Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/602 E. 2019/248 K. 14.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/602
KARAR NO : 2019/248

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/05/2017
KARAR TARİHİ : 14/03/2019

DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 31/05/2017 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin iş elbiseleri imalatı ve satışı yaptığını, ilk başlarda müvekkil şirketin ———————’da satış için iki şubesinin bulunduğunu, davalının annesinin de öncesinde müvekkil şirkette ortak bulunduğunu, —————da ki şirketin davalının annesinin ortaklığı dolayısı ile davalı tarafından yönetildiğini, daha sonrasında ekonomik şartlar ve ortaklar arasında ki sorunlar sebebiyle küçülmeye gidildiğini, ——— şubenin kendi gözetim ve denetimi altında çalıştıran şirket ortağının oğlu olan davalıya devredilerek kapatıldığını, devir esnasında şubede bulunan ürün/malların tek tek şahitler huzurunda sayılıp şirket merkezine götürülmek yerine iki tarafın mutabakatı ile davalı tarafa fatura edildiğini, müteaddit defalar fatura bedellerinin ödenmesi istenmiş ise de bir sonuç alamadığını, bunun üzerine İstanbul Anadolu————–. İcra Müdürlüğünün 2016/15820 Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalının borcun 29.998,50 TL’lik kısmını kabul ettiğini, 125.327,30 TL’lik kısmına haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ileri sürerek takibin 125.327,30 TL’lık kısmına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 27/02/2018 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle: dava dilekçesini tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. davalının annesinin ortaklık payına karşılık malların satışı iddiasının gerçek olmadığını, davalının birbirinden tamamen farklı olayları borçtan kurtulmak için kendi kurgusu içinde anlattığını, davalıya satışın ayrı bir sözleşme, davalının annesi ——————————ortaklıktan ayrılmasının ise ayrı bir sözleşme konusu olduğunu, ekte bulunan Beyoğlu ———–. Noterliğinin 15/12/2015 tarihli————- Sözleşmesinde de görüleceği üzere davalı …’in annesi ———- pay devrini yaptığını ve alacağını da aldığını, noter sözleşmesinde devir bedelinin nakden ve tamamen aldığının ifade edildiğini, icra takibine konu faturalar karşılığı malların davalı …’e satıldığını, bedellerinin ödenmediğini, 39.820,00 TL miktarlı faturaların sehven icra takibine konu edildiğini, 115.505,81 TL’lik kısım yönünden takibe yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 14/03/2019 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 24/08/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: müvekkilin annesi ——– eskiden davacı şirketin ortağı olduğunu, davacı şirketin —————daki şubesini şirket ortağı ———–şlettiğini, 2015 yılının sonlarına doğru davacı şirketin küçülmeye gittiğini———-şubenin de ortaklık bedeline karşılık ——————– oğlu …’e devrettiğini, 25/11/2017 tarihli stok sayımlarında KDV dahil 120.598,31 TL Tik fatura çıkarıldığını, tarafların kendi aralarında konuşarak varmış oldukları karar doğrultusunda————— ortaklık hissesine karşılık 90.600,00 TL belirlendiğini* bu miktardan fazla stok çıktığı için kalan kısmın …’e geri ödemek şartı ile fatura edildiğini, davacı şirketin anlaşmaya uygun davranmayarak stok sayımındaki bütün malların bedelinin ödenmesi için icra takibi başlattığını, icra takibine yapılan itirazda görüleceği üzere müvekkilin —– tarihli—– fatura numaralı toplam 3 adet 29.998,50 TL bedelli borcunu kabul ettiğini kalan kısma itiraz ettiğini, davacı şirketin takibe koymuş olduğu———————- fatura numaralı faturada devredilen ———- marka —— plaka numaralı araç bedelinin de fatura edildiğini ve takibe konulduğunu, ancak banka ödeme dekontlarında görüleceği üzere——– plakalı aracın bedelinin davacı şirkete ödendiğini, müvekkilin kabul ettiği 29.998,50 TL bedelli faturalara ilişkin davacı şirkete toplam 5.820,00 TL ödeme yaptığını belirterek davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf ikinci(2.) cevap dilekçesi sunmamıştır.
Davalı vekili 14/03/2019 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davalı tarafın annesinin ortaklık hissesine karşılık ———————işyerini devredilmesi ile ilgili iş yerindeki malzeme bedelinin tarafların mutabakatı ile davalıya fatura edilmesine rağmen davalının fatura bedelini ödeyip ödemediği, ayrıca davalının annesinin şirketteki ortaklık payının 90.600,00TL belirlenip belirlenmediği ve bu miktarın fatura bedelinden mahsubunun gerekip gerekmediği, ayrıca davalının annesinin ortaklık payının bedeli ile stok sayımlarında tespit edilen KDV dahil malzeme bedelinin farklı hukuki ilişkilere konu olup olmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen İstanbul Anadolu ————–. İcra Müdürlüğü’nün ———–Esas sayılı dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından 29/06/2016 tarihli takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna 17/07/2016 tarihinde tebliği üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, müvekkilinin borcunun 29.998,50 TL olduğunu, bu tutarın dışında kalan kısım yönünden borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve/veya takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın 1(bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan 15/12/2015 tarihli —————Sözleşmesi sureti incelendiğinde, devreden tarafın ———————–, devredilen pay ve devir bedelinin 20.000,00 TL olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilince dosyaya sunulan ————— seri nolu, 30/11/2015 tarihli 95.065,02 TL bedelli, —— seri nolu 30/11/2015 tarihli —–bedelli, —— seri nolu 30/11/2015 tarihli 95.065,02 TL bedelli, ——- seri nolu 11/01/2016 tarihli —- bedelli, ———-seri nolu 11/01/2016 tarihli 69.043,52 TL bedelli, —— seri nolu 11/01/2016 tarihli 69.043,52 TL bedelli, ————- seri nolu 11/01/2016 tarihli 69.043,52 TL bedelli, —– seri nolu 11/01/2016 tarihli 69.043,52 TL bedelli, ——seri nolu 13/01/2016 tarihli 106.275,92 TL bedelli,—— seri nolu 13/01/2016 tarihli 106.275,92 TL bedelli, —– seri nolu 13/01/2016 tarihli 106.275,92 TL bedelli, —— seri nolu 13/01/2016 tarihli 106.275,92 TL bedelli, —– seri nolu 13/01/2016 tarihli 106.275,92 TL bedelli, ——- seri nolu, 19/01/2016 tarihli 34.000,00 TL tarihli, ——-seri nolu 13/02/2016 tarihli —— bedelli ve davalıya yönelik olarak düzenlendiği ve açık fatura niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan 19/01/2016 tarihli —————————na ait Dekont incelendiğinde, … tarafından———————–e “araç ücreti ——————–plakalı araç ücreti” açıklaması ile 3.475,00 TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiş, inceleme gününde Mahkememize ibraz edilen davacı ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali Müşavir bilirkişi 30/07/2018 Havale tarihli raporunda özetle; davacı tarafından davalı adına düzenlenen ve icra takibine dayanak gösterilen irsaliyeli faturaların içeriği mal ve hizmetlerin davalı … imzasına teslim edildiği, davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarına göre icra takip tarihi olan 29/06/2016 tarihi itibariyle davalıdan 115.505,80 TL alacaklı göründüğünü, davalının davacıya yapmış olduğu ödemelerin tamamının davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, davalının inceleme gün ve saatinde mahkemede kaleminde hazır bulunmadığını, ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmediğini beyan ve rapor etmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Ticari Defterlerin Delil Kabiliyeti
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır. (TTK m. 83)
Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir. (HMK m. 199)
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir. Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir. (HMK m. 219)
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir. (HMK m. 220/1)
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. (HMK m. 222/2-3-5)
Temerrüt
İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur(TBK m. 90).
Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir(TBK m. 97).
Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer(TBK m. 117/1).
Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; ( …. ) borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır(TBK m. 117/2).
Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar(TTK m. 10).
Faiz
Bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1 inci maddede belirlenen orana göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur(3095 s.y. M. 2/1).
————— Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı, yukarıda açıklanan miktardan fazla ise, arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilir. Söz konusu avans faiz oranı, 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı ise yılın ikinci yarısında bu oran geçerli olur(3095 s.y. M. 2/2).
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, ticaret sicil kayıtları, faturalar, takip dosyası, Pay Devir Sözleşmesi, Dekontlar, bilirkişi raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın takip dayanağı faturaların dayanağı hisse devrinden kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davalının ticari defterlerini kabul edilebilir bir mazeret bildirmeksizin bilirkişi incelemesine sunulmak üzere ibraz etmediği, davacının ise kendi ticari defterlerine göre davalı taraftan 115.505,80 TL alacaklı olduğu, davacının ticari defterlere delil olarak dayandığı ve tarafların ellerinde bulunan belgeleri -ticari defterler dahil- ibraz zorunluluğu bulunduğu, bu zorunluluğa ve verilen kesin süreye rağmen davalının ticari defterlerini ibraz etmediği, HMK’nun 220′ inci maddesinde, bir tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesinin sonuçlarının düzenlendiği, karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılması gerektiği ve tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebileceği(Yargıtay ————– Hukuk Dairesi’nin 12/09/2017 tarih, ——— Esas ve 2017/2944 Karar sayılı İlamı – Yargıtay —–. HD’nin 07/02/2017 tarih ve —– Esas – 2017/648 karar sayılı ilamı – Yargıtay ——. Hukuk Dairesi’nin 28/01/2016 Tarih, —————— Esas ve —— Karar sayılı ilamı) davacının ticari defterlerinin Türk Ticaret Kanunu’na ve Türkiye Muhasebe Standartları Kurulunun düzenlemelerine göre(TTK’nın 18. Maddesinin birinci fıkrasına TBMM Genel Kurulunda eklenen “bu Kanun hükümleri uyarınca” ibaresinin gerekçesinden) usulüne uygun tutulmuş olması ayrıca alacağın dayanağı faturanın mevcut olması karşısında belgeleme ve kaydın belgeye(evrak-ı müsbiteye) dayanması ilkesi[“belge yoksa kayıtta yoktur” ilkesi]’ne(TTK’nın 64/2. Maddesi ve gerekçesinden) uygun olması nedeni ile davacı lehine delil teşkil edeceği, ayrıca takibe konu faturalarda teslim alan kısmının imza ihtiva ettiği, davalı tarafça faturalardaki imzaya itiraz edilmediği, icra takibinin 155.325,80 TL üzerinden başlatıldığı, takipte itiraz edilmeyen 29.998,50 TL tenzil edildiğinde davanın 125.327,30 TL üzerinden harçlandırıldığı, ayrıca davacı vekilinin beyanından da takipten önce 39.820,00 TL ödemenin bulunduğu, bu ödemede tenzil edildiğinde 85.507,30 TL alacağın bulunduğu, ancak teslim alan kısmında imza ihtiva etmeyen 727,49 TL bedelini faturaya konu ürünlerin davalıya teslim edildiğine dair bir kayıt bulunmadığından bu miktar da tenzil edildiğinde davacının neticede 84.779,81 TL alacağının bulunduğu, davalı tarafça her ne kadar stok sayımlarında KDV dahil 120.598,31 TL fatura çıkartıldığını ve dava dışı —————‘in şirketteki ortaklık payının 90.600,00 TL belirlendiği, fazla miktarın fatura edildiği, iddia edilmiş ise de, bu iddiaların yazılı belge ile ispatlanamadığı, ayrıca davalı vekiline, 27/09/2018 tarihli celsede yemin delilinin hatırlatıldığı ve buna ilişkin tebligatın 08/11/2018 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, ancak davalı vekilince herhangi bir beyanda bulunulmadığı ve dolayısıyla yemin deliline dayanılmadığı, bu nedenle davalı takip borçlusunun icra takibine itirazının 84.779,81 TL yönünden haksız ve yersiz olduğu, aksine bir sözleşme olduğu veya taraflarca vade belirlendiği iddia ve ispat edilmediği gibi icra takibinden önce davalı/takip borçlusu temerrüde düşürülmediğinden takip tarihine kadar işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, davacının takip talebinde yasal faiz talep etmiş olması nedeniyle alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz(3095 sy. m. 2/1) uygulanması gerektiği, alacağın likit olması nedeni ile kabulle sonuçlanan kısım üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi şartlarının oluştuğu, buna karşın takipten önce ödendiği sabit olan 39.820,00 TL yönünden davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin şartlarının oluştuğu(İİK m. 67/2), sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
2-Davalı/takip borçlusunun, İstanbul Anadolu ———–. İcra Müdürlüğü’nün 2016/15820 Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 84.779,81 TL asıl alacak yönünden İPTALİNE, kabulüne karar verilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
3-Kabulüne karar verilen alacağın %20 ‘si olan 16.955,96 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Takipten önce ödenen 39.820,00 TL’ nin % 20′ si olan 7.964,00 TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Başlangıçta peşin olarak alınan 1.329,98 TL harcın ve icra takibi peşin harcı 810,30 TL’nin, alınması gerekli olan 5791,31 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.651,03 TL karar ve ilam harcının davalı ‘dan alınarak hazineye irat kaydına,
6- Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu posta ve tebligat gideri 130,40 TL, bilirkişi ücreti 700,00 TL olmak üzere toplam 830,40 TL yargılama masrafının, davacı davasında kısmen haklı çıktığından dava konusunun toplam değerinin kabulle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 562,00 TL yargılama masrafından, davalı tarafından yargılama sırasında yapılan posta ve tebligat gider 22,00 TL ‘den, kabul-ret oranına göre davacıya isabet eden 7,00 TL’nin mahsubu ile kalan 555,00 TL’ye peşin harç 1.329,98 TL eklenerek sonuç olarak 1.884,98 TL’nin davalı ‘dan alınarak davacıya verilmesine, dava konusunun toplam değerinin redle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 269,00 TL yargılama masrafının davacı üzerinde bırakılmasına, davalı ‘ın yapmış olduğu yargılama masrafından kalan 15,00 TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan—————– uyarınca 9.532,38 TL avukatlık ücretinin davalı ‘dan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan ————uyarınca 4.810,22 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı ‘ya verilmesine,
9-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacıya; artan delil avansının davalı ‘ya iadesine,
10-Karar kesinleştiğinde İstanbul Anadolu —–. İcra Müdürlüğü’nün 2016/15820 Esas sayılı dosyasının merciine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.