Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1243 E. 2019/873 K. 18.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/1243
KARAR NO: 2019/873
BU DAVA İLE BİRLEŞEN … ANADOLU 10.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN ESAS SAYILI DAVA DOSYASI
BİRLEŞEN DAVA: Ticari Şirket (Fesih İstemli)
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ: 18/09/2019
Mahkememizde görülmekte olan ASIL VE EKLİ BİRLEŞEN davaların yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
ASIL DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde , Beykoz Sulh Hukuk Mahkemesinin ——– esas sayılı dosyası ile müvekkeli …’a mevcut hastalığı nedeniyle TMK 405. Maddesi uyarınca kısıtlanmasına ve kızı ——– kendisine vasi olarak tayinine karar verildiğini, aynı mahkeme ek karar ile de müvekkilinin hissedarı olduğu şirketlerle ilgili şirket paylarının ve mal varlıklarının korunmasına dönük şirketler hakkında TTK 531. Maddesi uyarınca kayyım davası ve tedbir talepli olarak dava açmak üzere vasi ——- yetki ve izin verildiğini iş bu davanın verilen yetki ve izin dahilinde açıldığını, müvekkilinin davalı ————– kurucusu olduğunu ve kardeşleri ile birlikte hissedar olduklarını, müvekkilinin rahatsızlanması sonucu hissedarı olduğu şirketlerde ve davalı şirkette yürütmekte olduğu yönetim kurullarını bırakmak zorunda kaldığını ve davalı şirkete —— tarihinden itibaren ———-yönetim kuruluna seçildiklerini ve yönetim kurulu üyelerinin kendilerine şirketi münferiden temsilve tasarruf yetkisi verdiklerini, bu dönemden sonra yeni yönetim kurulu üyelerinin şirketlerin malvarlığında azaltmaya yönelik tasarruflarda bulunmak üzere hareket ettikleri ve mal varlıklarını mevcut değerlerinin altında satmak üzere olduklarının tespit edildiğini, talep edilmesine rağmen şirketle ilgili hiçbir veri, bilanço vs yi ibraz etmediklerini, müvekkilinin tüm hayatını ve malvarlıklarını ipotekler vererek davalı şirkete bağlamasına ve tek geçim kaynağı davalı şirket olmasına rağmen yeni yönetim kurulu kar payı vs hakları dağıtmadığı gibi son dönemlerde sağlık giderleri ve genel ihtiyaçlarının da karşılanmadığını ancak diğer hissedarların şirketin tüm imkanlarından faydalandıklarını belirterek müvekkilinin hisselerinin değer kaybetmemesi ve davalı şirketin daha fazla zarara uğramaması için dava sonuçlanıncaya kadar kayyım tayin edilmesini ve şirketin tüm malvarlığının satılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve davalı şirketin feshi ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Birleşen dava dosyasında davacı vekili , müvekkilinin davalı şirkette ——– adet hisse sahibi olduğunu, …’ın rahatsızlığını fırsat bilen hissedarlar ve yönetim kurulu üyelerinin , müvekkilinin tüm itiraz ve muhalefetine rağmen şirket yönetiminde farklı bir anlayış içine girerek ve kötüniyetli kararlar alarak hissedarların hissesinin değerlerini düşürmeye eritmeye çabaladıklarını , müvekkilinin tüm çaba ve itirazlarına rağmen de tutumlarını değiştirmediklerinden müvekkilinin yönetim kurulu üyeliğinden ——— tarihinde istifa etmek zorunda kaldığını, müvekkilinin ayrılmasından sonra da şirket malvarlıklarının değerinden düşük bedellerle satıldığının öğrenildiğini, belirterek öncelikle müvekkilinin hisselerinin değer kaybetmemesi ve davalı şirketin daha fazla zarara uğramaması için dava sonuçlanıncaya kadar şirketin malvarlıklarının 3. Kişi yada şirket lehine teminat olarak kullanılmaması ve satılmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve davanın kabulü ile davalı şirketin fesih ve tasfiyesini talep ve dava etmiştir.
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA CEVAP : Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde , huzurdaki davanın vasinin açıkça vasilik görevlerini kendi menfaati doğrultusunda kötüye kullanılmasından ibaret olduğunu, davacı …’ın birkaç ay öncesine kadarki yönetiminin, davacının vasi tayin edilmesinden sonra bu derece afaki ve yersiz , beyan ve isnatlarla kötülenmesinin suiniyetten öte, hiçbir maddi ve hukuki dayanağının bulunmadığını, davacının yalnızca …’a ait taşınmazlar üzerinde kredi riski olduğuna yönelik beyanlarının da gerçek dışı olduğunu, daha az hisseye sahip diğer ortakların risklerinin daha büyük olduğunu, davacının vesayet makamından izin almasının da gerekli ve şart olduğunu, bu husus yerine getirilmeden açılan davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini belirterek TMK nun 463/3 maddesi hükmü gereğince denetim kaymımından izin alınmaksızın ikame edilen davanın usulden reddi ile davacının teminat yatırması hususundaki taleplerinin kabulü ile davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
İNCELEME VE GEREKÇE : Asıl ve birleşen davalar, davalı şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
Her iki dava dosyasının yargılaması birlikte yapılmış ve tarafların yazılı ve sözlü beyanları alınarak, tarafların gösterdiği deliller celbedilerek bilirkişi incelemesi yaptırılarak bilirkişi kurulundan rapor alınmış, bilahare verlen ara karar doğrultusunda davacıların şirketten talep edebilecekleri akçe paylarının hesaplanması hususunda dosya mali müşavir bilirkişiye tevdii edilmiş ancak tarafların dilekçeleri sonrasında dosya rapor tanzim edilmeksizin bilirkişiden geri istenmiştir.
Ttaraf vekilleri uyap üzerinden gönderdikleri dilekçelerde; taraflar arasında anlaşma sağlandığını belirttiklerinden , duruşma günü beklenmeksizin celse açılmasına karar verilerek dosya ve içeriği incelenmiştir.
Asıl ve birleşen davaların davacıları vekili dilekçesinde, taraflar arasında hukuki ithilaf üzerinde anlaşma sağlandığını, hissedarlar ile müvekkilleri arasında sulh ve ibra protokolü imzalandığını ve bu protokol uyarınca iş bu dava ile ilgili olarak karşı taraftan avukatlık ücreti, harç, yargılama gideri vs herhangi bir hak ve alacakları da kalmadığını belirterek davadan feragat ettiklerini bildirmiştir.
Davalılar vekili de dilekçesinde taraflar arasında yapılan görüşmeler sonucunda varılan karar doğrultusunda asıl ve birleşen davacı vekilinin iş bu davalardan feragat ettiğini , anlaşma kapsamı uyarınca davacı taraftan herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını bildirdiği davacı birleşen davacı vekilinin davadan feragat yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir(HMK m.307). Feragat, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabileceği gibi, hüküm ifade edebilmesi de karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir, ancak feragat kayıtsız ve şartsız olmalıdır(HMK m.309). Feragat, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir(HMK m.310) ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur(HMK m.311).
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, feragat, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı taraf dilekçe ile yargılama sırasında davasından feragat ettiğini bildirdiğinden, feragat beyanının yasal şartları taşıdığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yazılı gerekçe ile ,
1-Asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı feragat nedeniyle reddine,
2-Harçlar Yasası uyarınca; asıl davada alınması gereken 44.40 TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 31.40 TL harcın mahsubu ile eksik yatırılan 13.00 TL harcın ve birleşen davada alınması gereken 44.40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35.90 TL harcın mahsubu ile eksik alınan 8.50 TL harcın tarafların beyanları doğrultusunda davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Taraf vekilleri karşılıklı olarak birbirlerinden yargılama gideri ve vekalet ücreti istemediklerini bildirdiklerinden bu konuda karar verilmesine yerolmadığına, tarafların asıl ve birleşen davada yapmış oldukları giderlerin üzerlerinde bırakılmasına, davalı yararına vekalet ücreti takdirine yerolmadığına,
4-Tarafların yatırdıkları gider avanslarının karar kesinleştikten sonra ve istemleri halinde taraflara iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/09/2019