Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1100 E. 2018/680 K. 30.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1100
KARAR NO : 2018/680

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ : 30/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların davalı şirketin ortağı olduklarını, hali hazırdaki ortaklardan …..r ile davacılardan …’ın şirketi 18.07.1986 tarihinde beraber kurduklarını , yıllar içinde iki kardeş ortak arasında çıkan ticari anlaşmazlıklar ve karar ayrılıkları sonucu çoğunluk pay sahiplerinin davacıların pay oranlarını düşürmeye çalıştıklarını, 20.07.2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan karar neticesinde davacılardan …’ın payp oranının % 40’dan % 26,6 oranına düşürüldüğünü, bu nedenle genel kurul kararının TTK 445. Maddesine aykırı olması nedeniyle iptalini talp ettiklerini, şirket bilançosunda sermayeye eklenebilir bir fon varlığına rağmen, sermaye taahhüt edilmesi ile sermaye artırımı yapıldığı, bunun da TTK 462.maddesine aykırı olduğunu, şirket finansallarının onaylanması ile bağlantılı olan sermaye artırım maddesinin finansalların görüşülmesinin ertelenmesini takiben, iş bu sermaye artırımının ertelenmeksizin görüşülüp kararara bağlanmasının hukuka aykırı olduğunu, sermaye artırımının tamamen iyi niyet kurallarına aykırı bir şekilde sadece davacıların şirketteki pay oranlarını düşürmek amacıyla yapıldığını, sermaye artırımının niçin yapılması gerektiği konusunda genel kurulda talep edilmesine rağmen açıklama yapılmadığını belirterek, sermaye artırımı kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; genel kurul toplantı tutanağında yer alan davacı beyanının açık seçik bir muhalefet anlamına gelmediğini, davacıların bilançonun yeteri kadar incelenemediğinden bahisle üçüncü sıradaki gündem maddesinin ertelenmesi çağrısında bulunduklarını, talebin başkanlıkta olumlu karşılandığını ve bir sonraki genele kurula ertelendiğini, sonrasında diğer gündem maddelerine geçildiğini, davacıların bilançonun tasdikinin yapılmadığını ileri sürerek ve muhalif kalarak bu durumu tutanağa geçirdiklerini, davacıların iddiasının bilanço müzakeresinin ertelenmesine dayansa da, temel sebebin sermaye artırımı sonrasında şirketteki mevcuz vaziyetlerini koruma gayesi olduğunu, iç kaynaklardan sermaye artırımı yapılabilecekken sermaye taahhüdü yapılamayacağının iddia edildiğini, ancak fonların çalışan maaşları ve diğer maliyetler için harcandığını, şirketin nakit finansman ihtiyacı olduğunu, şirketin kredi kullanmak veya borç aramaktan önce özvarlıklarını sermaye artırımı yoluyla güçlendirmesinin doğru bir karar olduğunu, genel kurulda rüçhan hakkının kısıtlanmadığını, iyi niyete aykırı bir eylam sözkonusu olmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, davalı şirketin 20.07.2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan sermayenin artırılmasına ilişkin kararın iptali istemine ilişkin olup, TTK 445. vd.maddelerine dayanaktadır.
Tarafların tüm delilleri celbolunarak dava dosyası ve davalı şirketin ticari defter, kayıt ve dayanak belgeleri üzerinde uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılarak rapor alınmıştır. Alınan raporun dosya kapsamındaki delillere uygun ve denetime açık bulunduğu anlaşılmakla, hükme esas alınmıştır.
Davalı şirketin faaliyet alanı ana sözleşmesinin 5.maddesinde düzenlenmiş olup, şirkette matbaa makineleri ve gıda sektörü makineleri mümessilliği işlerinin olduğu, şirketin halen fiili olarak gıda makineleri mümessilliği işlerini yapmaktadır.
Davalı şirketin uyuşmazlığa konu genel kurul toplantısındaki sermaye artırımından önceki sermayesinin 2.000.000.00 TL olduğu, davacılardan …’ın 800.000.00 TL ve % 40 oranında , …’ın 70.000.00 TL ve % 3,5 oranında sermaye payı bulunduğu, 20.07.2017 tarihli genel kurul toplantısında sermayenin nakit artırım yapılarak 2.000.000.00 TL den 3.000.000.00 TL ye çıkartıldığı, kararın 26.07.2017 tarihinde sicile tescil ettirilerek 31.07.2017 tarihli …..gazetesinde yayınlandığı, şirketin ortaklık yapısı yapılan sermaye artırımı sonrasında davacılardan …’ın sermaye payının % 26,6, …’ın % 2,3 şeklinde değiştiği anlaşılmaktadır.
Davalı şirketin mali bilirkişi aracılığıyla tüm yasal defter, kayıt ve dayanak belgelerinin incelenmesi sonucunda; davalı şirketin 31.12.2016 tarihli bilançosuna göre ödenmiş sermayesinin 2.000.000.00 TL , sermaye yedeklerinin 4.037.836,97 TL , kar yedeklerinin 251.704,35 TL, geçmiş yıllar karlarının 325.208,27 TL, kaynakları toplamının 6.596.908,67 TL olduğu, davalı şirketin kasasında 343.289,02 TL para bulunduğu, banka hesabında 2.449.103,04 TL sinin olduğu, şirketin ticari alacakları toplamının 562.504,29 TL olduğu, ortakların şirkete 101.995,58 TL borcu bulunduğu , ortaklardan 61.545,47 TL alacağı bulunduğu tespit edilmiştir. Tespitlere göre bir şirketin kasasında bulundurabileceği yüksek miktarda bir tutara sahip olduğu, şirketin nakit durumunun gayet iyi olduğu, şirketin kısa vadeli borçlarını ödeme gücünü gösteren cari oranın 4,08 gibi iyi bir orana sahip olduğu anlaşılmaktadır. Mali bilirkişinin yaptığı bu tespitlere göre şirketin sermaye artırımı yapmasını gerektiren bir artırım ihtiyacı ve nedenleri bulunmamaktadır. Ayrıca sermaye artışını gerektiren somut bir projede mevcut değildir. Kaldı ki , uyuşmazlığa konu sermaye artırım kararının TTK 462.maddesine de aykırı olduğu anlaşılmaktadır.
TTK 462. maddesinde ; “ ( 1) Esas sözleşme veya genel kurul kararı ile ayrılmış ve belirli bir alacağa özgülenmemiş yedek akçeler ile kanuni yedek akçelerin serbestçe kullanılabilen kısımları ve mevzuatın bilançoya konulmasına ve sermayeye eklenmesine izin verdiği fonlar , sermayeye dönüştürülerek iç kaynaklardan arttırılabilir. (2) Sermayenin artırılan kısmını , iç kaynaklardan karşılayan tutarın şirket bünyesinde gerçekten var olduğu , onaylanmış yıllık bilanço ve yönetim kurulunun vereceği açık ve yazılı bir beyanla doğrulanır. Bilanço tarihinin üzerinden 6 aydan fazla zamanın geçmiş olduğu taktirde , yeni bir bilanço çıkarılması ve bunun yönetim kurulu tarafından onaylanması şarttır. (3) Bilançoda sermayeye eklenmesine mevzuatın izin verdiği fonların bulunması halinde , bu fonlar sermayeye dönüştürülmeden , sermaye taahhüt edilmesi yolu ile sermaye artırılamaz. Hem bu fonların sermayeye dönüştürülmesi hemde aynı zamanda ve aynı oranda sermayenin taahhüt edilmesi yolu ile sermaye artırılabilir. Artırım genel kurul veya yönetim kurulu kararının ve esas sözleşmenin ilgili maddelerinin değişik şeklinin tescili ile kesinleşir……” hükmü düzenlenmiştir. İş bu hüküm yeni bir düzenlemedir. Karşılığı eski Ticaret Kanununda bulunmamaktadır. Maddenin kenar başlığı iç kaynaklardan Sermaye artırımıdır. Sermaye artırımı için yararlanılacak iç kaynaklar; yedek akçeler, önceki yıl kar’ıdır. Aktarılan kar ve dağıtılmamış son bilançoda belirlenmiş yıl sonu kar’ıdır. Bu iç kaynaklar şirket mal varlığı içinde bulundukça kullanılabilecek ve dolayısıyla sermaye artırımına dayanak olabilecek niteliktedir. Maddenin 3. fıkrasının 1.cümlesinde ayrıksı hükmü bulunmayan emredici bir kural getirilmiştir. Bu kurala göre, bilançoda sermaye eklenmesine mevzuatın izin verdiği fonların bulunması halinde , bu fonlar sermayeye dönüştürülmeden , şirket sermayesi taahhüt edilmesi yolu ile sermaye artırılamaz. Fakat, hem bu fonların sermayeye dönüştürülmesi ve hemde aynı zamanda ve aynı oranda sermayenin taahhüt edilmesi yolu ile şirket sermayesi artırılabilir. İş bu kural emredici nitelikte olduğundan bu kurala uyulmadığı taktirde yapılan işler hukuki sonuç doğurmaz. İş bu yasa maddesine göre davalı şirketin uyuşmazlığa konu edilen sermaye artırımı kararına bakıldığında; şirketin 4.037.836,97 TL sermaye yedekleri , 251.704,35 TL kar yedekleri bulunduğu açıktır. Alınan sermaye artırımı kararında sermaye ve kar yedeklerinin sermayeye dönüştürülmeden ilgili kararın alındığı açıktır. Yani kararın alınış şeklinde TTK 462/3.maddesine aykırılık mevcuttur.
Yapılan yargılama sonucunda dosya kapsamındaki tüm delillere, alınan bilirkişi raporuna göre; sermaye artırımına ilişkin davalı şirketin 20.07.2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 5.maddedeki kararın TTK 445.maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde iptaline karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yazılı gerekçe ile ;
1-Davanın KABULÜ ile; davalı şirketin 20.07.2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 5. Maddede yer alan “Sermaye arttırımına ilişkin” kararın TTK 445. Maddesi uyarınca İPTALİNE ,
2-Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 35.90 TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin yatırılan 31.40.-TL harcın mahsubuna, eksik alınan 4.50 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacının peşin olarak yatırdığı 62.80 TL toplam harç masrafı, 2.000.00 TL bilirkişi ücreti ve 136.90 TL tebligat ve müzekkere masrafı olmak üzere toplam olarak sarfedilen 2.199.70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Hüküm tarihinde yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca davacı yararına tayin ve takdir edilen 2.180.00.-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve taraflarca talep edildiğinde yatıranlara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.