Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1145 E. 2020/92 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/1145 Esas
KARAR NO: 2020/92
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/11/2017
KARAR TARİHİ: 30/01/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişki sonucu, borçlunun faturalar karşılığı —————-cilt bakım cihazı ve kozmetik ürünler satın aldığını, davalının satın aldığı ürünlerin kendisine teslim edilmiş olmasınağ rağmen, ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, müvekkilinin söz konusu faturalar nedeniyle davalıdan——- tutarında bakiye alacağının ödenmemesi üzerine davalı aleyhine ——İcra Müdürlüğü’nün ———- esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının icra takibine haksız itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirtmiş olup, davanın kabulüne, davalının icra takibine yapmış olduğu itirazının iptali ile takibin devamına, davalının alacak bedelinin % 20 sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibi ve dava konusu faturaların hiçbir şekilde müvekkiline tebliğ ve teslim edilmediğini, müvekkilinin davacıya herhangi bir bakiye borcunun bulunmadığını belirtmiş olup, davanın reddine, davacının usul ve yasaya uygun olmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine, haksız ve dayanaksız takip nedeniyle davacının % 20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin de davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu: Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davacı tarafından davalıya takip konusu faturalar nedeniyle cari hesap şeklinde işleyen bir ticari ilişki bulunup bulunmadığı ve davacının cari hesap ve fatura bedeli olarak davalıdan dava değer kadarı kadar alacaklı olup olmadığına yönelik açılan itirazın iptali davası olduğu anlaşıldı.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen—- İcra Müdürlüğü’nün —- Esas sayılı dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından ———- tarihli takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna tebliğ üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve/veya takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın ——– hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların tüm delilleri toplanmış, ön inceleme davacı ve davalı vekilinin katıldığı duruşmada yapılmış ve tarafların ticari defterlerinin incelenmesi yönünden bilirkişi ara kararı oluşturulmuş, bilirkişi dosyaya sunmuş olduğu ——– tarihli raporunda özetle; davacının ticari defter ve kayıtlarını incelemeye sunduğu, davalının ise ticari defter ve kayıtlarını incelemeye ibraz etmediğini, davacının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede davalı şirkete —- TL borç kaydettiği, karşılığında ——–TL alacak kaydedilmek suretiyle takip tarihi itibariyle davalıdan ticari defter ve kayıtlarına göre —— alacaklı olduğunu, dava konusu irsaliyeli faturaların -adet olduğu ve teslim alan bölümünde ——-isim ve imzasının bulunduğu, davalı tarafından —— açıklamalı — tarihinde ————— TL ödeme yapıldığı yönünde rapor tanzim edilmiş ve rapor usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiştir.
Mahkememizce takibe konu faturalar altında isim ve imzası bulunan ———– davalı şirket çalışanı olup olmadığının tespiti için yazılan müzekkere cevabında davalı şirkette ————– adında bir çalışan bulunmadığı tespit edilmiştir.
Davacı ve davalının adreslerinin bağlı olduğu vergi dairelerine müzekkere yazılarak BA ve BS formlarının celbine, fatura tutarlarının——— TL altında olması nedeniyle davalının takibe konu faturaları ——- indirime esas olmak üzere vergi dairesine bildirip bildirmediği yönünde müzekkere yazılmış olup, ——- gelen müzekkere cevabında davalı mükellefin ———— sayılı dilekçe ile takibe konu faturaların bir kısmını vergi dairesine beyan ettiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş talep edilen alacağın kanıtlandığı ancak icra inkar tazminatı talep etme koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek hüküm kurmak olduğu halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.—————
Yapılan yargılama sonucunda ; dosya kapsamındaki tüm deliller; vergi dairelerinden celbolunan BA/BS formları , alınan bilirkişi raporuna göre , taraflar arasında takibe konu faturalar nedeniyle bir ticari ilişki bulunduğu, ve davalı tarafından bu faturalara ilişkin ————TL kısmi ödeme yapıldığı, bilirkişi incelemesi için davalının ticari detfer ve kayıtlarının usulüne uygun yapılmış ihtara rağmen ibraz etmediği, davacı ticari defter ve kayıtlarına göre davacının davalıdan takip tutarı kadar alacaklı olduğunun kayıt altına alındığı, takibe konu faturalarda her ne kadar davalı şirkette çalışmadığı ——— kayıtlarından anlaşılan dava dışı ——————- isim ve imzası var ise de davalının bu faturaları benimsediği ve vergi dairesine bildirdiği ve işbu fatura alacağına ilişkin kısmi ödeme yaptığı, takip tutarı bakiye borcu ödediğine ilişkin bir belge sunmadığı gibi uyuşmazlığın çözümü için ticari defter ve kayıtlarını da bilirkişi incelemesine esas olmak üzere ibraz etmediği, davacı vekilinin dava dilekçesinde ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayandığı, yukarıda emsal teşkil eden Yargıtay kararı doğrultusunda davacının alacağını ispatlamış olduğu, alacağın likit ve belirlenebilir olduğu, icra inkar hüküm ve tazminat koşullarının oluştuğu, tarafların tacir olduğu anlaşılmakla asıl alacağa avans faizi uygulanması gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1-Davanın KABULÜ ile; davalının ———- İcra Müdürlüğü’nün ————- esas sayılı dosyasına vaki itirazın İPTALİNE,
2. Takibin 7.845,62 TL yönünden DEVAMINA,
3. Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi uyarınca avans faizi uygulanmasına,
4. Alacağın % 20 si oranında hesap edilen 1569,12 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5.Başlangıçta peşin olarak alınan 133,99 TL harcın ve icra takibi peşin harcı 39,23 TL’nin, alınması gerekli olan 535,93 TL harçtan mahsubu ile bakiye 362,71 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak hazineye irat kaydına,
6.Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu peşin harç 133,99 TL, posta ve tebligat gideri 173,55 TL, bilirkişi ücreti 750,00 TL, olmak üzere toplam 1.057,54 TL yargılama masrafının davalı taraftan davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7.Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 3.400,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8.Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ————- Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/01/2020