Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1094 E. 2022/228 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/1094 Esas
KARAR NO: 2022/228
DAVA: Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 18/10/2017
KARAR TARİHİ: 24/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili —- dava tarihli dilekçesinde özetle; müvekkilinin —oranındaki payla davalı şirketin hissedarı olduğunu, — senesinden —- davalı şirketin ana sözleşmesinin —-Safi kardan her sene evvela yüzde — akçesi ayrılır. Kalanı hissedarların Ödenmiş sermaye üzerinden hisseleri oranında dağıtılır” hükmünün yer aldığını, buna rağmen şirketin kuruluşundan bu yana herhangi bir kâr payı dağıtım kararı alınmadığını, müvekkilinin —— ayına kadar davalı şirkette çalıştığını, aylık —-ücret aldığını, daha sonra ise kâr payı dağıtılmadığından her hangi bir ödeme alınmadığını, kâr payının tespiti talebiyle —- dosyası üzerinde dava açıldığını,—- kurulunun kâr dağıtım kararı almaması durumunda mahkemenin bilânço gereğince ortakların dağıtılabilir kâr paylarının tespitine karar vermesi mümkündür” şeklindeki kararına istinaden talep konusunu haklı bulduğunu, ancak şirketin ödeyeceği tazminat tutarlarını göz önüne alarak davanın reddine karar verdiğini, oysa—- açılan davanın bir tespit davası niteliğinde olduğunu, eda davası niteliğinde olmadığını, buna rağmen mahkemenin kâr payının tespitini yapmadığını, mahkeme kararında görüleceği üzere şirketin kâr payı dağıtım kararı almadığı halde ortaklara yüklü miktarda para aktardığını, ortakların şirkete borçlanarak — yılına kadar elde edilen kârı kullandıklarını, kararda şirket bilânçosunda dağıtılabilir durumda—- tutarında kâr gözüktüğünün belirtildiğini, şirketin kötü niyetli davrandığını, gelir gider hareketleri konusunda müvekkiline bilgi verilmediğini, kuruluşundan beri kâr dağıtımı yapılmamasının normal kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin devre dışı birakıldığını iddia ederek; kâr payı tespiti yapılmasına, tespit neticesinde çıkan payın müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili — havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının daha önce —–numaralı dosyası üzerinden yine müvekkili şirket aleyhine açtığı aynı konulu başka bir davada, “şirketin ödediği ve ödeyeceği tazminat tutarlarına göre kâr dağıtımı kararı almamasının” haklı görülerek “davanın reddine” karar verildiğini, kararın ——- tarafından onanarak kesinleştiğini, kesin hüküm olduğundan bu yeni davanın reddi gerektiğini, ilk davanın tespit, yeni davanın eda davası olmasının sonucu değiştirmeyeceğini, ayrıca davacının talebinin beş yıllık zamanaşımına uğradığını, öte yandan kâr dağıtımı için öncelikle bilânço kârının olması daha sonra da ortaklar kurulunda dağıtım kararı alınması gerektiğini, böyle bir kararın bulunmadığını, çünkü bilânçolar incelendiğinde şirketin yıllardır kâr etmediğinin görüleceğini savunarak: haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Taraflar arasında uyuşmazlık; davalı şirketin ana sözleşmesinde kar payı dağıtılacağına ilişkin hüküm bulunmasına rağmen —– yılından bu yana kar payı dağıtımına ilişkin karar alınmaması nedeniyle ortaklarına kar payı dağıtılıp dağıtılmadığı ve davacının davalı şirketten kar payı talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Dava, tarafların davacının ortağı olduğu davalı şirketteki kar payının tespiti ve davacıya ödenmesine ilişkin alacak davasıdır.
Davalı vekili her ne kadar dava konusu talepler ile ilgili —– karar sayılı ilamının kesin hüküm oluşturduğunu iddia etmiş ise de; bu davanın tespit davası olduğu, huzurdaki davanın ise kar payının tespiti ile davacı payına düşen miktarın ödenmesine ilişkin alacak davası olduğu anlaşılmakla davalının bu iddiasına itibar edilmemiştir.
Davalı şirketin —- dosyası celp edilmiş ve tarafların bildirmiş olduğu—— sayılı ilamı celp edilmiş, davacı şirket defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yönünden rapor alınmış olup, bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun somut, gerekçeli ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kanaatine varılmış ve hükme esas alınmıştır.
Bilirkişi heyeti— tarihli raporunda özetle; davalı şirketin sermayesinin — olup davacı— sermaye tutarının —- olduğu ve davalı şirketteki hisse oranının—- olduğu tespit edilmiştir.
Davacı tarafından—-esas sayılı dosyası yönünden davalı şirket aleyhine açtığı davada, davalı şirketin senelere göre karlarının ve bunun davacı hissesine düşen kısmının ne kadar olduğunun tespitini talep etmiş olup, mahkemece yapılan yargılama sonucu verilen kararda şirketin ortaklar kurulunun kar dağıtım kararı olmadığını belirttikten sonra, şirketin ödediği ve ödeyeceği tazminat miktarlarına göre kar dağıtımı kararı almamasını haklı görerek davanın reddine karar verilmiş olduğu, verilen kararın—-ilamı ile onandığı ve kararın kesinleştiği görülmüş olup, ——- dönemine ait olup,—- göre kar payının dağıtılmasına karar verme yetkisi şirketin genel kuruluna aittir. —– dağıtılmasına karar verilmesi halinde paydaşların kar payını talep etme hakkı doğar—— yönünde bir karar alınmadıkça kar payının bir alacak davası açılmak suretiyle talep edilmesi ve hüküm altına alınması mümkün değildir. Ancak ——- karar vermesi ile kar payı şirkete karşı alacak hakkına dönüşür. —– arasında kar payına dağıtımına ilişkin tek farkın birinci temettü ile ilgili olduğunu, şöyle ki——— ayrıldıktan sonra pay sahipleri ile kara iştirak eden diğer kimselere dağıtılması kararlaştırılmış olan kısmın onda biri… ” denilmekte iken yeni —-oranında kar payı ödendikten sonra kardan pay alacak kişilere dağıtılacak toplam tutarın yüzde onu, genel kanuni yedek akçeye eklenir hükmü getirilmiştir.
Bütün ticaret ortaklıklarının ve dolayısıyla anonim ortaklıklarının da amacı, elde ettiği kârın ortaklarına dağıtılmasıdır. — göre, pay sahiplerinin yeterli oranda kâr payları üzerinde müktesep hakları vardır. — bu görüşü ile — getirilen —– şeklindeki değişikliği birlikte değerlendirdiğimizde; birinci temettünün ortakların kazanılmış hakkı olduğu sonucuna varılmaktadır.
TTK nın m. 519 (2/c hükmü uyarınca ortaklara, yıllık ödenmiş sermayenin yüzde beşini teşkil eden kısmının ortaklara ödenmesi zorunludur. Ortaklar oybirliğiyle aksine karar almış olsalar bile bu asgari kâr payının ödenmesi gerekir. Aksi halde yedek akçeye özgülenen (ayrılan) tutar ve özgüleme kuralı batıl olup, hakkında her zaman butlan davası açılabilir. Asgari tutardaki bu kâr payının dağıtılması kararı uygulamada bazı ortaklıkların yaptığı gibi — gerçekleşmelidir. — ilişkin tasarruf kararı bağlamında verir. —-
Davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinde, davacı şirketin —-yıllarına ilişkin ticari defterlerinde kar ve zarar durumu incelendiğinde,——- zarar ettiği ve davalı şirketin —— senesinden sonra devamlı zarar ettiğinden birinci temettüyü dahil dağıtma imkanı bulunmadığı alınan bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta davacı, davalı şirketin — oranında hissedarı olup, davalı şirketin kar tespitini yapılması ve tespit sonucu çıkan payın ödenmesini talep etmiş olup, alınan bilirkişi raporuna göre davalı şirketin —– yılına kadar sürekli zarar ettiği tespit edilmiş olmakla, davalı şirketin dağıtacağı kar payı bulunmadığı bu nedenle davacının kar payı dağıtılmasını talep edemeyeceği sonucuna varılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1.Davanın reddine,
2-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 85,39 TL olarak yatırılan harçtan Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcı çıkarıldıktan sonra bakiye‭ 4,69 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Yatırılan gider avansından kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
5-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 5.000,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalı yana verilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ——- Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/03/2022