Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1328 E. 2018/238 K. 07.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/1328 Esas
KARAR NO : 2018/238

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ : 07/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dilekçesinde özetle;
Müvekillerinin …….. tarihli olağanüstü genel kurul kararıyla o ana kadar birikmiş tüm karın sermayeye katılması suretiyle yapılan sermaye artışıyla davalı şirketin sahip olduğu 5.000.000,00 TL toplam sermaye miktarında 516.250,00 TL sermayeye, şirketin sahibi olduğu 200.000 hisse de ……….adet hisseye sahip olmakla toplam sermayenin onda birinin üzerinde sahiplikleri bulunan hissedarlar olduğunu, müvekkiller tarafından son dönemde yapılan ilk olarak 2014 yılına ilişkin 28/07/2015 tarihli olağan genel kurul olmak üzere tüm genel kurullarda ki biriken karın hissedarlara dağıtılması isteği sebepsiz yere reddolunduğunu, reddolunduğu gibi 19/10/2016 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul ile de biriken karın sermayeye katılması suretiyle sermaye artırımı gerçekleştirildiğini ve karlar hissedarlara kasıtlı olarak dağıtılmadığını, davalı şirketin 18/07/2017 tarihinde yapılan 2016 yılına ilişkin olağan genel kurulunda da biriken karın hissedarlara dağıtımı isteği yine reddolunduğunu, toplantı tutanağının 5. Maddesiyle alınan işbu genel kurul kararıyla ilgili olarak da dava açıldığını, davalı şirket Anadolu ………. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1261 Esas sayılı dosyasıyla görülmekte olan davalı şirketin feshi ve tasfiyesi istemli davayı konusuz bırakma amatçlı olarak hiçbir faaliyet konusu kalmadığını tek iştigal konusunun sahibi olduğu taşınmazları kiraya vermesinden kaynaklı gelirlerini faaliyet konusu içerisine yazılması amacı olarak işbu davanın konusu olan 19/09/2017 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul kararıyla ana sözleşmenin 3. Maddesini tadil edilmesine karar verildiğini, davalı şirketin ısrarla azınlık hissedarlarıın aleyhine karar oluşturmak istemekte ve dava sayıları her geçen gün artmakta olduğunu, lehe alınan bilirkişi raporları hiçbir surette dikkate alınmadığı gibi feshe giden şirketle ilgili halen karların dağıtılmamasında ısrarcı olunduğunu, davalı şirketin kara taşıtları yedek parçaları ve ekipmalraı meslek grubunda kurulmluş bir şirket olduğunu fakat bugün itibariyle faaliyet amacı kapsamında bu işlerin hiç birisini yapmadığını, sahip olduğu değerli taşınmaz üzerinde 2 farklı kiracısından elde ettiği gelirleri toplamakla meşgul bir konuma geldiğini, tüm bu sebeplerle dava konusu kararın tescille hüküm ifade edeceği, açılan ve karar aşamasına gelen davaları konusuz bırakma ve ızrar kastıyla alınması, açıkça dürüstlük kuralına ve kanuna aykırı olması yanında HMK 389 vd. Ve TTK 449. Maddesi de gözetilmek suretiyle, başta sicilde yayımının durdurulmasını da içerir şekilde 19/09/2017 tarihli Olağanüstü genel kurul kararının yürütmesinin geri bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili dilekçesinde özetle; davacı yanın huzurdaki şibu davaya TTK’nun 445 nci maddesini dayanak olarak göstermişlerse de bahse konu kanun hükmü işbu davaya mesnet olmaktan uzak olduğunu, davacı pay sahipleri açısından iptal davasının şartlarının oluşmadığı aşikar olduğunu, azınlık ile çoğunluk arasında süregelen uyuşmazlıkların bulunması azınlık pay sahibinin meşru hak ve menfaatlerinin ihlali anlamına gelmediğini, fakat davacı pay sahipleri tarafından çoğunluk ile yaşadıkları uyuşmazlıklar aynı gerekçeler ile farklı davalara konu edilmeye devam edildiğini, davacı yanların müvekkil şirket bünyesinde hukuki sıkıntı yaratmak gayesi ile sürekli olarak dava ikame etmeyi alışkanlık haline getirdiğini, böylece müvekkil şirketi ve dolayısıyl adgiğer hissadarları yıldırmak suretiyle hisselerini yüksek bedellerle diğer hissedarlara devir etmeyi amaçladığının aşikar olduğunu, zira azlık ve çoğunluk arasındaki her uyuşmazlığın değil, yalnızca kötüye kullanıma dayanan hak ve menfaat ihlallerinni azlığa tanına dava haklarının koruma alanına dahil olduğunun kabulü gerektiğini, % 5 oranındaki asgari dağıtım yapıldıktan sonra bilançoda yer alan karın ne şekilde değerlendirileceği şirket genel kurulunun takdirine bırakıldığını, mevcut karın tamamının hissedarlara kar payı olarak dağıtılması hususunda yasal bir düzenlemenin olmadığını, anonim şirket pay sahiplerinin amacı şirketin devamlılığını da göz önüne alarak bu işletme faaliyetlerinin yapılması yoluyla elde edilecek karı aralarında paylaştığını, anonim şirket kurucu ve pay sahiplerinden bağımsız bir tüzel kişilik olduğundan pay sahihpleri şirketin malvarlığı ve elde ettiği karın üzerinde doğrudan hak sahibi olmadığını, bilançoda yer alan tüm aktip ve pasifler anonim şirkete ait olduğunu, yıllık karın yedek akçeye ayrılarak hiç dağıtılmaması pay sahiplerine zarar verme amacı bulunmadıkça dürüstlük kuralı ve eşit işlem prensiplerine uygun olduğu sürece pay sahibinin kar payı hakkının ihlal edilmesi sonucunu doğurmadığını ve haklı sebep oluşturmaz iken müvekkil tüzel kişiliğin yukarıda açıkça ifade edildiği üzere her yıl elde edilen karın bir bölümünü hissedarlara hisseleri nispetinde dağıtmış olması ve artan miktarın yedek akçe olarak ayrılmasının kar payı dağıtılmadığı olarak kabul edilmesi ve haklı sebep olarak nitelendirilmesi bir hukuki grabet olmaktan öteye gidemeyeceğini, davacı yanlar huzurdaki davada 19/09/2017 tarihli genel kurulda alınmış ana sözleşmenin 3. Maddesini tadil edilmesi kararı ile müvekkilimiz tüzel kişiliğin ana sözleşmesinde faaliyet konusunun genişletilmesine ilişkin hükmün iptalini talep ettiğini söz konusu ana sözleşme tadili incelendiğinde müvekkili şirketin faaliyetleri de dikkate alınarak müphem olan hususların hukuka uygun hale getirilmesi dolayısıyla ilgili maddenin günün koşullarına uyarlanması amaçlandığını ,yapılmış bulunan ana sözleşme tadilinin davacılar aleyhine hüküm ifade edecek herhangi bir düzenleme içermediği dikkate alındığında davacıların kötü niyetli olarak huzurdaki davalı ikame ettikleri anlaşılacağını, tüm bu sebeplerle davanın reddini arz ve talep etmişlerdir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, ticari şirket (Genel kurul kararının iptali)istemine ilişkindir.
Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. (HMK m.307). Feragat, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabileceği gibi, hüküm ifade edebilmesi de karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir, ancak feragat kayıtsız ve şartsız olmalıdır(HMK m.309). Feragat, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir(HMK m.310) ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur (HMK m.311).
Vekilin davadan feragat etmesi halinde, bu konuda vekaletnamesinde özel yetki bulunmalıdır(HMK m.74).
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, feragat, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekilinin 07/03/2018 tarihli kimlik tespitli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini bildirdiği, davacı vekilinin dosya kapsamındaki vekaletnamesinde davadan feragat yetkisinin bulunduğu böylece davacı vekilinin feragat beyanının yasal şartları taşıdığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntılı gerekçesi yukarıda yazılı olmak üzere;
1-FERAGAT NEDENİYLE DAVANIN REDDİNE,
2-Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 35.90 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiyesi olan 4,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Taraf vekillerinin dilekçelerindeki beyanları doğrultusunda yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına ve taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yerolmadığına,
4-Karar kesinleştiğinde ve istemleri halinde taraflarca yatırılan gider ve delil avanslarından kullanılmayan kısmın taraflara yada ahzu kabza yetkii vekillerine iadesine,
Dair, tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer asliye ticaret mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile istanbul bölge adliye mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı..