Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/990 E. 2022/653 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/990
KARAR NO: 2022/653
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 22/09/2017
KARAR TARİHİ: 06/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle , davacının —- davalının —- hizmetlerini yaptığını, taraflar arasında —– tarihli sözleşmeler imzalandığını, davacının —-civarında olduğunu, davalı yetkililerince —— ortalarında işin feshedildiğini, işi bırakması gerektiğinin söylendiğini akabinde imzalaması için—- sona erme protokolü gönderildiğini, bu sözleşmenin —–süre ile yürürlükte kalacağını ancak taraflardan birinin süre bitiminden —-önce diğer tarafa sözleşmeyi yenilememe iradesini yazılı olarak ulaştırmaması halinde sözleşmenin birer yıllık süreler halinde yenileneceğini, sözleşmenin bitimine —– aydan fazla süre varken davalı tarafından haksız olarak feshedildiğini, her ne kadar TTK’ndeki usullere göre feshedilmişse de şifai olarak işin feshedildiğinin bildirilmesinin,—– yoluyla işin feshine ilişkin sona erme —- gönderilmesinin , bu olaylardan sonra iş verilmeyerek servis hizmetlerine engel olunmasının ayrıca aynı binanın başka biriminde —- bakım ve onarımı için paralel bir servis kurulmasının , sözleşmenin ifa imkanın kalmamasının, sözleşmenin işlemez hale gelmesinini sözleşmenin feshedildiğini ve fesih hakkının kötüye kullanıldığını gösterdiğini, davalının servis işini kendi yapmak için aynı binada servis kurup davacının yanında çalışan işçilerden —– çalıştırmak suretiyle haksız rekabet kurallarına ve dürüstlük kurallarına aykırı hareket ettiğini, davacının—- yıldır iş yaptığını, aynı işi yapan firmalara servis hizmeti vermesi mümkün olmadığından— işçisini çıkardığını,—– doğan tazminatları ödemek zorunda kaldığını, ayrıca sözleşmenin—– ay öncesinden feshedilmesi nedeniyle gelir ve kar kaybına uğradığını, manevi olarak yıprandığını, davalıya —— gönderdiklerini, davalının cevabi ihtarnamede taleplerini kabul etmediğini bildirdiğini belirterek şimdilik sözleşmenin haksız feshinden dolayı kar kaybı nedeniyle —-, işçilere ödenmek zorunda kalınan tazminatlar nedeniyle –, haksız rekabet ve dürüstlük kuralına aykırılıktan dolayı —- olmak üzere toplam —-maddi—- manevi tazmınatın fesih tarihinden itibaren geçerli ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle taraflar arasındaki sözleşmenin halen devam ettiğini, —- tarihli müteahhitlik sözleşmesine göre davacının davalı tarafından verilecek —— tamirini yapmayı, davalının da ücret ödemeyi taahhüt ettiğini, sözleşmenin bugüne kadar sorunsuz ifa edildiğini, tarafların karşılıklı alacakları mevcut olmadığını, davacının fesih iddiasının doğru olmamakla birlikte davacının iddia ettiği gibi bir fesih bulunmadığını, davalının sene sonunda yenilemeyi düşünmediği sözleşmesini iyi olarak ayrılma isteğine paralel olarak anlaşma yoluyla sona erdirme iradesini karşı tarafa ilettiğini, bu icabın kabulle sonuçlanmadığını, ikale ve feshin farklı kavramlar olduğunu, —– sözleşmeyi fesih amacıyla yapılacak ihtarların geçerlilik şartının noter aracılığıyla, ——– sistemiyle yapılması gerektiğini, davalının anlaşma yolu ile sona erdirmek adına sona erme protokolü gönderildiğini, icap niteliği taşıdığından fesih beyanı kabul edilemeyeceği gibi TTK’ne uygun fesih beyanı gönderilme yoluyla gönderilmediği için de geçerlilik şartı taşımadığını, davalının haksız rekabet oluşturabilecek dürüstlük kurallarına aykırı davranışı bulunmadığı gibi fesih iradesi de bulunmadığını,—— tarihli sözleşme kapsamında davalının asgari miktarda —— tamir veya bakım ettirme gibi yükümlülüğü bulunmadığı gibi —– sadece davacıya tamir ettirileceğine dair bir hükümde bulunmadığını, davacıya münhasırlık yetkisi tanınmadığı gibi davalının asgari bir miktar —– tamir ettirme yükümlülüğü bulunmadığını, davacı tarafından sözleşmeleri feshedilmiş işçilerin davalıca işe alınması gibi bir durum söz konusu olmadığını, dava dışı bir şirket tarafından işe alınmalarının davalı şirket ile ilgili olmadığını, işçilere ödediği tazminatların basiretli olması gereken tacirin kendi ticari riski olduğunu, davacının —– ay sonra sözleşmenin sona erebileceğini, davalının her an iş vermeyi kesebileceğini öngörmesinin gerekli ve zorunlu olduğunu, basiretli tacirin kendi aldığı ticari risklerden dolayı manevi tazminat talep edemeyeceğini, sözleşmede asgari tamir ve bakım miktarı olmadığını bilen davacının davalının kendisine iş vermeyi kesebileceğini yasal zorunluluk olarak öngörmesi gerektiğini, en azından işçilerin tazminatlarını ticari risk olarak ayırması gerektiğini, kendi tecrübesizliğine dayanarak manevi tazminat talebinde bulunamayacağını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir .
Dava dilekçesi ekinde sunulan — tarihli—-incelenmesinde —— taraflarının davacı ve davalı şirket olduğu, sözleşmenin konusunun davalı şirketin——-kabinelerine bakım , onarım hizmeti verilmesi olduğu, müteahhit davacının , istihdam ettiği şahısların bizzat kendi elemanları olduğunu, davalı şirket ile hiçbir surette hizmet ilişkilerinin bulunmadığını kabul ve taahhüt ettiği , davalı şirketin müteahhitte servis alanı olarak kullanabileceği kapalı alan tahsis edeceğini, müteahhitten hiçbir ücret talep etmeyeceğini, herhangi bir neden göstermeksizin 1 hafta önceden bildirmek kaydıyla davalı şirketin sözleşmeyi feshetme hakkı bulunduğunu beyan ettiği, taraflardan herhangi birinin süre bitiminden —– önce diğer tarafa sözleşmeyi yenilememe iradesini ulaştırmaması halinde sözleşmenin her yıl —— süreler halinde kendiliğinden yenileneceğinin kararlaştırıldığı görülmüştür .
Dava dilekçesi ekinde sunulan —– tarihli —- incelenmesinde davalı şirkete ait binanın davacıya kiraya verilmesine ilişkin sözleşme olduğu , sözleşme süresinin iki yıl olduğu, taraflardan biri tarafından feshedilmedikçe bir yıllık dönemler halinde sözleşmenin kendiliğinden yenilenmiş sayılacağının kararlaştırıldığı görülmüştür .
Dava dilekçesi ekinde sunulan ve davacı tarafından davalıya gönderilen —-yevmiye no’lu ihtarnamesinin incelenmesinde —– tarafından sözleşmenin feshedildiğinin ve işi bırakması gerektiğinin davacıya söylendiği akabinde imzalanması için e-mail yolu ile sona erme protokolü göndermek suretiyle sözleşmedeki fesih şartları gerçekleşmeden davalı şirketin haksız olarak sözleşmeyi feshettiği , sözleşmenin — yıl süre ile yürürlükte kalacağı ancak taraflardan birinin süre bitiminden —-gün önce diğer tarafa yenilememe iradesinin yazılı olarak ulaştırılması halinde sözleşmenin birer yıllık süreler halinde kendiliğinden yenileneceği , buna rağmen sözleşmenin bitimine —-ay kala, sözleşmenin davalıca usulsüz olarak feshedildiği, davacının yaklaşık —– işçilerine tazminatlarını ödemek zorunda kaldığı belirtilerek haksız rekabet kurallarına, objektif hüsnü niyet kurallarına —aykırı işlemleri dolayısıyla davacının işçilere ödediği —-yaşadığı üzüntü nedeniyle —manevi tazminat toplamı —tazminatın fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak — gün içinde ödenmesinin davalı şirkete ihtar edildiği görülmüştür .
Dava dilekçesi ekinde sunulan ve davalı şirket tarafından davacıya gönderilen —- no’lu cevabi ihtarnamesinin incelenmesinde davacının —-depoda verdiğini,—-tarihli —- uyarınca davacının davalı şirket ile ticari ilişkisinde giderlerinin davalıca karşılandığı, bakım ve tamir için yedek parçanın da davalıca temin edildiği , taraflar arasındaki —- tarihli sözleşmenin feshedilmediği, sona erme protokolü önerildiği, davacının gönderdiği —- sözleşmenin feshedilmesini talep ettiği , davalının —- yıldır hizmet aldığı davacı ile ilişkisini anlaşma yolu ile sona erdirmek istediği ve sona erme protokolünü ilettiğini gönderilen fesih bildirimi olmadığı, TTK m.18/3 uyarınca belirli şekillerde yapılması gerektiği, bu yönde bir bildirimin yokluğunda sözleşmenin feshedildiği iddiasının kabul edilemeyeceği, ticari ilişkinin sona ermesinin davacının ticari riski olduğu, —–satış ve dağıtımına devam etmek zorunda olan davalının ticaretinin aksamaması için kendisine ait depoda dolapların bakım ve tamirini gerçekleştirmeye devam ettiği , kira sözleşmesinde sembolik olarak belirlenen ve davacıya geri ödenen kira bedelinin en az —- olarak belirleneceği bildirilerek haksız ve hukuka aykırı taleplerin kabul edilmediğinin beyan edildiği görülmüştür .
Mahkememizin — tarihli duruşmasında dinlenen davalı tanığı —- Ben davalı —- firmasında ——- yıldan beri çalışırım, iş yerinde satış ekibinin altyapısını sağlamaktan sorumluyum, bu nedenle taraflar arasındaki iş ilişkisini bilebilecek durumdayım, davacı firmanın ——- yapan tamircisidir, davacı firmamazın en eski ve işlem başına en yüksek ücret alan tamircisidir, distribitör ve davacı firma görüşerek kendi bünyesinde daha ekonomik şartlarda tamir işlemlerini yapmaya karar verdiler ancak davacı taraf ile olan sözleşmeyi de feshetmediler, sözleşme sonuna kadar davacı taraf çalışmasına devam etti, bildiğim kadarı ile çalışmış olduğum firmanın ——– çalışan tamircisi vardır, sözleşme birer yıllık şekilde yapıldığını biliyorum, hatırladığım kadarı ile davacı tarafa sözleşmenin sonunda sözleşmenin yenilemeyeceğini bildirdi, bu bildirim tarihinden sonra davacı tarafa tamir işleri verilmeyerek distribütör bünyesinde kurulan tamir servisinde işler verildi, bir anlamda davacı taraf ile çalışma yapılmadı, kendilerine de şihai olarak yeni iş verilmeyeceği söylendi İsim olarak hatırlamıyorum ancak davacı —- yanında çalışanlardan—– kişinin —- yanından ayrılarak——- bünyesinde oluşturulan serviste çalıştıklarını biliyorum” şeklinde ; davalı tanığı —–Ben davalı——- ayından beri çalışırım, halen satış departmanında çalışmaktayım, davacı —– firmamazın tamircilerindendi ve birim başına maliyeti yüksek olduğundan yönetim tarafından daha düşük maliyetle firma bünyesinde servis birimi oluşturuldu, davacı taraf ile bildiğim kadarı ile yıllık sözleşme yapılıyordu, davacı —- bünyesindeki oluşturulan servisten sonra iş verilmedi, bildiğim kadarı ile iş verilme zorunluluğu da bulunmuyordu, —-bünyesinde çalışmaya başladılar ” şeklinde beyanda bulunmuşlardır .
Mahkememizce dosyanın haksız rekabet yönünden bilirkişiye tevdi ile davalı iş yerinde açtığı servisten dolayı haksız rekabet olup olmadığı, haksız rekabet olmuş ise davacının uygulamış olduğu zararın tespiti için bilirkişiye tevdi edilmesine karar verilmiş, haksız rekabet uzmanı bilirkişi —– tarihli bilirkişi raporunda TK m.55/1-b uyarınca taraflar arasındaki sözleşmenin devamı sırasında davacı çalışanlarının işten ayrılarak davalının aynı işi yapmak üzere kurmuş olduğu serviste çalışmaya başlamasının tacir olan davalı şirketin haksız rekabete yol açtığını gösterdiği, davacının davalıdan talep edebileceği zarar müspet zarar olup , davalının iş verme yükümü bulunmadığı ancak her ne kadar sözleşmenin başlığı ——ibaresini taşıyorsa da TBK m.19 uyarınca tarafların kullandıkları kelimeler dikkate alınmaksızın gerçek ve ortak iradelerinin esas alınacağı, bu halde taraflar arasında tam anlamı ile bir eser sözleşmesi bulunduğunu söylemenin mümkün görülmediği, taraflar arasındaki eser sözleşmesi ve kira sözleşmesi birlikte ele alındığında davalı şirketin işyerinde davacıya cüzi bir miktarda çalışma alanının kiralandığı ve ——– uyarınca davacının davalı şirketin işyeri kurallarına uyma mükellefiyetinde olduğu dikkate alındığında davalı şirkete bağımlı çalıştığı , taraflar arasındaki sözleşmenin karma sözleşme niteliği taşıdığı, —– ilişkileri kısmında tatbiki mümkün hükme rastlanmadığından—– genel hükümlerinin uygulamak gerektiği, diğer bir anlatımla, haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümlerin kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerine de uygulanacağını, ——zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim olayların olağan akışı ve zarar görenin aldığı hakkaniyete uygun olarak belirler” maddesi gereği dava konusu ihtilafta davacının uğramış zarar miktarı tam olarak ispat edilemediğinden davacının uğramış olduğu zarar tutarının Mahkeme’nin takdirinde olduğu bildirilmiştir .
Mahkememizin —- tarihli duruşmasında tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş , alınan — tarihli bilirkişi raporunda; sahibi lehine delil niteliği bulunan ticari defterlerine göre davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalı şirketten —alacaklı olduğu, davacı tarafın —- tarihli sözleşme bitim tarihi itibariyle davacı tarafın fatura alacağının — olabileceği , fesih tarihinden sonra ise davacının alacağının — olabileceği, davacı tarafından sunulan — incelendiğinde —- tahakkuk beyan edildiği daha sonra tahakkuk beyan edilmediği, bu hususta sözleşme hükümleri gereğince taraflar arasındaki akdedilen sözleşmenin feshinden sonra davacı tarafından işçi çalıştırılmadığından sözleşme hükümleri gereğince işçi alacak talebinde bulunamayacağı, Mahkemenin aksi kararda olması halinde davacı tarafından —- talep edebileceği bildirilmiştir.
Mahkememizin —- tarihli ara kararı ile dosyanın daha önce raporunu ibraz eden mali müşavir bilirkişiye tevdi ile davalı tarafın itirazları ve rapor için belirlenen hususlarda ek rapor aldırılmasına karar verilmiş olup, alınan —- tarihli ek bilirkişi raporunda kök rapordaki görüşlerin aynen geçerli olduğu bildirilmiştir.
Mahkememizce —- müzekkere yazılarak kök raporda ismi geçen —- davacı şirketten ayrıldıktan sonra davalı şirkette çalışıp çalışmadıklarının sorulmasına karar verilmiş , —- yazılan müzekkere cevabı geldikten sonra dosya yeniden mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş , alınan —- tarihli bilirkişi ek raporunda davacı tarafından —- faturalarının kesildiği, sözleşme bitim tarihi itibariyle davacı tarafın fatura alacağının —-olabileceği , fesih tarihinden sonra davacının alacağının — olabileceği , taraflar arasında akdedilen ———— bu sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirebilmek için istihdam ettiği şahısların bizzat kendi elemanları olduğunu,—- hizmet ilişkilerinin bulunmadığını ve hiçbir surette —– rücu hakkı bulunmadığını kabul ve taahhüt ettiği, —–maddesinin — —– iş bu sözleşmenin —– belirtilen ücretin dışında herhangi nam altında olursa olsun ——- başkaca bir talep ve alacağı olamayacağını peşinen kabul ve taahhüt ettiği , sözleşme hükümleri gereğince taraflar arasındaki akdedilen sözleşmenin fesihinden sonra davacı tarafından işçi çalıştırılmadığından davacı tarafından davacı tarafından sözleşme hükümleri gereğince işçi alacak talebinde bulunamayacağı Mahkemenin aksi kararda olması halinde davacı tarafından —– talep edebileceği bildirilmiştir .
Tüm dosya kapsamına göre davanın , taraflar arasındaki — bitimine —– fazla süre varken davalı tarafından haksız olarak feshedildiği ve bu nedenle davacı çalışanlarının işten ayrılarak davalının aynı işi yapmak üzere kurmuş olduğu serviste çalışmaya başladığı iddiasına dayalı haksız rekabetten kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu, (her ne kadar mali müşavir bilirkişi tarafından taraflar arasında alacak-borç ilişkisi ile ilgili rapor düzenlenmiş ise de davacının bu yönde bir talebinin bulunmadığı, davanın haksız rekabete dayalı olduğu) taraflar arasındaki sözleşmede davalı şirket tarafından ——kabinelerine bakım , onarım hizmetinin münhasıran davacıya gördürülmesi hususunda bir kararlaştırma olmadığı , ayrıca herhangi bir neden göstermeksizin 1 hafta önceden bildirmek kaydıyla davalı şirketin sözleşmeyi feshetme hakkı bulunduğu, davalının e-mail yolu ile davacıya sözleşmeyi sona erme protokolü gönderdiği, bu haliyle davalının sözleşmenin yenilenmeyeceği iradesini ortaya koyduğu, davacı çalışanlarının işten ayrılarak davalı şirkette değil, davalının başka bir sözleşme imzaladığı dava dışı şirkette çalışmaya başladıkları, bu durumun TTK 55/1-b maddesi uyarınca haksız rekabete yol açtığının söylenemeyeceği , bu nedenle davacının haksız rekabete dayalı maddi tazminat ve kar kaybı istemlerinin yerinde olmadığı ( davacı her ne kadar sözleşmenin sona erdirilmesi nedeniyle işçi çıkarma yani bir takım işçilerin iş akdini feshetme yoluna gitmiş ve bu işçilere ödenen tazminatları davalıdan talep etmiş ise de bu ilişkinin tamamen davacı ile kendi bünyesinde çalıştırdığı işçiler arasındaki hizmet akdinden doğduğu ve bu hizmet ilişkisi sebebiyle fesih halinde davacının tazminatlardan doğrudan sorumlu olacağı, bu sorumluluğun davalı şirket ile aralarındaki sözleşmenin sona erdirilmesine bağlanamayacağı , bu nedenle davacının işçi tazminatlarının ödenmesine ilişkin isteminin de yerinde olmadığı) , sözleşmenin sona erdirilmesinin davacının ticari itibarına doğrudan bir saldırı olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, haksız rekabet iddiasının sübut bulmadığı , bu nedenle davacının manevi tazminat talebinin de yerinde olmadığı anlaşıldığından davanın tümden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
HÜKÜM;Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan davanın başında alınan 905,11 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 824,41 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ret edilen maddi tazminat üzerinden AAÜT hükümleri uyarınca 3.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ret edilen manevi tazminat üzerinden AAÜT hükümleri uyarınca 9.200 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı ve davalı tarafça yatırılan ve bakiye kalan gider avansın karar kesinleştiğinde ilgili taraflara iadesine,
6-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına,
7-Davalı tarafça yatırılan gider avansından kullanılan 11 adet e tebligat gideri 63,50 TL, posta masrafı 10,40 TL olmak üzere toplam 73,90 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
Dair, davacı asilin, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile——- Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/10/2022