Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1025 E. 2022/895 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1025 Esas
KARAR NO : 2022/895
DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 20/04/2018
KARAR TARİHİ: 15/12/2022
DAVA :Davacı dava dilekçesinde özetle: davacının —- bulunduğunu, —– tarihinde meydana gelen aşırı yağışlar sonucu işyerlerinin depo olarak kullanılan bölümüne su baskını olduğunu, olayın olduğu tarihte tüm herkesçe bilinen ve günlerce televizyonlarda sözü edilip haber edilen ve tüm evleri, araçları ve konutları mahveden elim yağış olayı olduğunu, davacının çalışanlarının üst katta çalışmakta olduğu sıralarda yağış olayının meydana geldiğini, davalı ile aralarında —– tarihinde akdedilmiş olan —— uyarınca alt katta su ve sel taşkını dedektörünün kurulu ve çalışır durumda olduğunu düşünen çalışanların herhangi bir uyarı veya sözleşme kapsamınca aranmaları gerekirken aranmadıkları için davacıya ait tüm gelinliklerin bulunduğu depoyu su baskını olması ihtimalini dahi düşünmediklerini, aradan saatler geçtikten sonra, davacının şehir dışında olduğu sırada tüm çalışanların iş yerinde hazır olmasına rağmen, ne davacının arandığını ne de yedek irtibat telefonlarından birinin arandığını, işyerinde bulunan ve çok pahalı olan yüzlerce gelinliğin su altında kaldığını ve kullanılamaz hale geldiğini, tüm bu nedenlerle fazlaya dair talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla dava sonunda arttırılmak kaydı ile olay tarihi itibari ile işleyecek yasal faizi ile birlikte şimdilik —– maddi tazminat alacağının belirsiz alacak olarak kabulüne, uğranılan manevi zararlardan, elem ve üzüntülerden dolayı —– manevi tazminatın kabulüne, yargılama harç ve giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini mahkememizden talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: “….Sözleşmenin imzalanmasını müteakip ——–tarafından sistemlerin kurulumu gerçekleştirilmiş ve sistem teslim formu ile birlikte davacıya tam, sağlam ve çalışır durumda teslim edildiğini, davacı taraf dava dilekçesinde “alarm dedektörünün çalışarak müvekkili ve alarm şirketini uyarması gerekir iken çalışmadığını …” iddia ettiğini, su baskını dedektörü ortamdaki nem oranının artması ya da direkt suyla temas halinde algılama yaptığında alarm merkezine ulaşan sinyal türünün gelmesini sağlayan bir cihaz olduğu, söz konusu dedektörler alarm merkezine sinyal göndermekte ve sistem tarafından bu sinyalin alınmasını müteakip müşteri aranmakta ve uyarıldığı, müvekkil şirket sistemine su baskını olduğuna dair herhangi bir sinyal gönderilmesi halinde arama listesinde bulunan kişiler aranmakta olup, bu kişilere ulaşılamaması halinde sistem kaydı kapatıldığı, huzurdaki davada davacı —- tarihinde su baskını olduğunu ancak hiçbir şekilde aranmadığını, bu nedenle zarar gören emtiadan müvekkil şirketin sorumlu olduğunu iddia ettiğini, ancak davacının bu iddiası yersiz olduğunu, zira yukarıdaki sinyal raporlarından da anlaşıldığı üzere olay tarihinde ——- saatinde su baskını dedektörü tarafından su baskını tespit edilmiş ve müvekkil şirkete sinyal gönderildiğini, sinyali müteakip hemen —-tarafından—– sistemde kayıtlı numarası iki defa aranmış olup kendisine ulaşılamadığını, bunun nedeninin olay sonrası yapılan görüşme neticesinde kendisinin Şehir dışında olması nedeniyle telefona bakmadığı olduğu anlaşıldığını, sistemde —— ———- dışında aranacak numara bulunmadığından ve polis yahut itfaiyenin bu sebeple aranması mümkün olmadığından kayıt kapatıldığı, dolayısıyla müvekkil şirketin eksiksiz ve çalışır biçimde teslim ettiği dedektör işlevini yerine getirdiği, gerekli sinyali algılayarak müvekkile ilettiği ve müvekkil şirket gerekli aramaları gerçekleştirdiği, — edimini eksiksiz bir şekilde yerine getirdiği. ayrıca su baskını olayı sonrası—— tarafından davacının mekanına giden servis ekipleri de sistemde herhangi bir arıza olmadığını ve sistemin çalıştığını teyit ettiğini belirterek mahkeme huzurdaki dava da yetkili olmadığını, yetkisizlik sebebiyle davanın esasa girilmeksizin yetki yönünden reddine ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Dava maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, bu kanunda, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969 maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde; fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’ nın 4/1. Maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’ nın 19/2. Maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Mahkememizce davacının tacir olup olmadığı hususunda araştırma yapılması amacıyla —— müzekkereler yazılmış olup; —- tarafından mahkememize gönderilen —– tarihli müzekkere cevabında davacı —- gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı belirtilmiştir. Ayrıca —— tarihli müzekkere cevabında davacının işletme esasına göre defter tuttuğu ve ——- yılına ilişkin vergi beyannamesinin gönderildiği belirtilmiş ve incelenmesinde VUK. 177 deki sınırı aşmadığı tespit edilmiş olup davacının davaya konu su baskını tarihi ve dava tarihinde tacir olmadığı, bu sebeple iki tarafında tacir olmadığı ve davanın ticari dava niteliğinde bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Bu sebeple açılan davanın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden mahkememizce görevsizlik kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden REDDİNE,
2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli ——– Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tefhim/tebliği ile İHTARINA,
4-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile —— Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/12/2022