Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1300 E. 2020/701 K. 16.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1300
KARAR NO : 2020/701

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 12/12/2017
KARAR TARİHİ : 16/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili 12/12/2020 tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; dava konusu taşımada, göndericisi ve alıcısı —gönderilen —– —————- bahse konu kaza olayın——— oluşup tek numarayla —– sonucu oluştuğunu, kazanın nedeni —————— görme imkanının ortadan——— önlemleri aldığını ve hız kısıtlamasını yaptığını, bu doğrultuda meydana gelen —— kaynaklı olup olmadığının tespiti için dosyada ———- raporunda da belirtildiği gibi müvekkili ——— bulunmadığını, kusurun asıl davada ibra edilen——–tutanağını ———- Maddesindeki belgeleri ibraz etmediğini, dava konusu hasarlı malzeme —— yapılması gerekirken yapılmadığını, tazminat ödemelerinin ——– üzerinden yapılmakta olduğunu——– tutanağı düzenlenmesi gerekirken düzenlenmediğini, hasarlı malzemenin tespitine ilişkin —– imzalarının bulunmadığı hiçbir belgeyi kabul etmediklerini, neredeyse davacı———- bilirkişi raporunu ve ekspertiz raporunu kabul etmediklerini, mahkemenin hükmüne bu iki raporu esas aldığını, davacının tazminat talebinde bulunabilmesi için — maddesi gereği taşıma belgesi bir nüsha aslının ve eşyaya ait faturanın ibraz edilmesinin gerektiğini, —düzenlenmesi gerektiğini, bunların dava dosyasında bulunmadığını, TTK hükümlerine göre— taşıtan durumunda olmadığını, dosyada mübrez evraklara göre taşıtan durumunda—.olduğunu, bu nedenle davanın aktif husumet yönünden reddinin gerektiğini, — taşımacı eşyanın kime ait olduğuna karar vereceğini, böyle bir sözleşme olmaması halinde gönderici eşyanın hatalı yüklemesinden sorumlu olacağını–md.14 ‘e göre göndericinin —- kusurlu yapması halinde taşıyıcıya karşı sorumlu olacağını, eşyaların gönderici tarafından yüklenmesi veya alıcı tarafından boşaltılması halinde yapılan tespitte hatalı durumlardan taşıtıcı ve alıcı taşıyana karşı sorumlu olacağını, bu durumların tespitinin —- talimatlarına göre kısmi kayıp ve hasar durumundaki işlemlerin ———– ve 502 sayılı genel emrin 17/g maddesine göre emniyetli bağlanma– maddelerine göre göndericinin ambalaj kusuru ve gözle görülür teslim alma anında yapılan kusurlardan taşıyana karşı sorumlu olacağını, — trafikte karşılıklı kullanılmasına ilişkin yönetmeliğin– maddelerinde, “—oluşturulmasının ne şekilde yapılacağı, yükleme şekli, emniyete alma metotlarında,– sallanmayacak ve eğilmeyecek şekilde sabitleneceği,– oluşturan kutuların —- ve 19/4 maddelerinde ise yüklemenin gönderici ve boşaltma işlemeni alıcı tarafından hatalı yapılması hallerinde gönderici, alıcı ve taşıtanın sorumluluklarının belirlendiğini belirterek Bakırköy —Asliye Ticaret Mahkemesinin — tarihli ilamının ve birleşen birleşen İstanbul Anadolu– Asliye Ticaret Mahkemesinin —– tarihli ilamına ilişkin olarak davacı aleyhine icra takibi başlatılan İstanbul — İcra Müdürlüğünün — sayılı ilamlı icra takip dosyasına tediye edilen toplam 728.000,06 TL tazminatın fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla rücuen tazminine, ödeme tarihleri itibariyle değişen oranlarda avans faiz oranı üzerinden faiz işletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili 20/02/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazada sorumluluğun davacı tarafa ait olduğunu, taleplerinde haksız olduğunu,— satın alınan — —- tarihinde— sonucu devrilmiş ve içindeki emtiaların zarar gördüğünü, kazaya ilişkin olarak yapılan tüm inceleme, tahkikatlar, tanzim edilen raporlar ve hukuki mevzuat sorumluluğunun davacının kusur ve ihmalinden kaynaklandığını, dava konusu kazanın meydana geldiği —–işletilmeye başlandığını, nitekim işletilmeye başlanmadan önce teknik özellikleri ——-işlettiği yedi yıllık sürede — meydana getiren —- başka —meydana gelmediğini, bunun da ——verdiği uygunluk belgesine göre işlem yaptığını gösterdiğini,—– birleşmesinden meydana geldiğini, —– kullanılmakta ve onay verilmiş — olduğunu, ayrıca birleşim noktasında kanca sistemi bulunmadığı belirtilmekte ise de, — iki parça —- arasındaki bağlantı sisteminin diğer — farklı olduğunu,—— olduğu gibi — sistemi bulunduğunu, —– tarihinde meydana gelen— tamamen davacı yandan kaynaklanan yol kusurundan meydana gelmiş olduğunu, — yüklü emtialar ile — hasarın tümünün tazmininden asli kusurlu olarak davacı tarafın sorumlu olduğunu, meydana gelen kazanın davacı yanın mevzuattaki yükümlülüklerini ihlal etmesi, zamanında gerekli bakım ve onarımları yaptırmaması, yapılması gereken denetimleri gerçekleştirmemesi sebepleriyle ve zararın önlenmesinde rol oynamayarak asli kusuruyla ortaya çıktığını, davacının dilekçesinde öne sürdüğü mevzuat hükümlerinin hasar veya zıyanın ambalaj/yükleme hatası olması durumunda uygulanacak hükümler olduğunu, dava konusu uyuşmazlıkta uygulama yeri bulunmadığını, —- hükümleri gereğince taşıma belgesi ile eşyayı taşımayı kabul eden — teslime kadar tüm — taşımanın yapılmasından sorumlu olduğunu, eşyayı kabulden teslime kadar meydana gelen kısmen veya tamamen kaybolması ve hasarlanmasından doğan zararlardan da sorumlu olacağını, sorumluluktan kurtulmak isteyen davacının kendi sorumluluğunu doğurmayacak nedenlerden biri sebebiyle meydana geldiğini ispat etmesi gerektiğini, gerek bakım ve onarım çalışmalarının zamanının geçirilmesi, gerek tüm onayların davacı şirket tarafından verilmesi, gerek denetim yükümlerinin yerine getirilmemesi, gerekse davalı şirket tarafından işletilen — hiçbir — yaşanmaması sebebiyle, meydana gelen hasardan– başına sorumlu olduğunu, davacı tarafça sunulan mahkeme ilamında müvekkili şirketin sorumluluğu, taşıma belgesi ile eşyayı taşımayı kabul eden– olmadığını, müvekkil şirketin sorumluluğunun, taşıtan sıfatıyla dava dışı —- olduğunu, bu sorumluluğun davacıya rücu imkanı vermediğini, aksine davalı müvekkil şirketin davacıya karşı rücu hakkı bulunduğunu, dava konusu vak’ada asli kusurlu tarafın davacı —olduğundan bahisle, müvekkil şirket aleyhine hükmedilen ve müvekkil şirket tarafından İstanbul Anadolu ——– Esas sayılı dosya borcu gereğince ödenen 77.350,02 TL tutarın davacı— edileceğini, ödemeye ilişkin sigorta şirketine başvuru yapıldığını, sonucunun beklendiğini, sigorta şirketinin dönüşüne göre bu ödemeye ilişkin dava açmak haklarını saklı tuttuklarını, davacı tarafça ödeme tarihleri itibariyle değişen oranlarda avans faiz oranı üzerinden faiz işletilmesini talep edilmiş ise de,– Konvansiyonu’nun 27. maddesi gereğince bu faiz yıllık %5 oranıyla sınırlı olduğunu,—-. maddesinin açık hükmü gereğince, işbu davadaki taleplerin zamanaşımına uğradığını belirterek—- uyarınca davanın usulden reddine, mahkeme aksi kanaate ise davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, Bakırköy — Asliye Ticaret Mahkemesinin —– tarihinde meydana gelen tren kazası sonucu dava dışı —– ait emtianın zarar görmesi nedeni ile sigortacısının yaptığı ödemenin dosyamız davacı ve davalısından tahsili talepli davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karar uyarınca davacının dava dışı sigortacı– icra takibi sonucunda yaptığı ödemenin rücuen — tahsili talebine ilişkindir.
Tarafların tüm delilleri celp olunarak dava dosyası üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak raporlar alınmıştır.
Somut olayda bir ——– müdürlüğünün —kişiliği sahip, faaliyetinde — ile sınırlı özel hukuk hükümlerine tabii bir kuruluş” olduğu açıklanmıştır. Statünün 4. Maddesi bu kuruluşu tam bir ticari işletme olarak görmüş, yolcu taşıma —- kiraya verebileceği, — yapabileceği belirtilmiştir.–gibi hisse senedi çıkartabileceği yasa ile benimsenmiştir.— işletmesinin — ile yaptığı taşıma sözleşmesi — sözleşmesel ilişkilerde, bu kuruluşun hususi hukuk hükümlerine tabi olması nedeni ile tacir sayıldığından işbu davayı görmeye mahkememizin görevli olduğu anlaşılarak esasa girilmiştir.
Davaya dayanak yapılan Bakırköy –.– — Esas (birleşen İstanbul Anadolu –ATM nin –sayılı dava dosyasının UYAP üzerinden celp olunarak yapılan incelenmesinde; asıl ve birleşen davada dosyamız davacısı—— dava açıldığı dosyamız davalısının o dava dosyası yönünden ihbar olunan konumunda bulunduğu, birleşen davada da her ikisi aleyhine dava açıldığı) dava dışı ——- sigorta teminatı sağlayarak ——-tarafından yapılan ödemenin rücuen tahsilinin talep edildiği, yapılan yargılama sonucunda ————satın alınan ——– devrilmesi sonucu davacı —–gördüğü, davacının her iki davada ——sözleşmesinde aldığı———– dayalı rücuen tazminat talebinde bulunabileceği ve olayın oluşuna göre ——– hasardan sorumlu olduğu, hasarda ———olacağı, ona—— olduğu —— talep edilen ve gerçekleştiği belirlenen hasar zararından çok daha yüksek olduğu tespit olunmuş—– gerçekleştiği ve zarardan da —- davalıların sorumlu olduğu tanzim etmesi gerektiği kanaatine varılmış, sözleşmede belirlenen —— düşürüldükten sonra, davalının sorumlu olduğu miktar belirlenmiş ve belirlenen değer üzerinden ———- olduğu ve buna göre meydana gelen zarardan sorumlu oldukları, meydana gelen kaza nedeni ile davalıların—- oldukları belirlenmiş ve ana davada toplam hasar bedeli; ———- davacının talep hakkı olduğu kanaatine ——ile asıl davanın kabulüne birleşen davanın kısmen kabulüne karar verildiği işbu kararın temyiz incelemesi istemi üzerine Yargıtay —–Karar sayılı ——- davacı vekili temyiz etmiştir. 1-Temyiz dilekçesinin verilme usulü HUMK 434 maddesinde açıklanmış olup, buna göre harca tabi ile temyiz dilekçesinin temyiz defterine kaydettirilip, temyiz harcının yatırılmış olması gerekmektedir. Mahkemece verilen karar ——- tarihinde temyiz edilmiş olup, süresinde değildir. HUMK 432/4 maddesine göre süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği —- Yargıtay tarafından da bir karar verilebileceği öngörüldüğünden davalı vekilinin HUMK 432/4 maddesi uyarınca —–isteminin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı ————– kaynaklanan hasar tazminatının rücuen tahsiline yönelik alacak ve itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. İİK 67. Maddesine göre, icra inkar tazminatı, borca itirazında haksız olan davalıdan talep edilmesi halinde hükmedilir. Davacı — iptali davasında icra inkar tazminatı talebi olmamasına rağmen mahkemece davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle temyiz isteminde bulunan —– tarafından karar düzeltilmesi talebinde bulunulmuş, —- ——-Karar sayılı kararı ile yapılan inceleme sonucunda; “…—–ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, asıl ve birleşen davanın—- vekilinin HUMK 440 maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteminin reddi gerekir…” gerekçesi ile karar düzeltme talebinin reddedildiği, dolayısıyla işbu dava dosyamıza dayanak yapılan Bakırköy —– Karar sayılı kararı esasına ilişkin olarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davalı taraf husumet itirazı ve zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Somut uyuşmazlıkta dava konusu taşımada davalı—- durumundadır, —-konumundadır. Davacı ve davalı — olarak taşınan emtianın sahibine karşı müştereken ve müteselsilen sorumluluğu sabittir. Bakırköy — Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen kararın dayanağı da tarafların akdi ve fiili taşıyıcı olarak müşterek ve müteselsil sorumluluğudur. Akdi ve fiili taşıyıcı taşımadan kaynaklı meydana gelen zarardan dolayı kusurları oranında birbirlerine karşı rücu hakkına sahiptir. Davacı da bu rücu hakkını kullanarak yapılan taşımada meydana gelen kazada, meydana gelen zararın davalının sorumluluğundan kaynaklandığını iddia ederek ödediği bedelin iadesini talep etmektedir. Bu nedenle; davalı yanın husumet itirazı mahkememizce nazara alınmamıştır. Davalı yan yine zamanaşımı def’inde bulunmuştur. TTK 855. Maddesi zamanaşımı başlığını taşımakta olup 1. Fıkrasında; “—- yolcunun bir kaza sonucu ölmesi veya bedensel bütünlüğü zedeleyen bir zarara uğraması halinde istem hakları on yılda; diğer zararlarda ise bir yılda zaman aşımına uğrar” üçüncü fıkrasında; “rücu haklarına ilişkin zaman aşımı, rücu alacaklısının, zararı ve rücu borçlusunu öğrendiği tarihten itibaren 3 ay içinde zarar hakkında rücu borçlusuna bildirimde bulunmuş olması şartı ile; rücu alacaklısına karşı mahkeme kararının kesinleştiği günden, kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmayan hallerde ise rücu alacaklısının borcu ifa ettiği tarihten itibaren işlemeye başlar.” hükümleri düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta rücu alacaklısı davacıya karşı açılan ve işbu davaya da dayanak yapılan Bakırköy ——- Karar sayılı dava dosyasında verilen kararın yargılama sırasında 10.06.2019 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafından yine İstanbul —-. İcra Müdürlüğü’nün —–Esas sayılı takip dosyasında da ödemenin 25.09.2017 tarihinden sonra işbu dava 12.12.2017 tarihinden önce ödendiği, dolayısıyla ödeme yönünden de 3 ay içerisinde işbu davanın açılmış olduğu anlaşıldığından davalı yanın zaman aşımı yönündeki def’inin reddi gerekmiştir.
Somut uyuşmazlıkta zararın meydana geldiği olayda akdi ve fiili taşıyıcı olarak tarafların kusur oranlarının tespiti için mahkememizce resen seçilen 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır, alınan raporda özetle; “…dava konusu somut—– hesaplanması) olayında ——– etrafında dağılmış —- emtianın bir kısmının———–, bir kısmının —–bir kısmının da ———- halde kaza yerinden toplanmış halde olduğu, bazı —— halde olduğu, —–… sebeplerinden ötürü sorumlu olduğu,——dışında alınmış bir bilirkişi raporu bulunmadığından kusur oranları konusunda, heyetimizce bir oran tespit edilip,—- tazminat davasında hüküm altına alınabilecek rücuen tazminat miktarının sayın mahkemece tayininin uygun olacağı görüş ve kanaatinde olduğumuza…” şeklinde belirtildiği görülmüştür.
Yapılan yargılama sonucunda dosya kapsamındaki tüm delillere, alınan bilirkişi raporlarına göre; davacının kullanımına ——– geçtiği sırada — —- çıkmasına ——–değil, — yapılmamasının sebep olduğu belirlenerek oluşan hasarın nitelik ve niceliği de Bakırköy ——–Esas sayılı dava dosyasında tartışılarak değerlendirildiği, her ne kadar somut olay nedeni ile maddi yönden menfaati zarar gören hak sahibine veya onun sigortacısına karşı derdest davanın tarafları taşıyan ve —- müteselsil sorumluluğun gereği olarak hak sahibine tazminat ödeyen tarafın tazmin etmek zorunda kaldığı bedeli diğerinden ancak kusur oranı nispetinde talep edebilmesinin mümkün olduğu, hal böyle olmakla birlikte somut uyuşmazlıkta davacının asli kusuru nedeni ile tazmin etmek zorunda kaldığı hasara bağlı zarar ile davalının tali kusurlu sayılmasını gerektirecek nitelikte bir eylemi arasında sebep sonuç ilişkisi olduğuna dair bir tespitin dosya kapsamında bulunmadığı, bir başka ifade ile —— sevk edilen dava konusu—- davacının asli kusurlu olduğu maddi hasarlı kaza olmadan,———–bağlı zararlarda söz konusu olmayacağından davalı —– hak sahibine karşı tali kusuru da söz konusu olmayacağından işbu davanın reddi gerektiği vicdani kanaatine varılarak işbu davanın aşağıdaki şekilde reddi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1.Davalı tarafın zamanaşımı ve husumet itirazının reddi ile davanın ESASTAN REDDİNE,
2.Başlangıçta peşin olarak alınan 12.432,43 TL harcın alınması gerekli olan 54,40 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 12.378,03 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
3.Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4.Davalı tarafından yargılama sırasında yapılan posta ve tebligat gideri 150,00 TL yargılama masrafının davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine,
5.Davalı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan ——– uyarınca 53.450,00 TL—-taraftan alınarak davalıya verilmesine,
6.Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.