Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/595 E. 2019/917 K. 01.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/595 Esas
KARAR NO : 2019/917

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/05/2017
KARAR TARİHİ : 01/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalının alacaklının icra dosyasıyla kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla alacak takibinin yapıldığını, bu takibe İstanbul Anadolu —— İcra hukuk mahkemesinin ————esas sayılı dosyası ile itiraz edildiğini süresinde açılmadığı gerekçesiyle davanın ret edildiğini, iş bu sebepten menfi tespit davasını açtıklarını, takibe konu yapılan bonodaki imzanın davacıya ait olmadığını, takip konusu bonodaki imzanın daha önce müvekkilinin atmış olduğu imzaların ve yien mahkeme huzurunda oturarak ve ayakta atacağı imzaların bilirkişi marifetiyle tetkikiyle de davacıya ait olmadığının anlaşılacağını, takibe dayanak edilen 10/09/2015 keşide tarihli 52.000,00 TL bedelli bono altındaki imzanın davacıya ait olmadığını, tüm bu nedenlerle borçlu olmadığının tespiti ile davanın sonuna kadar icra takibinin tedbiren durdurulmasını mahkememizden talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamıştır.
DAVA : İİK. 72 mad. düzenlenen menfi tespit davasıdır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Mahkememiz usulünce taraf teşkili sağlanmış , dilekçeler aşaması tamamlanmış , ön inceleme duruşmalı yapılıp uyuşmazlıklar tesbit edildikten sonra tahkikat aşamasında deliller toplanmış, imza yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmış, icra dosyası celp edilmiş, tahkikat sonlandırılarak dava sonuçlandırılmıştır.
Dava konusu İstanbul Anadolu ——–.İcra Müdürlüğü’nün 2016/3035 Esas sayılı dosyası getirtilmiş yapılan incelemede; davalı takip alacaklısının lehtarı olduğu, davacı takip borçlusunun kefil olarak imzasının bulunduğu, dava dışı ———- keşidecisi olduğu, 10/09/2015 düzenlenme tarihli 01/02/2016 ödeme tarihli 52.000,00 TL’lik bedelli senet, yönünden davacı ve dava dışı ——– yönünden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı ve takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı takibe konu senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmesi sebebiyle davacının imza asılları usulüne uygun olarak alınmıştır.
Taraflara senetlerin tanzim tarihinden önce davacının bizzat huzurda attığı imza inkara konu olamayacak imza örneklerinin bulunduğu resmi kurumları bildirmek üzere süre verilmiş, verilen süre içerisinde bildirilen imza asılları dosya içerisine celp edilmiştir.
Dosyadaki mevcut deliller ve davacının mahkememizce alınan imza asılları ile senedin düzenlenme tarihinden önce atılan ve kurumlardan celp edilen imza asılları birlikte imza incelemesi yapılması için dosyanın grafolog bilirkişiye tevdii edilmesine karar verilmiş, grafoloji uzmanı bilirkişi dosyadaki mevcut imza örnekleri üzerinde inceleme yaparak 03/05/2019 tarihli raporunu dosyaya sunmuştur.
Grafolog bilirkişi raporunda incelemeye konu takip dayanağı senette davacı borçluya atfen kefil sıfatıyla atılan imzalar ile dosyada davacıya ait olan karşılaştırma imzalar arasında grafolojik ve grafometrik tanı unsurları açısından benzerlik noktasında saptanan yüksek derecedeki uyumsuzluk ve benzemezlikler nedeniyle dava konusu bonodaki imzaların karşılaştırma belgelerindeki imzalara kıyasla davacı …’ın eli ürünü olmadığı yönünde rapor tanzim etmiştir.
Mahkememizce bilirkişi raporu denetlenerek dosya içeriğine uygun denetime ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
UYUŞMAZLIK ;Davalı tarafından davacı aleyhine başlatılan İstanbul Anadolu —— icra dairesinin 2016/3035 esas sayılı icra dosyasında takibe konu alacağın dayanağı olan 10/09/2015 düzenlenme tarihli 01/02/2016 ödeme tarihli 52.000,00 TL’lik bedelli senet altındaki kefil imzasının davacıya ait olup olmadığı ve davacının bonolar nedeniyle borçlu olup olmadığı noktasındadır.
Dava niteliği itibari ile İİK 72/3 maddesinde düzenlenen Menfi Tespit davası olup, kural olarak menfi tespit davalarında ispat yükü kıymetli evrakta hak iddia eden davalı taraftadır. Yargıtay Genel Hukuk Kurulu ‘nun 26/04/2016 günlü—————– Karar sayılı kararı uyarınca da imzanın borçluya ait olduğunu kanıtlama külfeti davalı alacaklıya aittir. Davalının almış olduğu senetlerdeki imzanın bizzat huzurunda atılması gereklidir.
Kambiyo taahhüdü soyut bir borç ilişkisi olarak düzenlenmesine dayanak olan temel ilişkideki geçersizlikler ve şahsi defilerden etkilenmeksizin geçerliliğini ve tedavül kabiliyetini üçüncü kişiler yönünden korumakta olup bu husus temel ilişkinin tarafları yönünden geçerli değildir.
Dosyanın bir bütün olarak değerlendirilmesi neticesinde , Takibe konu senedin düzenlenme tarihi olan 10/09/2015 tarihinden önce davacının bizzat huzurda attığı imza inkarına konu olamayacak imza asılları dosya içerisine celp edilmiş, imza örnekleri mahkememizce alınarak dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi sunmuş olduğu raporlarda dosya kapsamındaki delillerle davaya ve takibe konu senet altındaki imzanın davacının eli ürünü olmadığını bildirmiş olup; mahkememizce dosya içeriğine uygun ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilen bilirkişi raporu uyarınca davaya ve takibe konu senet altındaki imzanın davacının eli ürünü olmadığı, takibin kıymetli evraka dayalı olması ve davanın takip dayanağı kıymetli evrak nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ilişkin olması nedeniyle kıymetli evrakın illetten mücerret olduğu nazara alındığında taraflar arasında temel ilişki bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise bu ilişkiden dolayı alacak-borç bakiyesinin bulunup bulunmadığı iddialarının eldeki davada değerlendirilemeyeceği, eldeki davaya konu somut uyuşmazlığın kambiyo hukuku ilkelerine göre çözümlenmesi gerektiği, davalının almış olduğu senetlerdeki imzanın bizzat huzurunda atılması gerektiği, davalının cevap dilekçesi sunmadığı ve bu yöndeki iddiasını ispatlayamadığı, davacının takibe konu bonolar nedeniyle davalı tarafa borçlu olmadığı sonuç ve kanaatine varılarak davanın KABULÜ ile; davacının takibe konu senet yönünden takibe konu miktar kadar borçlu olmadığının tespitine ve davacı dava dilekçesinde İİK 72. Maddesi uyarınca kötü niyet tazminatı talebinde bulunduğundan alacağın % 20 si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1.Davanın KABULÜ İLE,
2-Davacının İstanbul Anadolu ———-. İcra müdürlüğünün ——esas sayılı takip dosyasına dayanak yapılan 10/09/2015 düzenlenme, 01/02/2016 vade tarihli, 52.000 TL bedelli, lehtarı davalı, kefili davacı olan, senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine,
3-Alacağın % 20 si oranında hesap edilen 10.400,00 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Başlangıçta peşin olarak alınan 888,03 TL harcın alınması gerekli olan 3.552,12 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.664,09 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu peşin harç 888,03 TL, posta ve tebligat gideri 212,20 TL, bilirkişi ücreti 400 TL, olmak üzere toplam 1.500,23 TL yargılama masrafının davalı taraftan davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan — uyarınca 6070 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.