Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/102 E. 2019/673 K. 04.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1021
KARAR NO : 2019/762

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/10/2017
KARAR TARİHİ : 17/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dilekçesinde özetle , davalı ile müvekkili arasında tencere yapımında kullanılması için——-, sağlama ve üretiminin yapıldığı müvekkiline ait fabrikada teslimi hizmetleri için 2015 yılı Eylül ayından beri yapılan sözleşme gereğince ticari alışveriş başladığını, müvekkilinin edimini yerine getirerek söz konusu ürünleri davalıya eksiksiz ve ayıpsız olarak teslim etmesine rağmen davalı tarafça kabul edilen ürünlerin bedellerinin uzun bir süredir ödenmediğini, davalı ile defalarca görüşülüp ödemelerin yapılması gerektiği belirtilmesine rağmen davalının ödeme yapmaması üzerine sunulan hizmet ve teslim edilen ürünlerden kaynaklı 20.06.2017-19.09.2017 tarihleri arasında düzenlenen toplam 14 adet faturaların bedelinin tahsili amacıyla İstanbul Anadolu —–.icra müdürlüğünün 2017/24955 esas sayılı dosyasında 563.923,34 TL üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından tüm alacak miktarı ve fer’ilerine itiraz ettiğinden takibin durduğunu belirterek, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına ayrıca % 20’den az olmamak kaydıyla davalıdan icra inkar tazminatının da tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının müvekkilinden herhangi bir alacağının bulunmadığını, davacının alacak iddiasını, ürünleri müvekkiline eksiksiz ve ayıptan ari olarak teslim ettiği iddiasını kanıtlayamadığını, faturanın alacağın varlığını kanıtlamaya yetmeyeceğini, davacının iddia ettiği faturalarına konu ürünleri müvekkili şirkete alüminyum disk teslim etmediğini , ürünlerin eksiksiz ve ayıptan ari olarak teslim edildiğini ispatlaması gerektiğini, alacağın varlığını kabul anlamına gelmemekle , müvekkili temerrüde düşmediğinden temerrüt faizi talep edilemeyeceğini, muacceliyet kespetmediğinden TBK 117 maddesine göre icra takibi başlatılamayacağını, davanın kabul edilmesi durumunda aleyhlerine kabul edilecek meblağın müvekkili şirketin davacıdan olan alacağının kabul edilen meblağlara karşılık gelen miktarı ile takas edilmesi talepleri bulunduğunu, müvekkilinin davacı ile arasındaki ticari ilişki kapsamında davacıya teslim ettiği çekler nedeniyle müvekkili şirket aleyhine 274.779,52 TL kur farkı oluştuğunu, bu doğrultuda müvekkili tarafından 274.779,52 TL fatura düzenlendiğini, İstanbul ——–İcra müdürlüğünün 2017/6873 esas ve 2017/10024 esas sayılı icra takiplerine davacı tarafından konu edilen çeklerden ve ilgilizararlarından dolayı davacıdan 414.142.00 TL alacağı olduğunu, müvekkilinin bu alacağa ilişkin 414.142.00 TL bedelli 15.9.2017 tarihli faturayı düzenlediğini, ayrıca davacı yana ihtarname de gönderildiğini ancak ihtarnameye rağmen taleplerinin yerine getirilmediğini belirterek, müvekkilinin davacıdan alacağı bulunduğunu ve kabul anlamına gelmemek kaydıyla davanın reddi taleplerinin kabul edilmemesi halinde davacı lehine hükmedilecek miktar ile müvekkili şirketin davacıdan olan alacağının söz konusu aleyhe miktara takas ve mahsup talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava,taraflar arasındaki alüminyum disk sağlanması konusunda satım sözleşmesi nedeniyle davacının fatura alacağının tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu İstanbul Anadolu—-. İcra müdürlüğünün 2017/24955 esas sayılı takip dosyasının celbolunarak yapılan incelenmesinde ; davacı tarafından davalı aleyhine fatura alacağı açıklaması ile 498.040,67 TL asıl alacak , 7.458,41 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 505.499,08 TL tutarındaki alacağın tahsili için genel haciz yolu ile icratakibi yapıldığı, davalının yasal süresi içerisinde borca ve fer’ilerine itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Tarafların tüm delilleri celbolunarak dosya ve taraf şirketlere ait ticari defter, kayıt ve dayanak belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır. Alınan kök ve ek raporun birbiri ile uyumlu, dosyadaki delillere uygun ve denetime açık bulunduğu anlaşılmakla hükme esas alınmıştır.
Tarafların incelenen ticari defter kayıtlarına göre ; aralarındaki ticari ilişkinin 2015 yılında başladığı, davaya konu uyuşmazlığın 2017 yılında meydana geldiği, tarafların 2015 yılına ait açık hesap ekstresine göre tarafların 1.704.046,16 TL hacminde ticari ilişkilerinin bulunduğu, davacının ürün satış ve vade farkına ilişkin faturaları ve davalının ödemeleri ile mahsuben iade faturaları sonrasında 31.12.2015 tarihinde davacının davalıdan 557.213,40 TL alacaklı olarak 2016 yılına devir ettiği, 2016 yılına ilişkin açık hesap ekstresine göre tarafların 10.720,015,82 TL hacminde ticari ilişkilerinin bulunduğu, davalının 01.01.2016 açılış tarihinde davacıya 557.213,40 TL borçlu olarak mali yıla başladığı, davacının ürün satış ve vade farklarına ilişkin faturaları ve davalının ödemeleri ile iade faturaları sonrasında 31.12.2016 tarihinde davacının defter kayıtlarına göre davalıya 370.620,94 TL borçlu olarak 2017 yılına devrettiği , davalının defter kayıtlarına göre ise 1.086.696,68 TL davalının alacaklı olarak 2017 yılına devir ettiği , davacının 2017 yılına ait açık hesap ekstresine göre tarafların 6.953.645,24 TL hacminde ticari ilişkilerinin olduğu, davacının alınan sipariş avansları hesabından davalıya 370.620,94 TL borçlu olarak başladığı, davacının ürün satış ve vade farklarına ilişkin faturaları ile davalının ödemeleri ve iade faturaları sonucunda 11.09.2017 tarihinde davacının 498.040.67 TL alacaklı olduğu , davalının 2017 yılına ait açık hesap ekstresine göre ise , tarafların 9.021.218,67 TL hacminde ticari ilişkilerinin olduğu, 2017 yılında davacının ürün satışı ve vade farklarına ilişkin faturaları ile davalının ödemeleri ve iade faturaları sonrasında 28.08.2017 tarihinde davalı tarafından gönderilen 35.000.00 TL banka ödemesi sonucunda davalının davacıya 503.385,17 TL borçlu olduğunun kayıtlı olduğu, davalının 15.09.2017 tarihinde davacıya kestiği 2 adet fatura (ki faturalardan biri İstanbul —. İcra müdürlüğünün 272.512.00 TL ve İstanbul —. İcra müdürlüğünün 141.630.00 TL icra dosya giderlerinden oluşmakta) ile toplamda 237.000 USD olan kur farkına istinaden faturalar sonrasında 21.09.2017 takip tarihinde davalının 185.536,35 TL davacıdan alacaklı olduğu ve 01.11.2017 kayıt tarihinde davalının 5.000.00 TL açık hesaba mahsuben davacıya yaptığı banka ödemesini davacının borcundan düşülmek üzere kaydetmesi sonrasında 31.12.2017 tarihli kapanış maddesinde davalının davacıdan bu defa 190.536,35 TL alacaklı olarak 2018 yılına devrettiği , davacının muhasebe kayıtlarında ise 17.08.2017 tarihinde davalının borcundan 75.000.00 TL mahsup edildiği, davalının muhasebe kaydında ise davacıya 70.000.00 TL ödeme olarak kaydedildiği, bu nedenle davalının muhasebe kayıtlarında 01.11.2017 tarihinde ve geç olarak davacının borcundan mahsup edilen 5.000.00 TL banka ödemesi davacının 21.09.2017 tarihli icra takibindeki alacaktan mahsup edilmediği , davalının açık hesap ekstresinde davacı tarafından kesilen vade farkı faturalarının davalının muhasebe kayıtlarında kayıtlı olduğu , buna göre aralarında vade farkı uygulamasının yerleştiği görülmüştür. Tarafların borç-alacak bakiyesinin karşılıklı irdelenmesi sonucunda ; davacının takip tarihinde davalıdan 498.040,67 TL alacaklı olduğu, davalının 21.09.2017 takip tarihinde davacı tarafından kabul edilmeyen faturaları öncesinde 503.385,17 TL davacıya borçlu olduğu , dolayısıyla davacının 498.040,67 TL lik alacağının davalının muhasebe kayıtlarında fazlasıyla karşılık bulduğu görülmüştür.Aralarındaki ihtilafa neden olan hususlar, davalının davacıya kestiği ancak davacıda kayıtlı olmayan 15.09.2017 tarihli 414.142.00 TL lik faturanın iş bu dava konusu olmayan ve davacının davalı aleyhine yaptığı İstanbul —–. İcra müdürlüğünün 2017/6873 esas sayılı dosyaya yapılan asıl alacak dışında kalan 272.512.00 TL ve İstanbul —-.icra müdürlüğünün 2017/10024 esas sayılı dosyasına yapılan asıl alacak dışında kalan 141.630.00 TL dosya masraflarına istinaden kesilen faturalar olduğu , ilgili icra takip dosyalarının celbedilerek yapılan incelemelerinde icra takip dosyalarının taraflarının dava dosyamız tarafları ile ilgili olmadığı , 15.09.2017 tarihli 274.779,52 TL likkur farkı faturasının ise kur farkına ilişkin olarak düzenlendiği ancak her iki şirketin açık hesap ilişkilerinin TL olarak yürütüldüğü, dolayısıyla döviz olarak kayıt tutulmadığı için bahse konu döviz çeklerden kaynaklı davalının kur farkı alacağı olmayacağı , bu nedenle davalının takas-mahsup yapılmasına ilişkin savunmasının mahkememizce nazara alınamayacağı, davacı tarafından davalıya vade farkına ilişkin kesilen faturaların davalının muhasebe kayıtlarına işlenmiş olması nedeniyle de vade farkı uygulamasının kabul gördüğü sonucuna ulaşılmıştır.
Yapılan yargılama sonucunda, dosya kapsamındaki tüm delillere, tarafların incelenen defter kayıtlarına ve alınan bilirkişi raporuna göre davacının davalıdan ticari defterlerinde kayıtlı olduğu gibi 498.040.67 TL alacağı bulunduğu, takipten önce temerrüt oluşmadığından işlemiş faiz talebinin reddi gerektiği sonuçlarına varılarak aşağıdaki şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yazılı gerekçe ile,
1.Davanın KISMEN KABULÜ ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile; davalının İstanbul Anadolu ——. İcra Müdürlüğünün— Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 498.040,67 TL asıl alacak yönünden İPTALİNE takibin bu miktar yönünden takip tarihinden itibaren yıllık %9,75 ve değişir oranlarda avans faizi de yürütülmek sureti ile DEVAMINA , yıllık faiz oranı %9,75 i aştığında taleple bağlılık ilkesi uyarınca %9,75 oranının esas alınmasına ,
2.Fazla istemin reddine,
3.Alacak miktarı bilinir ve belirlenebilir olduğundan hükmolunan alacağın %20 si oranında 99.608,13 TL icra inkar tazminatının davalında tahsili ile davacıya ödenmesine,
4.Reddedilen miktar yönünden yasal koşullar oluşmadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine ,
5-Harçlar Yasası uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden alınması gereken 34.021.12 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.527.50 TL harcın mahsubu ile eksik alınan 31.493.62 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından peşin yatırılan 2.527.50 TL harç giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacının peşin harç gideri dışında yaptığı 31.40 TL başvuru harcı, 4.60 TL vekaletname tasdik harcı,1.500.00 TL bilirkişi ücreti , 290.40 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam sarfedilen 1.826,40 TL yargılama giderinin davanın kabul edilen kısmına isabet eden 1.613.03 TL sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan 500.00 TL ek bilirkişi ücretinin davanın reddedilen kısmına isabet eden 58.42.-TL sinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Hüküm tarihinde yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden vekille temsil edilen davacı yararına tayin ve takdir edilen 33.871,63 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
10-Davanın reddedilen miktarı üzerinden aynı tarife hükümleri uyarınca vekille temsil edilen davalı yararına tayin ve taktir edilen 7.597,09 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
11-Taraflarca yatırılan gider avanslarının kullanılmayan kısmının karar kesinleştikten sonra ve taraflarca talep edilmesi halinde yatıranlara iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.