Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/335 E. 2021/930 K. 28.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/335 Esas
KARAR NO: 2021/930
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 03/01/2017
KARAR TARİHİ: 28/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların müşterek çocukları ——-araçla seyir halinde iken vefat ettiğini davalı şirketin bu aracın —- düzenlediğini, bu sebeple şirkete başvurulduğunu, davalı şirketin araç sürücüsünün kusuru sebebiyle, tazminat talebini reddettiğini, oysa —- hükmü karşısında red beyanının yerinde bulunmadığının, —– göre, mirasçıların taleplerini engelleyecek bir durumun olmadığını, davacıların çocuklarının ölümüyle büyük üzüntü duyduklarını belirterek bu sebeple her bir yönünden — destekten yoksun kalma tazminatı ile anne baba için —- olmak üzere toplam —manevi tazminatın olay tarihinden faiziyle davalıdan tahsiline ve adli müzaheretten faydalandırılmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili —- tarihli dilekçesi ile her ne kadar önceki taleplerinde manevi tazminat olarak davayı açmış ise de olayın mahiyeti itibariyle ve davalı —- içeriği itibariyle de destekten yoksun kalma tazminatı güvence altına alınmış olup, manevi tazminat olarak bir sorumluluğunun olmadığını ve davayı fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere davacı —- için —, davacı — destekten yoksun kalma tazminatı, —— destekten yoksun kalma tazminatı olarak ıslah ediyoruz şeklinde beyan dilekçesi sunmuş olup davasını ıslah etmiş olup, ıslah dilekçesi usulüne uygun olarak davalıya tebliğ edilmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davada öncesi davacı yan aynı kaza ile ilgili olarak müvekkil şirket aleyhine —— sayılı dosyasından dava ikame etmiş olduğunu, söz konusu dosyada davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, sonrasında davacının aynı kazayla ilgili müvekkil şirket aleyhine Huzurdaki davayı açtığı anlaşılmış olduğunu, taraflarınca dava dilekçesinin tebliğ edildiğini, konusu ve tarafları aynı olan iki dava söz konusu olduğundan derdestlik itirazında bulunduklarını, davayı ve müvekkil şirket sorumluluğunu kabul anlamına gelmemek kaydıyla—- plaka sayılı araç müvekkil şirket nezdinde —— olduğunu, müvekkil şirket, ancak sigortalısının kazadaki kusuru oranında ve maddi zararın varlığı ispat edildiği takdirde, —- maddi zarardan sorumluluğu poliçe azami teminat limitiyle sınırlı olarak söz konusu olabileceğini, huzurdaki davada araç sürücüsünün vefat nedeniyle tazminat talep etmekte olduğunu, tazminat talep edenlerden baba —– ayrıca araç işleteni olduğunu, —— göre müteveffa kazayı bizzat gerçekleştiren kişi olduğundan ve kusurlu olduğundan , kendi yaptığı kazada gördüğü zarardan dolayı —- sürücünün aracın ——- başvurarak tazminat talebinde bulunamayacağını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Konusu: Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davaya konu trafik kazası nedeniyle kusur ve davacıların desteklerini kaybedip kaybetmedikleri ile davalı tarafın zararı tazmin yükümlüsü olup olmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, destekten yoksun kalma tazminatı(maddi tazminat) ve manevi tazminat davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun 49. Maddesindeki “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik olunan — tarihli ölümlü trafik kazası tespit tutanağına göre; sürücüsü tespit edilemeyen —- plakalı aracın seyir halindeyken — hatalı şekilde manevra yapması sonucu aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek önünde seyir halinde olan— plakalı araca çarptığı, çarpmanın akabinde araç yolda dönerek sağ arka köşe kısmı ile —-aracın sağ arka teker kısmına çarparak vurması sonucu maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiği, bu kazanın oluşumunda sürücüsü belirlenemeyen —- araç sürücüsünün kusurlu olduğu yönünde kaza tespit tutanağı düzenlendiği görülmüştür.
Celp ve tetkik olunan tescil bilgileri incelendiğinde; kaza tarihi itibariyle— plakalı aracın davacı — kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Dosyada mübrez —-tarafından tanzim edilen —-arasında geçerli olduğu, sigortalısının —aracın — ile sınırlı olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafından dava konusu kaza nedeni ile —şirketine yapılan başvuru sonrası davalı —- tarafından araç sürücüsünün ehliyetsiz ve % 100 kusurlu olması ve işleten tarafından ileri sürülen tazminat taleplerinin teminat dışında kaldığı gerekçesi ile —- tarihinde talebin reddine karar verildiği görülmüştür.
Dosyada mübrez mirasçılık belgesinin incelenmesinde kazada vefat eden müteveffa — mirasçılarının davacı baba —– olduğu görülmüştür.
Sosyo-ekonomik durum araştırması yapılmış olup, davacı — olduğu , aylık gelirin — olduğu, diğer davacı —- olduğu gelirinin bulunmadığı, babasına ait evde oturduğu, geçiminin eşinin — maaşı ile sağlandığı, diğer davacı —- ise ev hanımı olduğu, gelirinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
Celp ve tetkik olunan—- sayılı dosyasının incelenmesinde davacılar — tarafından davalı —- huzurda görülmekle olan aynı trafik kazası nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı davası açıldığı, dosyanın işlemden kaldırılması ve yenilenmemesi üzerine mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve verilen kararın kesinleştiği görülmüştür.
Dava konusu kaza nedeni ile —-dosyasında yapılan yargılama sırasında alınan kusur bilirkişi raporuna göre dava konusu kazanın meydana gelmesinde müteveffa — kazanın meydana gelmesinde — dereceden asli kusurlu olduğu yönünde rapor düzenlendiği görülmüştür.
Tarafların tüm delilleri celp olunarak bir kusur ve aktüer bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi heyeti dosyaya sunmuş olduğu — tarihli raporunda kusur yönünde yapılan değerlendirmede özetle; davalıya sigortalı araç sürücüsü müteveffa —– —- istikametine seyir halinde iken gereken dikkatini yola vermediği, mahal şartlarına göre kontrolsüz şekilde seyir halinde olduğu, mevcut trafik seyir durumunu dikkate almadığı, sevk ve idare hatası sonucu önündeki —— çarparak savrulduğu ve devamında da çekiciye çarparak olay meydana gelmesine sebebiyet verdiği, sonuç olarak dikkatsiz ve özensiz davranışlarından dolayı ölümü ile neticelenin kazada % 100 oranında kusurlu olduğu yönünde rapor düzenlenmiştir.
Aktüerya uzmanı bilirkişisi ise özetle: dosya kapsamındaki nüfus kayıt örneklerine göre müteveffanın destekliğinden yoksunluk açısından davacı anne — davacı baba —– destekten yoksunluk paydaşlığı olduğu , diğer davacı —-destekten yoksunluk paydaşlığı olduğuna dair herhangi bir bilgi olmadığı, — baz alınarak yapılan hesaplamaya göre ve poliçe limiti de kaza tarihinde — olduğu dikkate alındığında davacı anne —- nihai ve gerçek zararının poliçe limitleri kapsamında ——sonucu — davacı baba —olduğu yönünde rapor tanzim edilmiş, rapor usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiştir.
Davacı vekili — tarihli nisbi harcın tamamlanılmasına ilişkin dilekçesi ile davacı dilekçesinde —- yönünden talep edilen —çıkarılmasına, — tazminat talebinin , davacı — maddi tazminat talebinin — maddi tazminata çıkarılmasına, raporda davacı—– destekten yoksun kalma zararının — artırılarak —- olarak olay tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesine, talep edilen miktarlardan—- manevi tazminat ve —-manevi tazminatın ayrıca olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce davacının nispi harcın tamamlanmasına ilişkin dilekçesi —- tarihli duruşmada —- uyarınca davacı vekilince sorulmuş olup, davacı vekili duruşmadaki beyanında —- talep ediyorum, —-talep ediyorum şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler(TBK m. 51).
Maddi Tazminat
Haksız fiil sonucunda ölüm gerçekleşmişse; cenaze giderleri, ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar uğranılan zararlar olarak kabul edilir.—–
Destekten yoksun kalma zararları, Borçlar Kanunu hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz——-
UYGULANACAK MEVZUAT
—- tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında —-
—- tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği düzenlenen —–şeklindedir.
Yeni — maddesine göre genel şartlar yürürlük tarihi olan — sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır. Bunun doğal sonucu olarak artık eski genel şartların yeni genel şartların yürürlük tarihinden sonra düzenlenen poliçelerde uygulanma imkanı bulunmamaktadır—-
Kaza tarihinin———- tarihinden sonra olması dikkate alındığında, açılan davalar —- tarihinde yürürlüğe giren —- değerlendirme yapılarak hüküm kurulması gerekir——-
SORUMLULUK VE SİGORTA TEMİNATI
Müteselsil Sorumluluk
TBK’nın 61. Maddesine göre; birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.
Aynı şekilde 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu(KTK)’nıun 88. Maddesine göre de bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.
Araç Malikinin Sorumluluğu
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu(KTK)’nıun 85. Maddesi; “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” şeklindedir. Ancak, işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir—–
İşleten; araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.—–
Sigortanın Sorumluluğu
Zarar görenin, —- öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. ———- başvuru tarihinden itibaren en geç — içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya — başvurabilir—-
Sigorta şirketinin sorumluluğu, kaza tarihinde geçerli olan poliçe limitlerle sınırlıdır.—
Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez—-
Davacı tarafın, ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtıklarına, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağına; dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceğine; —- göre, aracın —- davalı — işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı — sorumlu olacağına karar vermek gerekir.——-
TEMERRÜT VE FAİZ
Sürücü ve araç maliki, haksız fiilin işlendiği tarihte temerrüde düşmüş olur—–
Sigortacılar, hak sahibinin —- genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, —- birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.—-
—– göre; Bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için aynı Kanunun 1. maddesinde belirlenen orana göre—- ödemeye mecburdur.
Davacı—-işleten olması nedeni ile sigorta şirketi yönünden 3. Kişi olup olmadığına ilişkin —-
Davacı —- tek taraflı kazada hayatını kaybeden—-eşidir. Davacının bu nedenle destekten yoksun kalma tazminatı talep etmesinde bir engel yoktur ne var ki davacı aynı zamanda aracın işletenidir. Davalı —- kazaya neden olan aracın trafik zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olup —- açıkça, işleten tarafından ileri sürülecek tazminat taleplerinin sigorta teminatı dışında olduğu düzenlenmiştir. O halde burada davacının, davalı —- akidi ve araç işleteni olarak, — yönünden üçüncü kişi olduğu söylenemez. Mahkemece davacı — tarafından açılan davanın reddine karar vermesi doğru olup, — kararın tüm davacılar yararına bozulması doğru olmamıştır.—–
Davacı —– işleten olması sebebi ile davalı — alacaklılık ve borçluluk sıfatlarının birleşip birleşmediğine ilişkin emsal —- :
Dava trafik kazası nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir. —— davacının 3. Şahıs sıfatı ile talep ettiği destekten yoksun kalmaz tazminatı , —- sorumluluğunda olmasına karşın , —– tazminat ödedikten sonra başvuru saliplerinin kazaya kusuru ile sebep olan sürücünün mirasçıları sıfatı ile rücu etme hakkına sahip olması sebebi ile alacaklı ve borçlu sıfatının birleştiği, — gereğince borcu sona erdiren sebeplerin gerçekleştiği kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
— hukuken ödediği tazminatı zararın kusuru ile sebebiyet veren başvuru sahiplerinin murisine, dolayısıyla mirasçıları olan başvuru sahiplerine rücu etmekle mükellef olduğu, bu nedenle de alacaklılık ve borçluluk sıfatlarının birleştiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de dava konusu olayda —- anlamında alacaklılık ve borçluluk sıfatlarının birleştiğinden söz edilemez.
Mahkemece , davacıların kazada hayatını kaybeden araç sürücüsünün desteğinden yoksun kalıp kalmadıkları değerlendirilerek , destekten yoksun kaldıklarının kabulü halinde, — karşısında 3. kişi olarak tazminat talebinde bulunabileceklere kabul edilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. —-
Davalının zamanaşımı itirazı yönünden — kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak — yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak — yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü, yine aynı kanunun —maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım yapılmamış, kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür.
Ceza Kanunu’nda öngörülen daha uzun ceza zamanaşımı —- süresi, olay tarihinden itibaren işlemeye başlar. Sürenin işlemeye başlaması için zarar görenin zararı ve onun failini öğrenmesi gerekmez. Ancak zarar ve onun faili, uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmiş ise davanın, öğrenme tarihinden itibaren —- yıllık süre içerisinde açılması gerekir.
Dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan —– dikkate alındığında — yıllık ceza dava zamanaşımının dolmadığı anlaşıldığından zamanaşımına yönelik istinaf itirazı yerinde değildir. —
Yargı yetkisini, —- adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda—- toplanan/sunulan deliller, —– dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; — tarihinde davacıların oğlu müteveffa —- araç ile yapmış olduğu kazada vefat ettiği , kazanın meydana gelmesinde müteveffa —- % 100 kusurlu olduğu, kaza tarihinde —-şirketi tarafından düzenlendiği ve sigortalısının davacı baba —olduğu , davacı —- müteveffa/desteğin babası olduğu, davacı —- müteveffa/desteğin annesi olduğu, diğer davacı — müteveffanın —– oldukları anlaşılmıştır. Davacı vekili her ne kadar dava dilekçesinde maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuş ise dosyaya sunmuş olduğu ıslah dilekçesi ile talebinin maddi tazminat istemine ilişkin olduğu yönünde davasını ıslah etmiş olup, yargılamaya maddi tazminat yönünden devam edilmiştir. davada — poliçesini düzenleyen — de taraf olması nedeni ile poliçe tarihi itibariyle — tarihinden önce yürürlükte bulunan — gerektiği, bu doğrultuda hazırlanan gerekçeli, denetime elverişli ve somut olaya uygun olması nedeniyle hükme esas alınan — tarihli aktüer hesap bilirkişisi raporuna göre poliçe limitleri dahilinde hesaplanan tazminatın garameten paylaştırılması sonrası davacı — destekten yoksun kalma tutarının — davacı anne —- ise destekten yoksun kalma zararının — olduğu, diğer davacı —-evli olduğu bu nedenle destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunamayacağı , davacı vekilince dosyaya sunulan talep artırım dilekçesinin açık ve anlaşılır olmaması nedeni ile HMK 31 maddesi uyarınca davacı vekiline talebi — tarihli duruşmada açıklatılmış olup, davacı vekili beyanında davacı baba—- destekten yoksun kalmaz tazminatı talebinde bulunduğunu beyan etmiştir. — plakalı aracı kaza tarihini kapsar şekilde— sigortalayan davalı —- davacı tarafın maddi zararından kaza tarihindeki poliçe limitleri içinde kalmak kaydıyla —- olduğu ancak davacı babanın aynı zamanda kazaya sebebiyet veren aracın işleteni olması sebebi ile yukarıda emsal olarak belirtilen —- maddesinde açıkça, işleten tarafından ileri sürülecek tazminat taleplerinin sigorta teminatı dışında olduğu, davacı—– akidi ve araç işleteni olarak, —– yönünden üçüncü kişi konumunda olmadığı bu nedenle davacı işleten baba —– destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunamayacağı ancak diğer davacı anne —- davalı —- yönünden 3. Kişi konumunda olduğu ve destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunabileceği, diğer davacı —– destekten yoksun kalmaz tazminatı talebinde bulunamayacağı, davalı vekili her ne kadar davacının işleten olması nedeni ile alacaklı ve borçlu sıfatının birleştiğini iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş ise de yukarıda belirtilen —— davalının hukuken ödediği tazminatı zararın kusuru ile sebebiyet veren başvuru sahiplerinin murisine, dolayısıyla mirasçıları olan başvuru sahiplerine rücu etmekle mükellef olduğu, bu nedenle de alacaklılık ve borçluluk sıfatlarının birleştiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiş ise de dava konusu olayda —- anlamında alacaklılık ve borçluluk sıfatlarının birleştiğinden söz edilemeyeceği, bu nedenle davalının bu iddiasının yerinde olmadığı, yine davalı her ne kadar zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan —- göre, ceza dava zamanaşımı — yıldır. Kaza tarihi olan —- dava tarihi olan——- tarihi dikkate alındığında ——ceza dava zamanaşımının dolmadığı anlaşıldığından zamanaşımına yönelik davalı itirazının yerinde olmadığı, zararın haksız fiilden doğmuş olması ve bir ticari işletmeyi ilgilendirmemesi nedeni tazminat alacağına yasal faiz uygulanması gerektiği, davalı —- yönünden temerrüdün davacıların —— yaptığı başvuruyu reddettiği tarih olan — tarihinde gerçekleştiği sonuç ve vicdani kanaatine—- varılarak davanın —- işleten olması nedeni ile — yönünden davanın reddine, yine —-yönünden müteveffanın desteği olmaması nedeni ile reddine karar verilmek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1——- yönünden açılan tazminat davasının reddine,
2—— yönünden açılan tazminat davasının reddine,
3—–yönünden açılan destekten yoksun kalma tazminatı davasının kabulü ile —-tazminatın — tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Harçlar Kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 5.091,17 TL harçtan daha önceden tamamlama harcı olarak ödenen toplam 4.031,90 TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 1.059,27 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T göre hesaplanan 10.488,97 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T göre vekalet ücreti red edilen miktarı geçemeyeceğinden 10.488,97 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti, tebligat, posta ve diğer masraflar olmak üzere toplam 1.722,50 TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 654,55 TL lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinden bırakılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı vekilinin yokluğunda verilen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile —–Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/12/2021