Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/273
KARAR NO : 2018/1216
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/03/2017
KARAR TARİHİ : 12/12/2018
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dilekçesinde özetle ; müvekkillerinin davalı ————— ———– nin % 50 hisse ile pay sahiplerinden olduğunu, 07.02.2017 tarihli —- verilen ilan gereğince müvekkillerinden davalı şirkete sermaye borcu olduğu iddiası ile şirketin kuruluşu sırasında nakden taahhüt edilen payların ödenmeyen
bedellerinin ödenmesinin talep edildiğini, davalı şirketin 2012 yılında kurulduğunu, kuruluş amasında müvekkillerinin sahip oldukları ——organize sanayi bölgesinden kiralanan dökümhanedeki demirbaş, makine alet edavat, hammaddeleri ve yedek malzemelerin 650.000 TL + KDV olmak üzere davalı şirkete satıldığını, bu meblağın % 50’sinin ise —————— % 50’sinin ise ——-….’a hisse oranında satıldığını;——————– ———- bu paranın % 50’si karşılığında 125.000.00 TL peşin, kalan kısmı 12 ayda ödemeyi taahhüt ettiğini, müvekkillerinin yönetim kurulu toplantılarına çağrılmadığını, şirket işlemlerinden müvekkillerinin bilgilendirilmediğini, davalı şirket defterlerinin gerçeği yansıtmadığını, davalı şirketin yönetim kurulu başkanı ————————– yetkili oldukları ——–döktürdükleri dökümleri çaldıklarını ve bu durumun davalı şirketi zarara uğrattığını, şirket kuruluş sözleşmesi uyarınca nakden taahhüt edilen payların itibari değerlerinin en az 1/4’unun tescilden itibaren üç ay içinde, kalanın şirketin tescilini takip eden en geç 3 yıl içinde ödenmesinin taahhüt edildiği halde ———— tarafından hiçbir ödeme yapılmadığını, müvekkillerinin ise sahibi ve yetkilisi oldukları ————-davalı şirketten birikmiş kira alacağının bulunduğunu , bu kira alacağına ilişkin icra takibi başlatıldığını, söz leşmeye istinaden 65 kalemden oluşan demirbaş vs içinde herhangi bir ödeme yapılmadığını , bu alacağa yönelik olarak 552.271,65 TL asıl alacak olarak icra takibi başlatıldığını, müvekkillerinin davalı şirkete sattıkları mallara ilişkin faturalar nedeniyle 64.748,25 TL alacaklarının bulunduğunu, bu alacak içinde icra takibi başlattıklarını, davacı müvekkillerinin davalıya herhangi bir borcu olmadığı gibi tam aksine alacaklarının bulunduğunu, bu alacakların ilan edilen borca mahsup edildiğini, TTK hükümleri gereğince herhangi bir işlem yapılmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini belirterek hertürlü tazminat ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile menfi tespit davalarının kabulü ile müvekkillerinin davalı şirkete herhangi bir borçlarının bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde ; müvekkili şirket tarafından davacılardan talep edilenin şirket kuruluşu sırasında yapmış oldukları taahhüt olduğunu, şirket ana sözleşmesine göre hissedarların taahhüt ettikleri sermaye paylarının 1/4’ünü kuruluş esnasında kalanı ise kuruluştan itibaren üç sene içinde ödeyeceklerini kabul ve taahhüt ettiklerini, bu konuda ana sözleşmede herhangi bir değişikliğin söz konusu olmadığını, davacılar dışında kalan diğer hissedarların sermaye taahhütlerini yerine getirdiklerini, sermaye paylarının ödenmesinin yerine getirilmesi için 18/01/2017 tarihinde yönetim kurulu toplantısı yapıldığını, bu toplantıya sadece davacı …’un katıldığını, TTK hükümlerine göre çağrı ve ıskat ile ilgili işlemlere başlandığını, bu bağlamda tüm ortaklara noter kanalıyla ihtarname gönderildiğini, davacı ortakların bu uyarılara karşı yasal görevlerini yerine getirmemeleri üzerine ikinci ilanın yayınlandığını, ödemlerini yerine getirmemeleri üzerine yeni bir ihtar gönderilerek kendilerine 30 günlük süre içinde taahhütlerini yerine getirmeleri getirmedikleri taktirde ise ıskat edileceklerinin tebliğ edildiğini, verilen süre içinde edimlerini yerine getirmemeleri üzerine ortaklıktan ıskat edildiklerinin bildirildiğini, davacıların ortak müvekkili şirketin hissedarı olmadıklarını, bunun ticaret sicil gazetesinde de yayınlandığını, davacıların edimlerini yerine getirmediklerini, menfi tespite konu olacak herhangi bir delil sunulmadığını, maddi delillerin şirket kayıtları olduğunu, sermaye koyma borcu ile şirketin mali durumu arasında bir bağlantının söz konusu olmadığını, ana sözleşmeye göre borç altına sokan fiili bir akit olduğunu belirterek sermaye koyma çağrısına karşılık edimlerini yasal süreler içinde yerine getirmeyen eski ortakların hiçbir yazılı delile dayanmayan davalarının reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, davacıların ortağı olduğu davalı şirkete sermaye pay borçlarının olmadığının tespiti istemine ilişkin olup İİK 72 ve devamı maddelerine dayanmaktadır.
Tarafların tüm delilleri celp olunarak dava dosyası ve davalı şirkete ait tüm ticari defter kayıt ve dayanak belgeleri üzerinde mali bilirkişi aracılığı ile inceleme yaptırılarak rapor alınmıştır. Alınan raporun dosyadaki verilere uygun ve denetime açık bulunduğu anlaşılmakla hükme esas alınmıştır.
Davacılar davalı şirketin %50 hisse ile pay sahipleri olduklarını, şirketin 2012 yılında kurulduğunu, kuruluş aşamasında sahibi oldukları dava dışı ———— Bölgesinden kiralanan dökümhanedeki ———–, makine alet edevat, hammaddeleri ve yedek malzemelerin 650.000,00 TL + KDV ile davalı şirkete satıldığını ve bu meblağın %50 sinin davalı şirketin dava dışı ortakları olan ——— %50 sinin ise davacı kendileri —————————…’a hisse oranında satıldığını,——– bu paranın %50 si karşılığında 125.000 TL peşin, kalan kısmı 12 Ayda ödemeyi taahhüt ettiğini, davalı şirketin yetkililerinin davalı şirketi zarara uğrattığını, sahibi ve yetkilisi oldukları dava dışı ————- davalı şirketten birikmiş kira alacağının bulunduğunu, bu kira alacağına ilişkin icra takibi başlatıldığını, ayrıca sözleşmeye istinaden ——- oluşan —– için de herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu alacağa yönelik olarak 552.271,65 TL asıl alacak olarak icra takibi başlatıldığını, yine davalı şirkete satılan mallar nedeni ile de bulunan alacaktan kaynaklı icra takibi yapıldığını belirterek her ne kadar davalı şirkete sermaye payı borcu bulunmadığı gibi bulunsa dahi sahibi ve yetkilisi oldukları şirketin davalı şirketten olan alacağın mahsubu halinde tam aksine davalı şirketten alacaklı olduklarını iddia etmişlerdir.
Davalı şirketin celp olunan ticaret sicil dosyasının incelenmesinde; davalı şirketin ana sözleşmesinin 26.04.2012 tarihinde tescil ettirildiği, şirket sermayesinin 1.000.000,00 TL kıymetinde olduğu, bu sermayenin her bir 25.000,00 TL itibari kıymetinde 40 hisseye ayrıldığı, bu hisselerin 12 adetinin (300.000,00 TL ) —–, 12 adet hissesinin (300.000,00 TL ) ————- 4 adet hissenin (100.000,00 TL ) ——–, 4 adet hissesinin (100.000,00 TL) ————- 4 adet hissesinin (100.000,00 TL ) …’a, 4 adet hissesinin (100.000,00 TL ) …’a ait olduğu ve bu hisselerin muvazaadan ari olarak ve tamemen taahhüt edildiği, nakdi sermayenin 1/4 ünün şirketin kuruluşunun tescil tarihinden itibaren en geç 3 ay içinde, kalanı ise yönetim kurulunun alacağı kararlar dairesinde en geç 3 yıl içinde ödeneceği hususunun ana sözleşmenin sermaye başlıklı 6. Maddesinde düzenlendiği görülmüştür. Yine davalı şirketin ticaret sicil dosyasındaki belgelerden şirket yönetim kurulunun 18.01.2017 tarihinde toplandığı ve 2017/1 sayılı kararı ile; ” şirketin ana sözleşmesi gereği ve TTK ilgili hükümleri uyarınca şirket sermaye taahhütlerinin şirket kuruluşundan itibaren 3 yıl içinde ödenmesi kabul edilmiş ve taahhüt altına alınmıştır. Bu sürenin geçmesine karşılık şirket ortaklarının verdikleri taahhütleri yerine getirmedikleri kayıtlardan sabittir. Bu nedenle yasanın ön gördüğü şekilde ortaklara sermaye taahhütlerini yerine getirmek için gerekli ilan ve çağrıların yapılmasına, yapılan çağrı ve ilanlara icap etmeyen ortakların şirket ortaklığından ıskat edilmesine ve bu hisselerin şirkete devir edilmesine ” dair yönetim kurulunca oy çokluğu ile karar alındığı görülmüştür. Toplantıya davacıların da katıldığı,——- kabul etmiyorum şeklinde şerh koyarak böyle bir kararın tüm ortakların katılımı ile genel kurul toplantısında alınması gerektiğini bildirdiği görülmüştür. İlgili karar uyarınca şirket ortaklarına sermaye taahhütünü ödemeye çağrı ilanı yapılmış, bu ilan Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ——— tarihinde (— sayılı ) nüshasında yayınlanmıştır. Bu birinci ilanda şirket ortaklarına ödenmemiş sermaye paylarının 08.032017 tarihine kadar ödeme yapmaları gerektiği bildirilmiştir. Bu çağrı ile birlikte tüm ortaklara Kartal ————- Noterliği 09.02.2017 tarihli ——–yevmiye nolu ihtarnamenin gönderilerek davacı ortakların bu uyarılara karşı borcu ödememeleri üzerine Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’de 23.03.2017 tarihinde ikinci ilanın yapıldığı ve Kartal——-. Noterliği’nin 11.05.2017 tarihli ihtarnamesi ile 30 günlük süre içerisinde taahhütleri yerine getirmeleri, getirmedikleri takdirde ortaklıktan ıskat edileceklerinin tebliğ edildiği, verilen süre içerisinde ödemelerin yapılmamış olması nedeni ile bu kez de Kartal——. Noterliği 29.06.2017 tarihli ——– nolu ihtarnamesi ile ortaklıktan ıskat edildiklerinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Davalı şirketin incelenen ticari defter kayıtlarından şirket ortaklarından —– sermaye taahhüdünün 300.000,00 TL olduğu, ————– tarihi itibariyle taahhüt ettiği sermayenin 255.000,00 TL sini ödediği, şirket ortaklarından —- sermaye taahhüdünün 300.000,00 TL olduğu, ———— tarihi itibariyle taahhüt ettiği sermayenin 110.000,00 TL sini ödediği, şirket ortaklarından——– sermaye taahhüdünün 100.000,00 TL olduğu, 31.12.2013 tarihi itibariyle taahhüt ettiği sermayenin ——– sini ödediği,şirket ortaklarından —— sermaye taahhüdünün 100.000,00 TL olduğu, — tarihi itibariyle taahhüt ettiği sermayenin 42.500,00 TL sini ödediği, şirket ortaklarından …’un sermaye taahhüdünün 100.000,00 TL olduğu, 31.12.2013 tarihi itibariyle taahhüt ettiği sermayenin 30.000 TL sini ödediği, şirket ortaklarından …’un sermaye taahhüdünün 100.000,00 TL olduğu, 31.12.2013 tarihi itibariyle taahhüt ettiği sermayenin 30.000,00 TL sini ödediği, davalı şirketin davanın açıldığı tarih itibariyle alınan mizanına göre davacıların davalı şirkete 330.000,00 TL ödenmemiş sermaye borçlarının bulunduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla davacıların davalı şirkete ödenmemiş sermaye payı borcu bulunmadığı yönündeki iddiaları dayanaksız kalmıştır.
Davacılar davalı şirkete sermaye payı borçlarının bulunması halinde de bu kezde dava dışı olup davacıların ortağı ve yetkilisi bulunduğu ————– davalı şirketten olan alacağına sermaye payı borçlarının mahsubunun yapılarak alacaklı konumuna geçecekleri yönündeki iddiasına gelince de; her ne kadar davacılar dava dışı 3. Şirketin ortağı ve yetkilileri iseler de dava dışı olup kendine özgü tüzel kişiliği bulunan şirket adına takas mahsup def’inin yapılarak kendi borçlarından şirketin alacağının mahsubunu talep edemeyecekleri açıktır. Kaldı ki davacıların bu yönde mahsup yapabilecekleri kabul edilse dahi; davalı şirketin dava tarihi itibariyle dava dışı——- 125.180,03 TL borçlu bulunduğu, bu borcun da davalı şirket tarafından dava dışı 3. Şirkete ödendiği, davalı şirketin dava dışı —— kiracısı olduğu kira ödemelerini banka havalesi ile yaptığı ancak ————– tarafından kira faturaları kesilmediğinden kira faturalarının kesilmesi halinde hesabın kapatılacağı da anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama sonucunda dosya kapsamındaki tüm delillere göre davacıların dava tarihi itibariyle davalı şirkete toplamda 330.000,00 TL sermaye taahhüt borçlarının bulunduğu, davacı ortakların yetkilisi ve ortakları bulundukları dava dışı —– — davalı şirketten olan alacağının davalı şirkete olan borca karşı takas mahsup talep hakkı sahibi olmadıkları, bu hakkın bizzat dava dışı şirketin tüzel kişiliğine ait olduğu, kaldı ki davalı şirkete dava dışı 3. Şirket tarafından kira faturaları kesilmediği, davalıların dava tarihi itibariyle dava dışı 3. Şirkete 125.280,03 TL bedel ödediği bunun dışında faturaya bağlanmış bir borcunun dava tarihi itibariyle defterlerinde görülmediği de anlaşıldığından aşağıdaki şekilde davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yazılı gerekçe ile ;
1-Davanın REDDİNE ,
2-Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 35.90 TL karar ve ilam harcının peşin olarak yatırılan 5.635,58.-TL harçtan mahsubuna, fazla yatırılan 5.599.68 TL harcın karar kesinleştikten sonra ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan harç ve giderlerin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan bir gider bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yerolmadığına,
5-Hüküm tarihinde yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca davalı yararına tayin ve takdir edilen 25.750.00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avanslarının kullanılmayan kısımlarının karar kesinleştikten sonra ve talep etmeleri halinde yatıranlara iadesine,
Dair, davacılar vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.