedenlerle, vaki itirazın iptali ile takibin devamına, davalının alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili —-davaya —- dilekçesinde, davacının beyanlarının aksine ödeme emri ekinde faturaların müvekkiline tebliğ edilmediği gibi dava dilekçesi ekinde de dosyaya sunulmadığını ve taraflarına tebliğ edilmediğini, Davacının taraf sıfatının bulunmadığını, davayı müvekkiline yönlendirecek tarafın para ödediği iddia edilen —- olduğunu, — tarafından müvekkiline yahut davacı tarafa herhangi bir talep yöneltilmediğini, varlığı iddia edilen borcun dayanağının bulunmadığını, müvekkilinin kendisine ödenen ücret karşılığında taahhüt ettiği yükümlülükleri yerine getirdiğini, müvekkilinin —-, hizmet bedellerini — tahsil ettiğini, taraflar arasındaki sözleşmeye aykırılığın söz konusu olmadığını, müvekkilinin verdiği hizmet bedelini aldığını vermediği hizmet bedelini — almadığını, ayrıca bir an için davacının iddialarının doğru olduğu kabul edilse dahi davacının imzalandığını iddia ettiği yeni sözleşmelerin akabinde davacının ve/veya sözleşme ——– herhangi bir ücret alıp almadığının da belli olmadığını, dolayısı ile yukarıdaki hususlar kapsamında söz konusu sözleşmeye dayanarak davacının müvekkili şirketten davaya konu bedeli talep etmesinin mümkün olmadığını, Dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin ispata elverişli nitelikte olmadığını, alacağın dayanağı olduğu iddia —- neye istinaden kesildiğinin anlaşılamadığını, davacı zarara uğradığını—-kaldığını iddia etse de 3.kişiler ile yapılan herhangi bir sözleşmenin dosyaya sunulmadığını, faturaların tek başına ispat vasıtası olmadığını, gerçekten bir zararın doğup doğmadığı, doğdu ise bu zararın miktarının tayininin davacı tarafça nasıl yapıldığını taraflarınca anlaşılamadığını, Davacının dava dilekçesinde ikrar ettiği gibi müvekkilinin müşterilerinin —olduğunu, müvekkilinin velilere hizmet vermeyi bırakmış ise söz konusu davaya dayanak ödemelerin — tarafından 3.kişilere yapılmasının gerektiğini, fakat davacının ödemeleri kendisinin yaptığını iddia ettiğini, davacının niye ödeme yaptığının anlaşılamadığını, Müvekkilinin ek ——- yükümlü olduğu hususların müvekkilinin —İş Kanunundan ve sair kanunlardan doğan yükümlülükler olduğunu, ek protokolün davaya dayanak alacak ile bir ilgisinin bulunmadığını, davanın — edilmesi gerektiğini, ek protokolün davacı tarafça dosyaya ibrazını talep ettiklerini, davacının sunduğu protokolün bir an için kabulü halinde dahi taraflar arasında—iddia edilen protokolün tamamen davacı lehine hükümler içeren ticari ahlaka aykırı bir protokol olduğunu, davacı tarafça dosyaya sunulan protokolün 4.md uyarınca müvekkili şirketin —– tutarında borcu bulunduğunu—- ve şartsız olarak kabul edecek, ayrıca davacı şirketin—- tarihinden sonra da ödemek zorunda kalacağı bedeller ile uğrayacağı bakiye zararları da müvekkili şirketten talep edebileceğini 11.04.2018 tarihinde müvekkili ile hiç temasa geçilmeden, —- verilmeden, soyut bir bilgi ————- iflasına istedi’ şeklinde bir —— yayınlandığını, bunun üzerine müvekkilinin kredi borçlusu olduğu 2 banka tarafından müvekkiline takibe geçildiğini, müvekkilinin müşterilerine haciz ihbarnameleri yollanarak müvekkilinin ticari faaliyetinin —– getirdiğini, aşırı yararlanmanın — gerçekleşmiş olduğundan bir an için müvekkilinin bağlı olduğu düşünülse dahi yukarıda açıklanan —–gerektiğini, sonuç olarak, açıklanan nedenlerle, dava şartı, ilk itirazları ve usul yönünden itirazları dikkate alınarak davanın usulden reddine, haksız ve hukuka aykırı ikame edilen işbu davanın esas yönünden reddine, müvekkili şirketin varlığı iddia edilen— olmadığının tespitine, karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, davalının sözleşmeye aykırı davranışı nedeni ile sözleşmeye konu edimin 3. Kişilerden temin edildiğinden bahisle 3. Kişilere ödenen servis hizmeti bedelinin davalıdan tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu—-Esas sayılı takip dosyasının celp olunarak yapılan incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine; “borçlu şirketten alınamayan —- ile ekli listede yer alan 3. Şahıslardan alınan servis hizmetlerinden dolayı borçluya rücu edilen faturalara dayalı alacak— asıl alacağın tahsili için genel haciz yolu ile icra takibi yapıldığı, davalının yasal süresi içerisinde borca itirazı nedeni ile takibin durduğu görülmüştür.
Tarafların tüm delilleri celp olunarak dava dosyası ve —– tüm ticari defter kayıt ve dayanakları belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak kök ve ek rapor alınmıştır. Alınan raporların birbiri ile uyumlu, dosyadaki verilere uygun ve denetime açık bulunduğu anlaşılmakla hükme esas alınmıştır.
Tarafların aralarında 19.04.2017 tarihli sözleşme ve ek protokol yaptıkları, bu sözleşme uyarınca taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, yine aralarında 27.04.2018 tarihinde “Protokol başlıklı” sözleşme yaptıkları, bu sözleşme uyarınca davalı hizmet verenin sözleşme ve protokolden kaynaklı borç yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeni ile davacı—— tutarında bir bedel daha ödeyeceğini, bu nedenle zarara uğradığını, davalının davacı şirkete toplam 581.314,37 TL borcu bulunduğunu, kayıtsız ve şartsız kabul ettiği tartışmasız anlaşılmakla birlikte davacının protokolde yer alan; davacının ödemek zorunda kalacağı bedeller ile uğrayacağı bakiye zararlar kapsamında işbu davaya konu edilen takibe konu alacak miktarı kadar davacının davalıdan talep edebileceği zarar tazminine ilişkin alacağı bulunup bulunmadığı uyuşmazlık konusudur.
Taraflarca dosyaya sunulan delillerden;
—– Esas sayılı takip dosyasının celp olunarak yapılan incelenmesinde; davacının davalı aleyhine— tarihinde imzalanan protokol—- —— teminat mektubunun tahsili sonrası bakiye kalan bedel açıklaması ile 481.314,37 TL asıl alacağın tahsili için genel haciz yolu ile icra takibi yaptığı, takibin kesinleştiği,
——sözleşmesinin yapılan incelenmesinde davacı ile davalı arasında davalı şirket tarafından——– taşınması konulu sözleşme yapıldığı, sözleşmenin 1.12. Maddesinde; yüklenicinin ——- tahsil edeceği, 1.13. Maddesinde davalının—- —- kadar tek seferde peşin ödeme yapacak olan — etkilenmeyeceği, 1.22. Maddesinde davalının davacıya —– tutarında — vereceği, sözleşmenin süresinin de 1.45. Maddesinde sözleşme—- başlayıp ———- incelenmesinde; yine taraflar arasında düzenlendiği, davalının —– olduğu, davacının —– isimlendirildiği, konusunun;—— arasında———— tüm —– taşınması olduğu,
27.04.2018 tarihli “Protokol” başlıklı protokolün incelenmesinde; taraflar arasında düzenlendiği, konusunun davalı taşıyıcı ——— taşınmasına yönelik————- ikinci maddesinin; “——————– toplantıda şirketlerinin içinde bulunduğu mali kriz nedeni ile hiçbir servis hizmeti verme imkanlarının kalmadığını, bu imkansızlık bağlamında taraflar arasındaki sözleşme ve ek protokolden kaynaklanan borcunu ifa edemeyeceğini ve yükümlülüklerini yerine getiremeyeceğin——— beyan etmiş; gerek hizmet veren ile — arasında akdedilen sözleşmeler, gerekse taraflar arasında akdedilen sözleşme ve ek protokol ile alınan hizmetin niteliği göz önünde tutulduğunda, —- aksamaması adına —— gerekli bilgilendirmeyi sözlü olarak yaptığını belirtmiştir.” 3. Maddesinin; “İşbu protokol, hizmet verenin bahsi geçen hizmetleri ifa edemeyeceğini açıkça beyan etmesi ve bu tarihten itibaren verdiği hizmete son vermesi üzerine taraflar bir araya gelmiş ve işbu protokolü akdetmişlerdir.” 4. Maddesinin “hizmet veren, sözleşme ve ek protokolden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerin yerine getirilmemesi—- tutarında bir bedel ödemek zorunda kaldığı ve 56.000,00 TL tutarında bir bedel daha ödeyeceğini, bu nedenle zarara uğradığını—- tutarında borcu bulunduğunu kayıtsız ve şartsız olarak kabul, beyan ve ikrar etmektedir. Taraflar, öncelikle sözleşme ile ek protokol hükümlerine istinaden hizmet veren tarafından—– tutarındaki kati teminat mektubunun nakde çevrilmek sureti ile işbu bedelin —- uğradığı zarardan mahsup edilmesi; bakiye kalan tutarın ise en kısa zamanda ödeneceği konusunda anlaşılmışlardır. Ayrıca hizmet veren —– işbu protokolün imza tarihinden sonra ödemek zorunda kalacağı bedeller ile uğrayacağı bakiye zararları da kabul ve ödeyeceğini taahhüt etmektedir.” şeklinde düzenlendiği
Görülmüştür.
Dava dosyamızdaki somut uyuşmazlık konusu da işbu protokolün son maddesinde yer alan; “..— veren—– işbu protokolün imza tarihinden sonra ödemek zorunda kalacağı bedeller ile uğrayacağı bakiye zararları da kabul ve ödeyeceğini taahhüt etmektedir.” hükmünden kaynaklanmakta olup, davacı taraf 27.04.2018 tarihli protokolde davalının ödemesi yönünde hükme bağlanan bedeller dışında ayrıca zararlarının olduğunu, bu zararının da davalı tarafça işbu protokol uyarınca ödenmesi gerektiğini iddia etmektedir. Fesih sonrası öğrencileri taşıma işleri ve protokolde belirlenen personelin taşıma işlerinin davalı tarafından verilmediği anlaşılmaktadır. Ancak fesih tarihi sonrası hizmet alan öğrencilerden daha önce ödemesini peşin yapanlar haricinde diğerlerinin hizmet verildikten sonra bu hizmetin karşılığı olan ödemeleri yapacakları açıktır. Dolayısıyla öğrencilerin —- tarafından ödeneceğine dair bir sözleşme veya davacı şirket ile —- arasında geçerli olabilecek bir taşıma sözleşmesi bulunmamaktadır. Dosya kapsamına sunulan ve mali bilirkişi tarafından tespit edilen—— fatura mevcut olup bu faturaların hiçbirisinde doğrudan hizmet alanlar hakkında bir bilgi mevcut değildir. —– belirlenen — ücretlerinin uygulaması mevcuttur. Teknik bilirkişi tarafından rapor ekinde sunulan ——— taşımacılığında uygulanacak —- olup — ücretinin belirlenmesindeki en önemli kriterin de taşınan mesafe olduğu anlaşılmaktadır. Ancak davaya konu edilen faturalarda dayanak olarak —- taşındığı ve mesafesi hakkında bilgi bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu faturalarda yer alan tutarların doğruluğu bilirkişi heyetince teyit edilememiştir. Fesih sonrası hizmet alanların kimler oldukları, ne kadar mesafe kat edilerek taşındıkları, bu hizmet karşılığı hizmet alanlarca bir ödeme yapılıp yapılmadığı hakkında dosyaya delil sunulmadığından davacının bu davaya konu ettiği faturaları davalı ile ilişkilendirmek mümkün olmamıştır. Bilirkişi kök raporundaki bu yöndeki tespite davacı tarafın itirazı ve bu doğrultuda sunduğu bir kısım belgelerin incelenmesinde bilirkişi heyeti itiraz doğrultusunda sunulan belgeler ile faturalar arasında bir bağlantı kurulamadığını belirtmiştir. Dosyaya sunulu—- olduğu anlaşılmaktadır. Bu tablonun adında tahmini yazmaktadır, —– olanı nasıldır, bu konuda bir bilgi mevcut değildir. — dışındaki — ücretleri kimin tarafından karşılanmaktadır belirsizdir. Zaten bu tablonun adında tahmini yazmaktadır, dolayısıyla gerçekte olan durumun nasıl olduğu hususunda somut yazılı delil sunulamamış,— dışındaki — ücretlerinin kimin tarafından karşılandığı ispatlanamamıştır.
Yapılan yargılama sonucunda dosya kapsamındaki tüm deliller ve alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki —- sözleşme uyarınca davalı taraf yükümlendiği edimini yerine getiremeyeceğini belirterek davacı ile birlikte bu sözleşmelerin feshine yönelik —- protokol düzenledikleri ve bu protokole göre davacının davalının edimini yerine getirmemesi nedeni ile 581.314,37 TL tutarında zarara uğrayacağı ve bu zararın 100.000,00 TL sinin sözleşme uyarınca davacıya verilen teminat mektubunun paraya çevrilmesi yolu ile ödeneceği konusunda anlaşma yapıldığı, 481.314,37 TL nin tahsili için işbu davaya konu olmayan—– takip dosyasında icra takibi yapıldığı, takibin kesinleştiği, davacının sözleşmenin davalı tarafça feshi nedeni ile bu miktarın üzerinde uğradığı zararın tazmini için işbu davayı açtığı ancak belirlenen tutarın dışında davacı ne kadar ve ne şekilde zarara uğradığını ispatlayamadığından aşağıdaki şekilde davanın reddine, davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin davacının kötü niyetli olduğu hususu ispatlanamadığından yasal koşulları oluşmadığından reddine yönelik aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere
1.DAVANIN REDDİNE,
2.Yasal koşulları oluşmayan kötü niyet tazminat isteminin reddine,
3.Başlangıçta peşin olarak alınan 16.372,82 TL harcın işin hitamında ödenmesi gereken 59,30 TL harçtan fazla olduğu anlaşıldığından 492 sayılı Harçlar Kanunun 31. maddesi gereğince fazla alınan 16.313,52 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya ödenmesine,
2. Davacı tarafça yapılan masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
3.Davalı tarafça herhangi bir yargılama masrafı yapılmadığı anlaşıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4.Davalı taraf yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte— hesaplanan 80.247,62 TL nispi —davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5.Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca, artan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.