Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1295 E. 2019/1139 K. 26.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/1295
KARAR NO : 2019/1139

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 07/10/2015
KARAR TARİHİ : 26/11/2019

DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 07/10/2015 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile şirketin müşterisi olan ——–. İle taşıma anlaşması yapılmış ve anlaşmaya göre taşımaya konu 25.000 kg paketli ürünlerin —— adresinde yerleşik ——— ‘ye teslim edileceği konusunda mutabakata vardıklarını, müvekkili şirket tarafından düzenlenen —– seri nolu taşıma irsaliyesi düzenlenerek ———- ‘ye teslim edileceği mutabakatına varıldığını, davalı şirketin taşıma işlemini gerçekleştirmeyip ürünleri teslim etmediğini, durumun —- ile yapılan mutabakat sonucu ortaya çıktığını, müvekkili şirketin durumdan haberi olmadığından taşıma yapılmışçasın9a davalıya navlun bedelini ödediğini, dava dışı ——–. Ürünlerinin zayi olduğu gerekçeli ile müvekkili şirkete 01/07/2013 tarihli 7.282,05 TL zarar faturası düzenleyerek tebliğ ettiğini, fatura bedelinin müşteriye ödendiğini, müvekkili şirketin de davalı tarafa 14/11/2013 tarih ve —–nolu faturayı rücu ettiğini, davalının ödemeyi ertelediğini, bunun üzerine İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün 2014/8222 Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalı şirketin itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile icra takibinin devamına, alacağın % 20 ‘sinden aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 11/01/2016 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle: itirazın iptali davalarında yetkili mahkemenin takibin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer olduğunu, emtiayı teslim yükümlülüğünü yerine getirmeden TTK 885 maddelerine dayanılarak zamanaşımı itirazında bulunulmasının davalının kötü niyetli olduğunu göstermekte olduğunu, davalı tarafın malları teslim ettiğini delillendiremediğini beyanla davalının itirazının iptali ile takibin devamına, davalının % 20 ‘den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 26/11/2019 tarihli karar celsesindeki esas hakkındaki beyanında; celse arasında rapora karşı sunmuş oldukları beyanlarını tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 18/12/2015 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemelerin İzmir Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, dava konusu olayda davacının asıl taşımacı, davalı şirketin de onun fiili taşımacısı olduğunu, ——– teslim edilmediği iddia olunan emtianın alıcıya asıl taşımacı —— ——- tarihli taşıma irsaliyesi ile davalı taşımacı tarafından teslim edilmiş olması ve bu tarihten itibaren 1 yıllık zaman geçtikten sonra TTK 855 ‘inci maddesinde öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra 22/08/2013 tarihinde kesilen fatura ile söz konusu emtianın alıcıya teslim edilmediği gerekçesi ile talepte bulunulduğunu, zamanaşımı süreleri dolduktan sonda davanın açıldığını, dava konusu emtianın, davalı şirket tarafından alıcısına telim edildiğini, navlun ödemesinin de yapıldığını, taşıma yapıldıktan bir yıldan fazla süre geçtikten sonra malın teslim edilmediği iddiası ile davacı şirketten malın bedelinin tazmin edilmek istenmesinin iyi niyetle bağdaşmasının mümkün olmadığını, TTK 889 maddesine göre taşımaya konu malların kayıtsız şartsız şekilde kabul edilmiş ise taşıyıcı aleyhine açılacak dava hakkının düşeceği belirtildiğinden somut olayda—– tarafından emtia ihtirazı kayıtsız teslim alınmış ve taşıma ücretinin de müvekkili şirkete ödenmiş olması nedeniyle fiili taşımacı davalıya karşı dava hakkının düştüğünü, söz konusu yükün teslim edilmediğine dair yapılmış bir bildirim ve ihtar da olmaması nedeniyle malın teslim edilmediğine dair iddialara itibar edilemeyeceğini beyanla öncelikle usuli itirazlarının dikkate alınmasını, esasa girilmesi halinde maddi ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 08/02/2016 havale tarihli ikinci(2.) cevap dilekçesinde özetle: cevap dilekçesini tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili karar celsesine mazeret bildirmek suretiyle katılmamıştır.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, davacı taşıyıcınını taşımaya konu malların alıcıya teslim edilmemesi nedeniyle uğranılan zararın alt taşıyıcıdan talep edip edemeyeceği ve talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün —Esas sayılı dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından 11/04/2014 tarihli takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna 24/10/2014 tarihinde tebliği üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın 1(bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
——- Asliye Ticaret Mahkemesi ‘ne talimat yazılmak suretiyle davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiş ve ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali Müşavir bilirkişi talimat mahkemesine sunduğu 03/03/2017 havale tarihli raporunda özetle; davalının 2012-2013 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin noter açılış ve kapanış onaylarını yasal süre içerisinde yaptırdığını, taraflar arasında hizmet alım-satımından kaynaklanan ticari bir ilişki olduğu, dava dosyasına ibraz edilmiş yazılı bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığını, dava dışı—– dava dışı —- tarih ve — nolu 7.282,05 TL bedelli irsaliyeli faturayı düzenlediğini, irsaliyeli faturanın eksiksiz teslim alan bölümünde “——” adının yazılı olduğunu, davacı tarafından dava dışı —- düzenlenen 06/07/2012 tarihli —- nolu taşıma irsaliyesinin teslim alan bir sürücü bölümünde yine “— isminin yazılı olduğunu, kişinin o tarihte davalı çalışanı olduğunu, davalının taşıma işini üstlendiğini, taşınan malın dava dışı —- edildiğine dair irsaliyelerde ——- ‘ne ait imza veya kaşe bulunmadığını, takip konusu yapılan 14/11/2013 tarih ve —– nolu 7.282,05 TL tutarlı faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığını, takip konusu faturanın davalıya tebliğine ilişkin bir belgenin de mevcut olmadığını rapor etmiştir.
Talimat bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Mahkememizce dava konusu uyuşmazlık konusu hakkında taşıma uzmanı bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş olup, taşıma uzmanı bilirkişi mahkememize sunduğu 04/08/2017 havale tarihli raporunda özetle; davacının, alacağın talebinde zaman aşımı olup olmadığı hususunun mahkemenin takdirinde olduğunu, davalı fiili taşıyıcının, taşınması işini üstlendiği yüklü alıcısına teslim etmediğine dair bir somut bir belgenin dava dosyasında bulunmadığını, davalının iddia olunan zayi emtia zararı sorumluluğuna gidilemeyeceğini beyan ve rapor etmiştir.
İstinaf kararı sonrası taşıma uzmanı bilirkişi 20/02/2019 havale tarihli ek raporunda özetle; davada zamanaşımı hususunun değerlendirilmesinin mahkemenin takdirinde olduğu, davacının itirazlarına iştirak edilmediği, bu nedenle kök rapor görüş değişikliğine gidilmediği beyan ve rapor edilmiştir.
28/03/2019 tarihli duruşmada davacı tarafın 2012-2013-2014 yılı ticari defterleri üzerinde niceleme yapılarak bir mali müşavir bilirkişi ve bir taşıma uzmanı bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiştir.
Mali Müşavir bilirkişi ve Taşıma Uzmanı Bilirkişi 11/10/2019 havale tarihli raporunda özetle; incelenen ticari defterlerin delil niteliğine haiz olduğu, davacı taraf defter ve kayıtlarına göre davacının davalıdan 7.282,05 TL alacaklı olduğu, dava konusu yükün teslim edildiğini, davalı taşıyıcının/taşıyanın ispatlamakla yükümlü olduğu, bu yönde dosyada mübrez herhangi bir belgenin bulunmadığı, davalı tarafından teslim alınan yüküm teslim edilmediğinin değerlendirildiği, davaya konu zararın TTK.m.882 uyarınca tespit edilecek sorumluluk sınırının altında kalması sebebiyle dava özelinde sorumluluğun sınırından bahsedilemeyeceği beyan ve rapor edilmiştir.
Bilirkişi kök rapor ve ek raporları taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Mahkememizin — Esas sayılı dosyasından verilen —tarih ve —- sayılı davanın reddine ilişkin karar davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine İstanbul BAM —. HD ‘nin —–Karar sayılı kararı ile kaldırılmış olup, yargılamaya mahkememizin yukarıda belirtilen esası ile devam olunmuştur.
Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur. (TTK md.875/1)
Taşıyıcı, eşyayı, kararlaştırılan sürede, bir süre kararlaştırılmamışsa şartlar dikkate alındığında özenli bir taşıyıcıya tanınabilecek makul bir süre içinde, teslim etmekle yükümlüdür.(TTK md.873)
Eşya, taşıma süresini izleyen yirmi gün içinde teslim edilmezse, hak sahibi ona zayi olmuş gözüyle bakabilir. Sınır ötesi taşımalarda bu süre otuz gündür. (TTK md.874/1)
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, takip dosyası, fatura suretleri, taşıma irsaliyesi, 26/08/2013 tarihli noter ihtarı, takibe konu yansıtma faturası, bilirkişi kök ve ek raporları, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirket ile dava dışı—arasında –paletli — ürününün 06/07/2012 düzenleme ve aynı sevk tarihli taşıma irsaliyesiyle dava dışı —teslimi hususunda anlaşıldığı, davacı şirketin daha sonra taşıma işini davalı şirkete verdiği, davalı şirketin ilgili taşımayla ilgili olarak 09/07/2012 tarihinde “————-” konulu taşıma ücretine ilişkin fatura kestiği, taşıma ücretine ilişkin faturanın ödendiğine ilişkin taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, taşımaya konu ürünün teslim edilmediğinden bahisle gönderici —-. ‘nin asıl taşıyıcı —– TL tutarında fatura kesildiği, bu faturayı alan davacının davalı alt taşıyıcıya 14/11/2013 tarihli 7.282,05 TL bedelli yansıtma faturasını kestiği, bu faturanın ödenmemesi üzerine ilamsız icra yolu ile takibe geçtiği ve davalının itirazı üzerine takibin durduğu, taşıyıcının göndericiden teslim almış olduğu yükü alıcısına teslim etmekle yükümlü olduğu, ayrıca taşıyıcının yükün teslim edildiğini ispat yükü altında olduğu, eldeki davada taşımaya konu yükün alıcısı —– teslim edildiğine ilişkin herhangi bir ispat bulunmadığı, bu nedenle davalının yükün teslim edilmemesi nedeniyle oluşan zarardan sorumlu olduğu, taşımaya konu yükün —–‘ye ait 0,5 lt (24’lük), 1,5 lt (12’lik), 1,5 lt (12’lik), 5 lt (4’lük)—– ile 100×120 ebatında çam paletten oluştuğu, bu ürünler için davadışı—.’ye 7.282,05 TL bedelli fatura kesildiği, yansıtma faturalarına konu bedelinde 7.282,05 TL olması karşısında ürünlerin teslim edilmemesi nedeniyle oluşan zararın 7.282,05 TL olduğu, bu kapsamda davacının –.tarafından kendisine kesilen faturayı davalıya yansıtmasının yerinde olduğu, bu nedenle davalı tarafın icra takibine itirazının haksız ve yersiz olduğu, davacının tacir olması ve taraflar arasında ticari ilişki bulunması(TTK m. 19/2) nedeniyle alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz(3095 sy. m. 2/2) uygulanması gerektiği,—– kestiği fatura tutarı kadar zarar bulunması ve bu zararın bilinebilir olduğundan alacağın likit olması nedeni ile kabulle sonuçlanan kısım üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi şartlarının oluştuğu(İİK m. 67/2) sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davalı/takip borçlusunun, İstanbul Anadolu —–. İcra Müdürlüğü’nün —-Esas sayılı dosyasına vaki itirazının İPTALİNE,
3-Kabulüne karar verilen alacağın %20 ‘si olan 1.456,41 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Başlangıçta peşin olarak alınan 124,36 TL harcın ve icra takibi peşin harcı 36,40TL’nin, alınması gerekli olan 497,44 TL harçtan mahsubu ile bakiye 336,68 TL karar ve ilam harcının davalı ‘dan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu peşin harç 124,36 TL, posta, tebligat ve talimat gideri 337,00 TL, bilirkişi ücreti 2.600,00 TL olmak üzere toplam 3.061,36 TL yargılama masrafının davalı ‘dan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan —– uyarınca 2.725,00 TL avukatlık ücretinin davalı ‘dan alınarak davacı tarafa verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; artan delil avansının davalı ‘ya iadesine,
9-Karar kesinleştiğinde İstanbul Anadolu —- İcra Müdürlüğü’nün 2014/8322 Esas sayılı dosyasının merciine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.