Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/181 E. 2018/686 K. 31.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİKARAR

ESAS NO : 2017/181 Esas
KARAR NO : 2018/686

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 31/05/2018

DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu ……. havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; müvekkil davacı şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki neticesinde faturalardan doğmuş olan alacağın tahsili amacıyla İst. And……….İcra Md. 2016/23476 E. sayılı dosyasıyla …… değerinde icra takibi başlatıldığını, borçlunun 18.11.2016 tarihinde yaptığı haksız itiraz nedeniyle takibin durduğunu, borçlu tarafın itiraz sonrası 22.11.2016 tarihinde müvekkil şirkete ait ……… hesabına dava konusu takip borcuna istinaden ……… ödemede bulunduğunu, dava değerinin …… tarihli icra kapak hesabı tutarından yapılan ödemenin düşülmesi sonucu belirlendiğini, davalı borçlu tarafından itiraz sonrasında yapılan ödemenin müvekkil şirketin faturadan kaynaklı alacağının bulunduğunun açık izahı olduğunu, her ne kadar asıl alacak hemen hemen ödenmiş olsa da, itiraz sonucu durdurulmuş olan takip neticesinde bakiye alacak ile takip tarihinden sonra işleyecek faizin, takip masraflarının ve vekalet ücretinin tahsili için işbu davanın açılması zaruretinin hasıl olduğunu, davalının itirazının haksız ve mesnetsiz olup, takibi sürüncemede bırakmaya yönelik ve müvekkil şirketin alacağının muayyen ve likit olduğundan davalının %20′ den az olmamak üzere icra tazminatı ödemesine karar verilmesi gerektiğini iddia ederek, davalı borçlu şirketin haksız ve hukuki mesnetten yosun itirazının iptaline, takibin devamına, %20′ den az olmamak üzere icra inkar tazminatı mahkûmiyetine hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretlerinin davalı şirket üzerine bırakılmasını talep ve dava etmişlerdir.
Davacı vekili 31/05/2018 tarihli celsede esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 31/03/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: müvekkil şirket ile davacı şirket arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, ödeme emri taraflarına tebliğ edildiğinde taraflara arasındaki cari hesap kesilmediğinden borcun muaccel olmadığını, bu sebeple icra dosyasına yapılan itirazın yerinde olduğunu, nitekim taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi çerçevesinde hesap kesim tarihi konusunda anlaşma bulunmadığı gibi borca ilişkin herhangi bir mutabakat da yapılmadığını,ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihte cari hesap devam ettiğinden ödeme emrine yapilan itirazdan sonra davacı taraf ile yapılan görüşmelerde 12.145,00 TL borcun ödenmesi konusunda mutabık kalınarak davacı tarafa ödeme yapıldığını,borç muaccel olmadan müvekkil şirkete karşı alacak iddiasında bulunulması, icra takibi başlatılması ve daha sonra taraflar arasında anlaşma neticesinde borcun ödemiş olmasına rağmen bu davanın açılmasının haksız olduğunu davacının kısmen mi tamamen mi itirazın iptalini talep ettiği hususunun net olmadığını,müvekkil davalı temerrüde düşmemiş bulunduğundan, davacı tarafından talep edilen temerrüt faizi ve faiz oranının haksız ve fahiş olduğunu, davacı tarafından iddia edilen alacağın likit ve muayyen olmayıp yargılamaya muhtaç olduğunu, bu doğrultuda davacının icra tazminatı taleplerinin reddinin gerektiğini savunarak,davacının haksız ve hukuka aykırı davasının reddi ile davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı vekili ………… tarihli celsede esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla, muaccel olmayan bir borç için takip başlatıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde takibe konu fatura bedelinin muaccel olmadan takibe konulup konulmadığı, taraflar arasında cari hesap konusunda mutabakat bulunup bulunmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen İstanbul Anadolu ……. İcra Müdürlüğü’nün 2016/23476 Esas sayılı dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından 04/11/2016 tarihli takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna 14/11/2016 tarihinde tebliği üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve/veya takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın 1(bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekilince dosyaya sunulan ………tarihli faturalar incelendiğinde, davalıya yönelik olarak toplamda 12.390,00 TL bedelli düzenlendiği ve açık fatura niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
Tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiş, inceleme gününde Mahkememize ibraz edilen ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali Müşavir bilirkişi ………. Havale tarihli raporunda özetle; dava dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile tarafların mutabakat içinde oldukları tespit edilen ticari defterlerindeki kayıtları ve mustenidatiarı üzerinde yapılan inceleme sonucuna göre, davacı şirketin 2.781,58 tl asıl alacak üzerinden harçlandırarak itirazın kısmi iptali istemi ile ikame etmiş olduğu işbu davada bakiye asıl alacağının ……. olabileceği, 2.103,46 tl asil alacağa 22.11.2016 tarihine kadar ticari faiz hesap edilmiş ve takip sonrası haricen yapılan ödemeden mahsup edilerek tahsil edilmiş olduğundan,davacı şirketin davanın dayandığı takipte, takibine devam edebileceği, 103,46 tl asıl alacağa 22.11.2016 tarihinden itibaren başlatılmak üzere infaz tarihine kadar faiz işletilebileceğin kanaatine varılmıştır”, şeklinde rapor etmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur(TBK m. 90).
Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir(TBK m. 97).
Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer(TBK m. 117/1).
Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; ( …. ) borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır(TBK m. 117/2).
Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar(TTK m. 10).
Bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1 inci maddede belirlenen orana göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur(3095 s.y. M. 2/1).
…… Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı, yukarıda açıklanan miktardan fazla ise, arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilir. Söz konusu avans faiz oranı, 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı ise yılın ikinci yarısında bu oran geçerli olur(3095 s.y. M. 2/2).
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, ticaret sicil kayıtları, bilirkişi raporu, takip dosyası, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın halli için ticari defter incelemesine karar verildiği, buna göre davacının kendi ticari defterleri itibari ile davalıdan takip tarihine göre 12.145,40 TL alacaklı olduğu, davalının ise kendi ticari defterlerine göre takip tarihi itibari ile davacıya 12.145,40 TL borcunun bulunduğu, davalının 12.145,40 TL ‘ yi 22/11/2016 tarihinde ve davadan önce davacının hesabına yatırdığı, davacının kendi ticari defterlerine göre davalıdan 12.145,40 TL alacaklı olması nedeniyle takibe konu etmiş olduğu 12.390,00 TL alacağın 244,60 TL yönünden takibin yerinde olmadığı ve bu kısma yönelik itirazın haklı olduğu, davacı alacağının bulunduğu 12.145,40 TL yönünden ise icra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması halinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerektiği, dolayısıyla, takipten sonra, ancak dava açılmadan önce yapılmış olan ödeme yönünden dava açılmasında davacı tarafın hukuki yararının bulunmadığı(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.04.2007 gün ve ……………… gün ve ………. sayılı kararları), davalı tarafın davadan önce kısmi ödemede bulunması halinde dahi ödenen miktar yönünden davacı alacaklının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı(Yargıtay …… Hukuk Dairesi’nin 16/01/2017 Tarih, 2016/796 Esas ve 2017/135 Karar sayılı ilamı), icra takibinin itirazın iptali davasının reddine rağmen halen devam ettiği ve bu nedenle Borçlar Kanunu’nun 84. maddesine göre icra giderleri ve faiz hesaplamasının, icra prosedürü içinde ilgili icra müdürlüğünce yapılabileceği, icra müdürlüğünce yapılan işlemlere karşı da şikayet yoluyla İcra Tetkik Merciine başvurulabileceği, alacağını almış olan alacaklının, itirazın iptali davası açmakta hukuki yararının olmadığı(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 21/09/2011 Tarih, 2011/15-494 Esas ve 2011/555 Karar sayılı İlamı), borçlu tarafından takipten sonra ve davadan önce asıl borç ödenmiş ise de takip tarihinden sonra işleyecek faiz, takip masraf ve vekalet ücreti gibi fer’ilerin ödenmediği ileri sürülerek bunlarla ilgili olarak dava açıldığı, takip masraf ve vekalet ücreti, takip giderleri cümlesinden olup takipden sonra işleyecek faizin hesabında takip masraf ve vekalet ücreti ile birlikte infaz sırasında icra müdürlüğünce yapılacak kapak hesabı ile belirleneceği, davaya konu edilen takip giderlerine ilişkin taleplerin, İİK’nın 67. maddesi uyarınca genel mahkemelerde açılacak itirazın iptali davası ile talep edilebilecek olan, takip hukukuna ilişkin alacaklardan olması nedeniyle, bu istemler hakkında ayrıca alacak davası açılamayacağı(Yargıtay ……. Hukuk Dairesi’nin 05/05/2016 Tarih, 2015/17452 Esas ve 2016/8310 Karar sayılı ilamı), bunun gibi takipden sonra davadan önceki tarihte davalı ödemeleri nedeniyle aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilemeyeceği(Yargıtay ……… Hukuk Dairesi’nin 18/03/2015 Tarih, 2014/16757 Esas ve 2015/3798 KARAR sayılı İlamı), takibe konu işlemiş faiz yönünde ise davalı tarafın daha önce temerrüde düşürüldüğü ispatlanamadığından davalı takip borçlusunun bu yöndeki itirazının yerinde olduğu sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Davalı tarafın şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Başlangıçta peşin olarak alınan 47,51 TL karar ve ilam harcının işin hitamında ödenmesi gereken 35,9 TL harçtan fazla olduğu anlaşıldığından 492 sayılı harçlar kanunun 31. maddesi gereğince fazla alınan 11,61 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya ödenmesine,
4-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca, artan gider avansının davacıya; artan delil avansının davalıya iadesine,
7-Karar kesinleştiğinde, İstanbul Anadolu ……… İcra Müdürlüğünün 2016/23476 Esas sayılı dosyasının merciine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.