Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1210 E. 2022/920 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1210
KARAR NO: 2022/920
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/10/2018
KARAR TARİHİ: 21/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili —– tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ——- sayılı kararı ile ——–yetkililerinin kayyum olarak tayin edildiğini, ilgili —– kararı ile davacı şirketin dilekçe ekinde sayın mahkemenize arz ettiğini, davacı şirketin hali hazırda ——- gözetiminde oldugunu, —–ilişkili olduğu ——- atadığı yöneticiler tarafından yönetildiğini, bu minvalde—– sayılı——- tarafından yürütülen şirketler, açtıkları davalarda harçtan muaftır” hükmü uyarınca harçtan muaf olduğunu, müvekkil şirketin idaresinin halen —- tarafından görevlendirilen kayyum heyeti tarafından yönetildiğini, müvekkil şirketin kayıtlarında—– tarihinden sonra yapılan araştırmalar neticesinde mizanda yer alan —– bulunmadığını, mizanda yer alan —— çekin olmadığını, mizanda yer alan —- tutarında senetlerin olmadığını, mizanda yer alan —— Hammaddeler hesabında—-tutarında stok olmadığını, mizanda yer alan ——–tutarında yarı mamul olmadığını, mizanda yer alan —– tutarında mamul olmadığını, mizanda yer alan —– tutarında ticari mal olmadığını, mizanda yer alan —— tutarında diğer stok olmadığının, mizanda yer alan —– tutarın gerçekte olmadığını, mizanda yer alan —— gerçekte olmadığını, mizanda yer alan —– tahsilinin imkansız olduğunu,—— tutarın tahsilinin imkansız olduğunu, ——- tutarda makine olmadığının belirtildiğini, Türk Ticaret Kanunu 553. Maddesi uyarınca kurucuların, yönetim kurulu üyeleri ve yöneticilerin, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri taktirde şirkete verdikleri zarardan sorumlu olduklarını belirterek davanın kabulü ile ilgili yasal hüküm ve davalının sorumluğunu doğuran sair yasal düzenlemelere istinaden davalının yol açtığı müvekkil şirketin konu ile ilgili her türlü sair talep ve yasal haklarının saklı kalması kaydıyla —–tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili —— havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı şirkete —— yetkilileri kayyım olarak atandığını, —- tarihinde zarara ilişkin ön tespit yapıldığını, —– tarihinden itibaren dava tarihi olan —– tarihine kadar da zamanaşımı süresinin dolduğunu, dava dilekçesi netice ve talep kısmında, talep edilen alacağın —– tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsiline karar verilmesi talep edildiğini, demek ki zararın bu tarihte oluştuğunun kabul edildiğini, dava dilekçesi ekinde sunulan tutanağa el yazısı ile ——– tarihi yazıldığını, işbu avanslarının tespiti adına; personel maaş avanslarının hangi hizmet/ proje kapsamında ne kadar tutarda, kim tarafından verildiği ve personel maaş avanslarını geri almak adına girişimde bulunulup bulunmadığı hususlarının davacı tarafça açıklanması gerektiğini, adi yazılı tutanak ve el yazısı tarihinin, tutanağın zamanaşımı süresinin dolmasının önüne geçmek adına sonradan düzenlenip imzalandığını gösterdiğini, davacının zararların tespitini noter huzurunda veya mahkemece delil tespiti yoluyla da yapabileceğini, bu sebeple kötü niyetli olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde yer alan taleplerine ilişkin vakıaların açık özetlerini sunması ve dayandıkları vaktaları somutlaştırması gerektiğini, müvekkili ile birlikte şirkette görevli tüm üst düzey yöneticilerin, mali işler ve finans birimindeki yetkililerin gözaltına alınıp, tutuklandığını, ——– tarihleri arasında şirkette yetkili hiç kimse bulunmadığını, davacının—– tutarındaki kasa hesabında görünen bedelin fiziki olarak mevcut olmadığı iddiası ve bu iddia açısından da müvekkili sorumlu tutmasının kabul edilebilir olmadığını, tüm üst düzey yetkililerin cezaevinde bulunduğu ve kayyımların atanmadığı bu 40 günlük süreçte müvekkilinin bilgisi olmadan şirket içinde kayda alınmayan birçok işlem yapılmış olabileceğini, dava dilekçesinde yer alan ——– tutarındaki senede ilişkin davacı tarafından detaylı bir bilgi verilmediğini, olmadığı iddia edilen stokların nereden, kim tarafından ve hangi projede kullanılmak üzere alındığını, stokta hangi ham maddelerin bulunduğu ve bu alınan ham maddelerin hangi projede ve ne ölçüde kullanıldığı hususlarının davacı tarafça açıklanması gerektiğini, yarı mamuller hesabı; henüz tam olarak mamul haline gelmemiş ancak direkt ilk madde ve malzeme, direkt işçilik ve genel üretim giderlerinden belli oranlarda pay almış üretim aşamasındaki mamullerin izlendiği hesap olduğunu, maliyet dönemi sonunda direkt ilk madde ve malzeme, direkt işçilik ve genel üretim giderleri tutarları kadar bu hesap borçlandırılarak kaydedildiğini, üretimi tamamlanan yarı mamullerin maliyet tutarı bu hesabın alacağı karşılığında ilgili stok hesaplarına aktarıldığını, ancak söz konusu stok hesapları ve yarı mamul hesabı hakkında davacı tarafından detaylı bir bilgi verilmemiş olduğunu, gerçekte olmadığı iddia edilen mamullerin tespiti adına; mamul hesaplarının hangi projeye/hizmete ilişkin olduğu ve mamul içeriğinin neye ilişkin olduğu hususlarının davacı tarafça açıklanması gerektiğini, davacının mizanda yer alan ——– tutarında mamul olmadığına ilişkin iddiaların üretimi tamamlanan mamuller yarı mamuller hesabından alınarak bu hesaba borç kaydedildiğini, söz konusu mamul hesabı hakkında davacı tarafından detaylı bir bilgi verilmemiş olduğunu, mamullerin hangi projeye/hizmete ilişkin olduğu ve mamul içeriğinin neye ilişkin olduğu ve mamul hesabı ile yarı mamul hesabı arasındaki ilişkiye dair hususların davacı tarafça açıklanması gerektiğini, davacının belirtilen hususlardaki açıklamasına istinaden cevap haklarını saklı tuttuğunu, gerçekte olmadığı iddia edilen ticari malların tespiti adına; ticari malların hangi projeye/hizmete ilişkin olduğu ve ticari mal içeriğinin neye ilişkin olduğuna dair hususların davacı tarafça açıklanması gerektiğini, gerçekte olmadığı iddia edilen diğer stokların tespiti adına; diğer stokların hangi projeye/hizmete ilişkin olduğu ve diğer stok içeriğinin neye ilişkin olduğuna dair hususların davacı tarafça açıklanması gerektiğini, olmadığı iddia edilen gelecek aylara ait giderlerin tespitine yönelik; davacı tarafça söz konusu gider kalemlerinin neye ilişkin olduğu ve hangi işlemler adına gider kayıtlarının tutulduğunun açıklanması gerektiğini, gerçekte olmadığı iddia edilen gelirin tespiti adına; ilgili hesapta kayıt altında tutulan gelirlerin hangi projeye/hizmete ilişkin olduğunu, kim tarafından ne tutarda girdilerin ve çıktıların yapıldığının davacı tarafça açıklanması gerektiğini, davacının mizanda yer alan —– Personel İş avansı hesabında ——- tutarın tahsili imkansız olduğu iddiasına ilişkin olarak personel iş avanslarının tespiti adına; personel iş avanslarının hangi hizmet/ proje kapsamında ne kadar tutarda, kim tarafından verildiği ve personel iş avanslarını geri almak adına girişimde bulunulup bulunmadığı hususlarının açıklanması gerektiğini, davacının mizanda yer alan ——- hesabında —— tutarın tahsili imkansız olduğu iddiasına ilişkin cevapları iddia edilen personel maaş avanslarının tespiti adına, personel maaş avanslarının hangi hizmet/proje kapsamında ne kadar tutarda, kim tarafından verildiği ve personel maaş avanslarını geri almak adına girişimde bulunup bulunmadığı hususlarının davacı tarafça açıklanması gerektiğini, olmadığı iddia edilen makinenin tespitine ilişkin; davacı tarafça demirbaş listesinde yer alan giriş – çıkışların ve eksik olan makinelerin açıklanması gerektiğini, dava dilekçesinde ifade edilen zararlar gerçek olsa dahi, bu zararlara müvekkilinin ne şekilde, hangi kusurlu hareketiyle sebebiyet verdiğinin belirsiz olduğunu, ——– süreçte davacı şirkette tüm üst düzey yetkililerin gözaltına alınıp tutuklandığını ve bu süreçte şirketlere hala kayyum atanmamış olduğunu, bu nedenle davacı tarafın iddia ettiği zararların doğru olduğu düşünülse bile, oluşan bu zararların zaman olarak tespitinin gerektiğini,——- tarihinden sonra davacı şirketin halihazırda devam etmesi gereken projeler kayyımlar tarafından ne şekilde ve hangi oranda tamamlandığını, devam ettirilemeyen projelerin olup olmadığını, şirket alacaklarının ve devam eden projelerdeki hakedişlerin hangi oranda tahsilinin yapıldığını, davacı şirket adına bozdurulan banka teminat mektubu miktarı ve durdurulup devam ettirilemeyen projelerin oluşturduğu maddi kaybın tespitini, devam eden projelerde proje sahalarında bulunan stokların hangi durumda olduğu ve çalınan ya da kaybolan stokların olup olmadığının tespiti gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davalının, davacı şirketin yöneticisi olduğu dönemde şirketi zarara uğrattığından bahisle tazminat istemine ilişkin olup TTK 553 ve devamı maddelerine dayanmaktadır.
Tarafların tüm delilleri celp olunarak dava dosyası ve davacı şirkete ait tüm ticari defter kayıt ve dayanak belgeleri üzerine bilirkişi incelemeleri yaptırılarak raporlar alınmıştır. Mahkememizce alınan bilirkişi heyet raporlarından —– tarihli kök rapor ile —– tarihli bilirkişi ek raporunun dosyadaki verilere uygun bilimsel ve denetime açık bulunduğu görülmekle hükme esas alınmıştır.
Davacı şirket, —- sayılı dosyası kapsamında —– kayyum olarak tayin edildiğini, bundan dolayı şirketin —–tarafından görevlendirilen kayyım heyeti tarafından yönetildiğini, şirket kayıtlarında — tarihinden sonra yapılan araştırmalar neticesinde; Müvekkili şirketin idaresinin tasarruf mevduatı sigorta fonu tarafından görevlendirilen kayyım heyeti tarafından yürütüldüğünü, şirket kayıtlarında—– tarihinden sonra yapılan araştırmalar neticesinde; —-yer alan —— bulunmadığını, —- yer alan —- olmadığının, —- tutarında senetlerin olmadığının, —- yer alan —–olmadığının, ——tutarında yarı mamul olmadığının,—- alan —— —hesabında —- —- tutarında ticari mal olmadığının, —- —— tutarında diğer stok olmadığının, —– tutarın gerçekte olmadığının, —–tutarın gerçekte olmadığının, —- tutarında tahsilinin imkânsız olduğunu, —yer alan —-maaş avansı hesabında —- tutarın tahsilinin imkânsız olduğunun, —- tutarda makine olmadığının tespit edildiğini, Türk Ticaret Kanunu 553. Maddesi uyarınca kurucuların, yönetim kurulu üyeleri ve yöneticilerin, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri taktirde şirkete verdikleri zarardan sorumlu olduklarını, davalının sorumluğunu doğuran sair yasal düzenlemelere istinaden yol açtığı —— tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilinin gerektiğini belirterek konu ile ilgili her türlü sair talep ve yasal hakları saklı kalmak kaydıyla, davanın kabulü ile —– tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf vekili aracılığı ile savunmasında özetle; ” öncelikle zaman aşımı definde bulunarak müvekkilinin ——- tarihinde tutuklanarak ceza evine konulduğunu, müvekkili ile birlikte şirkette görevli tüm üst düzey yöneticilerin, mali işler ve finans birimindeki yetkililerinin de göz altına alınıp tutuklandığını, bu süreçte şirkette yetkili kimsenin kalmadığını, tutuklandıktan kayyım atanmasına kadar geçen —— içerisinde şirket üst düzey yöneticilerinin ve müvekkilinin cezaevinde bulunuyor olmasının ve bu aşamada şirkete daha kayyım atanmamış olmasının, şirketin yönetiminde bu süreçte büyük bir boşluk olması hususları dikkate alındığında iddia edilen zararlardan tasarruf ve yönetim yetkisi bulunmayan müvekkilinin sorumlu tutulmasının kabul edilemez olduğunu, —— süreçte müvekkilinin bilgisi olmadan şirket içinde kayda alınmayan birçok işlemin yapılabileceğini, ilgili paranın çalınmış ya da kaybolmuş olabileceğini, müvekkilinin tasarruf ve yönetim yetkisi bulunmayan bir süreçte doğduğu iddia edilen zararlardan sorumlu tutulmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, dava dilekçesinde yer alan tüm talepleri yönünden gerekli açıklamaları yapması gerektiğini, davacı tarafından iddia edilen zararların doğru olduğu düşünülse bile, oluşan bu zararların zaman olarak tespitinin müvekkilinin sorumluluğu adına büyük önem arz ettiğini beyanla, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
—- sayılı kararında; —– yetkililerinin —— maddesi gereğince yönetim organının tüm yetkilerini kullanmak ve ——- oluşturmak üzere kayyım olarak atanmalarına, kayyım olarak atanan bu kişilerin yönetim organının tüm yetkilerine sahip olmalarına ve yönetim organının yetkililerinin tümü ile bu kayyımlara devredilmesine, yeni yönetim organının bu kayyımlarca oluşturulmasına —-kayyım atanarak devredilmesi istenilen şirketler; ——— şeklinde belirtildiği görülmüştür.
—– müzekkeresinin yapılan incelenmesinde; —– tarihinde diğer şüpheliler ile birlikte davalı —- tutuklanmasına karar verildiği görülmüştür.
Somut uyuşmazlıkta davacının tazminat talebi yönetici sorumluluğundan kaynaklı olup TTK’nun 553. maddesine dayanmaktadır. TTK’nun 553. Maddesindeki talepler yönünden zamanaşımı süreleri TTK’nun 560. Maddesinde düzenlenmiştir. TTK’nun 560. Maddesi; “(1) Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır.” hükmünü ihtiva etmektedir. Davalı tarafın zaman aşımı def’ isinin TTK.nun 560 maddesi kapsamında değerlendirilmesinde öncelikle 2 yıllık sürenin başlangıç tarihini tespit etmek gerekir. Hükümde belirtilen 2 yıllık sürenin başlangıcı için davacı tarafın zarar ile sorumlu bulunan kişilerin öğrenilmesi gerekmektedir. Sadece zararın ya da sadece sorumlu kişinin öğrenilmesi yeterli değildir. Dava açabilecek şirket, pay sahipleri, ——- hem zararı hem de zarar ika edenleri öğrenmesi gerekmektedir. Bazen zarar, bir eylemle meydana gelebilir veya sonraki eylemlerler de zararın büyüdüğü ortaya çıkabilir. Burada esas olan zararın bütünü olup, bu tarihten itibaren zaman aşımı süresinin başladığı kabul edilmelidir. Ancak zarar bütün olarak oluşmuş ve öğrenme kısım kısım olabilir. Böyle bir durumda ise, zarar ve failin öğrenmesi sonucunda, o kısım için 2 yıllık zamanaşımının başladığının kabulü gerekir. Diğer kısımlar bakımından da her kısım için ayrı ayrı zaman aşımı başladığının kabulü gerekir. Somut uyuşmazlığa döndüğümüzde dava dosyasına sunulan —– tarihli kararı kapsamında, davacı şirket yönetiminin —– tarihinde gerçekleştiği, davacı şirketin oluşan zararı bu tarihten sonra şirket kayıtlarında yapılan araştırmalar neticesinde öğrendiğini iddia ettiği, buna ilişkin olarak da —— tarihli düzenlenen tutanağı delil olarak bildirmiştir. İlgili tutanak incelendiğinde —- tarihinde yapılan ön tespit sonrasındaki araştırmalar neticesinde —- tarihli tutanağın oluşturulduğu görülmektedir. Dolayısıyla dosya kapsamındaki tüm deliller ile birlikte tarafların beyanları incelendiğinde davacının zararını ve sorumluyu öğrendiği tarihe ilişkin olarak somut tek delilin —-tarihli tutanak olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı tarafça tutanakta ve savunmasında —- tarihinde atıfta bulunması gerekçesi ile zaman aşımı başlangıcını bu tarihten başlatmak gerektiğini ileri sürmekte ise de; —– tarihli ön tespitin nasıl bir işlem olduğu, o tarihte davacı tarafından tazminat davası açmaya yönelik ne kadar bilgiye ulaşıp ulaşılmadığına ilişkin bir bilgi ve belge bulunmaması nedeni ile —— tarihli tespit tutanağının zamanaşımının süresinin başlangıcı olarak kabul edilmesi gerekmiştir. Dolayısıyla tespit tutanağı ve dava tarihi itibari ile iki yıllık zaman aşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından davalı tarafın zaman aşımı def’ isinin reddine karar verilerek yargılamanın esasına girilmiştir.
Davacı —– incelenmesinde; şirketin ana sözleşmesinin —- tarihinde —-kuruluş sermayesi ile tescil edildiği, kurucuların ——- olduğu, şirketin amaç ve konusunun her türlü tıbbi ve cerrahi aletler ve cihazların, laboratuvar malzemelerinin yedek parçalarını sarf malzemelerini almak – satmak ithalat ve ihracatını yapmak olduğu, şirketin—— yapıldığı, toplantıya —- davalı —– üyeliğine ve başkanlığı’na seçildiği ve davalının şirket unvanı altına atacağı münferit imzası ile şirketi her türlü konuda temsil ve ilzam etmesine karar verildiği, şirketin —– dönemine ilişkin olağan genel kurul toplantısının da —– tarihinde yapıldığı, alınan karar uyarınca ——- tarihli bilançolarına göre bütün aktif ve pasifleri ile birlikte devralınmasına karar verildiği, bu birleşme nedeni ile şirket sermayesinin —– arttırıldığı görülmüştür.
—-tarihli Tutanağın İncelenmesinde; ——- tarihinde yapılan ön tespit tutanağından sonra yapılan araştırmalar neticesinde aşağıda belirtilen tutarların mizanda olmasına rağmen gerçekte olmadığı tespit edilmiştir.1—— tutarın fiziki olarak olmadığı, 2—– yer alan —- tutarında —– senetler hesabında —– tutarında senetler olmadığı, 4——– tutarında stok olmadığı, 5—– yer alan ——yarı mamul olmadığı, 6—— yer alan —- hesabında —– tutarında mamul olmadığı, 7—— tutarında ticari mal olmadığı, 8—— stoklar hesabında —- diğer stok olmadığı, 9—– yer alan —- Gelecek aylara ait giderler hesabında—- tutarın gerçekte olmadığı,10—— tutarında gerçekte olmadığı, 11—— tutarın tahsili imkansız olduğu,12—— maaş avansı hesabında —— tutarında tahsili imkansız olduğu, 13—— tutarın makine olmadığı…” şeklinde belirtildiği, tutanağı yönetim kurulu başkanı —- ———imzaladığı görülmüştür.
Somut uyuşmazlığa davacı tarafça konu edilen iddialar doğrultusunda davacı şirketin ticari defter kayıt ve dayanakları belgelerinin mali bilirkişiler aracılığı ile yapılan incelenmesi sonucu düzenlenen raporlarda; ———-tutarın fiziki olarak mevcut olmadığı yönündeki iddiada; kasa hesabının işletmelerin elinde bulundurduğu ulusal ve yabancı paraların ——karşılıklarının giriş ve çıkışlarının incelenmesi için kullandıkları hesap olduğu, kasa hesabından çıkış olabilmesi için mutlaka kasada para bulunması gerektiği, kasada ne kadar nakit varsa en fazla o kadar nakit çıkışı olabileceği, kasa hesabının borç bakiyesinin o andaki kasa mevcudunu gösterdiğini, hesabın daima borç bakiyesi verdiğini veya hiç bakiye vermediğini, davacı şirketin —— borç bakiyesi verdiği, mizanda hesaben olduğu halde nakden bulunmayan ——–kasa nakit noksanının usulsüz şekilde aktifinin azalmasına sebebiyet verdiğini, diğer bir deyişle şirketin zararına bir işlem olduğunu, mizanda yer alan ——- alınan çekler hesabında —— tutarlı çeklerin mevcut olmadığı yönündeki iddiada bu hesabın gerçek ve tüzel kişiler tarafından işletmeye verilmiş olup henüz tahsil için bankaya verilmemiş veya ciro edilmemiş olan çeklerin izlendiği hesap olduğu, işletme müşterisinden çek alınıyorsa burada ——- çekler hesabının kullanıldığını, alınan çeklerin üzerinde yazılı değerleri ile borçlu tarafa kayıt edildiğini bankadan tahsil veya ciro edildiğinde alacak tarafa kaydedildiği, hesap daima borç bakiyesi verdiğini veya hiç bakiye vermediğini, hiçbir şekilde alınan çekler hesabının alacak bakiyesi vermeyeceğini, davacının dava dilekçesinde belirttiği ————-olduğu celp olunan banka yazı cevaplarından bütün çeklerin karşılıksız çıkmış olduğu, kayıp çekler sebebi ile şirketin banka hesabından çek karşılıklarının ödenmediğinden bu aşamada şirketin aktifinin azalmadığı, her biri —– tutarlı çeklerin iptali amacıyla davacı şirket tarafından açılan —– tarihli kararında çek iptali davasında verilen kararda ——– çekin zayi nedeniyle iptaline diğer çekler yönünden davanın reddine…” karar verildiği, mizanda yer alan——– tutarında senetlerin fiziki olarak mevcut olmadığı yönündeki iddiada; alacak senetleri hesabının işletmenin faaliyet konusunu oluşturan mal ve hizmet satışlarından kaynaklanan vadesi 1 yılı geçmeyen senetli alacakların izlendiği hesap olduğu, alınan senet tutarlarının bu hesaba borç, tahsil edilen ya da işletmenin elinden çıkan senet tutarlarının ise hesaba alacak olarak kaydedildiği, şirketin ———— tarihi itibariyle—— yevmiye maddesinde —kaydı ile —— senet girişi yapıldığı, bu senetlerin detayı yani hangi müşteriden alınan senetler olduğu, vade ve tutarlarının belli olmadığı, —— alınan bir senet olduğu, mizanda yer alan ———– stokların gerçekte olmadığı yönündeki iddiada; bu hesabın işletmelerin üretiminde veya diğer faaliyetlerinde kullanmak üzere aldığı hammadde (ilk madde), yardımcı madde, işletme malzemesi, ambalaj malzemesi ve diğer malzemelerin izlendiği hesap olduğu, bu malzemelerin satın alındıkları ya da üretildikleri maliyet bedellerinin bu hesabın borcuna kaydedildiği, üretime verildiğinde, tüketildiğinde, satıldığında veya devredildiğinde ise hesabın alacağına kaydedildiği, şirketin —————verdiğinin tespit edildiği, böylece fiziken mevcut olmayan bu miktar kadar usulsüz şekilde şirketin aktifinin azalmasına sebebiyet verildiğinin tespit edildiği,——— gerçekte olmadığı yönündeki iddiada; bu hesabın henüz tam olarak mamul haline gelmemiş ancak direkt ilk madde ve malzeme , direk işçilik ve genel üretim giderlerinden belli oranlarda pay almış üretim aşamasındaki mamullerin izlendiği hesap olduğu, bu hesabın maliyet muhasebesi uygulayan işletmelerde kullanıldığı, maliyet dönemi sonunda direkt ilk madde ve malzeme, direk işçilik ve genel üretim giderleri tutarları kadar bu hesaba borçlandırılarak kaydedildiği, üretimi tamamlanan yarı mamullerin maliyet tutarının bu hesabın alacağı karşılığında ilgili stok hesaplarına aktarıldığı, şirketin ——- borç bakiyesi verdiğinin, dolayısıyla fiziken mevcut olmayan bu tutar kadar usulsüz şekilde şirketin aktifinin azalmasına sebebiyet verildiğinin tespit edildiği, mizanda yer alan —– hesabında gözüken ——- olmadığı yönündeki iddiada; bu hesabın üretim işletmelerinin çalışmaları sonunda elde edilen ve satışa hazır hale gelen mamullerin izlendiği hesap olduğu, üretimi tamamlanan mamuller yarı mamuller hesabından alınarak bu hesaba borç olarak kaydedildiği, satılması veya herhangi bir nedenle işletmeden çıkması ile alacaklandırıldığı, şirketin ——verdiği, dolayısıyla fiziken mevcut olmayan —– usulsüz şekilde şirketin aktifinin azalmasına sebebiyet verildiğinin tespit edildiği, mizanda yer alan ——– stoklarda fiziki olarak mevcut olmadığı yönündeki iddiada; bu hesabın üzerinde herhangi bir değişikliğe tabi tutulmadan satılmak amacıyla alınan ticari malların izlendiği hesap olduğu, satın alınan ticari mallar maliyeti bedelinin bu hesaba borç olarak kaydedildiği, aynı zamanda mallar için yapılan alış giderlerinin de borç olarak kaydedildiği, satılması veya herhangi bir nedenle işletmeden çıkmasında ise maliyet bedeli ile alacak kaydedildiği, aynı zamanda iskonto ve iadelerde de hesap alacak olarak kaydedildiği, davacı şirketin ——-incelenmesinde de —— bakiyesi verdiğinin tespit edildiği, deposunda fiziken yer almayan ama mizanda gözüken işbu bedel kadar şirketin aktifinin azalmasına sebebiyet verildiğinin tespit edildiği, mizanda yer alan —— diğer stoklar hesabında gözüken ——– kısmının stoklarda fiziki olarak mevcut olmadığı yönündeki iddiada bu hesabın stok kalemlerinin hiçbirinin kapsamına alınmayan ürün, artık ve hurda gibi kalemlerin bu hesap grubunda yer aldığı, elde edilen bu stoklar maliyet bedeli ile hesaba borç kaydedildiği, satıldığında devredildiğinde veya kullanıldığında ise alacak olarak kaydedildiği, bunların satışından doğan karların ——–kaydedildiği, deposunda fiziken yer almayan ama mizanda gözüken bu stokların cins ve miktar ve birim fiyatına ilişkin detaya ulaşılamadığı, şirketin ———— bakiyesi verdiğinin dolayısıyla bu miktar kadar şirketin aktifinin azalmasına sebebiyet verildiğinin tespit edildiği, ———gerçekte olmadığı yönündeki iddiada; bu hesabın peşin ödenen ve gelecek döneme ait olduğu için çalışılan dönemdeki hesaplara kaydedilmemesi gereken giderleri izlemek için kullanıldığı, gelecek döneme ait olduğu halde peşin olarak ödenen giderlerin ait oldukları döneme kadar bu hesaba borç olarak kaydedildiğini, hesapta bekleyen giderlerin ait olduğu dönemde ilgili gider hesabının borcuna yazılırken bu hesabın alacağına kayıt yapıldığını, davacı şirketin —- incelenmesinde de; —— gelecek aylara ait giderler hesabının—– borç bakiyesi verdiğinin tespit edildiği, davacı şirketin gelecek aylara ait giderler hesabının muavininde —— dönemde tahakkuk ettiğinin anlaşıldığı, yapılan bu giderlerde yönetici sorumluluğuna gidilebilmek için giderin çeşidi, şirketin faaliyeti gereği ve gerçek bir gider olup olmadığının irdelenmesi gerektiği, bu hesapta izlenen işlemlerin genelde peşin ödenen kiralar, yıllık tahakkuk eden ama aylık giderleşen poliçeli işlemlerin takip edildiği, şirketin ——- yer alan ——– gerçekte olmadığı yönündeki iddiada; gelir tahakkukları hesabının çalışılan dönemde ortaya çıkmakla birlikte üçüncü kişilerden tahsili ya da bunların adına borç kaydı gelecek hesap döneminde yapılacak gelirlerin izlendiği hesap olduğu, dönem sonunda, döneme ait olarak hesaplanacak tutarlarla ilgili hasılat ve gelir hesapları karşılığında bu hesaba borç kaydedildiği, sonraki dönemde alacakların kesinleşmesi ile hesaptaki tutarların bu hesabın alacağına karşılık ilgili hesapların borcuna kaydedilerek kapatıldığı, davacı şirketin bu hesaptaki davalı sorumluluğuna ait olduğu iddiasındaki miktarın —– olduğu, ——– ait olduğu muavin hesabındaki detaylara bakıldığında faturası henüz tanzim edilmemekle birlikte gelirin tahakkuk edildiği anlamındaki bu hesapta—— yılına ait olduğunun tespit edildiği, mizanda yer alan —- personel iş avansı hesabında bulunan ——kısmının fiziki olarak mevcut olmadığı yönündeki iddiada; iş avansları hesabının işletme hesabına mal ve hizmet satın alınması, gider ve ödemeleri yapması için kişilere verilen avansların izlendiği hesap olduğu, avansta verildiğinde hesaba borç kaydedildiğini, avans kapatıldığında veya iade edildiğinde hesaba alacak olarak kaydedildiğini, iş avanslarının yapılacak bir masrafın bedelini karşılamak için önceden verildiğini, masrafı yapan kişinin belgesini sunduğunda hesabın kapatıldığını, bu hesapta bakiye veren hesapların, gideri yapmak üzere parayı alan kişinin masraf belgesini muhasebeye vermediğini, paranın zimmetinde kaldığı anlamına geldiğini, yapılan incelemede şirketin —- zarara uğratıldığının tespit edildiği, şirketin hesaplarına bakıldığında —– kısmında davalıya ait olduğunun tespit edildiği, mizanda yer alan ——— fiziki olarak mevcut olmadığı yönündeki iddiada; personel avansları hesabının işletme personeline işletme adına yaptırılacak hizmet ve giderleri karşılamak üzere verilen iş avansları, personel ve işçilere maaş, ücret ve yolluklarına mahsuben önceden ödenen avansların izlendiği hesap olduğu, şirketin ————- avansları hesabının ——— borç bakiyesi verdiğini, mizanda yer alan —— olarak mevcut olmadığı yönündeki iddia da —– hesabın üretimde kullanılan her türlü makine, tesis ve cihazlar ile bunların eklentileri ve bu amaçla kullanılan taşıma gereçlerinin izlendiği hesap olduğu, tesis, makine ve cihazlar satın alındığında veya inşaa ettirildiklerinde bu hesaba borç olarak kaydedildiğini, bu varlıkların herhangi bir nedenle elden çıkarıldıklarında alacak olarak kaydedildiğini, şirketin ——– demirbaşlar hesabının ——- borç bakiyesi verdiğinin tespit edildiği…” bildirilmiştir.
Somut uyuşmazlığın konusu olan yöneticinin sorumluluğu ve tazminat istemi TTK’nun 553. Maddesinde; “(1) Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, (…) (2) hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. (1)(2)Kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar.(3) Hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz; bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamaz….” şeklinde düzenlenmiştir. Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları aleyhine açılacak sorumluluk davalarında davalı aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için T.B.K’nun 49/1 maddesi kapsamında tazminat sorumluluğu doğabilmesi için aranan hukuka aykırı fiil, kusur, zarar ve illiyet bağı şartlarının gerçekleşmiş olması gerekir. Tasarının 553. Maddesinin 1. Fıkrasında hükmün daha açık ifade edilmesini ve uygulamada karşılaşılacak çelişkinin giderilmesini temin amacıyla “kusurları ile ihlal ettikleri takdirde” ibaresi “ihlal ettikleri takdirde, kusurlarının bulunmadığını ispatlamadıkça” şeklinde komisyonca değiştirilmiş, alt komisyon tarafından yapılan redaksiyon değişiklikleri Komisyonca da uygun görülmüştür. TTK’nun tasarısının 553. Maddesinin ilk fıkrasında “…kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini, kusurları ile ihlal ettikleri takdirde… Verdikleri zarardan sorumlu olacakları” düzenlenmiştir. Komisyonca “…hükmün daha açık ifade edilmesini ve uygulamada karşılaşılacak çelişkinin giderilmesini temin amacıyla “kusurları ile ihlal ettikleri takdirde” ibaresi “ihlal ettikleri takdirde, kusurlarının bulunmadığını ispatlamadıkça” şeklinde değiştirilmiştir. Bu düzenleme —— hiçbir görüşme yapılmadan yasalaşmıştır. Ancak —– gün ve 6335 sayılı yasanın 41. Maddesinin 16. Fıkrası uyarınca TTK’nun 553. Maddesinin 1. Fıkrasında yer alan “kusurlarının bulunmadığı ispatlanmadıkça” ibareleri madde metninden çıkarılmış ve ayrıca 6335 sayılı yasanın 28. Maddesi ile de TTK’nun 553. Maddesinin 1. Fıkrasında yer alan “yükümlülüklerini” ibaresinden sonra gelmek üzere “kusurları ile” ibaresi eklenmiş ve dolayısıyla TTK’nun 553. Maddesinin 1. Fıkrası tümüyle değiştirilmiş ve sonuç olarak “kusur sorumluluğu” benimsenmiştir. Buna göre kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları TTK ve şirket esas sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla yerine getirmedikleri ve sonuç olarak kusurları nedeniyle oluşan zarardan kişisel bakımdan sorumlu olacaklardır. Bu konuda davalının kusurlu olduğunu iddia eden davacının yani zarar görenin davalının kusurlu olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Ayrıca zararın tutarı da yine davacı tarafından ispatlanmalıdır.
Dava dosyasına konu somut uyuşmazlıkta, yapılan mali incelemede davacı şirketin zararının mevcut olduğu ortaya konulmuş olmakla birlikte, zarardan dolayı davalının sorumlu tutulması hukuka aykırı fiil, kusur ve davalının fiili ile oluşan zarar arasında illiyet bağının da tespit edilmesi gerekmektedir. Sorumluluk davalarında davalı aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için dava konusu şirket zararının davalının kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal etmesi gerekir. Sorumluluk doğuran eylem bir yapma fiili olabileceği gibi görevlerin hiç veya gereği gibi yapılmaması, ihmal edilmesi sureti ile de gerçekleşebilir. Şirketin kötü idare edildiği veya gerekli tedbirlerin alınmaması nedeni ile şirketin zarara uğradığı iddia edildiğinde bu yöndeki isnatlar tazminat sorumluluğu doğuran hukuka aykırı fiilin gerçekleştiğini ispata yeterli değildir. ——- devredilen şirketlerde şirkete kayyım atanmadan önceki dönemdeki işlemler nedeni ile oluşan kasa açığından önceki yönetim kurulu üyelerinin sorumlu tutulabilmesi için gerçekleşmesi gereken kriterler mevcuttur. Bunlar; şirkete el konulması sırasında eski yöneticiler ile ——-tarafından atanan yöneticiler arasında fiili envantere ilişkin tutanağı, devir tutanağı gibi bir belgenin düzenlenmesi gerektiği, kasa açığı ve diğer aktif varlıklarda eksiklik / açık bulunduğuna dair belirlemenin —– yapılan denetleme raporu ile ileri sürülmesinin yeterli olmadığı, kasa günlük olarak tutulduğundan geriye dönük olarak kasa açığının hangi tarihte oluştuğunun tespiti gerektiği, iddia edilen zarar ile sorumlular arasındaki illiyet bağının kurulması gerektiği, kasa açığının el koyma anında mevcut olduğu hususunun tespit edilemediği ve davalı ile zarar arasında illiyet bağı kurulamadığı, diğer bir deyişle oluşan zararın davalının hangi işlem ve ihmalleri sonucu oluştuğunu, ayrıca ispata yarar delile yer verilmesi gerektiği, aksi takdirde tazminata hükmedilemeyeceği şeklinde sıralanmaktadır. ———
Yapılan yargılama sonucunda dosya kapsamındaki tüm deliller, alınan mali bilirkişi raporları ve diğer raporlar tüm halinde değerlendirildiğinde davacı şirketin her ne kadar zarar uğradığı tespit edilmiş olsa da; —-münhasıran davalının zimmetinde kalan ——- alacak tutarı hariç olmak üzere bunun dışında kalan ve şirket nezdinde oluşan zararın ne zaman gerçekleştiği, davalının hangi fiil ve ihmalinden dolayı gerçekleştiği yani davalının yöneticilik yaptığı sırada hangi eylemleri, hangi işlemleri sonucunda zararın oluştuğunun tespitine yönelik ispat yükümlülüğünün yerine getirilemediği, bu sebeple oluşan zarar ile davalının yöneticiliği sırasındaki işlemleri arasında illiyet bağı kurulamadığından davacı tarafın tazminat isteminin ——– dışındaki kısmının aşağıdaki şekilde reddi gerektiği vicdani kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davalı tarafın zaman aşımı defi yönündeki itirazının REDDİ ile; davanın KISMEN KABULÜ ile 40.001,03 TL alacağın dava tarihi 26.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %9 yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine
2-Fazla istemlerin reddine
3-Davacı kurum harçtan muaf olduğundan ve başlangıçta harç alınmadığından kabul edilen miktar üzerinden alınması gerekli olan 2.732,47 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu posta ve tebligat gideri 312,63 TL, bilirkişi ücreti 7.000,00 TL olmak üzere toplam 7.312,63 TL yargılama masrafının, davacı yan davasında kısmen haklı çıktığından dava konusunun toplam değerinin kabulle sonuçlanan kısma oranı (% 0,13) sonucu bulunan 9,75 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, dava konusunun toplam değerinin redle sonuçlanan kısma oranı (% 99,87) sonucu bulunan 7.302,88 TL yargılama masrafının davacı yan üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 9.200,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T ‘nin 13/4 maddesi uyarınca 9.200,00 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ——– Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/12/2022