Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/841 E. 2021/42 K. 19.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/841 Esas
KARAR NO: 2021/42
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/08/2017
KARAR TARİHİ : 19/01/2021
DAVA:Davacı vekili Mahkememize sunduğu —— havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirketin uzun bir süredir çalıştığını, bu tarihe kadar arada bulanan ticari ilişkinin gereği olarak karşılıklı birçok faturanın kesildiğini, bunların ödemesinin eksiksiz yapıldığını ve cari mutabakat sürdürerek ticari ilişkilerin devam ettirildiğini, davalı şirketin işlerinin bir süre önce bozulmaya başladığını, aldığı siparişleri teslim edemeyecek duruma geldiğini, aleyhinde birden çok ihtiyati haciz kararı alındığını ve takip açıldığını tüm bunlara rağmen, müvekkili şirketin aralarında yıllar süren ticari ilişkinin getirdiği güvene dayanarak, iş ilişkisini devam ettirdiğini ve davalı şirketin ticari itibarının zarar görmemesi adına birçok konuda yardımcı olduğunu, bu doğrultuda davalı şirket lehine olarak ön ödemeli yüklü miktarlarda sipariş açıldığını, aynı şekilde iş akdlerini zamanında ve eksiksiz yerine getirilmediğinin gördüğünü, bu süreçte aynı amaç ile ürün ve hizmet tedarikinde bulunduğunu, üstelik davalının tamamlayamadığı işleri de tamamlayarak ilgililerine teslim ettiğini, davalı şirketin de bunun karşılığında müvekkili şirketin alacaklarının tamamını karşılamasa bile bir alacağın temlik sözleşmesi imzalamayı teklif ettiğini, böylece aralarında alacağın temlik sözleşmesi akt ve tanzim edildiğini, bu sözleşme ile müvekkili şirketin daha önce doğan alacakları ve davalı şirketin sorumluluklarını yerine getirmesi için tedarik ettiği ürün ve hizmetlerden doğan alacakları göz önüne alınarak işleri tamamlanan şirketlerin birtakım alacakları müvekkili şirkete temlik edildiğini, davalı şirketin bu işlerin tamamlanmasının ardından arada imzalanan temlik sözleşmesini ve şirketin alacağını inkar ettiğini, temlik edilen alacaklardan sadece ——bedelli olan borçlu şirketlerden biri tarafından ödendiğini, temlik edilen diğer alacakların ise davalı şirketin borçlu olmadığı yönündeki iddiaları nedeniyle kendilerine tebliğ edilen temlik sözleşmesine rağmen ödeme yapıldığını, bu sürecin ardından ilgili şirket davalı ile müvekkile yönelerek “alacak-borç hakkında aramızda bir mutabakata varılmasın” ödemenin ancak o şartla yapılacağı yönünde ihtarda bulunduğunu, bu tarihten sonra davalı , müvekkili şirketi borçlu göstermek için de —— ile aleyhine takip başlattığını, davalı şirketin müvekkili şirkete —-tarihi itibarı ile —- borcu bulunduğunu, bu borcun dayanaklarından biri olan cari hesabın ——- tarihine kadar olan kısmında temlik sözleşmesinin eki yapılarak mutabık kalındığını, aynı zamanda bu borcun varlığını gösteren tüm fatura ve irsaliyeler de dilekçe ekinde sunulduğunu, davalı şirketin vadesi gelmesine rağmen fatura bedellerini bu güne kadar ödemediği gibi alacağın temliki sözleşmesinin şartlarına uymayarak müvekkilin alacağını buradan tahsil etmesini engellediğini, ———- bedelli faturaları davalı temlik sözleşmesi ile kabul ettiğini, müvekkili şirketin davalı şirket için tedarik ettiği ve adına faturalandırılan ürünler için davalıya fatura kestiğini ve mutabık kalındığını ancak cari hesapta görüleceği üzere yapılan ve nama tamamlattırılan işlemlerden doğan alacaklar için kesilen ————— adet faturayı davalı adına kestiğini ve sevk irsaliyeleri ile birlikte yollandığını, yasal itiraz süresi dolmuş ancak davalı haksız olarak faturaları iade etmediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili ——- tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu —– havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: uyuşmazlık konusu davanın —-Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, davacı yanın dava dilekçesinin temelini —– tarihli temlik sözleşmesi nin oluşturduğunu, bu sözleşmenin hukuken hiçbir geçerliliğinin olmadığını, alacağın temliki sözleşmesini müvekkili şirket adına akdeden ———-müvekkili şirket tarafından haricen edinilen bilgilere göre davacı şirketin gizli ortağı olduğunu, şahsi çıkarları ile gizli ortağı olduğu davacının çıkarları doğrultusunda yetkilerine kötüye kullanarak işbu temlik sözleşmesini akdetmiş olduğunu, bu durumda haricen haberdar olan müvekkili şirket işbu sözleşmeyi imzalayan sorumlu müdür——yevmiye numaralı azilnamesi ile şirket vekilliğinden azlettiğini, müvekkili şirketin dava dışı bir şirketten alacaklarının ödenmesini talep ettiğinde söz konusu durum ile karşılatığını, alacağın temliki sözlemesiyle müvekkili şirketin doğmuş alacakları ve dahi müstakbel tüm alacakları müvekkili şirketten icazet ve borçlu şirketlerden cari hesap mutabakat alınmadan — tarafından —- karşılıksız olarak temlik edildiğini, müvekkili şirketin davacı yana borcunun bulunmadığının —-tarafından da bilindiğini,— davacı şirket ile gizli bir ortaklığı bulunduğu yönündeki tespitlerin ise —— ve davacı yanın vekilliğinin aynı avukat tarafından yapılıyor olması ile perçinlendiğini, tüm bu hususlara ilişkin olarak —- hakkında güveni kötüye kullanma suçundan ——— şikayette bulunulduğunu, müvekkili şirketin davacı şirkete borcu bulunmadığı, bilakis davacı şirketin müvekkili şirkete borcu bulunduğu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekil hüküm duruşmasına katılmamıştır.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde Davacı tarafın davalıdan faturaya ve cari hesaba dayalı olarak alacaklı olup olmadığı, davalı ile davacı tarafın bir kısım alacaklarının temlik sözleşmesi yapılıp yapılmadığı ve temlik edilen kısmen tahsil edilip edilmediği, alacağın temlikine ilişkin sözleşmenin geçersiz olup olmadığı, davalı şirket adına temlik sözleşmesi imzaladığı iddia olunan—— davacı şirket ile gizli ortaklık ilişkisinin bulunup bulunmadığı, mahkememizin yetkisi olup olmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen—- dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından ——- tarihli takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve/veya takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın —- yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dosyada mübrez — tarihli Alacağın Temliki Sözleşmesi incelendiğinde; davacı şirket ile davalı şirket arasında akdedildiği, temlik konusunun muhataplar———–nezdinde doğmuş veya doğacak alacaklarının tamamını, karşılıksız olarak temellük eden davacı şirkete gayrikabili rücu olarak devir ve temlik ettiğini beyan, kabul ve taahhüt ettiği anlaşılmıştır.
Tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiş, inceleme gününde Mahkememize ibraz edilen ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali Müşavir bilirkişi —— Havale tarihli raporunda özetle; incelenen davacı şirket ticari defter kayıtlarına göre davacının davalıdan dava tarihi itibariyle cari hesap ekstresi gereği —— alacaklı gözüktüğünü, davacı alacağının dayanağını incelenen ticari defter kayıtlarına göre davaya konu —– adet faturanın oluşturduğunu, daha doğru bir değerlendirme yapabilmek adına davalı şirketin ticari defterlerinin talimat ile incelemesinin yerinde olacağı, defterlerin sunulmaması durumunda ise davalı şirket ——- formlarının talep edilebileceğini beyan ve Rapor etmiştir.
Mali Müşavir bilirkişi ——-Havale tarihli ek raporunda özetle; kök raporda belirtilen görüşünü koruduğunu beyan etmiştir.
Bilirkişi kök ve ek raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Ticari Defterlerin Delil Kabiliyeti
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır. (TTK m. 83)
Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir. (HMK m. 199)
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir. Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir. (HMK m. 219)
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir. (HMK m. 220/1)
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. (HMK m. 222/2-3-5)
Temerrüt
İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur(TBK m. 90).
Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir(TBK m. 97).
Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; ——-borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır(TBK m. 117/1,2).
Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar(TTK m. 10).
Faiz
Bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1 inci maddede belirlenen orana göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur(3095 s.y. M. 2/1).
—— önceki yılın ——– kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı, yukarıda açıklanan miktardan fazla ise, arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilir. Söz konusu avans faiz oranı, —-günü önceki yılın—– günü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı ise yılın ikinci yarısında bu oran geçerli olur(3095 s.y. M. 2/2).
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller,———, fatura, bilirkişi raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında süregelen ticari ilişki olduğu, ticari ilişki kapsamında davacının—— tarihli faturaları kestiği, bu fatura bedellerinin ödenmediği iddiasıyla tahsil istemli olarak eldeki davayı açtığı, davacı tarafça daha önce kesilen ———– tarihli faturaların taraflar arasında akdedilen temlik sözleşmesi ile davalı tarafından kabul edildiği, davalı tarafından temlik sözleşmesini imzalayan temsilcinin davacı ile işbirliği halinde kendileri aleyhine olacak şekilde temlik sözleşmesini imzaladıkları iddia edilmiş ise de bu iddiaları kanıtlamaya elverişli delil sunamadıkları, temlik sözleşmesinde davalı şirketin davacının ticari defterlerini münhasır delil olarak kabul ettiği, yargılama sırasında kendi defterlerini sunmadığı, celbedilen — göre davalının bir takım davacı faturalarını beyan ettiği, davacı defterlerinde faturaların kayıtlı olduğu ve temlik sözleşmesi ile münhasır delil olarak kabul edilen davacı defterlerine göre davalının —- borçlu olduğu, bu şekilde davacının davasını ispat ettiği, davacının tacir olması ve taraflar arasında ticari ilişki bulunması(TTK m. 19/2) nedeniyle alacağa dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanması gerektiği, sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; —–dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 17.527,43 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40 TL’ nin mahsubu ile bakiye 17.496,03 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunana AAÜT uyarınca hesaplanan 26.443,24 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yargılama boyunca yapılan 31,40 TL başvuru harcı, 800,00 TL bilirkişi ücreti ve 303,35 TL posta ve tebligat giderinden oluşan 1.134,75TL yargılama gideri ile 31,40 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.166,15 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan avanstan kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile —– Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/01/2021