Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/279 E. 2019/1261 K. 17.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/279 Esas
KARAR NO : 2019/1261

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/03/2017
KARAR TARİHİ : 17/12/2019
GEREKÇENİN YAZILDIĞI TARİH : 12/03/2020

DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu ——– havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı arasında ——————– imzalandığını, bu protokol gereğince müvekkilinin davalıdan düzenli akaryakıt alımı yaptığını, işbu protokolün 6/2 md yer alan ‘Bayi adayına kırsal motorin ve motorin için alımlarda————— uyguladığı satış fiyatı üzerinden %1 kar ilave edilerek, kredi kartı alımlarda ise satış fiyatının üzerine %2 kar ilave edilerek hesaplanacaktır’ hükmü gereğince müvekkili şirkete ———- uyguladığı satış fiyatı bildirilmediği için müvekkili tarafından ——— faturalarına göre ödemeler yapıldığını, söz konusu almalara ilişkin ————- faturaları incelendiğinde——— protokolün 6/2 md satış fiyatını aşacak şekilde faturalar düzenlediği ve müvekkilin fazla ödeme yaptığının anlaşıldığını, müvekkilinin ——- tesislerinin satış fiyat listesini tesadüfen öğrenmek suretiyle mukayese yapma imkanına kavuştuğunu ve bu şekilde davalıya fazla ödeme yaptığının farkına vardığını, ——— tesisleri tarafından akaryakıt şirketlerine yapılan satış listelerinin—-tarafından kayıt altında tutulduğunu, ancak müvekkilinin bu kayıtlara ulaşması mümkün olmadığı için zararının ne kadar olduğunu tam olarak hesaplanamadığını, elde mevcut bilgi ve belgeler çerçevesinde iade alacağa konu miktar tam olarak belirlenemediği için şimdilik 13.877,00 TL tespit ettiklerini, fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuklarını, ——- tesislerinin akaryakıt şirketlerine yaptığı satışlara ilişkin fiyat listeleri —— istendiğinde faturalar üzerinde yapılacak inceleme neticesinde müvekkili şirketin alacağının tam olarak belirlenebileceğini, taraflar arasında sözleşme ilişkisi devam ederken aynı taraflarca 19.08.2013 tarihinde imzalanan protokolün 5’ci md yer verilen ‘Ayrıca işbu protokolün imzalanması ve bayilik sözleşmesinin bir yıl uzatılmasından sonra——- ilave marj uygulanmayacaktır’ hükmü gereğince davalının müvekkiline litre başına 25 Kuruşluk tahsilat yaptığını açıkça beyan ettiğini, açıklanan nedenlerle haklı davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik tespit edilen 13.877,00 TL iade alacağın doğmasına sebep olan her faturanın ödendiği tarihten itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte iade edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 17/12/2019 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; Davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 13/11/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili şirket ile davacının ilk olarak 27.04.2010 tarihinde ——- imzalamak sureti ile bayilik ilişkisi kurulmak üzere mutabakat sağlandığını akabinde 10.05.2010 tarihinde nihai bayilik sözleşmesi imzalandığını, tarafların aynı tarihli imzaladıkları ——— de ek kurallar üzerinde mutabakata vardıklarını, davacının alacak taleplerinin 2011-2012-2013 yıllarına ilişkin müvekkili şirkete ödediğini iddia ettiği bedellerden fazlasının iadesine ilişkin olup, gerek bahsi geçen yıllar itibariyle gerekse de bayilik sözleşmesinin feshine rağmen bugüne kadar hiçbir şekilde talep ve dava edilmediğini, bu durumda 2011 yılı talepleri için 6 yıllık, 2012 yılı için 5 yıllık ve 2013 yılı içi 4 yıllık sürelerin geçtiği, davacının taleplerinin sebepsiz zenginleşme istemine ilişkin olduğu dikkate alındığında TBK md 82 hükmüne göre 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunun açık olduğunu, davaya konu dönemlere ilişkin satışların ödemelerinin bayi tarafından ne şekilde (vadeli mi yoksa nakit mi) yapıldığının davacı tarafça bildirilmediğini, davacının iddiasının aksine müvekkilinin peşin alımlarda %1 kredi kartı ile yapılan satışlarda ise %2 kar ile satış yaptığını, ancak protokolün 6/2 kapsamında ——— günün koşullarına göre vade ve vadeli satış fiyatına uygulanacak iskonto oranlarını tek taraflı değiştirme hak ve yetkisine sahiptir’ hükmüne riayet ettiğini, vadeli satışlarda satış fiyatı üzerine vade farkı uygulanacağı bunun da başlı başına protokolün 6/2 md son cümlesi uyarınca verildiğinin açıkça ortada olduğunu, davacının TTK 17 md uyarınca bir tacir olup 22 md kapsamında gereken özeni göstermeyerek ticari iş ve işlemlerinde basiretli bir iş adamı gibi davranmadığını, davacının akdi ilişkinin kurulduğu günden itibaren sözleşmede yer alan hükümlerden haberdar olup kabulünde olmasına karşın müvekkilinin satış oranı değişikliği hakkını inkar ederek müvekkilinin bu hakkını kullanmasını kabullenemediğini, davacının litre başına uygulanan ilave kar marjının bilgisi dışında olduğu iddiasının tamamen gerçek dışı olup ticari ilişkiye ve teamüle aykırı olduğunu, davacıya yapılan satışların müvekkili tarafından yasal ve mali disiplin prosedürlerine uygun şekilde fatura edildiğini ve ticari defter kayıtlarına işlediğini, bayinin her satıştan sonra satışlara ilişkin fatura dahil tüm belgelere sahip olduğunu, davacı bayinin tebliğ aldığı ve bedelini de ödediği akaryakıt alımlarına ilişkin hiçbir faturanın içeriğine bu güne kadar hiçbir itiraz ve çekincesinin olmamasının bu dava yönünden Mahkeme tarafından göz ardı edilmemesi gereken önemli husus olduğunu, İzah olunan nedenlerle, davacının alacak taleplerinin talep olunan dönemlerin 2011-2012-2013 yılları olması ve aradan geçen uzun süre göz önünde bulundurularak süre yönünden zamanaşımına uğradığının tespiti ile zamanaşımı defi nedeniyle davanın reddine, davacı aynı zamanda bir tacir olduğu TTK 17/2 md uyarınca her tacirin basiretli bir iş adamı gibi davranması gerektiği, yine TTK 22 md uyarınca da tacirin mahkemeden indirim talep edemeyeceği hükümleri birlikte nazara alınarak mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 17/12/2019 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; Davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde akaryakıt bayilik sözleşmesi ve protokolüne istinaden belirlenen oranların üzerinde litre başına fazladan ücret tahsil edilip edilmediği, talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, vade ve vadeli satış fiyatına uygulanacak iskonto oranlarının davalı tarafın tek taraflı olarak belirleme yetkisi bulunup bulunmadığı noktasındadır.
DELİLLER :
-Taraflar arasında imzalanan—– tarihli bayilik protokolü sureti,
-Taraflar arasında imzalanan — tarihli protokol sureti,
——————tanzim edilen fatura suretleri,
-Talimat mahkemesince alınan 05/03/2018 tarihli mali müşavir bilirkişi raporunda özetle; davacı şirketin 2011 yılı ticari defterlerinin açılış onamalarının yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, yevmiye defteri ve envanter defterinin kapanış onamalarının yaptırılmamış olduğu, diğer yandan 2012 ve 2013 yıllarına ait ticari defterlerinin; açılış ve kapanış onamalarının yasal sürelerde ve usulüne uygun şekilde yaptırıldığı, kayıt nizamlarının usulüne uygun olduğu, ticari defterlerin birbirini tamamladığı, davacı şirketin ticari defter kayıtları ile davalının dosyaya sunmuş olduğu davacı şirkete ait hesap dökümleri birlikte değerlendirildiğinde; davacının peşin motorin alımı karşılığında, davalı şirketin——tarihli protokolün 6/2 md. kararlaştırılan kar oranından yüksek kar oranı uygulanmış olması nedeniyle davacının —– yılından 665,53TL olmak üzere toplam 18.638,23TL fazla ödeme yaptığını, davalı tarafından, peşin motorin satışı karşılığında 2011, 2012 ve 2013 yıllarında kesilen 76 adet faturalara, protokolün 6/2 md. kararlaştırılan kar oranından yüksek kar oranı uygulanarak fazla tahsilat yapılmış ise de, davacının bu faturalara ihtirazi kayıt koymadan, süresinde itiraz etmeden bedellerini davalıya ödenmiş olması nedeniyle; TTK 21/2 maddesi uyarınca, bu faturalara 6 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturalarda gösterilen motorin litre fiyatını kabul etmiş sayılıp sayılmayacağı, davalının zamanaşımı itirazı ile davacının —- rafineri çıkış fiyatlarını bilebilecek durumda olup olmadığının değerlendirilmesinin takdiri sayın mahkemeye ait olduğunu, davanın kabulü halinde; davacının 18.638,23TL alacağına davalının temerrüde düştüğü dava tarihinden itibaren “avans faiz” oranında faiz talep edebileceğini beyan ve rapor etmiştir.
-01/08/2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; Dava dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler, davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenmiş talimat bilirkişi raporu ile davalı şirketin usulüne uygun tutulduğu anlaşılan ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu açıklanan nedenlerle, sayın Mahkemenin kabulü halinde, davalı dağıtıcının taraflar arasında akdedilen—— koşullarına göre vade ve vadeli satış fiyatına uygulanacak iskonto oranlarını tek taraflı değiştirmek hak ve yetkisine sahiptir’ hükmünde olduğu, taraflar arasında 19.08.2013 tarihli ikinci protokolün imzalandığı, bu protokolün bir nevi —-olduğunun söylenebileceği, zira davamız davacısı bayiinin davalı … şirketine 2010-2011 ve 2012 yıllarında taahhüt ettiği miktarda ürün almadığından dolayı 52.075,00 TL cezai şart borcu bulunduğu, sözleşmenin bir yıl daha uzatılması halinde dağıtıcı şirketin bu cezai şart talebinden vazgeçeceği, karşılıklı olarak imza tarihine (19.08.2013) kadar ki tüm hak ve alacaklardan feragat etmiş sayılacakları, bu hususta herhangi bir takip veya dava açmayacakları ve karşılıklı ibranın oluştuğu konusunda uzlaştıkları, davacı taraf işbu protokolde yer alan —– sözleşmesinin bir yıl daha uzatılmasından sonra—- atımlarına 25 kuruşluk ilave marj uygulanmayacaktır’ maddeye dayanarak davalı dağıtıcının davacıdan litre başına 25 kuruşluk tahsilat yaptığını açıkça kabul ettiğini iddia ettiği, oysa söz konusu protokol altında davacı bayiinin de imzası bulunduğu, o halde davalı dağıtıcının protokol tarihine kadar 25 kuruşluk ilave marj aldığı hususu davacı bayiinin de kabulünde olduğu, 19.08.2013 tarihli SULH Protokolü sonrasında taraflarca 21.08.2013 tarihinde 16 maddeden oluşan ——’ imzalandığı, 6102 sayılı TTK md 21/2 ‘Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın İÇERİĞİ hakkında bir itirazda bulunmamış ise bu içeriği kabul etmiş sayılır’ hükmünde olduğu, dosya içeriğinde davacı bayiinin davalı satıcı/dağıtıcının faturalarının içeriğine karşı yapmış olduğu herhangi bir ihtarı bulunmadığı, bu halde davacı tarafın davalı faturalarının içeriğini kabul etmiş sayılması gerektiği, diğer yandan davacı bayiinin aldığı akaryakıtın kendisine geliş fiyatını bilmesi gerektiği gibi, her zaman kontrol edebileceği ve başka istasyon ve bayilerin piyasa fiyatları ile mukayese etme imkanına sahip olduğu, bayiinin basiretli bir iş adamı gibi davranması gerektiği,——internet sitesine girildiğinde ürünün cinsini, yılını, rafineri adını işaretlediğinizde yıllar itibariyle toptan satış fiyatlarını listelediği, davanın zamanaşımına girip girmediğinin hukuki olduğundan Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, davacının talep edebileceği bir alacağının bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
-02/04/2018 tarihli ıslah dilekçesi,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Dava sözleşmeye aykırılık nedeni ile açılan iade alacağı davasıdır.
Mahkememizce uyuşmazlık; akaryakıt bayilik sözleşmesi ve protokolüne istinaden belirlenen oranların üzerinde litre başına fazladan ücret tahsil edilip edilmediği, talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, vade ve vadeli satış fiyatına uygulanacak iskonto oranlarının davalı tarafın tek taraflı olarak belirleme yetkisi bulunup bulunmadığı olarak tespit edilmiştir.
Mahkememizce tarafların dilekçelerinde bildirdikleri delilleri toplanmıştır.
Çorum —–. Asliye Hukuk Mahkemesinin—- Talimat dosyası ile uyuşmazlık hakkında davacı tarafın 2010-2011-2012-2013 ticari defterleri mali müşavir bilirkişi tarafından incelenerek rapor aldırılmıştır.
Davacı vekili tarafından 02/04/2018 tarihli ıslah dilekçesi sunulmuştur.
Mahkememizce uyuşmazlık hakkında davalı tarafın 2010-2011-2012-2013 yıllarına ait ticari defterleri bir mali müşavir ve akaryakıt uzmanı bilirkişiye tevdi ile rapor aldırılmıştır.
Dosyada mevcut tüm deliller değerlendirilerek hükme esas alınan 01/08/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporu dayanak yapılarak; taraflar arasında 27/04/2010 tarihinde bayilik protokolü, 10/05/2010 tarihinde ise akaryakıt istasyonu bayilik sözleşmesi imzalandığı, davacı——— tarihli bayilik sözleşmesi gereği 2010-2011 ve 2012 yılı için tahhüd ettiği akaryakıtı alamadığı için davalı —— 52.075 TL cezai şart borcu bulunduğu, tarafların 19/08/2013 tarihinde yeni bir protokol düzenlediği, protokolün sulh protokolü mahiyetinde olduğu, 19/08/2013 tarihli protokolden sonra tarafların 21/08/2013 tarihinde akaryakıt istasyonu bayilik sözleşmesi imzaladığı,
Davalı dağıtıcının taraflar arasında akdedilen 27/04/2010 tarihli bayilik protokolünün 6. Maddesine göre “.—– günün koşullarına göre vade ve vadeli satış fiyatına uygulanacak iskonto oranlarını tek taraflı olarak değiştirmek hak ve yetkisine sahiptir…” hükmünde olduğu, taraflar arasında 19/08/2013 tarihli 2. Protokolün imzalandığı bu protokolün sulh protokolü mahiyetinde olduğu, zira davacı bayinin davalı … şirketine 2010-2011-2012 yıllarında taahhüt ettiği miktarda ürün almadığından dolayı 52.075 TL cezai şart borcu bulunduğu, sözleşmenin 1 yıl daha uzatılması halinde dağıtıcı şirketin bu cezai şart talebinden vazgeçeceği, karşılıklı imza tarihine kadarki (19/08/2013) tüm hak ve alacaklarından vazgeçmiş sayılacakları, bu hususta herhangi bir takip veya dava açmayacakları ve karşılıklı ibranın oluştuğu konusunda uzlaştıkları, davacı taraf iş bu protokolde yer alan “akaryakıt bayilik sözleşmesinin 1 yıl daha uzatılmasından sonra ———– alımlarına 25 kuruşluk ilave marj uygulanmayacaktır” maddesine dayanarak davalı dağıtıcıdan litre başına 25 kuruşluk tahsilat yaptığını açıkça kabul ettiğini iddia ettiği, oysa söz konusu protokol altında davacı bayinin de imzası bulunduğu, davalı dağıtıcının protokol tarihine kadar 25 kuruşluk ilave marj aldığı hususu davacı bayinin kabulünde olduğu, 19/08/2013 tarihli sulh protokolü sonrasında taraflarca 21/08/2013 tarihinde 16 maddeden oluşan akaryakıt bayilik sözleşmesi imzalandığı, 21/08/2013 tarihli bayilik sözleşmesinin 11. Maddesinin devir sözleşmesi niteliğinde olduğu, davalı dağıtıcının ticari defter ve kayıtlarının esas alınması gerektiği, TTK 21/2 maddesine göre fatura alan kişinin aldığı tarihten itibaren 8 gün içerisinde fatura içeriği hakkında itirazda bulunmamış ise bu içeriği kabul etmiş sayılır hükmünde olduğu, dosya kapsamında davacı bayinin davalı dağıtıcının faturaların içeriğine karşı itirazına ilişkin herhangi bir ihtarı bulunmadığı, bu halde davacı tarafın davalı faturalarının içeriğini kabul etmiş sayılması gerektiği, davacı bayinin aldığı akaryakıtın kendisine geliş fiyatını bilmesi gerektiği gibi her zaman kontrol edebileceği ve başka istasyon ve bayilerin piyasa fiyatları ile mukayese etme imkanına sahip olduğu, bayinin basiretli bir iş adamı gibi davranması gerektiği,—–internet sitesine girildiğinde ürünün cinsini, yılını, rafineri adını işaretlediğinizde yıllar itibari ile toptan satış fiyatlarının listelendiği, davacının talep edebileceği bir alacağının bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekildi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Başlangıçta peşin olarak alınan 236,99 TL harcın ıslah harcı 85 TL ile birlikte, alınması gerekli olan 44,4 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 277,59 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yargılama sırasında yapılan posta ve tebligat gideri 65 TL, olmak üzere toplam 65 TL’nin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan —- uyarınca 2.725,00 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; artan delil avansının davalıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.