Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/406 E. 2021/601 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/406 Esas
KARAR NO : 2021/601
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/04/2017
KARAR TARİHİ: 09/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Takibe konu borcun taraflar arasındaki cari hesap ilişkisine dayandığını, icra takibinde borç miktarının — olarak belirtilmişse de cari hesap incelendiğinde olması gereken tutarın —- olduğunun belirlendiğini, bu nedenle itirazın bu miktar üzerinden iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ettiklerini, Müvekkili şirketin inşaatların her türlü ———- yaptığını, Taraflar arasındaki tibari ilişki kapsamında davalıya bir takım inşaat malzemeleri satıldığını, faturaların|kesilerek gönderildiğini, davalı tarafından bir kısım faturaların ödendiğini, ancak bakiyenin halen ödenmediğini, Davalının takibe itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, İzah edilen nedenlerle! vaki itirazın — üzerinden iptali ile takibin devamına ve davalının %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı taraf cevap dilekçesi sunmamıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup İİK 67 vd maddelerine dayanmaktadır.
Tarafların tüm delilleri celbolunarak dava dosyası ve ibraz edilen davacı ve davalı şirkete ait tüm ticari defter , kayıt ve dayanakları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır. Alınan raporun dosyadaki verilere uygun ve denetime açık bulunduğu anlaşılmakla, hükme esas alınmıştır.
Davaya konu—- dosyasının celbolunarak yapılan incelenmesinde ; davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine —– cari hesap alacağına dayalı olduğu belirtilerek tahsili için genel haciz yolu ile icra takibi yapıldığı, davalının süresi içerisinde takibe itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Tarafların delilleri celp olunmuş ve mali müşavir bilirkişiden davalı ve davacının ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması amacıyla ara karar oluşturulmuş, bilirkişi dosyaya sunmuş olduğu —- tarihli raporunda özetle; davacı tarafından davalıya — tutarında mal ve hizmet sattığı, davalının davacıya —- tutarlı ileri vadeli çekin karşılıksız çıkması üzerine bu çek bedelinin davalı borcuna kaydedildiği, bu halde verilen mal faturaları ile karşılıksız çek bedeli toplamının — olduğu, davalının buna karşılık karşılıksız çek bedeli dahil davacıya — ödemede bulunduğu ve takip tarihi itibariyle davacının kendi ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan—alacaklı olduğu, davacının — dökümünde davalı tarafa — bedelli mal sattığı buna karşılık yine — tarihinde tahsilat makbuzu ile davalıdan –tahsilat yaptığı, bu halde davacının davalıdan bakiye — alacaklı olduğu, ancak davacı tarafça —-tarihinde açılış maddesinde davalının devreden borcunun hiçbir izahı olmayacak şekilde —- olarak hatalı gösterdiği yönünde rapor tanzim edilmiştir. Davalının ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmediği anlaşılmıştır.
Davacı vekili bilirkişi raporuna itiraz etmiş ve raporun eksik incelemeye dayalı olduğunu, — defterlerinin incelenmediğini, taraflar arasındaki ticari ilişkinin — yılından daha önce başladığını, — yılına ait ticari defterlerinin incelenmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda —olarak hiç bir izahı olmayacak şekilde alacaklı olduğunun kaydedildiğini rapor etmiş ise de —yılına ilişkin hesap ekstresi incelendiğinde davalının— yılının devreden bakiyesinin —olduğunun görüleceğini, fakat bu kapanış bakiyesinin — devreden alacak olarak gözükmemesinin sebebinin — bulaşması ve ağ üzerinden ana bilgisayar üzerinden dataların çöktüğünü, bu sistemsel çöküntünün bir kısmı telafi edilmiş ve cari hesapların incelenmesi neticesinde davalı borçlunun –yılından gelen bakiyesinin — açılışında devreden alacak olarak yer almadığı, bunun üzerine ——açılış bakiyesine yazıldığı, bu nedenle —- defterlerin incelenmesi yönünde ek rapor alınmasını talep etmiştir.
Mahkememizce davacının kök rapora itirazlarının karşılanması amacıyla —- defterleri incelenmesi yönünden bilirkişi raporu alınmış olup, bilirkişi dosyaya sunmuş olduğu — tarihli ek raporunda davacının kök rapordan sonra her zaman düzenlenebilecek haricen oluşturulmuş exel tabloları sunarak —- yılı açılış bakiyesinin yazıldığını iddia ettiğini, ancak —– kayıtlarında bir sorun olduğunu, bu halde —-kesin nizam bildirimi için düzeltme vermeden —- sonunda oluştuğu iddia edilen alacağın — yevmiye açılış maddesine bilanço dışında eklemesinin muhasebe standartlarına aykırı olduğu yönünde rapor tanzim edilmiştir.
Davacı vekili — tarihli ek rapora itiraz dilekçesiyle bilirkişinin— yılı ticari defterlerini incelemeksizin rapor düzenlediğini, — ekte sunulan faturalarda anlaşılacağı üzere davalı adına toplam— tutarlı fatura düzenlendiğini, ancak davalı tarafından—– olmak üzere iki adet ödemenin kredi kartı ile yapılmış olup sehven bu ödemelerin kayıtlarda yer almadığını, yapılan ödemelerin düzenlenen faturalardan mahsubu sonrası davalıdan —- alacaklarının bulunduğunu, beyan etmiş ve yeni bir bilirkişiden rapor alınmasını talep etmiştir.
Davacı vekili ek bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde—- yılı envanter açılış, yevmiye açılış ve kapanış tasdiklerinin noter onaylı suretlerini ve —- yılında davalıdan düzenlenen toplam bedelin — tutarlı faturaların bir örneğini ve davalıya düzenlenen faturalara ilişkin bir kısım irsaliyeli faturaları dosyaya sunmuş olup, sevk irsaliyelerinde teslim alan kısmında —— yazılı olduğu görülmüştür.
Mahkememizce dosyada mevcut kök ve ek raporun hüküm kurulmaya elverişli olmadığı anlaşılmakla yeni bir mali müşavir bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi dosyaya sunmuş olduğu,—- tarihli raporunda özetle; davacı ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin — tarihinde başladığını, davacı tarafından davalıya — tutarında fatura düzenlendiği, davalının çeşitli tarihlerde — tutarında ödeme yaptığı, — tarihinden sonra taraflar arasındaki ticari ilişkinin olmadığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan ticari defter ve kayıtlarına göre —alacaklı olduğu, dosyada mevcut bilirkişi raporundaki değerlendirmeler yönünden bilirkişi tarafından belirtilen —-, zaten dosyaya sunulu davacı yanın envanter defterinde görüleceği üzere — tarihi itibarıyla davacı yanın davalı yandan — alacaklı olduğunun davacı yanın ticari defterlerinde sabit olduğu yine bilirkişi tarafından atıf yapılan—–mizanda —– defterlerinde fatura ve ödeme dışında izahata muhtaç bir kayıt bulunmadığını, davacı yanın kabulünde olan davalı ödemesinin davalı yan cari hesabına işlenip işlenemeyeceği konusu, taraflar arası kalan tek itilaf olduğunu, ticari defter incelemesi kısmında belirtilen cari hesap eksteresinin —- tutarında davalı ödemesi eklendini, diğer kayıtların tamamı davacı yan ticari defterlerinde mevcut olduğunu, davalı yan tarafından yapılan ödemeler hangi faturaya istinaden yapıldığının belli olmadığını, bakiyelerin son düzenlenen faturalara ait olduğu yönüyle yapılan hesaplamada davaya konu — tutarlı alacağın davacı tarafından düzenlenen son —- tutarlı faturadan kaynaklandığı, alacağa konu faturalara ilişkin irsaliyelerin bir kısmında teslim alan ismi olarak — isminin bulunduğu, bir kısmında ise sadece imza bulunduğu, takipte talep edilen — tutarlı bakiyeyi oluşturan — faturanın davalı yana teslimine ilişkin düzenlenen sevk irsaliyelerinde teslim alan kısmında sadece imza bulunduğu yönünde rapor tanzim edilmiş ve rapor usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiştir.
Bilirkişi raporunda takip talebindeki alacağa konu faturalara ilişkin düzenlenen sevk irsaliyeleri davacı tarafça dosyaya ibraz edilmiş olup davalı vekili faturalarda imzası bulunan kişinin şirket çalışanı olmadığını, bu teslimleri kabul etmediğini beyan etmiştir.
Mahkememizce şirket yetkilisinin isticvabına karar verilmiş olup, davalı şirket yetkilisi —-isticvap duruşmasındaki beyanında, davacı tarafı tanımadığını, davacı ile hiçbir ticari ilişkisi olmadığını, davacıya hiçbir borcu bulunmadığını kendisine mal teslim edilmediğini hiçbir imzası bulunmadığını, faturalarda imzası bulunan —tanımadığını, — kendisine ait olduğunu beyan etmiştir.
Davacı vekili isticvap duruşmasında — nolu telefonun davalıya ait olduğunu, müvekkili şirket ile davalı arası yazışmaların bu numara ile yapıldığını, —- davalının müvekkili şirketi getirerek malları bu şahsın alacağını söyleyerek tanıştırdığını ve ticari ilişki kapsamında davalının — alıp cirolayarak borcuna istinaden müvekkili şirkete verdiği çekin bir suretini dosyaya sunmuş olup dosyaya sunulan —- incelenmesinde çeklerden birinin arka yüzünde sırasıyla — cirosunun bulunduğu diğer iki çekte ise çekin davalı —- tarafından ciro edilerek davacı şirkete verildiği görülmüştür.
Yine davacı vekili tarafından dosyaya sunulan bir kısım yazışmalarının incelenmesinde davacı şirket yetkisi—- isimli kişiyle davalı şirket yetkilisi— isticvap duruşmasındaki beyanında kendisine ait olduğunu kabul ettiği—- mesajlaştıkları ve ödemeyle ilgili konuşmalar yapıldığı ve yazışmalarda —- geçtiği görülmüştür. Yine davacı tarafından dosyaya sunulan bir kısım sevk irsaliyelerinde teslim alan kısmında —- yazılı olduğu anlaşılmakla davacı vekili alacağa dayanak bir kısım faturalara ilişkin ürünlerin ———isimli kişiye teslim edildiğini bildirmiştir.
Davacı vekilince dosyaya sunulan vekaletnamenin incelenmesinde davacı şirket yetkilisinin isminin —- olduğu görülmüştür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen—– açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş talep edilen alacağın kanıtlandığı ancak icra inkar tazminatı talep etme koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek hüküm kurmak olduğu halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir. —-
Yapılan yargılama sonucunda ; dosya kapsamındaki tüm deliller; ——- celbolunan —sevk irsaliyeleri, faturalar, davalı tarafça ciro edilerek davacıya verilen çek suretleri, alınan bilirkişi raporuna göre , taraflar arasında ticari ilişkinin — başladığı, ticari ilişki kapsamında davalının davacıya kısmi ödemeler yaptığı, davacı ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu ve ticari defterlerine göre davalıdan —- alacaklı olduğu, davacının delil olarak davalı ticari defter ve kayıtlarına dayandığı davalının ise ticari defter ve kayıtlarını yapılan ihtara rağmen bilirkişi incelemesine esas olmak üzere ibraz etmediği, davalı şirket yetkilisi isticvap duruşmasındaki beyanında her ne kadar davacıyı tanımadığını aralarında bir ticari ilişki olmadığını davacıdan herhangi bir mal teslim almadığını iddia etmiş ise de davalı tarafça cirolanmak suretiyle davacıya bir takım çeklerin teslim edildiği, yine davalıya ait olduğu anlaşılan —-nolu —– davacı şirket yetkilisiyle yazışmalar yaptığı, dolayısıyla davalının davacıyı tanımadığı aralarında bir ticari ilişki olmadığı iddiasının yerinde olmadığı, davalı vekili her ne kadar alacaklının takip dayanağı yapabileceği belgeleri, takipte dayanmayarak itirazın iptali davasında kullanmasının yerinde olmadığını ve dilekçesinde yer almayan vakaları ile delillerinin dikkate alınmaması gerektiğini beyan etmiş ise de davacı tarafından dosyaya sunulan tüm bilgi ve belgelerin taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında düzenlenen faturalar, sevk irsaliyeleri ve davalı tarafından taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacıya ödeme amacıyla verilen çek suretleri olduğu, sunulan bu belgelerin davacının dava dilekçesinde dayandığı ticari defter ve kayıtların uzantıları olduğu, dolayısıyla davalı tarafça yeni bir delil sunulmadığı, usulüne uygun olarak tutulduğu anlaşılan davacı ticari defterlerine göre davacının davalıdan cari hesaba dayalı olarak alacaklı olduğu, davalının ise usulüne uygun olarak kendisine inceleme günü ve saati ibraz edilmiş olmasına rağmen inceleme günü defter ve kayıtlarını mahkememize sunmayarak davacı defter ve kayıtlarının doğruluğunun teyidine imkan tanımadığı, yukarıda belirtilen —göre davacının ticari defterlerini incelemeye ibraz ederek usulüne uygun tutulmuş defterlerinde kayıtlı alacağını ispatladığı, alacağın likit ve belirlenebilir olduğu icra inkar tazminatı hüküm ve koşullarının oluştuğu, tarafların tacir olması nedeniyle davacının ticari faiz isteminin yerinde olduğu sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1.Davanın kabulü ile,
2-Davalının—- sayılı dosyasına vaki itirazın—– yönünden iptaline,
3-Asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari avans faizi uygulanmasına,
4-Alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- -Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 1.159,67-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 190,04-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 969,63-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 İkinci Kısım İkinci Bülüm) göre hesaplanan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan; 31,40-TL Başvuru Harcı, 190,04-TL Peşin/nisbi Harcı, 1.550,00-TL Bilirkişi ücreti, 252,50-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 2.023,94TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ,
8-Hüküm kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile —– Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.. 09/09/2021