Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1176 E. 2019/710 K. 09.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/1176 Esas
KARAR NO : 2019/710

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/11/2017
KARAR TARİHİ : 09/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalı şirket arasında süre gelen ticari ilişkin neticisinde müvekkil cari hesap ve faturalardan kaynaklı olarak davalıdan alacaklı olduğunu, müvekkil şirketin uluslararası taşımacılık yapan bir firma olduğunu, davalı taraf ile de bu minvalde ticari ilişki sürdürüldüğünü, bu zanarla borçlunun alacağını ödemekten kaçınması neticesinde İstanbul Anadolu ——-. İcra Müdürlüğü’nün —– Esas sayılı dosyasıyla 04.10.2017 tarihinde icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafın ise başlatılmış bulunan bu icra takibine 27.10.2017 tarihinde haksız itiraz bulunduğunu, davalı şirket tarafından ilgili icra dairesin yapılmış bulunan bu itirazın hukuki bir dayanağının bulunmadığını, borca yapılan itirazın hukuki dayanaktan yoksun farazi ve kötü niyetli olduğunu, kabul edilemeyeceğini, borçlu şirket ile müvekkil arasındaki ilişkinin faturalara dayanan cari hesaptan kaynaklanmakta olduğunu, bu hesaba dayalı yapılan takib in hukuka ve usulüne uygun olduğunu, tarafların ticari defterleri özellikle faturaları incelendiğinde işbu cari hesaba dayalı alacağın varlığının kesin bir şekilde ortaya çıkacağını, bu sebeplerden dolayı esas borca yapılan itirazın hukuki dayanaktan yoksun farazi ve kötü niyetli olduğunu, tüm bu nedenlerle takibin devamına haksız itiraz eden borçlu şirket aleyhine alacağın % 20 den aşağı olmamak üzer icra inkar tazminatına hükmedilmesini, davanın kabulüne karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, davacı tarafından düzenlenen fatular nedeniyle ödenmediği iddia edilen fatura bedelinin tahsili için girişilen icra takibinde davalının icra müdürlüğünün yetkisine, borca ve ferilerine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, İİK nun 67 vd maddelerine dayanmaktadır.
Davaya konu İstanbul Anadolu —-. İcra müdürlüğünün 2017/26739 esas sayılı takip dosyasının celbolunarak yapılan incelenmesinde, davacı tarafından davalı aleyhine 04/10/2017 tarihinde 2.071,61 euro alacağın ticari defter ve kayıtlarından doğan fatura cari hesap alacağı açıklamasıyla alacağın tahsili için genel haciz yolu ile icra takibi yapıldığı, davalının yasal süresi içerisinde itiraz edildiği, takibin durduğu görülmüştür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddesinde, davada tarafların, taraf ve dava ehliyetine ve kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde de temsilcinin gerekli niteliğe sahip olmaları dava şartları arasında sayılmış; 115. maddesinde ise, mahkemenin, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar vereceği, ancak, bu noksanlığın giderilmesi mümkün ise tamamlanması için kesin süre verileceği, bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedeceği hükme bağlanmıştır.
Huzurdaki davanın davacısının … olduğu, davacı tarafından dosyaya sunulan vekaletnamenin incelenmesinde vekaletnamenin İstanbul merkez şubesi tarafından verildiği şube yetkilisinin ise ——- olduğu ve şubenin TTK nın madde —- hükmü uyarınca şube olarak ticaret siciline tescil edildiği anlaşılmıştır. Takibe konu faturaların incelenmesinde faturaların davacı şube tarafından değil şirket merkezi tarafından düzenlendiği ve şirket merkez kaşesinin olduğu ve imzalayanın —– isimli şahıs olduğu, takibe konu mal veya hizmetin şubenin bağlı olduğu merkez tarafından sunulduğu anlaşılmış olup şirket merkezi tarafından İstanbul şubesi olan davacıya dava açma yetkisi verildiğinde dair davacı tarafından dosyaya herhangi bir belge sunulmadığı anlaşılmıştır.
Yürütülen ticari faaliyetlerin yaygınlaşması nedeniyle işlerin tek bir merkezden yönetiminin zorlaşması halinde kurulan ve şirketi temsil eden şubelerin ayrı bir tüzel kişiliği yoktur. Zira şubeler ticari işletmenin bir parçası olarak merkeze bağlıdır, şubenin kar ve zararı merkeze aittir, şube aracılığıyla elde edilen hakların, üstlenilen borçların sahibi de şube değil işletmenin kendisidir. O halde taraf ve dava ehliyeti şubenin bağlı bulunduğu gerçek veya tüzel kişiye aittir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden davacı şubenin TTK nın ilgili hükümleri uyarınca şube olarak ticaret siciline tescil edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda davacı şubenin ayrı ve bağımsız bir tüzel kişiliğe sahip olmadığı dolayısıyla huzurda açılan davada taraf ehliyeti bulunmadığı bu eksikliğin giderilebilecek bir dava şartı eksikliği olmadığı anlaşılmakla davanın H.M.K.nın 114/1-d maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1-Davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE,
2-Başlangıçta peşin olarak alınan 31,40 TL harcın alınması gerekli olan 44,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 13,00 TL karar ve ilam harcının davacı taraftan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacıya iadesine,
Dair,davalı vekilinin yüzüne karşı, davacının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı