Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1044 E. 2019/920 K. 01.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/1044 Esas
KARAR NO : 2019/920

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/09/2018
KARAR TARİHİ : 01/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul —–. İcra Müdürlüğünün 2018/19412 esas sayılı dosyasında açılan icra takibine binaen borçlu vekili tarafından yapılan yetki itirazının yetersiz olduğunu, borçlunun ikametgahının bulunduğu yerin icra dairesi alacaklının ikametgahının bulunduğu yer icra dairesi ile sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairelerinin yetkili olduğunu, alacaklının bu üç yerden dilediği yerden icra takibi başlatabileceğini, alacaklı tarafından cari hesap olarak İstanbul icra dairelerinde takibin açılmasının olanaklı olup borçlu tarafın ileri sürdüğü yetki itirazının yersiz olduğunu,davalı ile müvekkilinin sözleşme ilişkisi içerisine girdiğini ve müvekkilden hizmet aldığını, tarafların tacir olduğunu elektronik yolla keşidre edilen faturalara 6102 sayılı kanunu uyarınca süresi içinde itiraz edilmediğini ve içeriği kabul edilmediğini, mal alan ve buna ilişkin olarak bedeli ödemeyen davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar taziminatına hükmedilmesinin gerektiğini, davalının borca itirazda bulunduğunu,borçlunun itirazının haksız olduğunu, alacağın açıkça belirtildiğini, bu nedenle bu davanın açıldığını ve karşı taraf aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, davacının mal varlığının tespiti ile davacının alacağını güvenceye almaya yeter miktar üzerinde mülkiyetin üçüncü kişilere devrini engelleyecek nitelikte ihtiyati tedbir konulmasını mahkememizden talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; her ne kadar dilekçenin bir yerinde davalının adresi —————-İstanbul, bir başka yerinde ise —olarak gösterildiğini davalının şirketinin uzun yıllardan bu yana belirtilen ticaret sicilinde kayıtlı adresinde faaliyet göstermekte olduğunu, davalı aleyhine İstanbul Anadolu mahkemeleri ile icra daireleri nezdined işlem başlatılmasının hukuka aykırı olduğunu, davalı aleyhine başlatılacak işlemlerin İstanbul—- mahkemelerinin yetkili olduğunu, dosyanın Çağlayan mahkemesine gönderilmesini talep ettiklerini, davacı tarafından davalının malvarlığının tespiti ile davacının sözde alacağının güvence altına alınması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinin haksız ve hukuki mesnetten yoksun bir talep olduğunu, davacının var olmayan bir cari hesap ilişkisine dayanarak var olmayan bir alacak iddiasına dayanarak ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu durumun davalının ticari itibarine ağır bir zarar vereceğini, davalının — gözetim ve denetiminde ve faaliyet izni kapsamında hizmet veren bir ödeme kuruluşu olduğunu, davacının lisans için başvuru yapmadığı ve dolayısıyla kanunun yürürlüğü itibariyle ödeme kuruluşu olarak hizmet vermek hak ve yetkisini kaybettiğini, davacının davalı ile çalışmasının sebebinin ödeme şirketi lisansına sahip olmaması olduğunu, davacının halihazırda mevcut kendi üye işyerlerine ödeme hizmati sunabilmesi için lisanslı bir ödeme şirketi ile anlaşması zorunluluğunun olduğunu, tüm bu nedenlerle davacının tüm alacaklarının 27/10/2017 tarihi itibariyle bütünüyle ödenmiş olduğunu, davacının müvekkile karşı ileri sürdüğü alcak talebinin dayanağının anlaşılamadığını, davacının —- operatörü tarafından tahsil edilmediğini, müvekkile iletilmemiş bedellerin kendisine ödenmesini talep ettiğini bu talebin ise müvekkiline yöneltilmesinin mümkün olmadığını, davacının kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar ödeme hizmetleri sunmuş, bir şirket olduğundan bahse konu prosedür ve yükümlülükler hakkında bilgi sahibi olduğunu, davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini mahkememizden talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır(HMK m.17).
Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir(TTK m.12/1). Ayrıca ticaret şirketleri de tacir sayılırlar(TTK m.16/1).
Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir(TTK m.11 ).
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, ticaret sicil kayıtları, sözleşmeler, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; tarafların tacir oldukları, 6100 sayılı HMK’nın yürürlük tarihinden sonra 15/07/2016 tarihinde yapılan Sözleşmenin 7.6. Maddesinde taraflar arasında bu sözleşme dahilindeki anlaşma şartlarına ilişkin veya dışında kalan tüm anlaşmazlıklar İstanbul (Merkez) mahkemeler ve icra daireleri tarafından çözülecektir, şeklinde olduğu uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin; tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konulara veya kesin yetki hâllerine ilişkin olmayıp, belirli olduğu ayrıca yetkili kılınan mahkemenin açıkça gösterildiği(HMK m.18), sözleşmede belirlenen mahkeme kesin yetkili olmamakla beraber davalının cevap süresi içerisinde yetki itirazında bulunarak uyuşmazlığın çözümünde İstanbul Mahkemesinin yetkili olduğunu beyan ettiği(HMK m.19/2), bu halde genel yetki(m.6) ve diğer yetki kurallarının uygulanma imkanı kalmadığı, davalının yetki itirazının süresinde ve usulüne uygun olduğu, davalının sözleşmedeki yetki şartına dayalı itirazı ile birlikte Mahkememizin yetkisinin sona erdiği, yetkili mahkemenini sözleşme ile belirlenen İstanbul (Çağlayan) Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak yargılama harç ve giderleri yetkili mahkemede değerlendirilmek üzere Mahkememizin yetkisizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1-1.Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE, bu nedenle davanın usulden REDDİNE,
2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın yetkili İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
3-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tefhim/tebliği ile İHTARINA,
4-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.