Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/509 E. 2019/664 K. 03.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/509
KARAR NO: 2019/664
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/05/2017
KARAR TARİHİ: 03/07/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dilekçesinde özetle , müvekkili şirketin makine sektöründe faaliyet gösterdiğini ve davalı şirketin faaliyet konusu makinelerin satışını yaparak malların teslimini yaptığını, 2010 yılından itibaren ticari ilişkilerinin olduğunu, mallar teslim edilmesine rağmen davalının ödemeler yapmadığını, bakiye borcun kapatılmadığını, müvekkili ile davalının ticari deftereri incelendiğinde borcun tespit edilebileceğini, davalının bağlı bulunduğu vergi dairesinden BA ve BS formlarının celbini talep ettiklerini, borcun ödenmemesi üzerine ise davalı aleyhine İstanbul Anadolu 16. İcra müdürlüğünün ——– esas sayılı dosyasında ——- TL lik alacağın tahsili amacıyla icra takibi yapıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına ayrıca alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde ; davacı ile 2010 yılından bu yana ticari ilişki olduğunu, 2012 yılında tarafların mutabakata vararak borcu yenilediklerini, müvekkilinin davacıya sıralı senetler verdiğini, bir kısmı ödense de mali sıkıntılar nedeniyle bir kısmının ise ödenemediğini senetlerin İstanbul Anadolu 2. İcra müdürlüğünün ——- esas sayılı dosyasında ve İstanbul Anadolu 22.icra müdürlüğünün ——- esas sayılı dosyaları ile takibe konu edildiğini, borcu karşılık yeni senetler verildiğini ve borcun kapatıldığını , hatta davacının avans niteliğinde senetler dahi aldığını, davacının borç kapatılmış olmasına rağmen bir kısım senetleri takibe konu ettiğini, bir kısmını ise elinde tutarak müvekkilini ikinci kez borçlandırmaya çalıştığını, davacıya verilen senetler karşılığında mal teslimi yapılmadığını, borcun yenilenmesi için davacı tarafından yapılan senet protestolarının örneklerinin de sunulduğunu , yapılan borç yenileme sözleşmesinden örtülü bir irade beyanı anlamının çıkarılması gerektiğini, davacının yaptığı icra takibinin kötü niyetli olduğundan ve alacakta likit olmadığından davacının icra inkar tazminat istemlerinin yerinde bulunmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava,cari hesap bakiye alacağının tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup İİK 67 vd maddelerine dayanmaktadır .
Davaya konu İstanbul Anadolu 16. İcra müdürlüğünün ——– esas sayılı icra takip dosyasının celbolunarak yapılan incelenmesinde ; davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine —– ödenmeyen cari hesap alacağının tahsili talepli icra takibidir açıklaması ile —— TL alacağın tahsili için genel haciz yolu ile icra takibi yapıldığı, davalının yasal süresi içerisinde takibe itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Dava dosyası ve taraf şirketlere ait tüm yasal defter ve dayanak belgeler üzerinde mali bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılarak rapor alınmıştır. Alınan rapor dosyadaki delillere uygun ve denetime açık bulunduğundan hükme esas alınmıştır.
Davacı , davalı şirkete makina satışı yaparak mallarını teslim ettiğini, davalı ile ticari ilişkisinin 2010 yılından itibaren süregeldiğini iddia ederek ——TL cari hesap alacağının tahsilini talep ederken davalı taraf ise davacı ile 2010 yılından beri ticari ilişkileri olduğunu, 2012 yılında mutabakata vararak borcu yenilediklerini, davacıya sıralı senetler verdiğini, bir kısmı ödense de mali sıkıntılar nedeniyle bir kısmının ödenemediğini, senetlerin İstanbul Anadolu 2. İcra md. ——— esas sayılı dosyada ve Anadolu 22. İcra müdürlüğünün ———- esas sayılı dosyaları ile takibe konu edildiğini, borca karşılık yeni senetler verildiğini ve borcun kapatıldığını, hatta davacının avans niteliğinde senetler dahi aldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı tarafın savunmasına konu ettiği İstanbul Anadolu 22. İcra müdürlüğünün ———- esas sayılı takip dosyasının celbolunarak yapılan incelenmesinde ; davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine ———vade tarihli ——- TL bedelli üç adet senet nedeniyle kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapıldığı, takibin kesinleştiği ,
İstanbul Anadolu 2. İcra müdürlüğünün ——— esas sayılı takip dosyasının onaylı örneğinin celbolunarak yapılan incelenmesinde, davacı tarafından davalı şirket ve dava dışı şahıslar yönünden muhtelif vade tarihli ve bedelli olmak üzere toplam 554.645.00 TL senet nedeniyle oluşan alacağın tahsili için kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapıldığı, takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Tarafların ticari defter, kayıt ve dayanak belgeleri üzerinde mali bilirkişi aracılığıyla yaptırılan incelemede ; davacı şirkete ait ticari defterlerin birbirini teyit ettiği, usulüne uygun tutulduğu, dolayısıyla sahibi lehine delil niteliği taşıdığı anlaşılan ticari defter kayıtlarına göre —— tarihi itibariyle — kodlu alıcılar hesabında davalı taraftan borç-alacak bakiyesinin—-TL, borç ——– TL alacak buna göre bakiye alacağının ——TL olduğu tespit edilmiştir. İcra takip tarihi —— olup, takip tarihi itibariyle davacı tarafın ticari defter kayıtlarına göre davalı taraftan ———- TL alacaklı olduğu , davacı tarafça davalının ödemediği 16 adet senede ait —– TL alacağı için ——- tarihinde Anadolu 2. İcra müdürlüğünde, yine davalı tarafça ödenmeyen —— TL tutarlı üç adet senet alacağı için de Anadolu 22. İcra müdürlüğünde takibe geçtiği, davacı ve davalının bağlı bulunduğu vergi dairelerince gönderilen BA ve BS formlarına göre de ; davalı tarafından davacı şirketten aldığı mallara karşılık 2010 yılında 8 adet fatura ile — TL 2011 yılında 56 adet fatura ile —-.-TL ve 2012 yılında ise 18 adet fatura ile ——– TL olmak üzere genelde toplam 82 adet fatura karşılığı —– TL tutarında KDV hariç mal satın aldığını bildirdi-ği, davacının da 2010 yılında davalı şirkete 9 adet fatura ile —— TL , 2011 yılında 59 adet fatura ile —– TL, 2012 yılında 18 adet fatura karşılığında —– TL tutarında genelde toplam olarak 86 adet fatura ile —— TL tutarında KDV hariç beyana dayalı mal sattığını bildirdiği anlaşılmıştır. Davacı taraf 2011 yılı Mart ayında davalı tarafa kestiği —– tarihli —– nolu fatura ile ———– tarihli ——– nolu iki adet fatura tutarı ——-TL olduğundan (BA ve BS formlarında KDV hariç —- TL altındaki faturaların beyanı bildirim dışı olduğundan) beyan dışı bıraktığı , dolayısıyla davacının 2011 yılında davalıya sattığı mal tutarının aslında ———– TL olduğu tespit edilmiştir. Bu tespite göre 2010 yılında davacı ile davalı arasında——TL lik bir fark bulunmakta olup bu farkın ——- tarihli ——- nolu KDV hariç — TL bedelli faturanın davalının beyan etmemesinden , 2011 yılında davacı taraf ——– TL beyan ederken davalının——- TL beyan etmiş olduğu , aradaki —–TL lik farkın davacının düzenlediği ——–tarihli KDV hariç —— TL, —— tarihli KDV hariç —— TL ve yine —— tarihli ——- TL bedelli faturaların davalı tarafça beyan edilmemesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Davalı taraf savunmasında davacı ile 2010 yılından beri süre gelen ticari ilişkisinin 2012 yılında mutabakata varılarak toplam borcun yenilenmek suretiyle davacı tarafa sıralı senetler verdiğini savunarak muhtelif ödememe protestolarını dosyaya sunmuş ise de, mevcut bir borç için borcun ödenmesi amacıyla senet düzenlenmiş olması borcun yenilendiği anlamına gelmeyecektir. TBK nun 133. Maddesindeki; ” yeni bir borç ile mevcut bir borcun sona erdirilmesi, ancak tarafların bu yöndeki açık iradesi ile olur. Özellikle mevcut borç için kambiyo taahhüdünde bulunulması veya yeni bir alacak senedi yada yeni bir kefalet senedi düzenlenmesi, tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılmaz” hüküm açıktır. Kaldı ki davalı tarafça sözleşmenin yenilendiğinden bahisle yenileme uyarınca davacı tarafa verildiği iddia olunan çekler davacı şirketin ticari defterlerinde davalı şirket ortağı——— tarafından verilen çekler olarak davalı şirketin alacağına kaydedilmiştir. Dolayısıyla davalı vekilinin toplamda ——- TL tutarındaki verdiğini iddia ettiği çeklerin davalı şirketin borcundan düşüldüğü anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama sonucunda dosya kapsamındaki delillere, tarafların vergi dairelerinden gönderilen BA ve BS formlarına, bilirkişi tarafından incelenen davacı şirket kayıtları ve bilirkişi raporuna göre taraflar arasında 2010 yılından önce davacının davalı tarafa makina satmak suretiyle ticari ilişki bulunduğu, davacının davalıdan 02.08.2016 icra takip tarihi itibariyle 2.010.350,04 TL alacaklı olduğu , davacı tarafın ödenmeyen toplam 19 senede ilişkin icra takipleri yaptığı, senetlerle birlikte iş bu davaya konu edilen alacağın davacının takip tarihi itibariyle tespit edilen cari hesap alacağı kapsamında bulunduğu, davalı tarafın davacı ile olan sözleşmenin yenilendiği savunmasına dayanak yaptığı çeklerin tespit edilen alacak miktarından düşürüldüğü, davalı tarafça borcun ödenmesi için kambiyo senedi düzenlenmiş olmasının TBK 133.maddesi anlamında borcun yenilenmesi anlamına gelmeyeceği sonuçlarına varılarak aşağıdaki şekilde davanın kabulü gerektiği vicdani kanaate varılarak karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yazılı gerekçe ile ;
1-Davanın KABULÜ ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile ; davalının İstanbul Anadolu 16. İcra Müdürlüğünün ——– Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, ayrıca takip tarihinden itibaren asıl alacak yönünden yıllık %10,50 ve değişir oranlarda avans faizinin de uygulanmasına ancak yıllık avans faiz oranının %10,50 oranını aştığı dönemde talep gibi yıllık %10,50 oranının esas alınmasına,
2-Alacak miktarı bilinir ve belirlenebilir olduğundan hükmolunan alacağın %20 si oranında 289.000,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine ,
3-Harçlar Yasası uyarınca kabul edilen dava miktarı üzerinden alınması gereken 98.707,95 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 17.451,99 TL harcın mahsubu ile eksik alınan 81.255,96 TL harcın davalıdan alınıp hazineye gelir kaydına,
4-Davacının yaptığı 17.487,99 TL toplam harç masrafı, 165.00 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 1.000.00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam sarfedilen 18.652,99 TL yargılama giderinin tümünün davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Hüküm tarihinde yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca dava değeri üzerinden tayin ve takdir edilen 67.300.00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avanslarının kullanılmayan kısımlarının karar kesinleştiğinde ve istemleri halinde yatıranlara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı ve vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/07/2019