Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/554 E. 2019/1086 K. 13.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/554
KARAR NO: 2019/1086
DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ: 18/05/2017
KARAR TARİHİ: 13/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dilekçesinde , müvekkilinin davalı şirketin kurucu ortağı olduğunu, — senesinde kurulan şirkette % 33,5 oranında hissesinin bulunduğunu, —- olarak bilinen kafeleri ilk olarak davalı şirketin kurduğunu, marka tescil başvurusunun da ilk olarak davalı şirket tarafından yapıldığını, her açılan —- şubesi için ayrı bir şirket kurulması politikasının benimsendiğini, – açılan şubenin yönetimi için de dava dışı — — kurulduğunu, yeni kurulan bu şirketin % 75 oranındaki ortaklığının da davalı şirkete verildiğini, ilk başka tüm ortakların birlikte çalıştıklarını ancak bir süre sonra davalı şirketin imza yetkileri olan —– müvekkilini dışlamaya başladıklarını, yaklaşık üç yıldır müvekkilinin bilgi alamadığını , yaptığı araştırmalar sonucunda şirket müdürleri tarafından sonradan kurulan ——– bedelsiz olarak devredildiğinin öğrenildiğini, davalı şirketin kuruluşundan beri hiçbir genel kurul toplantısı yapılmadığını, şirket müdürlerinin işlerle ilgilenmediklerini, davalı şirketin mali durumunun gün geçtikçe kötüye gittiğini, müvekkilinin payının değerinin her geçen gün azaldığını, müvekkilinin şirket ortaklığından ayrılması için haklı sebeplerin oluştuğunu belirterek müvekkilinin ortaklıktan haklı sebeple çıkmasına ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik —TL ayrılma akçesinin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafından davaya karşı yazılı cevap verilmemiştir.— temsil kayyımı olarak …’nun seçilmesine karar verilmiş ve temsil kayyımı — tarihinde dosyaya ibraz ettiği beyanlarında, davacının şirket ortaklığından ayrılma akçesi talebinin değerlendirilebilmesi için davalı şirketin finansallarının, vergi beyannamesi-ekleri ve bilanço kalemlerinin temin edilmesi ve rayiç değerinin bulunması gerektiğini, rayiç değerin pozitif olması halinde dahi davacının mahkeme kararı öncesinde faiz talep edemeyeceğini, vergi dairesine müzekkere yazılmasını talep etmiş —– tarihinde tanzim ederek dosyaya sunduğu raporunda da sonuç olarak davacının ayrılma akçesi ile ortaklıktan çıkma talebinin reddine karar verilmesini, kabul edilmesine karar verilmesi halinde ise bilirkişi marifetiyle ortaya çıkacak borca batıklık tutarının % 33,50’sinin davacı hissesine düşen tutarı olarak kendisi tarafından şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, davalı şirket ortaklığından haklı nedenle çıkma ve çıkma bedelinin ödenmesi talebine ilişkin olup, TTK 638 vd maddelerine dayanmaktadır.
Davalı şirketin — dosyasının incelenmesinde, davalı şirketin – tarihinde – tescil edildiği, sermayesinin – TL olduğu, davacı ortağın — TL sermaye payı karşılığında şirketin % 33,5 oranında ortağı olduğu, davacı dışında üç ortağın daha bulunduğu, şirketin ana sözleşmesinin 8.maddesine göre ilk beş yıl için şirket ortaklarından——- beş yıl süre ile münferit imzaları ile şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındıkları, dava tarihinden üç ay sonra müdürlerin görev sürelerinin – tarihinde sona erdiği, yargılama sırasında şirketin dava açıldıktan üç ay sonra —-tarihinde davalı şirketin davayı takip edecek organının bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı şirketin iş bu dava dosyasında temsilinin sağlanabilmesi için mahkememizce res’en mali müşavir … temsilci kayyımı olarak tayin edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Tarafların tüm delilleri celbolunarak dava dosyası ve davalı şirkete ait yasal defter, kayıt ve belgeleri üzerinde bilirkişi heyeti aracılığıyla inceleme yaptırılarak rapor alınmıştır. Alınan kök ve ek raporun birbiri ile uyumlu olduğu, dosyadaki verilere uygun ve denetime açık bulunduğu anlaşılmakla mahkememizce hükme esas alınmıştır.
TTK 638.maddesinde ; ” (1) şirket sözleşmesi , ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir. (2) Her ortak haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Maddenin 1.fıkrasına göre, limited şirket sözleşmesinde haklı nedenler olmaksızın , ortaklar için çıkma hakkının tanınabileceği öngörülmektedir. Bu kural çerçevesinde sözleşmeye , şirketin bölünebileceği veya haklı nedenlerin varlığı halinde çıkma hakkının kullanılabileceği hükmü de getirilebilir. Maddenin 2.fıkrasına göre, şirket sözleşmesinde herhangi bir özel düzenleme yoksa , her ortak haklı nedenleri olmasa bile şirketten çıkma davası açabilir. Hangi nedenlerin haklı neden olduğu şirket sözleşmesi ile öngörülebilir. Haklı nedenler için bir belirleme güçlüğü bulunmakla birlikte TTK 245.madde ile TTK 537.madde hükmü ve doktrinde bu konudaki çözüm yollarına başvurulunabilir. TTK 531. Maddesinde ve şirket ortaklığından çıkma ile ilgili olarak haklı sebep tasarıda tanımlanmamış, haklı sebepler örnek olarak da gösterilmemiş, bu kavramın niteliklerinin gösterilmesi ve tanımlanması yargı kararları ile öğretiye bırakılmıştır. İsviçre öğretisinde genel kurulun birçok kez kanuna aykırı bir şekilde toplantıya çağrılmış olması, azlık hakları ile bireysel hakların devamlı ihlali, özellikle bilgi alma ve inceleme haklarının engellenmesi, şirketin sürekli zarar etmesi, dağıtılan kar payının düzenli azalması haklı sebep sayılmıştır. Buna karşılık varsayımlar ve olumsuz beklentiler haklı sebep sayılmamıştır. TTK 245.maddesinde kollektif şirketler yönünden haklı nedenler örnek olarak sınırsız biçimde sayılmaktadır. Söz konusu maddede öngörülen nedenlerin Anonim şirketlerde ve Limited Şirketlerde kıyasen uygulanabileceği düşünülmektedir. Yapılacak uygulamada kişi şirketlerine göre anonim şirketlerin büyük sermayelerinin ekonomik yararlarının gözönüne alınması ve davacı pay sahipleri ile azınlık haklarının da hakkaniyet ve adalet ilkeleri içinde değerlendirilerek çözümü bağlanması hususu dikkate alınmalıdır.
Davalı şirketin kuruluşundan sonra tescil edilen bir ortaklar kurulu kararının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı şirketin ——–markası —-tarihinden itibaren on yıl müddetle ve ………marka numarası ile davalı—- adına — tarihinde tescil edilmiştir. —- mahkememize hitaben yazdığı – tarihli yazıda —- yazınız ile —- ibareli marka hakkında bilgi istenilmektedir. Sistem kayıtlarımızda yapılan incelemeler neticesinde ——– adına kayıtlı marka kaydına rastlanılmış olduğu ” belirtilmiştir.Dava dışı——– davalı ile benzer konularda faaliyet göstermek üzere — tarihinde tescil edilerek kurulmuştur. Davalı şirketin müdürlerinden olup dava açıldıktan sonra yetki süresi sona eren —- aynı zamanda iş bu dava dışı şirketin yönetim kurulu üyesi ve imza yetkilisi olduğu , davalı şirketin ana sözleşmesinde şirket müdürüne rekabet konusunda izin verilmediği, böyle bir karar alındığına dair dosyaya herhangi bir bilgi ve belge de sunulmadığı açıktır.
Davalı şirketin celbolunan — Beyannamelerinden davalı şirketin bilinen adreslerinde faaliyetine rastlanılmadığından – tarihi itibariyle mükellefiyet kaydının res’en terk ettirildiği, bu durumda davalı şirketin mevcut en son bilançosunun – tarihli olduğu, kaydi değerlere göre davalı şirketin —– TL farkla borca batık durumda olduğu tespit edilmiştir.
Alınan mali bilirkişi heyet raporunda , bir ortağın çıkması ve çıkarılması ancak esas sermayenin azaltılması hakkındaki hükümlere riayet şartıyla mümkün olduğu, ayrılmada sermayenin azaltılmasına ilişkin hükümlerin uygulanması zorunluluğunun 3 halde mevcut olmadığı, aksi halde sermayenin azaltılmasının yasal bir zorunluluk olduğu, istisnai hallerden birinin ayrılan ortağın payının limited ortaklığının esas sermayesinin itibari değerini geçen varlıklardan ödenmesi diğerinin payın sermaye payı koyma borcunun yerine getirilmemesi hakkındaki hükümler uyarınca paraya çevrilmesi , diğer bir durumun da payın başka bir ortak tarafından devralınması olduğu , buna göre iş bu davada üç istisnai halinde gerçekleşmediğinden davacının ortaklıktan çıkmasının şirketin mali durumu sebebiyle mümkün görülmediği bildirilmiş ise de, Yargıtay— HD nin -esas –karar ve – esas — karar ve benzeri birçok kararında da belirlendiği üzere ; “……mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre ; ……ortaklığın birlikte devamının mümkün olmadığı, çekilmez hale geldiği ancak ortaklığın feshinden ziyade talep eden ortağın ayrılmasının somut olaya uygun , adilane bir çözüm olacağı gerekçesiyle davacı ortağın davalı şirket ortaklığından ayrılmasına izin verilmesine, ancak şirket borca batık olduğundan davacının çıkma payı talebinin reddine, ……..karar verilmiştir. Mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usule aykırı bir yan bulunmamasına göre ….hükmün onanmasına” şeklindeki kararları nazara alındığında davalı şirketin salt borca batık olması nedeniyle davacının şirket ortaklığından oluşan haklı nedenlerle çıkma isteğinin reddinin hukuka uygun olmayacağı ve adilane olmayacağı vicdani kanaate varılmıştır. Kaldı ki davacı vekil—– tarihli duruşmada müvekkilinin şirket ortaklığından çıkma payı ödenmese dahi ayrılmak istediğini beyan ederek beyanını imzasıyla tasdik etmiştir.
Yapılan yargılama sonucunda , dosya kapsamındaki tüm delillere, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre ortaklığın birlikte devamının mümkün olmadığı , davacı için ortaklığın çekilmez hale geldiği, bu nedenle davacı ortağın davalı şirketten çıkmasına izin verilmesine , ancak şirket borca batık olduğundan davacıya çıkma payı ödenmesi mümkün olmadığından çıkma payı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yazılı gerekçe ile ,
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davacının davalı ——- ortaklığından ÇIKMASINA İZİN VERİLMESİNE,
2.Davacının çıkma payı talebinin REDDİNE ,
3-Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 44.40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 31.40 TL harcın mahsubu ile eksik alınan 13.00 TL harcın davalıdan alınıp hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 31.40 TL peşin harç giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacının peşin harç gideri dışında yapmış olduğu 31.40 TL başvuru, 4.60 TL vekalet harcı, 2.000.00 TL bilirkişi ücreti, 1.000.00 TL ek bilirkişi ücreti, 1.500.00 TL kayyım ücreti, 290.80 TL tebligat ve müzekkere ücreti olmak üzere toplam sarfedilen 4.826,80 TL yargılama giderinin davanın red ve kabul oranları gözetilerek takdiren 1/2’si olan 2.413.40 TL sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Hüküm tarihinde yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca davacı yararına tayin ve takdir edilen 2.725.00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istemi halinde kendisine iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı temsilci kayyumunun yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/11/2019