Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/553 E. 2023/533 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/553
KARAR NO : 2023/533

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/05/2017
KARAR TARİHİ : 15/06/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle 17/08/2015 tarihinde—- sevk ve idaresindeki—-plakalı kamyon ile müvekkilinin sevk ve idaresindeki—–plaka sayılı otomobilin karşılıklı çarpışması sonucu kaza meydana geldiğini, kaza sonucu müvekkilinde maluliyet oluştuğunu, kaza sonucu—– Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 27/01/2016 tarih ve ——- soruşturma dosyası ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini fakat taraflarınca yapılan itiraz neticesinde takipsizlik kararının kaldırıldığını ve soruşturmanın devam ettiğini, kaza tespit tutanağının bir şekilde gerçeğe aykırı tutulduğunu, araçların konumları ve kazanın oluş şeklinin karşı tarafı suçsuz çıkaracak şekilde düzenlendiğini beyan ederek fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak üzere davanın kabulü ile kusur durumunun ve aktüer hesaplamasının yaptırılarak davalı sigorta şirketi tarafından sigorta poliçesi kapsamında ödenmesi gereken sürekli iş göremezlik tazminatı 500,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; dava konusu trafik kazasının iki yıllık zamanaşımı süreleri geçtikten çok sonra açılmış olduğunu, zamanaşımı itirazları doğrultusunda davanın reddi gerektiğini, dava öncesinde sigorta kuruluşuna başvuru zorunluluğunun yerine getirilmediğini, müvekkili şirketin, Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası uyarınca sigortalısının kusuru ile 3. şahıslara verdiği zararı poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tazmin etmekle mükellef olduğunu, kusur oranlarının tespiti için hem —–İhtisas Dairesi’nden hem de Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmasının zorunluluk arz ettiğini, davacı tarafından dosyaya sunulan ve sözde maluliyet oranlarını gösterdiği ileri sürülen raporların, yargılama neticesinde müvekkili şirket aleyhine verilecek olası bir hükme esas teşkil etmesinin hukuken mümkün olmadığını, bu nedenle maluliyet oranının ——- İhtisas Kurulu marifetiyle tespit ettirilmesi gerektiğini, haksız eylem sonucu yaralanma ve maluliyet sebebiyle açılacak maddi tazminat davalarında, tazminatın denkleştirilmesi kuralı gereğince olay sebebiyle elde edilen kazanımların tazminat tutarından indirilmesi ile haksız eylem sonucu gerçekleşen gerçek zararın belirlenmesi ve ona göre tazminata hükmedilmesi gerektiğini, ayrıca yine dava konusu trafik kazası ile ilgili açılmış bulunan ceza davasının, bu davada doktrin ve yerleşik Yargıtay uygulaması uyarınca bekletici mesele yapılması gerektiğini, yargılama sırasında davacının kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların tespit edilerek, müvekkili şirket aleyhine hükmedilecek olası bir tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, bu kapsamda tazminat hesabı da uzmanlık gerektirdiğinden Hazine Müşteşarlığı tarafından kabul edilen bir aktüer uzmanı seçilerek anılan hesaplamaların yaptırılması gerektiğini—– tarafından davacıya ödenen geçici iş göremezlik ödeneği ile maluliyet nedeni ve bağlanan gelirinin peşin sermaye değerinin sorulması gerektiğini , müvekkili şirketin faizden sorumluluğunun sınırlı olduğunu, Mahkemenin aksi kanaatte olması ihtimalinde yasal faizle sorumlu tutulmaları gerektiğini beyan ederek davanın reddine, harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce dava konusu trafik kazasına ilişkin trafik kaza tespit tutanağının ve eklerinin (alkol raporu, varsa kamera kaydı ve kaza yeri fotoğrafları, ruhsat belgeleri, vb) onaylı suretinin ilgili kolluk biriminden istenmesine, İlçe Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılarak dava konusu kazaya karışan—–plaka sayılı araç ile —– plaka sayılı aracın kaza tarihi olan 17/08/2015 tarihi itibariyle tescil bilgilerinin istenmesine, —– Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılarak taraflar arasındaki —–nolu soruşturma dosyasının istenmesine,—— Hastanesinden dava konusu kaza ile ilgili olarak davacının tüm tetkik, teşhis ve tedavi belgeleri, epikriz ile film ve grafilerin mümkünse CD ortamında gönderilmesinin istenmesine, dava konusu kaza ile ilgili olarak davacı tarafa rücuya tabi herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının sorulması için —— İl Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına, davacı tarafın kaza tarihi itibariyle sosyal ve ekonomik durumunun tespiti için kolluğa müzekkere yazılmasına, davalı sigorta şirketine müzekkere yazılarak davaya konu kaza nedeniyle herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının sorulmasına, ödeme yapılmış ise buna dair belgenin onaylı suretinin istenmesine, ayrıca sigorta poliçesinin onaylı sureti ile varsa ödeme/hasar dosyasının onaylı suretinin istenmesine karar verilmiş olup, müzekkere cevapları dosya içerisine alınmıştır.
Mahkememizce davacı vekiline 2918 Sayılı KTK’nın 97. maddesi uyarınca davalı sigorta şirketine yazılı olarak başvuruda bulunduğuna ve bu başvurunun teslim alındığına ilişkin başvuru tarihini ihtiva eder belgenin dosyaya sunulması için HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş olup, davacı vekilince başvuru şartının yerine getirilmiş olduğu görülmüştür.
Mahkememizce davanın, dava ve kaza tarihi ile ceza zamanaşımı süresi nazara alındığında zamanaşımına uğramadığı anlaşıldığından davalı vekilinin zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce davaya konu trafik kazası nedeniyle davacının maluliyet oranının tespiti yönünden rapor alınmak üzere dosyanın —— Başkanlığına gönderilmesine karar verilmiş olup, alınan 06.09.2018 tarih ve —- sayılı raporda davacının hali hazır durumu itibariyle sol dizindeki hareket kısıtlılığı için implant çıkarma, replasman ve guadrisepsplasti operasyonu önerildiği, ayrıca cerrahi ve ardından uygulanacak fizik tedavi ile hareket kısıtlılığının giderilebileceği ve mevcut maluliyetin azalabileceğinin belirtildiği dikkate alındığında davacının olaya bağlı kalıcı iş göremezlik oranının tespiti açısından implant çıkarma, replasman ve guadrisepsplasti ameliyatının yapılması ve bu ameliyat sonrasında uygulanacak fizik tedavi sonrasında sürekli (kalıcı) iş göremezlik oranının tespitinin gerektiği, bu nedenle söz konusu tıbbi ve cerrahi tedaviler sonuçlandığında (tüm tedavileri tamamlandığında) davacının yeniden değerlendirilmek üzere tarafların gönderilmesinin uygun olacağı bildirilmiştir.
Mahkememizce davacı vekiline, müvekkilinin implant çıkarma ameliyatı olup olmayacağı ve tedavisinin devam edip etmeyeceği hususunda beyanda bulunması için iki haftalık süre verilmesine karar verilmiş olup, davacı vekilinin 21/01/2020 tarihli duruşmada davacı asilin ameliyat olmak istemediğine dair beyan dilekçesini sunması üzerine dosyanın mevcut hali ile—–İhtisas Dairesine gönderilerek kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmeliğe göre davacıda meydana gelen maluliyetin tespitine ilişkin davacının —– Başkanlığı raporuna göre tedavilerini tamamlanmamasının maluliyete etkisinin de belirtilerek rapor düzenlenmesine karar verilmiş , alınan 26/05/2021 tarih ve —–sayılı raporda davacının 17/08/2015 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 03/08/2013 tarih ve —–sayılı —– yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ile bu yönetmelik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için 11/10/2008 tarih ve —– sayılı——- yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kullanılarak ve mesleği bildirilmemekle E cetveline göre %6.0 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 4 (dört) aya kadar uzayabileceği, başka birisinin yardımına gereksinimi olmadığı bildirilmiştir.Mahkememizin 19/01/2021 tarihli duruşmasında davacı vekili müvekkilinin 15/01/2021 tarihinde vefat ettiğini beyan etmiş olup, davacı vekilince , davacı asilin mirasçıları tarafından davaya devam edildiğine dair beyan dilekçesi ve vekaletname sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce dosyanın —– Başkanlığına gönderilerek kaza tarihinde yürürlükte bulunan hükümlere göre maluliyet raporu düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiş olup, alınan 27/08/2021 tarih ve —– sayılı raporda davacının Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkında yönetmeliği dikkate alındığında davacının tüm vücut engellilik oranının %4 olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceği, başka birisinin sürekli ya da geçici yardımına gereksinimi olmadığı bildirilmiştir.
Mahkememizce dosyanın Yargıtay—-ve —-. HD’nin güncel müstekar içtihatlarına istinaden —– Kurumu Başkanlığına gönderilerek kaza tarihinde yürürlükte bulunan hükümlere göre ve davacı ve davalı taraf vekillerinin itirazlarının da değerlendirilerek rapor düzenlenmesine karar verilmiş olup, alınan 20/01/2/22 tarih ve —– sayılı —– Üst Kurulu raporunda 3/08/2013 tarih ve—- sayılı—– yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ile bu yönetmelik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için 11/10/2008 tarih ve —–sayılı ——yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği Hükümleri kullanılarak ve mesleği bildirilmemekle davacının trafik kazası nedeniyle E cetveline göre %6.0 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, 30/03/2013 tarih ve —–sayılı ——yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Hükümleri dikkate alındığında davacının tüm vücut engellilik oranının %4 olduğu, özürlülük/engellilik kavramıyla meslekte kazanma gücü kaybı, çalışma gücü kaybı kavramlarının farklı kavramlar oldukları, farklı tüzük ve yönetmeliklerin farklı bölümlerinde değerlendirildikleri, aralarında bağlantı bulunmadığı, bu nedenle aralarında çelişkiden bahsedilemeyeceği, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceği, başka birisinin sürekli ya da geçici yardımına gereksiniminin olmadığı bildirilmiştir.
Mahkememizce—— Asliye Ceza Mahkemesine müzekkere yazılarak ——- Esas sayılı ceza dosyasının istenmesine karar verilmiş olup, incelenmesinde sanık—–sevk ve idaresinde bulunan —— plakalı kamyonet ile katılan ——sevk ve idaresinde bulunan —— plakalı araç arasında —– sınırları içerisinde çift taraflı yaralamalı maddi hasarlı trafiık kazası meydana geldiği, —– isimli şahısların yaralanmaları nedeniyle sanık —– hakkında kamu davası açıldığı, sürücüler —–ve ——kaza anında alkollü olmadıklarının belirlendiği, ——Dairesi raporunda farklı kabule göre kusur belirlemesi yapıldığı ve sanığın şerit ihlali yaparak kusurlu hareket ettiğinin kesin nitelikte tespit edilemediği, dinlenen tanıkların suçtan zarar görmüş olmaları nedeniyle “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi de göz önünde bulundurularak kazanın meydana gelmesinde rapordaki 1.durumun kabulü gerektiği, sanık —– kusursuz olduğu değerlendirilerek her ne kadar sanık —– hakkında taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan dava açılmış ise de yüklenen suç açısından sanığın kusurunun bulunmaması nedeniyle CMK’nın 223/2-c maddesi uyarınca beraatine karar verildiği, verilen kararın —— Bölge Adliye Mahkemesinin—–Ceza Dairesinin —–Esas- ——Karar sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi üzerine kararın kesinleştiği görülmüştür.

Mahkememizce dosyanın kusur ve aktüer bilirkişi incelemesi yönünden bilirkişi heyetine tevdine karar verilmiş olup, alınan 26/09/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporunda 17/08/2015 tarihinde meydana gelen olayda birinci duruma göre olayın kamyon sürücüsü ——beyanında belirttiği gibi -karşı şeritten gelen—– plakalı otomobilin şerit ihlali yapması sonucu- meydana geldiğinin kabulü halinde davacının —— plaka sayılı otomobil sürücüsü) %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, davalı tarafa sigortalı araç—–plakalı kamyon) sürücüsü —–kusursuz olduğu, ikinci duruma göre olayın otomobil sürücüsü—– beyanında belirttiği gibi ——plaka sayılı kamyonun şerit ihlali yapması nedeniyle çarpmamak için ani fren yapması sonucu aracının kayarak kamyon ile çarpışması sonucu- meydana geldiğinin kabulü halinde davacının—— plaka sayılı otomobil sürücüsü) %25 oranında tali kusurlu olduğu, davalı tarafa sigortalı araç sürücüsü—— plaka sayılı Kamyon)—– %75 oranında asli kusurlu olduğu, olay mahallinin yerleşim yeri olduğu, vaktin gündüz olduğu, hız limitinin 50 km/s olduğu, her iki sürücünün beyanları, krokideki 14 m kayma izinin konumu, olay yeri fotoğraflarındaki araçların hasar durumları, otomobilin kayma izine göre son konumu, otomobilin hasar durumu, kamyonun hasar durumu ve araçların konumları da dikkate alındığında —- İhtisas Dairesi tarafından—– Asliye Ceza Mahkemesine hitaben hazırlanan 29/08/2019 tarihli raporun sonuç kısmındaki kusur değerlendirmesine taraflarınca uyulduğu, davacının eşi ve 3 çocuğunun bulunduğu, dava dosyasında mevcut ölüm belgesine göre davacının 15.01.2021 tarihinde vefat ettiği, davacının 4 aylık geçici işgöremezlik dönemi dışlanarak maddi zararı hesaplanması nedeniyle —— tarafından davacıya fiilen ödenen geçici işgöremezlik ödemesinin, davacı bakımından sürekli işgöremezlik zararından tenzil edilmesinin mümkün olmadığı, davacının 17.12.2015 – 15.01.2021 tarihleri arasında yasal asgari ücretlere ve %25 kusuruna göre sürekli maluliyeti sebebiyle maddi zararının 5.213,20 TL olduğu, 17.08.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu % 4 oranında malul kalan ve iş bu davada yargılama devam ederken 15.01.2021 tarihinde vefat ettiği tespit edilen davacının mirasçılarına isabet eden tutarın 5.213,20 TL olduğu, davalı sigorta kuruluşu bakımından temerrüt tarihinin 03.10.2016 olan başvuru tarihini takip eden ve 8 iş günü sonrası olan 14.10.2016 tarihi olduğu bildirilmiştir.
Mahkememizce dosyada yapılan incelemede kaza tespit tutanağı, ceza mahkemesince alınan bilirkişi raporu ve —— raporu ile Mahkememizce aldırılan rapor arasında çelişki bulunduğu, ceza mahkemesince verilen beraat kararının maddi olgu bakımından bağlayıcı olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmakla —– Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılarak Karayolları Fen Heyetinden oluşan üç kişilik makine mühendisi bilirkişi heyetine dosyanın tevdii ile soruşturma dosyası, ceza davası ve taraf vekillerinin beyan ve itirazları değerlendirilmek üzere meydana gelen kazadaki kusur durumunun tespiti hususunda rapor düzenlenmesinin istenmesine karar verilmiş olup , alınan 09/01/2023 tarihli bilirkişi heyeti raporunda ceza dosyasında alınan 29.05.2018 günlü bilirkişi raporu ile 26.09.2022 günlü bilirkişi raporunda davacı aracına ait fren izleri olduğu belirtilen izlerinin bir otomobile ait fren izleri olması mümkün bulunmadığı , bu izlerin otomobile ait sağ veya sol tekerlere ait fren izleri olması durumunda diğer tekerlere ait de fren izlerinin bulunması gerekmekte olup, bu izlerin sadece sağ veya sol tekerlere ait fren izi olması durumda aracın savrulması gerektiği, ayrıca izlerin bir otomobil lastik izlerine nazaran oldukça geniş izler olduğu, bu izlerin fren izi olarak belirterek otomobile tam kusur verilmesinin uygun bulunmadığı, gerek davacıya ait otomobilin hasar durumu, gerek kazaya karışan kamyonun hasar durumu dikkate alındığında yol üzerinde görülen yağ su izleri bulunması gerektiği halde kaza tutanağında bu izlere yer verilmediği, dosya kapsamındaki belgelerden bu izlerin otomobilin seyrine göre sağ şerit üzerinde bulunduğu, kamyonun yol eksenine açılı olarak durduğu dikkate alındığında kamyonun yolun solundan sağına doğru geçmeye çalıştığını göstermekte olup, bu durumun davacı sürücü ile davacı aracında bulunan yolcu ifadeleri ile uyumlu bulunduğu, dava konusu trafik kazasının davacı sürücü ile davacı aracında bulunan yolcuların ifadesi doğrultusunda meydana geldiği, geçme yasağı bulunan kesimde önündeki aracı hatalı geçme teşebbüsünde bulunan kamyonun, karşı yönden gelen otomobili gördüğünde seyir şeridine dönmeye çalıştığı, bu sırada karşı yönden gelmekte olan davacı sürücünün kamyonu gördüğünde ani fren yapması üzerine aracının sağ şerit üzerinde 14 metre kayma izi sonucu sol ön kesimi ile kamyonun sol ön kesimine çarptığı, boş ağırlığı 12 ton olan kamyonun ağırlığı 1200 kg civarında olan otomobile çarpması sonucu otomobilin geriye doğru savrularak sürüklendiği, davalı şirkete sigortalı kamyon sürücüsü ——yönetimindeki aracı ile geçme yasağının bulunduğu iki yönlü trafiğe açık bir yolda seyretmekte iken daha dikkatli ve tedbirli davranmamakla, seyrini şerit çizgisi ile belirlenmiş sınırlar içinde sağ şerit üzerinde yapmamakla, eğimli ve virajlı yolda görüş mesafesinin daha yetersiz olacağını dikkate almamakla yönetimindeki aracının hızını; aracının yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gereklerine göre yapmamakla, geçme yasağı bulunan olay yeri kesiminde önünde seyretmekte olan bir aracı geçme teşebbüsünde bulunup karşı yönden gelmekte olan aracın seyir şeridine tecavüz etmekle, karşı yönden gelen davacı aracını fark ettiğinde seyir şeridine dönmeye çalışmakla beraber davacının da kamyonu fark ettiğinde ani fren yaparak kaymasına neden olmakla 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 46. maddesi (a) bendi ile 52. Maddesi (a) ve (b) bendi hükümlerine aykırı davranışlarla, 84. madde sayılan asli kusurlu hallerden şerit tecavüzünde bulunmakla, olayda tamamen kusurlu olduğu , davacı sürücü—— yönetimindeki aracı ile seyrine göre sağ şeridi takiben seyretmekte iken karşı yönden şerit tecavüzünde bulunarak gelen davalı aracını gördüğünde ani fren yaptığında aracı kaymakla beraber kayma izlerinin seyrine göre sağ şerit içinde kaldığı dikkate alındığında olayın oluşumu ile illiyetli herhangi bir dikkatsiz ve tedbirsizliğinin bulunmadığı, olayda kusursuz bulunduğu bildirilmiştir.
Mahkememizce dosyanın daha önce rapor sunan aktüerya bilirkişisine tevdii ile maluliyet hususuna ilişkin tazminat yönünden ek rapor tanziminin istenilmesine karar verilmiş olup, alınan 10/04/2023 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda davacının % 4 oranındaki maluliyeti sebebiyle nihai ve gerçek maddi zararının 6.950,94 TL olduğu bildirilmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesi ile 500,00 TL olan sürekli iş göremezlik maddi tazminat talebini tüm mirasçıların paylarına düşen oranda olmak üzere 6.450,94 TL arttırarak davayı 6.950,94 TL’ye ıslah ettiğini beyan etmiş ve tazminatın davalı tarafın temerrüte düştüğü 14.10.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre; 17/08/2015 tarihinde dava dışı sigortalı araç sürücüsü —— sevk ve idaresindeki ——plakalı kamyon ile davacının sevk ve idaresindeki —— plakalı otomobilin karşılıklı çarpışması sonucu kaza meydana geldiği , ceza mahkemesince yapılan yargılama sonunda —— İhtisas Dairesi raporunda farklı kabule göre kusur belirlemesi yapıldığı ve sanığın şerit ihlali yaparak kusurlu hareket ettiğinin kesin nitelikte tespit edilemediği, “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi de göz önünde bulundurularak kazanın meydana gelmesinde rapordaki 1.durumun kabulü ile sanık —— kusursuz olduğu değerlendirilerek taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan sanığın kusurunun bulunmaması nedeniyle beraatine karar verildiği, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararının, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıyacağı (HGK’nın 24.12.2014 gün ve ——- ancak buna rağmen bu maddi olguyu değerlendiren ceza hakiminin hükme esas aldığı—— raporunda belirtilen seçenekli kusur dağılımının hukuk hakimini bağlamayacağı, hukuk hakiminin ceza hakimince belirlenen maddi olgu çerçevesinde tarafların kusurunu belirlemesi gerektiği, bu yönden Mahkememizce Karayolları Fen Heyetinden alınan bilirkişi raporuna göre gerek davacıya ait otomobilin hasar durumu, gerek kazaya karışan kamyonun hasar durumu dikkate alındığında yol üzerinde görülen yağ su izleri bulunması gerektiği halde kaza tutanağında bu izlere yer verilmediği, bu izlerin otomobilin seyrine göre sağ şerit üzerinde bulunduğu, kamyonun yol eksenine açılı olarak durduğu dikkate alındığında kamyonun yolun solundan sağına doğru geçmeye çalıştığını gösterdiği, geçme yasağı bulunan kesimde önündeki aracı hatalı geçme teşebbüsünde bulunan kamyonun, karşı yönden gelen otomobili gördüğünde seyir şeridine dönmeye çalıştığı, bu sırada karşı yönden gelmekte olan davacı sürücünün kamyonu gördüğünde ani fren yapması üzerine aracının sağ şerit üzerinde kayma izi sonucu sol ön kesimi ile kamyonun sol ön kesimine çarptığı, dava dışı sigortalı araç sürücüsünün olayda tamamen kusurlu olduğu , davacının olayın oluşumunda herhangi bir dikkatsiz ve tedbirsizliğinin ve kusurunun bulunmadığı, kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre davacının kaza nedeniyle özür oranının %4 olduğu , aktüerya bilirkişi raporuna göre davacının kaza nedeniyle ölüm tarihine ve Karayolları Fen Heyetince hazırlanan kusur raporuna göre 6.450,94 TL sürekli iş göremezlik zararının bulunduğu, kaza nedeniyle davacının uğradığı bu zarardan davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu, davacının yargılama sırasında vefat etmesi nedeniyle mirasçıları tarafından davaya devam olunarak sunulan ıslah dilekçesinde talep edilen 6.450,94 TL sürekli iş göremezliğe ilişkin tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği, temerrütün 14/10/2016 tarihi itibariyle oluştuğu, kabulüne karar verilen tazminata bu tarihten itibaren ıslah dilekçesi ile faiz türünün değiştirilmesinin mümkün olması ve kazaya karışan aracın ticari olması ve nedeniyle avans faizi işletilmesi gerektiği anlaşıldığından davanın kabulü ile 6.450,94 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 14/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacı —–mirasçıları olan davacılar — —– veraset ilamındaki miras payları oranında ödenmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur .

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın KABULÜ ile,
6.450,94 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 14/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davacı—– mirasçıları olan davacılar ——- veraset ilamındaki miras payları oranında ödenmesine,
2-Alınması gereken 440,66 TL harcın davanın başında alınan 31,40 TL peşin harç ile 22,03 TL ıslah harcından mahsubu ile bakiye kalan 387,23 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılan 14 adet tebligat gideri 317,20 TL, aktüerya bilirkişi ücreti 1.500 TL, makine mühendisi bilirkişi ücreti 1.000 TL, Karayolları Fen Heyeti bilirkişi ücreti 3.000 TL, talimat masrafı 78,80 TL, 28 adet e tebligat gideri 173,30 TL , posta masrafı 212,50 TL, —— rapor ücretleri 4.613 TL olmak üzere toplam 10.894,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Uyarınca 6.450,94 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan avanstan kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
6-Davacı tarafça yatırılan başvurma harcı 31,40 TL, peşin harç 31,40 TL, ıslah harcı 22,03 TL olmak üzere toplam 84,83 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
7- Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile——Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.