Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/526 E. 2020/598 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/526 Esas
KARAR NO: 2020/598
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 11/05/2017
KARAR TARİHİ: 05/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —— plaka sayılı araç ile davalı—- kullandığı—– plakalı aracın karıştığı yaralanmalı ve maddi hasarlı kaza meydana geldiğini, kazada müvekkili sigortanın sigortalısı —- yaralandığını, kazada her iki sürücünün de kusurlu bulunduğunu, —- aracın sigortacısı —- plakala sayılı aracın sigortacısı olduğunu, kaza neticesinde yaralanan sigortalıların tedavisi için ödemede bulunduklarını beyan ile fazlaya ilişin talep hakları saklı kalması kaydıyla —- tedavisi için —- gideri ödemiş olduğunu, ödenen — giderinin % 75 kusur oranına denk gelen — kısmını talep ettiğini, —- tedavi gideri ödendiğini bunların tamamının mahkememizden talep edilmiştir.
CEVAP: Davalı —— cevap dilekçesinde özetle: trafik kazası sonucu yapılan tedavilerle ilgili olarak sağlık hizmet sunucuları ile sigortalılar lehine müvekkili kurum nezdinde oluşan alacakların halefiyet yolu ile 3 kişilere geçmesinin mümkün olmadığını halefiyetin ancak kanunun öngördüğü hallerde mümkün olacağını, ifaden önce alacaklıya bildirildiği taktirde ifası ölçüsünde 3. Kişi sigorta şirketi tarafından ifa edilmesi halinde bile bu alacağın sigorta şirketine halefiyet yolu ile intikal etmesi için müvekkili kurumun bu ifayı kabul ettiğin ifadan önce alacaklı sağlık hizmeti sunucusuna bildirmiş olması gerektiğini, müvekkili ile herhangi bir üçüncü kişi arasında böyle bir müteselsil sorumluluk ilişkisinin bulunmadığını, dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın reddi gerektiğini, tüm bu nedenlerle dosyanın görevsizlik nedeniyle reddine, dava şartı noksanlığı nedeniyle reddine, talebin zaman aşımına uğraması nedeniyle reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini mahkememizden talep etmiştir.
Davalı —-Vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkil sigorta şirketine başvuru yapılmamış olup, dava şartı noksanlığı nedeniyle dava usulden reddedilmesi gerektiğini,
Türk Ticaret Kanunu ve Trafik Genel Şartlarına göre ; Sigorta sözleşmesinden doğan bütün talepler iki yılda zamanaşımına uğrar. Dava konusu olay tarihi —– olup dava tarihi ; —- Dava olay tarihinden yaklaşık— yıl sonra açılmış olup davacı tarafın talep ve davası zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı itirazılarını tekrarladığını, Davacı tarafır sigortalıları ; —– tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazasında yaralanması neticesinde kendilerine ödemiş oldukları tedavi ve bakım giderlerinin —- Plakalı aracın müvekkil şirket nezdindeki——- rücuen tazminini talep ettiğini, müvekkili şirketin nezdindeki poliçe sebebiyle davacıya karşı sorumluluğunun doğabilmesi sigortalı aracın kazanın oluşumunda kusurlu olmasına bağlı ve sorumlu olacağı miktar sürücünün kusur oranına göre belirlenmesi gerektiğini, bu nedenle; sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunup bulunmadığı , var ise kusur oranı —— belirlenmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle müvekkil şirketin nezdindeki sigorta Poliçesi sebebiyle tedavi giderlerine ilişkin olarak tazmin sorumluluğu kalmadığın bu nedenle davacı tarafın tedavi giderlerine ilişkin tüm tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —- tarihli cevap dilekçesinde özetle: davacı yabancı şirket olması nedeniyle h.m.k. m.84 gereği teminat göstermek zorunda olduğunu, Davacı şirketin —- şirketi olduğunu, —-kurulmuş değildir. Bu nedenle HMK m.84 gereği davacının tarafımızın muhtemel yargılama giderlerini karşılayacak teminat göstermesi gerekmektedir. Bu teminatın gösterilmemesi hali HMK. m.88’de düzenlendiğini, buna göre teminatın gösterilmemesi durumunda davanın usulden reddi gerektiğini, davaya konu trafik kazası olayı —- da gerçekleşmiştir. İşbu davanın açılma tarihi ise —–Söz konusu olay haksız fiil zamanaşımına tabiidir. Haksız fiil zamanaşımı kanunda ise 2 yıl olarak belirlendiğini, sonradan açılan işbu davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı yan dava dilekçesinde 8. Madde sinde diğer araç sürücüsü —- giderin —- sigorta şirketi—– müvekkilden talebini istemiştir. Ancak söz konusu kazada müvekkilin zorunlu trafik poliçesi vardır. Söz konusu poliçede ise sağlık giderleri kişi başına —– Şahıs beden zararlarında ise kişi başına —- kaza başına ise —- olarak belirlendiğini, müvekkil söz konusu davada davacı—– sigorta ettireni değildir. Bu nedenle burada pasif husumet yokluğu söz konusudur. dolayısıyla açılacak davada kabul anlamına gelmemekle birlikte dava sadece müvekkilin sigorta şirketine karşı açılmalıdır. Müvekkilin ağır kusuru olsa idi o zaman sadece müvekkilin kendi sigorta şirketinin müvekkile rücu davası açabilmesi mümkün olacak idi. Bu nedenle husumet nedeniyle işbu davanın müvekkil açısından reddine karar verilmesi gerekmektedir. Zira sigortacının rücu hakkı bağlayıcılık taşıdığını, Söz konusu kazada——- kusurlu olarak tespit edilmiştir. Bu durumda müvekkilin oluşan kazada bir payı var ise bu husus —– tespit edilmelidir. Zira söz konusu kazadan sorumluluk müvekkilin kusuruna bağlıdır. Kaldı ki söz konusu olayda; müvekkil düzgün bir şekilde seyir halinde iken, diğer araç sürücüsü kör noktada ve yanlış bir şekilde müvekkilin önüne çıkmış bulunmaktadır. Dolayısıyla müvekkilin burada kazaya sebep olayda kusuru bulunmamaktadır. Söz konusu olay esnasında müvekkil tüm trafik kurallarına riayet ederek seyir halindeyken karşı araç sürücünün dikkatsizliği ve trafik kurallarına riayet etmemesi nedeniyle işbu kaza meydana geldiğini, tüm bu nedenlerle öncelikle müvekkil açısından usule ilişkin beyan ve itirazlarımız doğrultusunda işbu davanın reddine, aksi halde hukuki menfaati bulunmayan davacı tarafından haksız ve kötü niyetle açılan davanın esastan reddi ile, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini mahkememizden talep etmiştir.
Davalı —–Vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu trafik kazasına karışan—– plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu, müvekkil şirketin poliçeden kaynaklanan sorumluluğu kazanın poliçe vadesi içinde meydana gelmesi şartıyla poliçe teminat miktarı ile sınırlı olduğunu, kaza tarihi itibariyle maluliyet halinde şahıs başına —— ile sınırlı olduğunu, dava konusu tazminat talebinin zaman aşımına uğradığını, sağlık hizmet bedelleri ve geçici iş göremezlik zararı ve tedavi giderleri —— tarafından karşılanacak olup sigorta şirketlerinin sorumluluğunun bulunmadığını, tüm bu nedenlerle davacının haksız ve mesnetsiz tazminat taleplerinin reddine, yargılama masrafı ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini mahkememizden talep etmiştir.
Dava, —- meydana gelen trafik kazası nedeniyle yaralanan Alman vatandaşlarının tedavi giderlerinin —- poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkin olduğunu, Görev mahkemeye ilişkin olumlu dava şartı olduğunu, Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.—–
Mahkeme tarafından dava şartlarının bulunup bulunmadığını davanın her aşamasında resen araştırılır. (HMK 115 maddesi)
Ticari davalar TTK. 4. maddesinde mutlak ve nispi ticari davalar düzenlenmiştir. Uyuşmazlığın Türk Ticaret Kamumda düzenlenen bir hususa ilişkin olması veya davanın ticaret mahkemesinde görüleceğine dair açık bir yasal düzenlemenin bulunması halinde mutlak ticari dava, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan uyuşmazlıklarda ise nispi ticari dava sözkoııusu olup mahkememizin görev alanı içinde kalacaktır.
TTK nun 5. maddesine göre; Asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ile özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere Asliye Ticaret Mahkemesinde bakmakla görevlidir.
Davacısı aynı olan ve benzer mahiyetteki trafik kazasından dolayı açılan tazminat davasında ——- sayılı ilamı ile davaya konu uyuşmazlık Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine girdiğinden davanın Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekir. Şeklinde karar vermiştir.
“Somut olayda, mahkemece davanın dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5510 sayılı Yasanın uygulanmasına ilişkin olduğu, adı geçen yasanın 101. maddesinin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıkların iş mahkemesinde görüleceğinin düzenlendiği, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların iş mahkemesince görülmesi gerektiği ve dava konusu uyuşmazlığın da bu kapsamda olduğundan iş mahkemesince sonuçlandırılması gerekeceğinden bahisle mahkemenin görevsizğine dair yazılı şekilde karar verilmiştir. Ancak—– —- göre, sosyal güvenlik kurumunun taraf olduğu tüm davalarda ya da 5510 sayılı Yasadan kaynaklanan bütün hukuki uyuşmazlıklarda iş mahkemesinin görevli olduğunu düşünmek doğru olmadığı gibi 5510 sayılı Yasanın 67. maddesinde 6111 sayılı Yasanın 36. maddesi ile eklenen “Trafik kazası halleri” ibaresinden yola çıkarak iş mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna varmak 5521 sayılı Yasanın 1. maddesi ile 2918 sayılı Yasanın 98. maddesi karşısında mümkün değildir. Hal böyle olunca, dava konusu uyuşmazlığın 2918 sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca haksız fiile dayalı rücuen tazminat davası olduğu, 5521 sayılı Yasa uyarınca iş mahkemesinin görevine giren bir hukuki uyuşmazlık olmadığı ve davaya konu uyuşmazlık Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine girdiğinden davanın Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekir.——-
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, iddia ve savunma hep birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu uyuşmazlığın 2918 sayılı Yasanın 98. Maddesi uyarınca haksız fiile dayalı rücuen tazminat davası olması, 5521. Sayılı Yasa uyarınca İş Mahkemesi’nin görevine giren bir uyuşmazlık olmadığı gibi yukarıda belirtilen Yargıtay kararı doğrultusunda mahkememizin de görevli olmadığı, davaya konu uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevine girdiği sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden REDDİNE,
2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli —— NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
3-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tefhim/tebliği ile İHTARINA,
4-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
Dair, davacı ve davalı—— yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ——– Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/11/2020