Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/642 E. 2019/29 K. 15.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/642
KARAR NO: 2019/29
DAVA : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/06/2017
KARAR TARİHİ : 15/01/2019
DAVA :
Davacıların Mahkememize sunduğu 12/06/2017 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı bankadan almış olduğu kredilerden kalan 2013 yılı Ocak ayında davalı banka ile yapılan mutabakat sonucu yapılandırıldığını, 48 ay vade ile yapılandırılan borcun Aralık 2016 tarihinde sona erdiğini, 48 ‘inci taksiti ödemeye gidildiğinde kendilerine 47. taksitin ödenmediğinin bildirildiğini, bunun üzerine kendilerine 47. taksitin ödendiğine ilişkin makbuzun ibraz edildiğini, davalı bankanın ödemeyi kabul ettiğini, ancak bu ödemeyi 2010 yılından kalan başka bir borca mahsup ederek o borç için aktarıldığının kendilerine söylendiğini, bu beyan karşısında 48. taksitin ödenmediğini, yapılan görüşmelerin sonuçsuz kalması üzerine bankanın 2010 yılında verilen kredi için alınmış olan boş senedin doldurularak bono vasfına getirdiğini ve vade tarihi olarak da 24/05/2017 tarihinin yazılmak suretiyle haklarında icra takibi başlattığını, kendilerinin senet haline getirilen bu belgeyle bir sorumluluklarının bulunmadığını, şirket ile kefil olan ——– takip konusu senette borçlu olmadığını, 2013 yılında yapılan yapılandırmada o tarihe kadar ki tüm borcun hesaplandığını ve yapılandırmanın da bu borç üzerinden gerçekleştiğini, 2010 yılından kalan bir borcun kendilerine söylenmediğini, 2010 yılından kalan 1.250,00 TL borcun oluğu ve bunun faizi ile birlikte 7.000,00 TL’ye yükseldiğinin beyan edildiğini, 2010 yılından kalan bir borcun ayrıca takip ve dava edilebileceğini, takip konusu senedin 13/12/2010 tarihli olduğunu, aradan yedi yıl geçtiğini, sonradan vade konularak amacına aykırı düzenleme yapıldığını, senedin tahrif edildiğini, davalının ilamsız icra takibi yapması gerekirken kredi alındığı tarihte alınan boş senedin anlaşmaya aykırı olarak bono haline getirilerek takibe tutulmasının kötü niyetin göstergesi olduğunu beyanla İstanbul Anadolu 23. İcra Müdürlüğü’nün ———– Esas sayılı dosyası ile 6.000,00 TL borçlu bulunmadıklarının tespitine, ayrıca kötü niyetli takipten dolayı % 20 oranında tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı şirket yetkilisi ve kendi adına asaleten —–15/01/2019 tarihli celsedeki esas hakkındaki beyanında; bilirkişi raporuna karşı itirazları doğrultusunda talepleri gibi davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Temlik veren davalı vekili Mahkememize sunduğu 12/07/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: davacı şirketin müvekkili bankanın genel kredi borçlusu olduğunu, diğer davacı —— ise müşterek ve müteselsil kefili olduğunu, kredi borcunun ödenmemesi üzerine borçların karşılığı olarak verilen bononun tahsilde tekerrür etmemek kaydı ile İstanbul Anadolu 23. İcra Dairesi’nin —– Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, senedin düzenlenme tarihinin 13/12/2010 tarihi ve senedin tüm zorunlu unsurları ihtiva ettiğini, davacı —— senette müşterek borçlu ve kefil olarak imzasının bulunduğunu, imza inkarında bulunmadığını, bononun ön yüzünü keşideci şirket ile birlikte imzaladığını, bononun tanzim tarihinde yürürlükte olan yasa uyarınca poliçenin ön yüzüne atılan her imzanın aval şerhi sayılacağını, davacının bonoda aval veren durumunda olduğunu, aval verenin taahhüdünün geçerli olduğunu, senette zorunlu unsur noksanlığı bulunması halinde davacının sorumluluktan kurtulabileceğini, kefaletin fer’i bir niteliği olmasına karşın avalin bağımsız ve asli bir nitelik taşıdığını, senedin şekline ait sebeplerden başka def’i ve itirazın hamile karşı ileri sürülemeyeceğini, senede dayalı iddiaların yazılı delillerle ispatının mümkün olduğunu, senedin illetten mücerret olmakla kök hukuki ilişki ile bir bağlantısının bulunmadığını, davacının senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğuna yönelik iddiasının yazılı delille ispat etmesi gerektiğini beyanla davanın reddine, ayrıca % 20 oranında icra tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Temlik Alan davalı vekili 15/01/2019 tarihli celsedeki esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davalı bankadan kullanılan kredinin geri ödemesi sırasında 47. Taksidin başka bir borca mahsup edilip edilmediği, bunun üzerine 48. Taksidin ödenmemesi nedeni ile kredi borcunun devam edip etmediği, davalı Teb bankasının kredi alacağı için almış olduğu boş senedi doldurarak takibe koyup koymadığı, davacı tarafın bankaya güncel kredi borcundan başka borcu bulunup bulunmadığı, takibe konu bono nedeni ile bankaya borçlarının bulunup bulunmadığı, davacı —– aval veren olarak bonodan sorumluluğu olup olmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, bankacılık işlemlerinden dolayı borçlu olmadığının tespiti(menfi tespit) davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: Menfi tespit davasını düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 72/1. Maddesindeki ” Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen İstanbul Anadolu 23. İcra Müdürlüğü’nün—– Esas sayılı dosyasında; davacı/takip borçluları hakkında 01/06/2017 tarihli takip talebi ile ilamsız/kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı, davacı/takip borçlularının süresinde takibe itiraz etmemesi nedeni ile takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dosyada mübrez 18/09/2006 tarihli — YTL bedelli Genel Kredi Sözleşmesi sureti incelendiğinde, taraflarının————kredi müşterek borçlu müteselsil kefilin —– olduğu anlaşılmıştır.
Dosyada Mübrez 25/11/2016 işlem tarihli Dekont incelendiğinde; gönderen kısmında ——-Gönderilen kısmında ——- olduğu, Kredi Taksidi Ödemesi açıklaması ile yapılan EFT tutarının 1.760,00 TL olduğu görüldü.
Dosyada mübrez 13/12/2010 tanzim tarihli 24/05/2017 vadeli 40.000,00 TL bedelli bono sureti incelendiğinde, keşidecisinin ——– müşterek borçlu ve müteselsil kefilinin —- lehdarının ———olduğu anlaşılmıştır.
Bankacı bilirkişi Mahkememize sunduğu 21/06/2018 havale tarihli raporunda özetle; davalı bankanın davacı asıl borçlu ve kefilden takip tarihi itibariyle tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile 3.507,25 TL asıl alacak ve 8,13 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.515,38 TL talep edebileceğini, takip tarihinden başlamak üzere asıl alacağa tamamen ödeninceye kadar yıllık % 9,75 değişen oranlarda avans faizinin davacılardan istenebileceğini, davanın menfi tespit davası olması nedeniyle 12/06/2017 dava tarihine kadar yapılan hesaplamaya göre davalı bankanın davacılardan asıl alacak 3.507,25 TL asıl alacak, 8,13 TL işlemiş faiz, 01/06/2016-12/06/2017 tarihleri arası (3.507,25x12x%9,75/36000) 11,40 TL olmak üzere banka alacağının 3.526,78 TL olarak hesaplandığı beyan ve rapor etmiştir.
Bankacı bilirkişi Mahkememize sunduğu 23/11/2018 havale tarihli ek raporunda özetle; davalı bankanın davacı asıl borçlu ve kefilden takip tarihi itibariyle tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile 3.455,66 TL asıl alacak ve 266,08 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.721,74 TL talep edebileceğini, takip tarihinden başlamak üzere asıl alacağa tamamen ödeninceye kadar yıllık % 9,75 değişen oranlarda avans faizinin davacılardan istenebileceğini, davanın menfi tespit davası olması nedeniyle 12/06/2017 dava tarihine kadar yapılan hesaplamaya göre davalı bankanın davacılardan asıl alacak 3.721,74 TL asıl alacak, 266,08TL işlemiş faiz, 01/06/2016-12/06/2017 tarihleri arası (3.507,25x12x%9,75/36000) 11,23 TL olmak üzere banka alacağının 3.732,97 TL olarak hesaplandığı beyan ve rapor etmiştir.
Bilirkişi rapor ve ek raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştr.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Bakanlar Kurulu, bankaların ödünç para verme işlemleri ve mevduat kabulünde uygulanacak azamî faiz oranlarını, katılma hesaplarında kâr ve zarara katılma oranlarını, özel cari hesaplar dâhil bu maddede belirtilen işlemlerde sağlanacak diğer menfaatlerin nitelikleri ile azamî miktar ya da oranlarını tespit etmeye, bunları kısmen veya tamamen serbest bırakmaya yetkilidir. Bakanlar Kurulu, bu yetkilerini ——-Bankasına devredebilir——
22/11/2006 tarih ve 26354 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 16/10/2006 tarih ve 2006/11188 Karar Sayılı Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kâr ve Zarara Katılma Oranları ile Özel Cari Hesaplar Dahil Bu İşlemlerde Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında Bakanlar Kurulu Kararına göre;
Bankaların mevduata ve kredilere uygulayacakları faiz oranları ile katılma hesaplarına uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranları ve bu oranların kısmen veya tamamen serbest bırakılması ——- Bankasınca yayımlanacak tebliğlerle düzenlenir(Madde: 3).
Bankaların kredi işlemlerinde sağlayacakları faiz dışındaki diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ile azami miktar ya da oranları ve bunların kısmen veya tamamen serbest bırakılması ——-Bankasınca yayımlanacak tebliğlerle düzenlenir(Madde: 4/2).
Kredi faiz oranları, açılmış ve açılacak kredi hesaplarına ilan tarihinden itibaren uygulanabilir(Madde: 6/2).
09/12/2006 Tarih ve 26371 Sayılı Resmi Gazete yayımlanarak 09/12/2006 tarihinde yürürlüğe giren ——Bankasının Mevduat Ve Kredi Faiz Oranları Ve Katılma Hesapları Kâr Ve Zarara Katılma Oranları İle Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında Tebliğ(sayı: 2006/1)’e göre;
Bankalarca, reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırları serbestçe belirlenir(Madde: 4/1).
Kredili mevduat hesaplarında uygulanacak azami akdi ve gecikme faiz oranları 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun 26 ncı maddesi uyarınca ——– Bankası tarafından belirlenen azami oranları geçemez(Madde: 4/2).
Katılma hesaplarında toplanan fonların işletilmesi sonucu doğacak kâr ve zarara katılma oranları katılım bankaları tarafından serbestçe belirlenir. Katılım bankasının zarara katılma oranı, kâra katılma oranının yüzde 50’sinden az olamaz(Madde: 5).
Bankanın temerrüt tarihinde fiilen uyguladığı faiz oranları tespit edilip(Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 01/11/2017 tarih, 2016/13472 Esas ve 2017/7537 Karar Sayılı İlamı), buna göre değerlendirme yapılmalıdır.
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, ticaret sicil kayıtları, keredi sözleşmesi, hesap kat ihtarı ve tebliğ mazbatası/belgesi, takip dosyası, bono sureti, ödeme dekontu, bilirkişi rapor ve ek raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı —— Genel Kredi sözleşmesi kapsamında kullanmış olduğu krediye —-müteselsil kefil olduğu, davalı banka tarafından kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan kredilerin ödenmediğinden bahisle kredi borçlusu ve kefil hakkında hesap kat edildiği kredi borcunun ödenmemesi üzerine davalı takip alacaklısı banka tarafından kefil ve kredi borçlusu hakkında 13/12/2010 keşide tarihli 24/05/2017 vade tarihli 40.000,00 TL bedelli bonoya istinaden kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı, her ne kadar takip kambiyo senedine dayalı olsa da gerek kullandırılan kredinin tarihi ile bononun keşide tarihinin aynı olması, gerek bononun ihdas sebebinin “nakden” olarak gösterilmesi ve gerekse de 26/12/2012 tarihli kredi başvurusu evrakındaki —— şeklindeki notun takibe konu bonoda da yer alması nedeniyle takibe konu bononun davacı şirketin kullanmış olduğu kredinin ifası uğruna düzenlendiği, bu nedenle kredi borçlusu şirketin bankaya karşı şahsi def’ileri ileri sürebileceği, buna karşın davacı —— takibe konu bonoda aval veren olarak imzasının bulunması ve avalistin keşidecinin def’ilerine dayanamayacak olması nedeniyle kambiyo hukukundan kaynaklı sorumluluğunun devam ettiği, buna göre bankanın kredi borçlusundan olan alacağının tespiti için bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesi üzerine somut olaya uygun denetime elverişli ve gerekçeli olması nedeni ile hükme esas alınan bankacı bilirkişi raporuna göre Genel Kredi Sözleşmesine istinaden dava tarihi itibariyle 3.455,66 TL kredi alacağının bulunduğu, davacı taraf her ne kadar 25/11/2016 tarihli dekont ile 47 ‘nci taksidin ödendiğini iddia etmiş ise de bilirkişi ek raporu ile bu ödemenin 46 ‘ncı takside tekabül ettiğinin tespit edildiği, ayrıca davacı tarafça dosyaya sunulan 25/11/2016 tarihli dekontun köşesinde “46” şeklinde not düşüldüğü, bilirkişi ek raporuna bu yönde yapılan itirazın yerinde olmadığı, davacı kredi borçlusu şirketin 3.455,66 TL kredi borcunun bulunduğu, bu miktarı aşan kısım itibariyle kredi borçlusu şirketin davalı tarafa borcunun bulunmadığı, ayrıca davacı şirketin tacir olması nedeniyle takipte talep edilen ticari faizin yerinde olduğu, ihtiyati tedbir kararı nedeniyle davalı/alacaklı alacağına geç kavuştuğundan davalı yararına kabul edilen alacak üzerinden yüzde yirmi oranında tazminata hükmedilmesi gerektiği(İİK m. 72/4), takip haksız olmakla birlikte davalı/alacaklının kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından kötü niyet tazminatı talebinin yerinde olmadığı(İİK m. 72/5) sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kredi borçlusu şirket yönünden kısmen kabulüne, avalist ——–yönünden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın davacı ——— Yönünden KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, davalı —– yönünden REDDİNE,
2-Davacı takip borçlusu —— İstanbul Anadolu 23. İcra Müdürlüğünün —- Esas sayılı dosyasında yürütülen takip nedeniyle 2.554,34 TL asıl alacak yönünden davalı takip alacaklısına BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
3-Verilen ve uygulanan ihtiyati tedbir nedeniyle reddedilen kısmın % 20 ‘si olan 1.200,00 TL’nin – davacı ——— sorumluluğu 691,13 TL ile sınırlı olmak kaydı ile – davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafın şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
5-Başlangıçta peşin olarak alınan 102,47 TL harcın alınması gerekli olan 174,49 TL harçtan mahsubu ile bakiye 72,02 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6- Davacı ——— yargılama sırasında yapmış olduğu posta ve tebligat gideri 167,80 TL, bilirkişi ücreti 700,00 TL olmak üzere toplam 867,80 TL yargılama masrafının, davacı davasında kısmen haklı çıktığından dava konusunun toplam değerinin kabulle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 369,00 TL yargılama masrafına, peşin harç 102,47 TL eklenerek sonuç olarak 471,47 TL’nin davalı taraftan alınarak davacı —— verilmesine, dava konusunun toplam değerinin redle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 498,00 TL yargılama masrafının davacı —–. üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı —– yönünden yapılan 62,50 TL tebligat masrafının kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı ——– yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T 13/2 maddesi uyarınca 2.554,34 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacı ——– verilmesine,
9-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 2.725,00 TL avukatlık ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
10-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacıya iadesine,
11-Karar kesinleştiğinde, İstanbul Anadolu 23. İcra Dairesi ‘nin —— Esas sayılı dosyasının mercine iadesine,
Dair, Davacı —yetkilisi ve kendi adına asaleten —- ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/01/2019