Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1182 E. 2019/379 K. 16.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1015 Esas
KARAR NO : 2019/241
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 29/09/2017
KARAR TARİHİ: 12/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili —— firmalara denizcilik malzemeleri ve sair malzemeler tedarik ettiğini, davalının ———-tarihleri arasındaki faturalarda belirtilen malzemeleri satın aldığını, malzemelerin davalıya teslim ettiğini, davalı müvekkilinin banka hesabına kısmi ödeme yapsa da; bakiye alacaklarının ödenmediğini, davalının ödeme yapmaması üzerine aleyhine İstanbul Anadolu 15. İcra Müdürlüğü’nün ——–Esas sayılı dosyasında icra takibi başlattıklarına, davalının 18/09/2017 tarihli itiraz dilekçesi ile müvekkiline borcu bulunmadığını belirterek itirazı ile takibi durdurduğunu, davalı ile yapılan görüşmelerde davalının borca itiraz sebebinin yaşadığı ekonomik sıkıntılar olduğunu açıkça dile getirdiğini, itiraz dilekçesi incelendiğinde görüleceği üzere yapılan işte müvekkiline yüklenecek herhangi bir eksiklik, kusur veya fatura yanlışlığı bulunmadığını, banka kayıtları, müvekkilinin ticari defter ve sair kayıtları incelendiğinde müvekkilinin davalıdan takip talebinde belirtilen tutar kadar alacaklı olduğunun görüleceğini, alacak miktarının likit ve borçlu tarafından bilinebilir olduğunu, araştırmaları neticesinde davalının büyük ekonomik sıkıntı içerisinde olduklarını, alacakları ötelemek amacıyla kendilerine yöneltilen takeplere itiraz ettiklerini tespit ettiklerini, alacaklarının güvence altına alınması bakımından ihtiyati haciz ve davalının üzerine kayıtlı menkul ve gayrimenkuller üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, beyanla müvekkilin alacağını teminat altına almak amacıyla icra takibinde belirtilen tutar üzerinden ihtiyati haczi kararı verilmesine, davalının üzerine kayıtlı araç ve gayrimenkullerin devir ve temlikini önlemeye yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesine, İstanbul anadolu 15. İcra Müdürlüğü’nün ——– Esas sayılı dosyasına vaki borcun aslına yönelik davalının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan itirazlarının iptaline, takibin devamına, alacak davalı tarafından likit ve bilinebilir olduğundan alacak miktarının % 20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmelerine, karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilin takip alacaklasına hiçbir nam altında borcu olmadığını, müvekkilinin herhangi bir hizmet almadığını, davacının müvekkilinin ihtiyaç duyduğu malzemeleri temin ve teslim etmediğini, borca itiraz sebeplerinin müvekkilin yaşadığı ekonomik sıkıntılar olmayıp, müvekkilin böyle bir borcu olmaması olduğunu, müvekkilinin banka dekontunda görüldüğü üzere borcun davacı hesabına yatırıldığını, faturanın ispat aracı olmasını içeriğinin geçerli olmasına bağlı olduğunu, müvekkilin ibraz edilen faturaya dayalı bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin ekonomik sıkıntı içinde olmadığını, müvekkiline ait banka hesaplarından anlaşıldığı üzere müvekkilinin borcunu ödediğini, ihtiyati haciz kararını gerektirecek hiçbir durumun söz konusu olmadığını, davacının müvekkilinden alacaklı olmadığını, dolayısıyla davacının ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebinin haksız olduğunu beyanla İstanbul Anadolu 15. İcra Müdürlüğü’nün ——–Esas sayılı dosyasına borcun aslına yönelik haklı itirazlarının kabulüne ve takibin iptaline, davacı tarafın ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir taleplerinin reddine, davacı tarafın İİK md. 67 uyarınca % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davacı tarafından davalıya takip konusu faturalar nedeniyle takip konusu faturalar içeriği malın davalıya teslimine dayalı olarak davacının takibe konu faturalardan dolayı davalıdan dava değer kadarı kadar alacaklı olup olmadığına yönelik açılan itirazın iptali davası olduğu anlaşıldı.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen İstanbul Anadolu 15.. İcra Müdürlüğü’nün——-Esas sayılı dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından 08/08/2017 tarihli takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna tebliğ üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve/veya takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın 1(bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına, 17/05/2018 tarihli davalının da hazır olduğu duruşmada karar verilmiş, ancak davalının ticari defterlerini sunmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce bir mali müşavir aracılığıyla bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş, bilirkişi 19/06/2018 havale tarihli raporunda özetle, davacı şirketin ibraz ettiği —— yıllarına ilişkin ticari defterlerinin noter onamaları ile süreleri içinde yaptırmış olduğu, ancak yevmiye defterlerinin noter kapanış onamalarının yaptırılmamış olduğu, bu nedenle defterlerin usulüne uygun olduğu ve birbirini teyit ettiğini davacının ticari defterlerinin incelenmesinde, davacı ile davalının ticari ilişkilerinde davacının davalıya kestiği, – tarihli —TL bedelli fatura ile başladığı, davacının kestiği faturalar ve karşılığında davalının yaptığı banka ödemeleri sonrasında davacının davalıdan — TL alacaklı olarak 2017 yılına devir ettiği, davacının ———-açılış maddesinde 32.045,75 TL alacaklı olduğu, davacının 30/04/2017 tarihinde ——–açıklamasıyla 32.045,75 TL davalıdan olan alacağının virman yaptığı, bu virman sonrasında davacının takip tarihinde davalıdan herhangi bir alacak bakiyesinin kalmadığı yönünde rapor tanzim edilmiş rapor usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiş olup davacı vekili tarafından bilirkişi raporuna 19/01/2018 tarihli dilekçe ile itiraz edilmiş olup davacı rapora itiraz dilekçesinde özetle; davacının belirtildiği üzere davalı şirketten icra takibinde talep edilen miktar kadar alacaklı olmasına rağmen muhasebesel bir hata sebebiyle virman yapıldığını, bu hatanın da ticari defterlere bu şekilde geçtiğini, oysa bilirkişi raporunda tespit edilen virmanın başka bir firmanın ödemesi olduğu, hataen davalı firmadan gelmiş gibi gösterildiğini, bu tür hataların maddi hatalar olup düzeltilmesinin mümkün olduğunu, söz konusu hata sebebiyle noter onaylı defter düzeltimi yapıldığını, ilgili evrakların dilekçe ekinde ibraz edildiğini, bildirerek ek rapor alınmasını talep ettiği anlaşılmış olup, mahkememizce davacının itirazlarının karşılanması yönünden ek rapor alınmasına karar verilmiş ve dosyanın bilirkişiye tevdi ile ek rapor alınmış, bilirkişi dosyaya sunduğu,—— tarihli ek raporunda özetle; kök raporda taraflar arasındaki ticari ilişkinin —— tarihinde başladığı, —- tarihine kadar devam ettiği, bu süreçte davacı tarafın davalı tarafa toplam —-TL tutarında faturalar tanzim ettiği, buna karşılık davalı taraftan ——- TL tahsil ettiği ve —- tarihi itibariyle davalıdan ——– TL alacaklı olduğu tespit edildiğini, davalı tarafın kök rapora herhangi bir itirazının olmadığını, dolayısıyla kök raporda yer alan davalı borcuna kaydedilen faturalara bir itirazı olmadığını, mahkemece davalı tarafın ödeme belgelerinin sunulmasının davalıdan istendiği, davalının sunmuş olduğu, 7 adet banka dekontunun incelendiğinde dekontlar toplamı tutarının davacının davalının alacağına kaydettiği, ——-TL tutarıyla aynı olduğu, bu nedenle davalının tüm borcu banka dekontlarıyla ödedik şeklindeki itirazının yerinde olmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini ek inceleme günü tekrar ibraz ettiği, yapılan incelemede —– tarihinde yapılan -TL hatalı virman kaydının düzeltildiği ve davacının – tarihli yevmiye kapanış maddesinde davalıdan —- TL alacaklı olarak görüldüğü, kök raporda her ne kadar davacı tarafın 2017 yılı yevmiye defterinin noter kapanış onaması görülmediğinden kapanış yaptırılamamıştır şeklinde görüş bildirilmiş ise de aslında 2017 yılı yevmiye defterinin noter kapanış onamasının Haziran ayı sonunda yapılabileceği, bu nedenle kök raporda kapanış yaptırılmamıştır şeklindeki ifade yerine “yevmiye defterinin noter kapanış onamasına inceleme tarihi itibariyle henüz süre vardır, ” şeklinde olması gerekirken hatalı bir ifade kullanıldığını, nitekim —-günü yapılan incelemede davacı 2017 yılı yevmiye defterinin noter kapanış onamasının (- günü tatile rastladığından ) —- tarihinde —–. Noterliğine, — yevmiye no ile yaptırılmış olduğu, dolayısıyla davacının 2017 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, sonuç olarak davacı tarafın davalıdan ticari defterlerine göre 32.045,75 TL alacaklı olduğu, davacının davalıyı takipten önce temerrüte düşürmediğinden takip öncesi işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı yönünde rapor tanzim etmiş ve rapor usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiş olup, 3 nolu celsede davalı tarafından davacıya yemin teklifinde bulunulmuş, mahkememizce davalı vekiline usulüne uygun olarak yemin metni hazırlayıp sunması için iki haftalık süre verilmiş olmasına rağmen davalı vekili tarafından yemin metni hazırlanıp dosyaya sunmadığı gibi sonraki duruşmaya da katılmadığı anlaşılmıştır.
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, icra dosyası, bilirkişi raporları, davalı tarafından dosyaya sunulan banka ödeme dekontları, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davalıya dava dilekçesinin 27/10/2017 tarihinde tebliğ olduğu, davalının cevap dilekçesi adı altında dosyaya sunmuş olduğu dilekçenin 23/03/2018 tarihli olduğu, HMK 127 maddesi uyarınca cevap dilekçesinin süresinde olmadığı, bu nedenle davalının HMK 128 maddesi uyarınca davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayıldığı kabul edilmiştir.
Takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, davacının ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde, takip konusu tutarın davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının bilirkişi incelemesini esas almak üzere ticari defterlerini sunmadığı, davalı tarafından dosyaya sunulan banka dekontlarından davalının davacıya bir kısım ödemeler yaptığı, davalının cevap dilekçesi başlıklı dilekçesinde davacının davalının ihtiyaç duyduğu malzemeleri temin ve teslim etmediğini, davalının var olan borcunun davacının banka hesabına yatırdığını, başkaca bir borcu olmadığını bildirdiği, dolayısıyla taraflar arasında bir ticari ilişkinin olduğunun davalının da kabulünde olduğu, dosyaya davalı tarafından sunulan ve davalı tarafından davacı hesabına ödemeler yapıldığı anlaşılan toplam 7 adet banka dekontunun toplam miktarının 50.035,00 TL olduğu, davacı ticari defterlerinde de davacı tarafın davalı tarafa toplam 82.080,75 Tl tutarında faturalar tanzim ettiği ve buna karşılık davalı taraftan 50.035 TL tahsil ettiği, davacının tahsilatları ticari defterlerine kaydettiği ve sonuç olarak takip tutarı olan 32.045,75 TL alacaklı olarak görüldüğü, davalı tüm borcu banka yoluyla ödediğini iddia etmiş ise de sunulan dekontlar toplamının borcun tamamını kapsamadığı ancak yapılan ödemelerinin davacı tarafından düzenlenen faturalara istinaden yapılmış kısmi ödemeler olduğu, davalının davacı ticari defterlerinde görülen bakiye borcun ödendiğini ilişkin herhangi bir ödeme dekontu veya belge sunmadığı anlaşılmakla davacının takip tutarı kadar davalıdan alacaklı olduğu ,ancak dosyaya sunulan faturalarda teslim alan kısmının boş olduğu dolayısıyla faturaların davalıya hangi tarihte tebliğ edildiğinin anlaşılamadığı, davacının davalıya temerrüte düşüldüğüne dair dosyada herhangi bir iddianame olmadığı, faturalarda ödeme gününün yazılı olmasının davalının temerrütü için yeterli olmadığı, bu nedenle davacının davaya konu takip talebinde takip öncesi işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, alacağın likit ve belirlenebilir olduğu, icra inkar tazminatı şartlarının mevcut olduğu, davalı her ne kadar cevap dilekçesini süresinde vermemiş ise de ön inceleme duruşmasının davalının sunduğu cevap dilekçesinden sonraki tarihte yapıldığı ön inceleme duruşmasında mahkemece taraf vekillerine dilekçelerinde sözünü ettikleri tüm delillerini sunmaları için iki haftalık kesin süre verildiği, davalının cevap dilekçesinin süresinde olmamasına rağmen davacının dava dilekçesinde belirttiği vakıaları çürütmeye yönelik delil sunma hakkına sahip olduğu, kanaatine varılarak davalının yemin deliline dayanması karşısında yemin metnini hazırlayıp sunması için mahkememizce kesin süre verilmiş olmasına rağmen, davalı tarafından süresi içeresinde hangi konuda yemin edeceğine ilişkin yemin metninin dosyaya sunulmadığı, dolayısıyla davalının bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı, davalı her ne kadar karar duruşmasında mazeret dilekçesi bildirerek sözlü yargılama günü verilmesini talep etmiş ise de dava değerinin 100.000 TL nin altında olduğu ve 100.000 TL değerindeki davaların basit yargılama usulüne tabi olduğu anlaşıldığından davalının bu talebinin de reddine karar vermek gerekmiş ve davanın asıl alacak yönünden kabulüne takip öncesi işlemiş faiz yönünden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1-Davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE
Davalının İstanbul Anadolu 15. İcra müdürlüğünün ——— Esas sayılı dosyasına vaki itirazın 32.045,75 Tl yönünden iptaline,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren talep gibi yasal faiz uygulanmasına,
Alacağın % 20 si olan 6.409,15 TL icra inkar tazmitanını davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Başlangıçta peşin olarak alınan 452,97 TL harcın ve icra takibi peşin harcı 173,39 TL’nin, alınması gerekli olan 2.189,04 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.562,68 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu posta ve tebligat gideri 163,50 TL, bilirkişi ücreti 1.050,00 TL, olmak üzere toplam 1.213,5 TL yargılama masrafının, davacı davasında kısmen haklı çıktığından dava konusunun toplam değerinin kabulle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 1060,26 TL yargılama masrafına, peşin harç 452,97 TL, eklenerek sonuç olarak 1.513,23 TL’nin davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine, dava konusunun toplam değerinin redle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 153,23 TL yargılama masrafının davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 3.845,49 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 2.725,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/03/2019