Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1060 E. 2020/411 K. 23.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1060
KARAR NO: 2020/411
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/09/2018
KARAR TARİHİ : 23/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili—- havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile———arasında —— nolu —-akdedildiğini, kredi müşterisi şirket ile akdedilen——– kredi limiti tahsis edildiğini, bununla birlikte kredi borçlusu şirkete kullandırılan krediler sebebiyle ——— müvekkili banka arasında —- tarihinde kefalet akdi imzalandığını, söz konusu kefalet sözleşmeleriyle ilgili kefiller kredi borçlusu ——— kullandırılacak kredilere müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla taraf olduklarını, kredi borçlusu———– kullandırılan kredilerin geri ödemesinde temerrüde düşmesi sebebiyle kredi hesaplarının —- Noterliğinin —— yevmiye nolu hesap kat ihtarnamesi ile kat edildiğini ve iş bu ihtarnamenin kredi borçlusu —– tarihinde, kefil ——- tarihinde, diğer kefil olan ———– tarihinde tebliğ edildiğini, ancak hesap kat ihtarnamesine konu müvekkili banka kredi alacaklarının ödenmediğini, kredilerin ödenmemesi nedeniyle davalılar hakkında———- Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı borçluların dilekçelerinde borçlu temrrüdü bulunmadığını bu sebeple borca ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini, davalı borçluların itirazlarının gerçek dışı, haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek haksız itirazın iptali ile takibin devamına, takip tarihi itibariyle —– nakit para üzerinden takibin devamına, işlemiş faiz sebebiyle —— ana para üzerinden —— ve —— borçlulardan tahsiline, zaman kazanmak amacıyla kötü niyetli olarak yapılan itiraz sebebiyle % 20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili ——– havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; talep edilen faiz oranlarının fahiş olduğunu, davacı bankanın usul ve yasaya aykırı olarak bu kadar yüksek oranda faiz talep etmesinin mümkün olmadığını, —— uygulamalarında ve kabulünde de olduğu üzere 6098 sayılı TBK.nun 88 ve 120 ‘nci maddelerinin ticari işletmelere uygulanması gerektiğini, davacı banka tarafından uygulanan faiz oranı üzerinden yapılan hesaplamanın da hatalı olduğunu, böyle bir borcun kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili şirket ticari defterlerindeki hesaplar ile davacı banka tarafından gönderilen hesap kap kat ihtarları arasında farklılıklar bulunduğunu, hesapların birbirini tutmadığını, borcun davacı bankanın kabulünde olduğu şekilde kabul edilmesinin mümkün olmadığını belirterek davacı banka tarafından müvekkilleri aleyhine açılan haksız davanın reddine, ayrıca kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, dava dışı şirkete kullandırılan kredi alacağının tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup İİK 67 ve devamı maddelerine dayanmaktadır.
Davaya konu —- İcra Müdürlüğü’nün—– sayılı takip dosyasının celp olunarak yapılan incelemesinde davacı banka tarafından davalılar ile birlikte dava dışı ——aleyhine hesap kat ihtarnamesi ve genel kredi sözleşmesi, kefaletname dayanak gösterilerek —– asıl alacak— işlemiş faiz ve —— olmak üzere toplam —- alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %52,50 temerrüt faizi ile birlikte tahsili için genel haciz yolu ile icra takibi yapıldığı, takibe davalıların itiraz ettiği görülmüştür.
Tarafların tüm delilleri celp olunarak dava dosyası ve davacı banka kayıtları üzerinde uzman bilirkişi aracılığı ile inceleme yaptırılarak kök ve ek raporlar alınmıştır. Düzenlenen —- düzenleme tarihli bilirkişi raporu aşağıda yapılacak açıklama doğrultusunda takdiri mahkememize bırakılan hususlarda değerlendirme yapılarak esas alınmıştır.
Davacı banka ile dava dışı asıl borçlu ——- arasında —— tarihinde genel kredi sözleşmesi yapıldığı, yine ek cari hesap kredi sözleşmesi ile —– kredi limiti tahsis edildiği bu sözleşmeler nedeni ile davalılar ——- davacı banka arasında da ——– tarihli kefalet sözleşmeleri yapıldığı, sözleşmeyi davalıların müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıkları, asıl borçlu ile imzalanan sözleşmenin ekindeki kefalet sözleşmesi ile davalıların ; —— kapsamında kredi alana kullandırılmış ve /veya kullandırılacak nakdi ve gayrinakdi kredilerden doğan borçların, bu borçların faiz, temerrüt faizi, vergi, komisyon gibi ferileri ve tahsili için vekalet ücreti ile gerekli her türlü masrafları da dahil olmak üzere geri ödenmesine kefil oldukları, sözleşmede kredi alanla beraber kefil olmayı, TBK.nun 589 ‘uncu maddesinde taraflara tanınan sözleşme serbestisi kapsamında bankanın alacakları için işlemiş ve işleyecek faizlerin tamamından sorumlu olduklarını, TBK.nun 590/2 maddesindeki kendilerine tanınan hakkı kullanmayacaklarını, kanundan doğan mecburi durumlar haricinde bankanın kefile başvurmasını zorlaştıran hükmün kendileri yönünden uygulanmayacağını, TBK.nun 594 maddesi kapsamında kredi alanın iflası, konkordato talebi veya mirasının her ne şekilde olursa olsun tasfiyesi halinde iflas masasına, konkordato komiserine, tasfiye memurlarına gerekli kaydı yaptırmayı ve bankanın da bu konularda yetkili olmakla birlikte aslen sorumluluğu bulunmadığını, borcun kredi alan için her ne nedenle olursa olsun muaccel olması halinde kefalet borcunun muaccel olacağının, bu durumlarda bankadan kredi alan yahut diğer kefiller aleyhine takibe geçilmesini ve kefaletten kurtarılmasını talep etmeyeceklerini, kefil olunan borçlar hakkında bankanın tam bir hareket serbestisine sahip olduğu, kefil durumunun ağırlaştırıldığının bankaya karşı ileri sürülmeyeceği, …taahhüt ettikleri görülmüştür.
TBK.nun 583 ‘üncü maddesinde, “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktarı ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin sorumlu olduğu azami miktarı kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifade ile yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el imzası ile belirtmesi şarttır. Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunun borcun belirli bir miktarı ile sınırlandırmayı kararlaştırabilirler. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz. ” şeklinde düzenlenmiştir. Dosya kapsamına sunulan ve davalıların sorumluluğuna dayanak yapılan kefalet sözleşmelerinin yasaya uygun olarak kefillerin sorumlu oldukları azami miktar, kefalet tarihi, müteselsil kefil olma durumu, bu sıfatla veya bu anlama gelen ibarenin yazılı olduğu görülmüştür.
TBK.nun değişik 584 ‘ncü maddesinin de; ” Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geçek kurulması anında verilmiş olması şarttır———–kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkarlar siciline —– verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz…” şeklinde düzenlenmiştir. Davalılardan şirket dışındaki diğer kefil ——–sözleşmenin atfedildiği tarihlerde şirket yetkilisi olduğu, dolayısıyla TBK.nun 584 son fıkrası uyarınca kefaletinin geçerliliği için eş rızasının aranmayacağı açıktır.
Davacı banka tarafından, dava dışı asıl borçluya kullandırılan ——– taksitli kredinin taksitlerinde geçikme olması nedeniyle davacı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında imzalanan sözleşmenin ” Cari hesap şeklinde işleyen kredilerde bankanın cari hesabı kapatma yetkisi başlıklı 9.03 maddesinde sayılan temerrüd durumlarından herhangi birinin varlığı halinde banka iş bu sözleşmeyi dayanan cari hesap şeklide işleyen kredinin bir kısmının veya tamamının ödenmesini talep edebilir; söz konusu kredinin ihracat maksadıyla kullandırılmış olması ve mevzuatta öngörülen taahhüt kapatırı, süresinden önce hesabın kat’ı halinde, kredi alan aleyhine uygulanacak ceza ve yaptırımlardan banka sorumlu olmayacaktır. Bankanın cari hesap şeklinde işleyen kredinin kapatılması hakkında yapacağı ihbar, hangi kredi ile ilgili olarak yapılmışsa o hesap veya hesapları muaccel kılacak ve anılan krediye ilişkin ana para faiz, komisyon, gider vergisi ve diğer hususlardan dolayı kredi alanın bankaya olan borçları hesabın kesildiğinin bildirilmesi ile birlikte kredi alan tarafından derhal mahkemeye ödenecektir.” maddesi uyarınca hesabın kat edildiği ve hesap kat tarihi itibariyle davacı banka alacağının ——— olduğu, uzman bilirkişi aracılığı ile tespit edilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinin “Temerrüdün sonuçları” başlıklı 9.02 maddesinin; “Kredi alan iş bu sözleşme ve diğer finansman belgelerinden doğan borçları gününden ödemediği takdirde temerrüdün doğduğu tarihten bunları bankaya ödeyeceği tarihe kadar geçecek günler için yetkili mercilerce veya banka tarafından ödünç para verme mevzuatına göre tespit edilmiş en yüksek kredi faiz oranına veya ileride artırıldığı takdirde artmış en yüksek kredi faiz oranına, bu oranın % 50 ‘sinin ilavesi suretiyle bulunacak oran üzerinden temerrüt faizi ve onun gider vergisini ödemeyi kabul ve taahhüt eder…” şeklinde düzenlenmiştir. Ancak ———– göre; kredi alacağına uygulanacak olan temerrüt faizinin kredi hesabının kat edildiği tarihte aynı tür kredilere uygulanan akdi faiz tespit edilerek sözleşme hükümleri uyarınca bunun ——fazlasının temerrüt faizi olarak uygulanması gerektiğinden uzman bilirkişinin davacı bankanın fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının — olduğunu tespit ettiği ——buna göre akdi faiz oranı –oranının — fazlası olan ———temerrüt faiz oranı talep edebileceği vicdani kanaatine varıldığından davacı bankanın takip talebinde — oranında temerrüt faizi talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı banka tarafından dava dışı asıl borçlu ve davalı kefillere ———- yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edilerek—— tarihi itibariyle nakdi kredilerden kaynaklanan ———- içinde ödenmesinin istendiği, ihtarnamenin dava dışı asıl borçlu şirkete sözleşmede yazılı adresine gönderildiği, ancak —tarihinde iade edildiği, davalı kefil ——– gönderilen ihtarnamenin —- tarihinde tebliğ edildiği, diğer davalı kefil şirkete gönderilen ihtarnamenin —– tarihinde bila tebliğ iade edildiği görülmüştür. Bu durumda davacı banka ile asıl borçlu şirket arasındaki kredi sözleşmesinin ihtar ve ihbarlar başlıklı 10.02 maddesine göre; sözleşmede yazılı adrese tebliğ olduğunda tebliğ edilmiş sayılacağı, asıl borçlu şirket yönünden temerrüdün – günlük verilen ödeme süresin sonunda —— tarihi itibariyle gerçekleştiği, davalı kefil — yönünden de ihtarnamede verilen – günlük süre sonunda —tarihi itibariyle temerrüdün gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Diğer davalı şirket yönünden ise ——— uyarınca davalı kefile gönderilen hesap kat ihtarnamesinin sözleşmedeki adrese gönderilmesine rağmen tebliğ edilememesi halinde kredinin asıl borçlusu yönünden uygulanabilen İİK.nun 68/b maddesindeki son cümlenin kefil yönünden uygulanmasının mümkün olmadığından davalı kefil şirket yönünden ihtarname tebliğ edilemediğinden takip tarihi itibariyle davalı şirketin temerrüdünün gerçekleştiği kabul edilmiştir.
Yapılan yargılama sonucunda dosya kapsamındaki tüm deliller ve uzman bankacı bilirkişiye yaptırılan inceleme sonucunda terditli görüşü havi olup mahkememizce kabul gören tespit uyarınca; dava dışı asıl borçlu şirketin hesabın kat edildiği tarih itibari ile alacağın ulaştığı miktar belirlenerek temerrüt tarihine kadar akdi faiz hesaplanıp bulunan akdi faizin kapitalize edilerek temerrüt tarihi itibari ile asıl alacağı oluşturduğundan — kat tarihi itibari ile —- ana para tutarına hesap kat tarihinden ——– temerrüt tarihine kadar konu krediye uygulanan yıllık —– akdi faiz oranı üzerinden yapılan hesaplamaya göre davacının dava dışı asıl borçludan ——- temerrüt tarihi itibari ile toplam ———- kat tarihi itibari ile borç bakiyesi + kat tarihi ile temerrüt tarihi arasındaki – günlük süre yönünden—akdi faiz alacağı ——– alacaklı olduğunun hesaplandığı, takip tarihi itibariyle ise temerrüt tarihindeki borç bakiyesi —, temerrüt tarihinden takip tarihine kadarki yıllık ——— olmak üzere toplam — alacaklı olduğu, davalı kefil ——– yönünden davacı bankanın takip tarihi itibariyle alacağının ise hesabın kat edildiği tarih itibariyle alacağın ulaştığı miktar, temerrüt tarihine kadar hesaplanan akdi faiz kapitalize edilerek — kat tarihi itibariyle — olduğunun hesaplandığı, kat tarihi ile temerrüt tarihi olan —– arası için yıllık — akdi faiz oranı üzerinden yapılan hesaplamaya göre de, akdi faiz ve faizin ——- olmak üzere temerrüt tarihi itibariyle —— olduğu, yine kefilin kefalet limiti kapsamında kendi temerrütün hukuki sonuçlarından sorumlu olması gerektiği ilkesinden hareketle temerrüt tarihinden takip tarihine kadar hesaplanan yıllık — temerrüt faizi oranı ile yapılan hesaplama sonucunda davacı bankanın takip tarihi itibariyle davalı —– asıl alacak, — oranından hesaplanan işlemiş faiz ve——-olmak üzere toplam ———– alacağı bulunduğunun hesaplandığı, diğer davalı kefil ——–yönünden de davacı bankanın hesabın kat edildiği tarih itibariyle alacağın ulaştığı miktar belirlenerek temerrüt tarihine kadar akdi faizin hesaplandığı, hesaplanan akdi faizin kapitalize edildiği ve temerrüt tarihi itibariyle asıl alacağı oluşturduğu, kefilin temerrüdünün takip tarihi itibariyle başladığı nazara alınarak davacı bankanın iş bu kefilden —kat tarihi itibariyle — ana para alacağı yönünden temerrüt tarihi olan —–tarihi arası için krediye uygulanan yıllık —-akdi faiz oranı üzerinden yapılan hesaplama sonucunda — asıl alacak, — akdi faiz ve — akdi faizin — olmak üzere — talep edebileceği, takip tarihinden itibaren de asıl alacak üzerinden yıllık —- temerrüt faizi ile bu faizin ———- talep edebileceği vicdani kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yazılı gerekçe ile,
1.Davanın KISMEN KABULÜ ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile ; davalıların ——— sayılı takip dosyasına yaptıkları itirazların
Davalı kefil ——— yönünden;
— asıl alacak —- işlemiş akdi faiz, — işlemiş faizin — olmak üzere toplam —– alacak yönünden
Davalı kefil — yönünden;
— asıl alacak—- temerrüt faizi, — temerrüt faizinin —olmak üzere toplam —- alacak yönünden İPTALİ ile takibin bu miktarlar üzerinden DEVAMINA ayrıca takip tarihinden itibaren her bir davalı yönünden sorumlu oldukları asıl alacak miktarı üzerinden yıllık %39 temerrüt faizi ile faizin —- uygulanmasına;
2-Alacak miktarı bilinir ve belirlenebilir olduğundan hükmolunan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine
3-Fazla istemin reddine,
4-Başlangıçta alınan 18.633,88 TL peşin harç ile icra takibi peşin harcı 5.455,42 TL ile birlikte, alınması gerekli olan 73.937,26 TL harçtan mahsubu ile bakiye 49.847,96 TL karar ve ilam harcının -davalı ————- sorumluluğu 49.740,86 TL ile sınırlı olmak kaydıyla- davalılar ‘dan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu posta ve tebligat gideri 292,40TL, bilirkişi ücreti 2.000,00 TL olmak üzere toplam 2.292,40 TL yargılama masrafının, davacı yan davasında kısmen haklı çıktığından dava konusunun toplam değerinin kabulle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 2.274,00 TL yargılama masrafına, peşin harç 18.633,88 TL, eklenerek sonuç olarak 20.907,88 TL’nin -davalı————sorumluluğu 20.862,96 TL ile sınırlı olmak kaydıyla- davalılar ‘dan alınarak davacı tarafa verilmesine, dava konusunun toplam değerinin redle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 18,40 TL yargılama masrafının davacı yan üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 70.683,24 TL avukatlık ücretinin -davalı ————-sorumluluğu 70.531,38 ile sınırlı olmak kaydıyla davalılar ‘dan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Davalı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 3.400,00 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalılar ‘a verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ————Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/09/2020