Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/25 E. 2020/45 K. 21.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/25 Esas
KARAR NO : 2020/45
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/01/2017
KARAR TARİHİ: 21/01/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının ——— İcra Müdürlüğü’nün —— esas sayılı dosyasına ——- tarihinde dilekçe sunarak borca, tüm ferilerine, faiz oranına ve yetkiye itiraz ettiğini, bu itirazın haksız ve kötü niyetli olup ——– İcra Müdürlüğü’nün —– esas sayılı dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi gerektiğini, davalı borçlunun ——– sicil no ile kayıtlı ——– isimli şirket olduğunu, müvekkili ve davalı aralarındaki ticari ilişkiyi reddetmekte ise de takibe konu ——- tarihli cari hesap ekstresinde, davalı———adına, —— tarihli —- TL, —– tarihli —– TL, —— tarihli ——- TL’lik kısmi ödemeler yapıldığını, davalı tarafından yapılan kısmi ödemeler taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığını ispat etmekte olduğunu belirterek, davanın kabulü ile davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin dava dilekçesine karşı huzurdaki davayı herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı anlaşıldı.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup İİK 67 vd maddelerine dayanmaktadır.
Tarafların tüm delilleri celbolunarak dava dosyası ve ibraz edilen davacı ve davalı şirkete ait tüm ticari defter , kayıt ve dayanakları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır. Alınan raporun dosyadaki verilere uygun ve denetime açık bulunduğu anlaşılmakla, hükme esas alınmıştır.
Davaya konu ——- İcra müdürlüğünün —esas sayılı takip dosyasının celbolunarak yapılan incelenmesinde ; davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine —– tarihinde — TL cari hesap alacağı ve — TL takip öncesi faiz olmak üzere——-TL alacağın cari hesaba dayalı olduğu belirtilerek tahsili için genel haciz yolu ile icra takibi yapıldığı, davalının süresi içerisinde takibe itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Mahkememizce davalının davacıdan alımların ilişkin vergi dairesine bildirilen BA formları celp edilmiş incelenmesinde davalının vergi dairesine ——TL beyanda bulunduğu görülmüştür. Davalının adresinin Antalya olması nedeniyle Antalya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine davalının ticari defterlerinin incelenmesi yönünden talimat yazılmış, ve 6100 sayılı HMK nın 220 ve 222. Maddeleriyle 6102 sayılı TTK nın 83. Maddesi gereğince ihtaratta bulunulmuştur. Talimat mahkemesince davalıya bilirkişi incelemesine esas olmak üzere ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmek üzere ihtaratlı davetiye tebliğ edilmiş davalı vekilinin ticari defterleri sunmak üzere bir hafta ek süre talep ettiği, istenilen sürenin talimat mahkemesince verildiği verilen süre içerisinde ticari defterleri ibraz etmemesi üzerine bilirkişi incelemesi yapılamadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce davacının ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup bilirkişinin dosyaya sunduğu ——- tarihli raporunda özetle, davacı ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğunu, davacının ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan takip tarihi itibariyle davalıdan ——- TL alacaklı olarak gözüktüğü, davalının taraflar arasındaki cari hesap ilişkisine göre kısmi ödemelerde bulunduğu taraflar arasındaki ticari ilişkinin mevcut olduğu, ancak davacı tarafından sunulan irsaliyeli faturalarda teslim alan isim veya imzanın bulunmadığı, davacı tarafından bu malların davalı tarafa teslim edildiğinin ispatı halinde davacının alacak talebinde bulunabileceği yönünde rapor tanzim edilmiş ve rapor usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiştir.
Davacı taraf dava dilekçesinin deliller kısmında delil olarak tarafların ticari defter ve kayıtlarına dayanmıştır. Mahkememizce davalının ticari defterlerinin incelenmesi yönünden talimat yazılmış ve talimat mahkemesince davalıya ticari defterlerini sunması için ihtarname gönderilmiş ve ihtarnamede HMK 200-222. Ve TTK 83. Maddeleri gereğince ticari defterlerini sunması istenilmiş olup davalı ticari defterlerini incelemeye ibraz etmemiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş talep edilen alacağın kanıtlandığı ancak icra inkar tazminatı talep etme koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek hüküm kurmak olduğu halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir. (Yargıtay —— H.D. —- E. ——- K.)
Yapılan yargılama sonucunda ; dosya kapsamındaki tüm deliller; vergi dairelerinden celbolunan BA/BS formları , alınan bilirkişi raporuna göre , taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davalının davacıya kısmi ödemeler yaptığı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin var olduğunun sabit olduğu, para borçları götürülecek borçlardan olduğundan davacının ikametgah mahkemesinin de yetkili olduğu, bu nedenle davalının icra takibine yapmış olduğu yetki itirazının yerinde olmadığı, davacı ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu ve ticari defterlerine göre davalıdan —— TL alacaklı olduğu, davacının delil olarak davalı ticari defter ve kayıtlarına dayandığı davalının ise ticari defter ve kayıtlarını yapılan ihtara rağmen bilirkişi incelemesine esas olmak üzere ibraz etmediği, yukarıda belirtilen yargıtay kararına göre davacının alacağını ispatladığı, alacağın likit ve belirlenebilir olduğu icra inkar tazminatı hüküm ve koşullarının oluştuğu, tarafların tacir olması nedeniyle davacının ticari faiz isteminin yerinde olduğu sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1-Davanın KABULÜ İLE
2-Davalının ——— İcra müdürlüğünün —— esas sayılı dosyasına vaki itirazın ——- TL yönünden iptaline,
3-Asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmasına,
4-Alacağın % 20 si oranında hesap edilen 1.800,48 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Başlangıçta peşin olarak alınan 31,4 TL harcın ve icra takibi peşin harcı 46,4 TL’nin, alınması gerekli olan 614,95 TL harçtan mahsubu ile bakiye 537,15 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu peşin harç 31,4 TL, posta ve tebligat gideri 127,35 TL, bilirkişi ücreti 1.150,00 TL, olmak üzere toplam 1.308,75 TL yargılama masrafının davalı taraftan davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 3.400,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/01/2020