Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/920 E. 2019/35 K. 15.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1003
KARAR NO : 2019/12
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/11/2015
KARAR TARİHİ : 08/01/2019
GEREKÇENİN YAZILDIĞI TARİH : 29/01/2019
DAVA :
Davacı vekili Mahkemeye sunduğu 22/09/2016 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı ——– arasında 15/07/2010 tarihinde Temizlik Hizmetleri Sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirdiğini, sözleşme kapsamında davalı tarafından da onaylanıp imzalanan temizlik hizmetleri birim personel maliyetleri tablosunda yazılı alacak kalemlerinin kendilerine fatura edildiğini, davalının sözleşmenin feshedildiği tarihe kadar kesilip kendilerine gönderilen tüm faturaları bu şekilde kabul ederek ödediğini, faturalara herhangi bir itirazda bulunulmadan ve iade edilmeden ödemeleri yaptığını, davalının müvekkilinin cari hesabında 32.409,13 TL bakiye borcu kaldığını, durumun taraflarca onaylanan 15/10/2015 tarihli mutabakat mektubu ile sabit olduğunu, davalının borcu ödemek için herhangi bir girişimde bulunmadığını, aleyhine İstanbul Anadolu 9. İcra Müdürlüğü’nün ——-Esas sayılı dosyası davalının icra takibine itiraz ederek takibin durmasına ve alacağın hukuki yollarla tahsiline engel olduğunu beyanla haksız itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın % 20 ‘sinden aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 22/02/2017 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle: yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, taraflar arasında hüküm altına alınmış olan delil sözleşmesinin dikkate alınmayarak sunmuş oldukları deliller doğrultusunda inceleme yapılması gerektiğini, müvekkili vakfın mutabakat mektubunu onayladığından bahisle fatura düzenlediğini ve bu faturaya istinaden müvekkil vakfın borcu olduğunu, müvekkil vakfın damga vergisini davalı adına ödeyerek ilk hak edişten kestiğini, sözleşmenin uzayan yılları için belirtilen damga vergisi ödemelerinin matbu olarak maliyet tablosunda bulunduğunu, sözleşme gereği yapılması gereken sorumluluk sigortasına ilişkin alacak kalemi de taraflar arasında genel gider olarak kabul edildiğinden maliyet tablosuna yansıtıldığını, davacının işçilerinin açmış olduğu davaların işbu dava ile alakası olmadığını ve bahsi geçen işçilerin tüm özlük haklarını ödediğinden bahisle sorumluluğu bulunmadığını belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 08/01/2019 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; celse arasında sunmuş oldukları beyanları ile önceki beyanlarını tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 16/11/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: davanın yetkili mahkemede açılmadığını, yetkili mahkemelerin İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri olduğunu, müvekkilinin sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığı gibi mutabakat mektubunu da onaylamadığını, müvekkilinin müvekkili adına tanzim edilen faturalara itiraz etmeyerek iade etmeksizin ödemelerini gerçekleştirdiğini, davacıya borçlarının bulunmadığını, mutabakat mektubunun sonunda müvekkil yetkililerince “Mutabık olmadığımızı bildiririz” beyanının işaretlendiğini, davacının sunmuş olduğu mutabakat mektubunda bu hususun açıkça görünmüş olmasına rağmen mahkemeyi yanıltmak ve yanlış yönlendirme amacıyla müvekkilininde onayladığını kötü niyetli olarak belirttiğini, davacı tarafın gerçekleştirmiş olduğu icra takibinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkili tarafından davacıya herhangi bir borcun olmadığı gibi müvekkilinin cari hesaplarında davacıdan 3.860,88 TL alacaklı göründüğünü, davacının salt kendi cari hesabına göre icra takibi başlattığını, müvekkilinin 3.860,88 TL alacaklı görünmesi sebebiyle takibe itiraz etmek zorunda kaldığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 31. maddesi gereğince sözleşmenin uygulanması ve doğan uyuşmazlıklarda müvekkilinin belge, tutanak ve evraklarının doğru olduğunun kabul edildiğinden sunulan delillerin değerlendirilmemesi gerektiğini, yine taraflar arasında imzalanan 15.07.2010 tarihli sözleşmenin 27. maddesi hükmü uyarınca davacının damga vergisini ödemekle yükümlü olduğunu, ancak davacı şirketin her yıl ödemesi gereken damga vergisini ödemediğini, bu sebeple müvekkiline gecikme faizi ve özel usulsüzlük cezası ile birlikte toplamda da 15.357,98 TL damga vergisinden vergisel anlamda sorumlu kaldığını, davacıya da buna ilişkin ödenmeyen damga vergisi bedelini içeren 16.10.2015 tarihli ve 0012 sıra numaralı borç dekontu düzenlediğini, müvekkilinin söz konusu damga vergisinin ödemesini gerçekleştirmek zorunda kalacağından bu hususu davacı şirkete faturalandırdığını, yine sözleşmenin 21. maddesine göre davacı şirket çalışanlarına sorumluluk sigortası yaptırmak zorunda olmasına karşın sözleşmeye aykırı davranarak gerekli sigortaları yaptırmadığını, söz konusu bedelleri müvekkiline yansıttığını, poliçe bedellerine istinaden davacıya sigorta iadesini de içeren—- tarihli ve —– sıra numaralı faturalı gönderildiğini, dolayısıyla müvekkilinin bu davaya konu İstanbul Anadolu 9. İcra Müdürlüğü’nün ——– Esas sayılı icra takibinin başlatıldığı tarih itibariyle davacı yandan alacaklı durumda olduğunu belirterek, öncelikle yetkili mahkemede açılmayan davanın usulden reddine, müvekkilinin davacı şirkete borcu olmadığı gibi yapılacak bilirkişi incelemesinde de ortaya çıkacağı üzere alacaklı olduğundan davacının haksız takibinin iptaline ve haksız takipten dolayı takip bedelinin %20’si oranında kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 18/03/2017 havale tarihli ikinci(2.) cevap dilekçesinde özetle: yetki yönünden davanın usulden reddinin gerektiğini, müvekkili vakfın sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığı gibi mutabakat metnini de onayladığını, davacı tarafın haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkili vakıfın davacının ödemediği damga vergisini gecikme fazi ve özel usulsüzlük cezası ile birlikte ödeyerek davacıya buna ilişkin ödenmemiş damga vergisi bedelini içerir borç dekontu düzenlediğini, davacı tarafın sözleşmeye aykırı olarak gerekli sigortaları yaptırmadığı gibi bu bedelleri sözleşmeye aykırı olarak müvekkili vakfa yansıttığını, müvekkili vakfın sözleşme bedellerine istinaden davacıya sigorta iadesini de içeren faturayı gönderdiğini, bu hususlar dikkate alındığında davacıya herhangi bir borcun bulunmadığının görüleceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 08/01/2019 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; Bilirkişi kök raporuna karşı beyan ve itirazlarımızı aynen tekrar ettiklerini, davacı tarafın sözleşme ile üstlenmiş olduğu sorumluluk sigortasını yaptırmadığı gibi damga vergisini de ödemediğini, bu hususta davalının ödemekle yükümlü olmadığı hususlar olduğunu, dolayısıyla bunlara ilişkin herhangi bir fatura veya ödeme belgesinin davalıda bulunmasını beklemenin mümkün olmadığını, davacı tarafça ödenmesi gereken damga vergisi ve yaptırılması gereken sorumluluk sigortası yapılmadığı için müvekkilden fazladan tahsil edilen bedelin iadesi nedeniyle bilirkişi raporunda bahsi geçen iade işleminin yapılmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İstanbul Anadolu 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ——- Esas sayılı dosyasında verdiği 16/11/2015 tarihli görevsizlik kararı Yargıtay incelemesi sonrası mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunmuştur
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davacının davalı taraftan cari hesaba dayalı alacağının bulunup bulunmadığı, taraflar arasında hesap mutabakatı bulunup bulunmadığı, damga vergisi ve ——— primlerinden kimin sorumlu olduğu ve mahkememizin yetkisi olup olmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen İstanbul Anadolu 9. İcra Müdürlüğü’nün ——- Esas sayılı dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından 21/10/2015 tarihli takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna 21/10/2015 tarihinde tebliği üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın 1(bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan 15/07/2010 tarihli Temizlik Hizmetleri başlıklı sözleşme incelendiğinde, taraflarının ——————- sözleşme konusunun ise kamu yararına faaliyet gösteren, bilimsel özerkliğe sahip ——– ait tesisin kat yerleşim planlarında belirlenmiş olan alanlarının, iç mekan, bahçe ve çevrenin temizliği, bakımı, düzenli ilaçlama yapılması, ikram sersiz hizmetleri, santral ve haberleşme hizmetleri, kazan dairesi hizmetleri, kalorifer tesisatının işletilmesi ve kalorifer yakma işleri olduğu anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan 15/07/2010 tarihli Temizlik Hizmetleri Sözleşmesi incelendiğinde, ——–e ait tesisin temizlik hizmetleri faaliyetinin yürütülmesi konulu sözleşmenin 7’inci maddesinde işin bedelinin tüm giderler dahil 16.800,00 TL/ay (KDV hariç) olarak belirlendiği, sözleşmenin 21 ‘inci maddesinde ise müteahhidin hizmetin başlamasından önce sorumluluk sigortası yaptırması ile yükümlü tutulduğu, sözleşmenin 21 ‘inci maddesinde sözleşmenin süresinin 15/07/2010 tarihinden 14/07/2011 tarihine kadar 12 ay süreyle geçerli olduğu, taraflarca aksi kararlaştırılmadığı takdirde sözleşmenin kendiliğinden bir yıl daha uzayacağı, sözleşmenin 26 ‘ncı maddesinde ise sözleşme ile kararlaştırılan borç ve yükümlülüklerin müteahhit tarafından yerine getirilmemesinden doğabilecek her türlü zararın —— tarafından talep edilebileceği, 27 ‘nci madde de ise Damga Vergisi Kanunu gereğince ödenmesi gereken sözleşme, damga pulu ve damga vergisinin müteahhide ait olduğu, bu bedelin ———— tarafından ödenip müteahhidin ilk hakedişinden kesileceğinin düzenlendiği anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan 15/10/2015 tarihli Mutabakat Mektubu başlıklı belge incelendiğinde incelendiğinde, davalı tarafından 30/09/2015 tarihi itibariyle 32.293,86 TL alacağımız bulunmaktadır şeklinde düzeltme yapılarak mutabakatın imzalandığı anlaşılmıştır.
Tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiş, inceleme gününde Mahkememize ibraz edilen ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali Müşavir bilirkişi 23/02/2018 tarihli raporunda özetle; davacı şirket defter kayıtlarına göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 32.409,13 TL alacaklı gözüktüğü, davalı şirket defter kayıtlarına göre davalının davacıdan takip tarihi itibariyle 3.860,88 TL alacaklı olarak göründüğü, taraf kayıtları arasındaki farkın 16/10/2015 tarihli, borç dekontu açıklamalı 15.357,98 TL bedelli Damga Vergisi, 16/10/2015 tarihli, FT:216246 açıklamalı 20.896,76 TL bedelli Sorumluluk sigortasına ilişkin davalı taraf fatura ve borç dekontunun davacı kayıtlarında yer almadığını, davalı tarafından davacı çalışanlarına sorumluluk sigortası yaptırılarak bedellerinin ödendiğini gösterir bir belgenin dosya içerisinde yer almadığını, aynı şekilde sözleşmeye ilişkin 15.357,98 TL damga vergisi ödendiğini gösterir bir belge de dosyaya sunulmadığını, bunun haricinde davacı faturaları yönünden taraf kayıtlarının mutabık olduğunu, davacının işlemiş faiz talep edebileceğini beyan ve rapor etmiştir.
Mali Müşavir bilirkişi 10/10/2018 havale tarihli ek raporunda özetle; davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 32.409,13 TL alacaklı olduğunu, takip tarihinden itibaren avans faizi talep edilebileceğini beyan ve rapor etmiştir.
Bilirkişi rapor ve ek raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir(TBK m. 470).
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır(TBK m. 471/4).
İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur. Eserin parça parça teslim edilmesi kararlaştırılmış ve bedel parçalara göre belirlenmişse, her parçanın bedeli onun teslimi anında muaccel olur. (TBK m. 479)
Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir. (TBK m. 481)
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, ticaret sicil kayıtları, sözleşme, Temizlik Hizmetlerinin Yürütülmesine Ait Esaslar, faturalar Hesap Mutabakatı belgesi, bilirkişi kök ve ek raporu, icra dosyası, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında ——- ‘ye ait tesisinin temizlik hizmetlerinin yürütülmesi için davacı müteahhit ile götürü bedelli eser sözleşmesi akdedildiği(TBK m. 480/1), davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturalara dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın Damga Vergisinin ödenip ödenmediği ve Sigorta yaptırılıp yaptırılmadığı ve buna ilişkin bedellerin davacının hakedişinden düşülüp düşülemeyeceği hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerine göre davalıdan 32.409,13 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre davacıya 16/10/2015 tarihli 15.357,98 TL borç dekontu ile 20.896,76 TL verilen hizmet açıklamalı borç kaydı düşüldüğüne 3.860,88 TL alacaklı olduğu, her ne kadar davalı vekilince davacı tarafça sözleşmenin Damga Vergisinin ödenmemesi ve ayrıca sözleşme ile zorunlu kılınan sigortanın yaptırılmaması nedeniyle davacıya fazladan ödeme yapıldığı 16.10.2015 tarihli işlemlerle yapılan ve davacıya borç kaydedilen toplam 36.254,74 TL ‘nin bu nedenle davacı alacağından düşülmesi gerektiği iddia olunmuş ise de, TBK.nun 480/3 maddesine göre eserin öngörülenden az emek ve masraf gerektirmiş olsa bile işsahibinin, belirlenen bedelin tamamını ödemekle yükümlü olduğu, taraflar arasındaki 15/07/2010 tarihli 27 ‘nici maddesine göre Damga Vergisi’nden müteahhit sorumlu olmakla birlikte öncelikle bu bedelin —— tarafından ödenip hakedişten tenzilinin gerektiği, ancak davalı tarafça damga vergisinin ödendiğine dair dosyaya herhangi bir belge sunulmadığı, aynı sözleşmenin 21 ‘inci maddesinde müteahhide üçüncü şahıs mali sorumluluk sigortası yaptırma yükümlülüğü yüklenmiş ve ayrıca müteahhidin elemanlarının neden olduğu yangın, patlama, su ve diğer nedenler dolayısıyla hasar ve zarar halinde bu bedelin müteahhit tarafından eksiksiz tazmin edileceğinin kararlaştırıldığı, bu kapsamda müteahhidin kararlaştırılan sigortayı yaptırmamış olmasının sözleşmenin 21/c maddesi uyarınca müteahhidin sorumluluğunun bulunması nedeniyle ve ayrıca sigorta yaptırılması hususunun bedel belirlenirken bir maliyet unsuru olması ve sözleşmenin ifası sırasında bu maliyetin ortaya çıkmaması halinde TBK.nun 480/3 ‘ncü maddesi uyarınca bedelde indirim talep edilmesinin mümkün olmadığı, ayrıca yine sözleşmenin 26 ‘ncı maddesinde müteahhidin sözleşme ile kararlaştırılan borç ve yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi halinde doğacak zararlar için tazminat isteme hakkının tanındığı, sigorta yaptırılmaması nedeniyle davalının zarara uğradığı da iddia ve ispat edilemediğinden davalının savunmalarının yerinde olmadığı, buna göre davalı borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği (Yargıtay 23. HD’nin 10/02/2016 tarih ve 2015/4576 Esas – 2016/621 Karar sayılı ilam) davalının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olması nedeni ile davacı lehine delil teşkil edeceği, gerek 15/10/2015 tarihli hesap mutabakatında 32.393,86 TL borcun kabul edilmiş olması, gerekse hesap mutabakatından sonra kesilen ve mahkememizce itibar olunmayan 16/10/2015 tarihli borç dekontu ve verilen hizmet açıklamalı davacıya borç kaydedilen 15.357,98 TL ‘den 20.896,76 TL bedelli işlemler nazara alınmadığında 10/09/2015 tarihi itibariyle davalının kendi ticari defterlerine göre 32.393,86 davacıya borçlu olduğu, taraf defterlerindeki 15,27 TL farkın yuvarlama farkından kaynaklandığı, bu nedenle davalı takip borçlusunun icra takibine itirazının haksız ve yersiz olduğu, davacının tacir olması ve taraflar arasında ticari ilişki bulunması(TTK m. 19/2) nedeniyle alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz(3095 sy. m. 2/2) uygulanması gerektiği, alacağın likit olması nedeni ile kabulle sonuçlanan kısım üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi şartlarının oluştuğu(İİK m. 67/2) sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davalı/takip borçlusunun, İstanbul Anadolu 9. İcra Müdürlüğü’nün ——— Esas sayılı dosyasına vaki itirazının İPTALİNE, kabulüne karar verilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmasına,
3-Kabulüne karar verilen alacağın %20 ‘si olan 6.481,82 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Başlangıçta peşin olarak alınan 553,47 TL harcın ve icra takibi peşin harcı 162,05 TL’nin alınması gerekli olan 2.213,86 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.498,34TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu peşin harç 553,47 TL, posta ve tebligat gideri 165,00 TL, bilirkişi ücreti 800,00 TL olmak üzere toplam 1.518,47TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 3.889,09 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacıya; artan delil avansının davalıya iadesine,
9-Karar kesinleştiğinde İstanbul Anadolu 9. İcra Müdürlüğünün ——— Esas sayılı dosyasının merciine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/01/2019