Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1375 E. 2019/269 K. 19.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1375 Esas
KARAR NO : 2019/269
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2017
KARAR TARİHİ: 19/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin ortaklarından olan ———— sayılı poliçe ile Grup Özel Sağlık Sigortası ile —————- tarafından Özel Sağlık Sigortası sözleşmesi akdedildiğini ve davalının sigortalısı olduğunu, müvekkil sigortalı sigorta döneminde 25/04/2017 tarihinde sağ kolunu aktif kullanırken artan sırt ağrıları şikayetleri ile kontrole gittiğini ve kendisinde yumuşak doku bozukluğu teşhisi konularak aynı gün taburcu edildiğini, artan şikayetlerinden sonra dispeptik yakınmalardan dolayı 29/06/2017 tarihinde tekrar hastane kontrolüne gittiğini, bu kontrol sırasında kendisinde barret özüfajial tespit edildiğini ve acil ameliyat önerildiğini, bu değerlendirme akabinde müvekkilin ertesi gün ameliyata alındığı ve ——— sayılı ameliyat raporu düzenlendiğini, ilgili raporda ameliyat nedeni olarak dispeptik yakınması olan hastanın yapılan gastroskopide barrett özofajit saptandığı, hastaya nissen fundoklikasyon yapılmasının planlandığını, hastada hiatus hemi saptanmadığı yazıldığını, bu ameliyat raporuna istinaden de davalı sigorta şirketine yapılan başvurunun, yapılan ameliyatın kapsam dışında olduğu gerekçesiyle reddedildiğini, bu nedenle de tüm masrafların müvekkil tarafından karşılandığını, davalı şirkete yapılan tüm başvuruların reddedildiği ve ret gerekçesi olarak da barret özofajiti tanısının hiatal herninin sonucunda ortaya çıkan bir durum olduğu ve iki tanı kesin olarak ayrıştırılamadığı, barret özofajit tanısına istinaden yapılan nissen fundoplication operasyonu poliçede kapsam dışında olduğunun gösterildiği, bu gerekçenin akla ve izaha uzak olduğu ve kabul edilemeyeceğinin çok açık olduğu, zira müvekkilin raporunda açıklıkla ödeme yapılmamasının dayanağı olarak sunulan hiatal herninin mevcut olmadığı hiatus hemi saptanmadığını denilerek açıklığa kavuşturuluğunu, tıbbi kayıtlarla bu husus tüm açıklığı ile belirtildiği halde hiçbir tıbbi gerekçeye dayanmadan iki hastalığın birbirinden kaynaklanmış olacağına kanaat getirilmesi ve buna dayanarak ödeme yapılmaması hukukun genel prensipleri ile özel sağlık sigortasının özel düzenlemelerine açıkça aykırı olduğu, davalı sigorta şirketinin taraflar arasında akdedilen sözleşmeye aykırı hareket edildiği, bu nedenle davalı——————– yevmiye no ile ——ihtarname gönderilmiş ve ———– tarihinde tebliğ edildiğini, ancak davalı sigorta şirketinden herhangi bir cevabi yazı gelmediğini, davalı sigorta şirketinin ödeme yapmaması, buna ilişkin olarak verdiği ret cevabı tamamen suiniyetli olduğu, ödenmesi gereken tazminatın geciktirilmesine yönelik ve açıkça hukuka aykırı olduğu, tüm bu nedenlerde davanın kabulüne karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin tüketici mahkemeleri olduğunu, huzurdaki davanın, davalının müvekkil şirket nezdindeki sigorta poliçesinden kaynaklanan talebine ilişkin olup TKHK m.3/1 de düzenlenen tüketici işlemleri içerisinde sayılmakta olduğunu, buna göre gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem tüketici işlemi olarak kabul edildiğini, dolayısıyla taraflarından birinin tüketici olduğu ve tüketici işleminden kaynaklanan davanın tüketici mahkemelerinde açılması gerekmekte olduğunu, bu nedenle esas yönünden incelemeye geçilmeden önce davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesini arz ve talep etmişlerdir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, sağlık sigorta poliçesinden kaynaklanan tedavi giderlerinin tahsiline yönelik açılan alacak davasıdır.
Görev mahkemeye ilişkin olumlu dava şartıdır. (HMK 114/I-c maddesi)
Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.( HMK 1 maddesi)
Mahkeme tarafından dava şartlarının bulunup bulunmadığını davanın her aşamasında resen araştırılır. (HMK 115 maddesi)
Ticari davalar TTK. 4. maddesinde mutlak ve nispi ticari davalar düzenlenmiştir. Uyuşmazlığın Türk Ticaret Kamumda düzenlenen bir hususa ilişkin olması veya davanın ticaret mahkemesinde görüleceğine dair açık bir yasal düzenlemenin bulunması halinde mutlak ticari dava, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan uyuşmazlıklarda ise nispi ticari dava sözkoııusu olup mahkememizin görev alanı içinde kalacaktır.
TTK nun 5. maddesine göre; Asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ile özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere Asliye Ticaret Mahkemesinde bakmakla görevlidir.
28.05.2014 tarihinde yüıürlüğe giren. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 3/1-k Maddesinde. Tüketici ” Ticari veya mesleki olmayan amaçlı hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak . 3/1- ı-bendinde ise Tüketici işlemi ” Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmıştır.
Tüketici Mahkemelerinin görevini düzenleyen 73/1 Maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.”
6502 sayılı Tüketicinin Konulması Hakkındaki Kanununun 83/2 Maddesinde ” Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut uyuşmazlık; davacı şirketin ortağı olan ———-davalı sigorta tarafından—– başlangıç tarihli —— bitiş tarihli, ———– ameliyat nedeniyle, ameliyat masraflarının poliçe kapsamında davalının sorumluluğunda olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Açılan davanın TTK’da sayılan mutlak ve nispi ticari dava niteliği bulunmamaktadır.
Benzer bir davada İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi——– Esas ve———- Karar sayılı kararında Dava, “ Can Sağlığı Sigortası Poliçesi ” kapsamında sigorta bedelinin tahsili ile maddi ve manevi tazminat İstemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, davacı sigortalının, davalı sigorta şirketi ile, başlangıç tarihi ———-, bitiş tarihi ——– tarihi olan Can Sağlığı Sigorta Poliçesi düzenlediği, davacı sigortalının rahatsızlanıp operasyon geçirerek tedavi gördüğü, davalı sigorta şirketi tarafından ,davacının sigorta bedeli talebini reddetmesi üzerine iş bu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Tarafların sıfatı, davanın niteliği ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun nedeniyle öncelikle mahkemenin görevi ile ilgili dava şartının değerlendirilmesi gerekmektedir.
28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun, yasanın 87. maddesi gereğince yayım tarihinden itibaren altı ay sonra 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3. maddesine göre, tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi , tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileride dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına veya hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan ,eser ,taşıma ,simsarlık, sigorta ,vekalet , bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez .Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.6502 sayılı yasanın 83/2. fıkrasında “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.”düzenlemesine yer verilmiştir, ilgili yasa maddesi ile görev konusunun tartışılmasının önüne geçilmiştir. Somut uyuşmazlık, davacı ile davalı sigorta şirketi arasında gerçekleştirilen sigorta sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.Açıklanan yasal düzenlemer kapsamında uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığından davaya bakmakta görevli mahkeme tüketici mahkemesidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 1. maddesinde , mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği, göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğuna yer verilmiştir.Aynı yasanın 114/1-c bendinde mahkemenin görevli olması dava şartları arasında sayılmıştır.Mahkemenin görevi ile ilgili yasal düzenlemeler sonucunda görevle ilgili konular taraflar yönünden usulü kazanılmış hak oluşturmaz.Çünkü dava şartlarının mevcut olup olmadığı, mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır ve dava şartı noksanlığı halinde HMK 115. maddesi gereğince davanın usülden reddine karar verilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar verilmesi gerekirken işin esası hakkında karar verilmiş olması yerinde görülmediğinden, esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
” şeklinde karar verilmiştir.
Açıklanan nedenlerle 07/11/2013 tarihli 6502 sayılı yasanın 73/1 maddeleri uyarınca Tüketici istekleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğan uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemesi görevli olup mahkememiz görevli olmadığından davanın görev dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
TTK nun 5. maddesine göre; Asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ile özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere Asliye Ticaret Mahkemesinde bakmakla görevlidir.
28.05.2014 tarihinde yüıürlüğe giren. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 3/1-k Maddesinde. Tüketici ” Ticari veya mesleki olmayan amaçlı hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak . 3/1- ı-bendinde ise Tüketici işlemi ” Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmıştır.
Tüketici Mahkemelerinin görevini düzenleyen 73/1 Maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.”
6502 sayılı Tüketicinin Konulması Hakkındaki Kanununun 83/2 Maddesinde ” Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmüne yer verilmiştir.
Açıklanan nedenlerle 07/11/2013 tarihli 6502 sayılı yasanın 73/1 maddeleri uyarınca Tüketici istekleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğan uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemesi görevli olup mahkememiz görevli olmadığından davanın görev dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1-TTK 5/3 ve HMK 114/1-c maddeleri uyarınca mahkemizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davanın Görev Dava Şartı Yokluğu Nedeniyle USULDEN REDDİNE,
3-HMK 20. Maddesi uyarınca işbu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde başvuru halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL ANADOLU NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tefhim/tebliği ile İHTARINA,
5-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
6-6100 sayılı HMK’nın 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemece devam edilmemiş ise; talep halinde mahkememizce verilecek ek kararla dosya üzerinden bu durumun tespitine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, konusunda karar verilerek usulen anlatıldı. 19/03/2019