Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/345 E. 2018/1172 K. 28.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/345
KARAR NO : 2018/1172
DAVA : İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/03/2017
KARAR TARİHİ : 28/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dilekçesinde özetle ; müvekkilinin birçok film ve dizi projelerinin yönetmenliğini yaptığını ve davalı şirketin de müvekkilinin yönetmenliğini yaptığı bir kısım dizi ve filmlerin yapımcılığını yapan şirket olduğunu, müvekkilinin davalı şirketle —— yılında çalışmaya başladığını ve —— yılına kadar da bu çalışmasını sürdürdüğünü, ———isimli dizi projesinin ilk sezonunu çektikten sonra ——- yılında davalı şirketten ayrılmak istediğini ,bu dönemde farklı birçok yapım şirketinden de teklifler aldığını, ————- o dönemde çekmeyi planladığı Anna Karenine uyarlaması ve ————– o dönemde çekmeyi planladığı Masumiyet Müzesi isimli projelerin müvekkiline sunulduğunu ve b projelerin müvekkilinin de ilgisini çektiğini, ancak davalı şirketin ortaklarından biri olan ve şirketin yöneticiliğini yapan ——- müvekkilini arayarak kendisinin —— nin çalışanı olduğunu, uzun yıllardır beraber çalıştıklarını , kendisini—– bir ferdi olarak gördüğünü ve bu nedenle —— şirketinde çalışmaya devam etmesi gerektiğini, diğer şirketlerin ödemeyi teklif ettiği paranın aynısını kendisinin de ödemeye hazır olduğunu söylediğini, müvekkilinin de —- şirketinin elinde yeni bir proje olmadığını , şirkette boş olarak durmak istemediğini ve şirketten kazandığı paranın hakkını vermek istediğini bildirdiğini, bunun üzerine—– müvekkiline yeni sezon projelerinden birisine hazırlanmasını söyleyerek 4 adet proje önerdiğini, müvekkilinin davalı şirket yetkilisinin bu ısrarı üzerine diğer şirketlerdeki hazır projeleri çekip daha fazla para kazanabilecekken sıfırdan proje üretmeye razı olduğunu ve bu teklifi kabul ederek şirketten ayrılmadan çalışmaya devam ettiğini, müvekkiline davalı şirkette çalışması karşılığında haftalık —— TL ödeme yapıldığını, bu ödemelerin müvekkilinin ——- Şubesindeki hesabına yapıldığını, müvekkilinin projedeki işi geçici olarak bitirdiğini, ortaya çıkan boş dönemde de Karaoğlan isimli filmin senaryolarının hazırlandığını, 2012 yılında da filmin çekimlerinin gerçekleştiğini ancak bu filmin beklenen gişe hasılatına ulaşamayınca davalı şirket tarafından müvekkilinin sorumlu tutulduğunu ve bu projeye ilişkin ne senaristlik nede yönetmenlik ücretlerinin ödenmediğini, hemen akabinde de yaklaşık 35 bölümü yazılan ——adlı projeyi de aynı endişe ile çekemeyeceklerinin bildirildiğini, bu olayların sonucunda da müvekkilinin davalı şirket ile 2013 yılı Ocak ayında yollarını ayırdığını, davalı şirket yetkilisi olan ——- müvekkili ile görüşerek —— projesinin çekilmemesi nedeniyle müvekkiline yaptığı ödemeyi ortaklarına açıklamakta zorlandığını, ortakları ile aralarının bozulduğunu söylediğini, aralarındaki abi kardeş ilişkisi gereğince müvekkilinin kendisine yardımcı olmasını ve ödemeleri belgelendirmek amacıyla prosedür olarak bir hatır senedi düzenleneceğini, bu senedi düzenleyip kasada saklayacağını, bu senedin aslı kasadan çıkmayacağını, ortakları sorduğunda senedi göstererek zaman içerisinde bunu hallettiklerini söyleyeceğini hatta senedi vade de koymayacağını belirttiğini, müvekkilinin en başta hernekadar imzalamak istemese de kendisine yapılan psikolojik baskıya dayanamayarak uzun yıllardır birlikte çalışmasının vermiş olduğu güven ve vefa duygusu ile şirket ile aralarında anlatılandan başka hiçbir şekilde ticari alım satım vb ilişkisi olmamasına rağmen 2002 yılından bu yana beraber çalıştığı ——- güvenerek ve onun ortakları ile arasının bozulmaması adına bahse konu hatır senedini imzaladığını, senet metnine malen ödenecek ibaresi eklendiğini ve senet vadesinin boş bırakıldığını , 2014 yılında müvekkilinin ——-ile yeni bir diziye başlamak üzereyken —– müvekkilini arayarak—-isimli bir dizinin çekimlerine başladıklarını ancak çekimlerin çok kötü olduğunu bu nedenle dizinin çekimi konusunda müvekkilinin yardımcı olmasını istediğini müvekkilinin yeni bir işe başladığını belirterek yardımcı olamayacağını belirtmesi üzerine —– bu defa müvekkilinin çalıştığı firma sahibini arayarak zor durumda kaldığını belirterek ricada bulunduğunu, ——sahibi Mehmet Yiğit Alp’in de —– kırmamak adına bu duruma olur dediğini, bölüm başı 25.000.00 TL ücret karşılığında dizinin çekimi için anlaşma yaptığını, ancak davalı tarafından müvekkiline çekilen dokuz bölümden yalnızca dört bölümünün ödemesinin yapıldığını, 2016 yılında da –
—— isimli dizi içinde davalı şirket sahibinin müvekkilini aradığını ancak davacı müvekkilinin bu yaşanan olaydan dolayı kırgın olduğu için —– ile konuşmadığını , bu olaydan birkaç gün sonra bu bahsedilen senedin davalı şirket tarafından işleme konulduğunu ve İstanbul Anadolu 16. İcra müdürlüğünün ——3 esas sayılı dosyası ile aleyhine icra takibi başlatıldığını, senet üzerindeki malen ibaresinde tahrifat yapılarak nakden olarak değiştirildiğini, ayrıca senede vade de eklendiğini , müvekkilinin evine ve arabasına hciz konulduğunu ve haciz tehdidi altında müvekkilinin anılan icra dosyasına 700.000 TL ödeme yapmak zorunda kaldığını, takibe konu senedin hatır senedi olduğunu ve bahsedilen olay dışında müvekkili ile davalı şirket arasında hiçbir ticari ilişki yahut alım satım ilişkisi bulunmadığını belirterek davanın kabulü ile müvekkili tarafından haciz tehdidi altında davalıya ödenen 700.000.00 TL nin ödeme tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ayrıca kötüniyetli olarak müvekkili hakkında icra takibi yapan davalı aleyhine alacağın % 40’ı oranında tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde ; müvekkili şirket ile davacı arasında 01.03.2013 tarihli hesap mutabakatı ve bono tevdii ve tesellüm zaptıdır adı altında tarafların aralarındaki fikri haklara dair ilişkiden kaynaklanan karşılıklı hak ve alacaklarını belirten bir belge düzenlenip imza edildiğini, söz konusu belgede davacının 800.000.00 TL borçlu olduğu hususunda tarafların mutabık kaldıklarını, davacının borcun ifası amacıyla söz konusu bedel kadar bir bono tanzim ederek müvekkili şirkete teslim ettiğini, bononun vadesi gelmesine rağmen ödenmemesi üzerine davacı aleyhine icra takibine girişildiğini ve borçlu davacının araçlarına ve taşınmazına haciz işlemi uygulandığını, takip sırasında borçlu ile alacaklı ——– takip konusu borcun icra dairesi dışında itfası amacıyla 19.10.2016 tarihinde protokol adlı bir belge imzaladıklarını, davacının bu protokole uygun şekilde borcun 700.000.00 TL sini 02.03.2017 tarihinde ödediğini, bu miktarın ödenmesi üzerine ——- yapımın alacağın kalan 24.825.00 TL lik kısmını talep etmediğini, söz konusu ödemeden sonra davacının 27.03.2017 tarihli dilekçe ile takibe konu senedin hazır senedi olduğunu iddia ederek ,haciz tehdidi altında yapılan bu miktarın tahsili için iş bu davayı açtığını, tanzim edilen belgede davacının açıkça ——– yapıma 800.000.00 TL borcu olduğunu kabul ettiğini, davacı tarafından tanzim edilen bononun kayıtsız ve şartsız borç ikrarını içerdiğini, protokol çerçevesinde davacı borçlunun iş bu davayı açıp bir hak ve alacak talebinde bulunmasının sözleşme serbestliği ilkesi çerçevesinde de mümkün olmadığını, davacının senedin bedelsiz olduğunu ve anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu yazılı delille ispat etmek zorunda olduğunu, bu konu ile ilgili olarak Prof. Dr ———-tarafından hazırlanan dava konusu olayla ilgili uzman görüşünü de dava dilekçesi ekinde sunduklarını belirterek davacıya karşı kullanabilecekleri tüm yasal dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla davanın açıklanan nedenlerde esastan reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, 01.03.2013 düzenleme, 22.08.2016 vade tarihli bono nedeni ile borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, İİK 72 ve devamı maddelerine dayanmaktadır.
İstanbul Anadolu 16. İcra Müdürlüğü————- Esas sayılı takip dosyasının celp olunarak yapılan incelenmesinde; davalı şirket tarafından davacı aleyhine davaya konu —- düzenleme tarihli —— vade tarihli lehtarı davalı şirket borçlusu davacı olan 800.000,00 TL bedelli bono nedeni ile İstanbul Anadolu 8 Asliye Ticaret Mahkemesinin— tarihli ———– D.iş sayılı ihtiyati haciz kararı uyarınca takip başlatıldığı, takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı takibe dayanak yapılan bononun davalı şirketin müflisi ile aralarındaki güven ilişkisi uyarınca çekimi yapılamayan proje nedeni ile ödemeleri belgelendirmek adına prosedür olarak bir hatır senedi şeklinde düzenlendiğini, senedin karşılığında davalının kendisinden hiçbir şekilde bir alacağının bulunmadığını iddia ederek bu senet nedeni ile borçlu olmadığının tespitini istemiştir. Davalı ise, davacının şirketten aldığı peyder pey borçlar karşılığında 01.03.2013 tarihli————adı altında yapılan protokol uyarınca bononun düzenlendiğini, davacının davalı şirkete toplam borcunun 800.000,00 TL olduğu hususunda tarafların mutabık kaldığını, davacının bononun vadesi gelmesine rağmen borcunu ödememesi üzerine mahkemeden ihtiyati haciz kararı alınarak icra takibine konulduğunu, yapılan icra takibi sırasında da davacı borçlu ile aralarında takip konusu borcun icra dairesi dışında itfası amacıyla —-6 tarihinde—— adlı bir belge imzalandığını, davacının bu protokole uygun olarak —- tarihinde ilk taksit —- TL yi ödediğini, davacı borçlunun üzerinde ——- İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün ——— Esas ve ——- Talimat numaralı dosyası ile hacizli taşınmazın açık arttırma dışında satışı konusunda davacı borçlunun 3. Bir kişi ile anlaştığını ve taşınmazı satın alan adına 3. Şahıs tarafından kalan borcun 700.000 TL lik kısmının da 02.03.2017 tarihinde ödendiğini kalan bakiyenin ise talep edilmediğini savunmuştur.
Davalı yan savunması doğrultusunda “———– başlıklı ve protokol başlıklı tarafların imzası bulunan yazılı delilleri dosyaya sunmuştur. —– başlıklı yazılı delilin yapılan incelenmesinde; belgenin davacı ile davalı şirket arasında; —…. Aralarındaki fikri haklara dair ilişkiden kaynaklanan karşılıklı hak ve alacakları cihetinden aşağıdaki şekilde mutabakata vararak; a) 01.03.2013 tarihi itibariyle …’nın ———–olan borcunun 800.000 TL olduğunda… Hesaben mutabık kalmışlardır. b)… hesabın mutabık kalınan 800.000 TL tutarındaki borcuna karşılık bir kıt’a 800.000 TL lik emre muharrer bonoyu tanzimen, keşide ve imza ederek ————-işbu tutanak ile birlikte tevdii ile teslim etmiştir.01.03.2013” şeklinde düzenlendiği, protokol başlıklı yazılı belgenin; “alacaklı …vekili Avukat … tarafından İstanbul Anadolu (16). İcra Müdürlüğü’nün ——— Esasına kayden borçlu … aleyhine yapılan icra takibine konu, borçlu …’nın 800.000 TL takip aslı, 3.221,92 TL işlemiş faiz, 1.600 TL bono komisyonu ve 400 TL ihtiyati haciz gideri ile birlikte 805.221,92 TL takip çıkışlı borcunun haricen ifası konusunda alacaklı ve borçlu karşılıklı mutabakatla aşağıdaki şekilde anlaşmışlardır: 1-) Taraflar 05.09.2016 tarihi itibariyle 805.221,92 TL takip çıkışlı borcun ferileri olan a-)4.026,11 TL takip ikame gideri, b-) 100 TL başvuru harcı ve tebliğ gideri, c-)46.158,88 TL takip vekalet ücreti , d-)36.637,60 TL (%4,55 oranında) tahsil harcı, e-)16.000,00 TL (%2 oranında) cezaevi harcı ile birlikte toplamda 908.144,51 TL (Dokuzyüzbindörtyüzkırkdört lira ellibir kuruş)’ a baliğ olduğunu müdriktirler. 2-)Borçlu Kurdet Sabancı’nın, alacaklı …den “——–” adlı dizisinin yönetmenliğine karşılık 3 bölüm bedeli toplam 75.000,00 TL (Yetmişbeşbin lira) alacaklı olduğu ve mahsubu hususunda taraflar mutabıktırlar. 3-) borcun ifasını teminen borçlu tarafından yapılacak ödemenin; a-)parça parça surette ancak 31.03.2017 tarihine kadar tamamı ödenmek kaydı ile itfa edilmesi halinde; takip çıktısı tutarı üzerinden iskonto edilerek asıl alacak tutarı 800.000 TL üzerinden borçlunun 75.000,00 TL alacağının mahsubu sonrasında kalan 725.000,00 TL ye ilaveten takip gideri 4.026,11 TL, başvuru harcı 100 TL takip vekalet ücreti ise; iskonto edilerek 40.000,00 TL olarak nihayet toplamda 769.126,11 TL alacaklıya ödenmek sureti ile itfa edilmiş kabul edilecek, takip tarihinden borcun nihai itfa tarihi olan 31.03.2017 tarihine kadar geçen süre için borçludan herhangi bir faiz talep olunmayacaktır. Her ne kadar 31.03.2017 tarihine kadar ödenmesi kaydı ile borç 769.126,11 TL si olarak sabit olsa da bu hal gerçekleşmediği takdirde ikinci bir borç tasfiye şekli olarak taraflarca öngörülen taksit sayısı 10 olup, ödemeler aşağıda yazılan düzenlemeler hariç beher ay başınadır. Dosya borcunun ilk taksidi 30.12.2016 tarihinde, 76.912,50 TL olarak ödenecek olup, beher ayın sonuncu iş günü olmak üzere bakiyesi 76.912,50 TL eşit taksitler olarak her ay borçlu tarafından ödenmeye devam edilecektir. b-)borcun bütünü ile 31.Mart.2017 tarihine kadar itfa edilmemiş olması halinde; yine mahsup edilen tutar ve vekalet ücretinde yapılan iskonto sonrasında kalan 769.126,11 TL’den 31.03.2017 tarihine kadar; varsa, yapılan kısmi ödeme miktarının tenzilinden bakiye tutar 30.04.2017 tarihinden başlayarak aylık (6) altı eşit taksitte ödenecektir. Ancak bu takdirde 31.03.2017 tarihi itibariyle borçlunun bakiye mevcut borcuna 31.03.2017 tarihinden itibaren borcun itfaına kadar olan süre için yıllık %10,5 avans faizi üzerinden tahakkuk ettirilerek aylık; toplamda (6) altı ay taksit tutarları belirlenecektir. c-)Borçlu 31.03.2017 tarihine kadar ödeyeceği… Tahsil harcı ödemesi borçlu tarafından yapılacaktır. d-)alacaklı, borçlu tarafından protokol konusu ödemelerin zamanında ödenmesi koşulu ile haciz konusu edilen gayrimenkulün satış işlemleri konusunda herhangi bir talepte bulunmayacaktır. Keza, 3. Kişilerdeki hak ve alacakların haczi dahil ve fakat sayılanla sınırlı olmaksızın herhangi bir ek haciz işleminde bulunmayacaktır… e-)Dosya borcunun ödenmesini, dosya harçlarının borçlu tarafından ödenerek hacizlerin fek edilmesini müteakiben ve eş zamanlı olarak taraflar karşılıklı olarak en geniş anlamda gayrikabili rücu birbirlerini ibra edecekler ve birbirlerinden dosya borcu ile ilgili talepte bulunmayacaklardır…” şeklinde düzenlendiği ve bu protokolünde hem davacı asil hemde davalı vekili tarafından imzalandığı görülmüştür. Yine davalı tarafça davacının protokol uyarınca yaptığı ilk taksit ödemesine ilişkin Yapı Kredi Bankası’na ait 30.12.2016 tarihli 76.912,50 TL lik dekont örneği sunulmuştur.
Davalı tarafça davacının imzası bulunan ve dosyaya sunulan yukarıda açıklanan hesap mutabakatı bono teslimi ile protokol davacı asile HMK 169-171 maddeleri uyarınca isticvap davetiyeleri ile tebliğ edilmiştir. Davacı yan davalı tarafça sunulan belgelerdeki imzalara itiraz etmemiş, işbu belgelerin içeriklerine bakılmaksızın davalı şirket yetkilisine duyulan güven çerçevesinde bu belgelerin imzalandığı, belgelerdeki yazıların davacıya ait olmadığını, davalı şirket yetkilisinin kendisinin ortakları karşısında zor duruma düşmemesi için işbu dava konusu bono ile davalının sunduğu belgeleri imzalaması gerektiğini belirtmesinden dolayı güvene dayalı olarak bu belgelerin imzalandığını bildirmiştir.
Davaya konu edilen bono hukuki niteliği itibariyle soyut bir borç ikrarı olup; TTK 776 maddesinde; “… kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini…” içerir şeklinde açıklanmıştır. Bono ile birlikte, bonoyu düzenleyen kişi bonoda belirtilen miktarı ödemeyi taahhüt etmektedir. Davacı taraf borçlu olmadığını iddia ettiği bonoyu hatır senedi olarak düzenlendiğini ve davalıya borcunun olmadığını iddia ederek ödenen 700.000 TL lik kısmın iadesini talep etmektedir. Bononun hatır senedi olduğu iddiasını ispat yükü davacıya ait olup, bu iddiasını ancak yazılı delil olarak ispatlayabilir. Davacı tarafça dosyaya bu mahiyette yazılı delil sunulamamıştır. Davacı ayrıca senetteki malen kısmının davalı tarafından tahrifat yapılarak nakden şeklinde düzeltildiğini, senette talil yapıldığını iddia etmiştir. Bu durumda davacının iddiası doğrultusunda talil yapıldığı yönünde bir inceleme yapılmış ve sonuçta davacının iddia ettiği gibi senedin veriliş sebebinin talil edildiği anlaşılsa idi bu kez ispat yükü davalı tarafa geçecek idi. Zaten dava dosyasında davalı taraf bu iddianın dışında senedin davacının davalıya olan borçları karşılığında verildiğine dair imzası davacı tarafça inkar edilmeyen sadece içeriği okunmadan imzalandığı iddia olunan hesap mutabakatı ve bono teslim belgesi sunularak senedin davalıya veriliş sebebinin davacının kendisine olan borçları olduğunu ispat ettiği gibi sonrasında da takibe konu edilen senetten kaynaklı icra takibindeki alacağın davacı tarafça davalıya ödenmesi yönünde de protokol başlıklı 19.10.2016 tarihli yine imzası davacı tarafça kabul edilen yazılı delili ibraz etmiştir.
İspat yükümlülüğü doğrultusunda davacı yazılı delil sunamadığı için yemin deliline dayanmıştır. Davalı taraf yemin teklifini kabul ederek 26.09.2018 tarihli duruşmada davalı şirket yetkilisi yemin edimini ifa etmiştir. Davacı senedin hatır amaçlı verildiğini, senet nedeniyle gerçekte borçlu olmadığını iddia etmiş , iddiasını ispata yarar yazılı delil sunmamıştır. Aksine , davalı taraf kendisine teklif edilen yemini ifa ettiği gibi senedin kendisine veriliş sebebinin davacıdan olan alacağı olduğunu yazılı delillerle ispatladığından, davanın aşağıdaki şekilde takdiren reddi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yazılı gerekçe ile ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 35.90 TL karar ve ilam harcının dava açılırken peşin olarak yatırılan 11.954.24 TL harç ile bilahare dava değeri üzerinden tamamlanan 1.707.75 TL harcın toplamı olan 13.662.00 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 13.626,10 TL karar kesinleştiğinde ve istemi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan harç ve giderlerin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça herhangi bir gider sarfedilmediğinden bu konuda karar verilmesine yerolmadığına, davalı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra ve talep halinde davalıya iadesine,
5-Hüküm tarihinde yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca davalı yararına tayin ve takdir edilen 45.950.00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak vekille temsil edilen davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansının da kullanılmayan kısmının karar kesinleştikten sonra ve talep edilmesi halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/11/2018