Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1016 E. 2020/585 K. 03.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1016 Esas
KARAR NO: 2020/585
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/09/2017
KARAR TARİHİ: 03/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; öncelikle ihtiyati tedbir kararı verilerek kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin her türlü uygulanmasının tedbiren engellenmesini, —– tarihli bina ortak karar protokolü karar belgesinin her türlü uygulanmasının tedbiren engellenmesini,——- yapılmış olan —- tarihli satış talebinin her türlü uygulanmasının tedbiren engellenmesini,——– nolu yıkım ruhsatı başvurusunun her türlü uygulanmasının tedbiren engellenmesini, davalıların mal kaçırma riskine karşın haksız rekabetin kesin deliller ile sabit olduğu gözetilerek teminatsız talep edildiğini, hükmedilecek tazminata yetecek miktarın güvence altına alınmasını, haksız rekabeten tespiti ve haksız rekabetin önlenmesini veya sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, davalılarca haksız rekabet ile elde edilen her şeyin geriye etkili olarak feshine,——–kelimesinin —— terkinine, ve resen tespit edilecek diğer ve her türlü önlemlere ve eylemlere haksız rekabet nedeniyle maddi tazminat talebi ile ilgili haksız rekabet sonucunda davalıların elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığı olan tazminat miktarı hesaplandıktan sonra dava bedelinin hesaplanan maddi zarara göre artırımı ve araçlarının yatırılması için süre ve imkan tanınmasına, haksız rekabet nedeniyle manevi tazminat talebi ile ilgili manevi tazminat miktarının belirtilmesi ve harçlarının yatırılması için süre ve imkan tanınmasına, ilaveten , kararın en yüksek tirajlı —-yayınlatılmasına, ayrıca —- yıllarda —- başarılı projeler yapırak haklı üne kavuşmuş bir firma olduğunu, ancak bugün her inşaatta farkli bir —- tabelası yer aldığını ve hepsi birbirine karıştırıldığını, —- başlayan — belirtildiğini, davalılar —- Şeklindeki iltibas yaratan —– unvanlarını tasfiye halindeki şirket unavanındaki değişiklikle —— edindiğini, TTK 55/1-a.4 bendine göre başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almanın haksız rekabet oluşturduğunu, davalının —- Şeklinde olduğunu, —- ifadesinin unvanın çekirdek unsuru olduğunun tartışmasız olduğunu,—- kelimesinin —– sicilden terkininin isteme hakkının haiz olduğunu, davalıların usulsüz ve hileli inşaat sözleşmesi imzaladığını, davalıların malikleri sözleşmeyi sonlandırmaya yönlendirdiğini, davalıları usulsüz vekalet verildiğini, davalıların ek edimleri ile daire maliklerini yanılttığını, davalıların bazı daire maliklerine haksız menfaat sağlandığını, davalıların kendilerini tehdit ettiğini ve şantaj yaptığını, davalıların usulsüz ve sahte belge düzenlediğini ve kullandığını, davalıların kararı imzalayanlara açıktan para vadettiğini, davalıların hileli ve usulsüzce daireye sattırmaya çalıştığını, dahası buna haklarının da olmadığını, bunun mülkiyet hakkına tecavüz olduğunu, tüm bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davacı tarafın işbu davayı —— Mahkemesinde ikame ettiğini, bir davanın —– Mahkemesinde açılabilmesi için davanın ticari dava olması; ticari dava sayılabilmesi için ise tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın sınırlı olarak sayılan istisnai davalardan olması gerektiğini, taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemeyeceğini, huzurdaki davada davacılar tacir olmamakla birlikte davanın konusu da ticari işletmeleri ile ilgili bir uyuşmazlık olmadığını, dolayısıyla kanunun aradığı nitelikleri taşımayan, tacir olmayan davacıların —– mahkemesinde ikame ettikleri dava usul ve yasaya aykırı olup görev yönünden reddine karar verilmesi ve davanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini ve görevsizlik kararı verilmesini arz ve talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davalı ile davacılarında dairesinin bulunduğu binaya ilişkin yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin iptali ve diğer kat maliklerince davalıya verilen vekaletnamelerin iptali ve ——– birden fazla —-olduğu ve davalının aldatıcı hareket ederek kat maliklerini ve davacıları —bulunan asıl —– şirketi olduğu izlenimi yaratarak iradelerin sakatlanmasına sebebiyet verildiğinden uğranılan maddi ve manevi zararların tazminine ilişkindir.
Görev mahkemeye ilişkin olumlu dava şartıdır. (HMK 114/I-c maddesi)
Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.( HMK 1 maddesi)
Mahkeme tarafından dava şartlarının bulunup bulunmadığını davanın her aşamasında resen araştırılır. (HMK 115 maddesi)
Ticari davalar TTK. 4. maddesinde mutlak ve nispi ticari davalar düzenlenmiştir. Uyuşmazlığın Türk —- Kamumda düzenlenen bir hususa ilişkin olması veya davanın ticaıet mahkemesinde görüleceğine dair açık bir yasal düzenlemenin bulunması halinde mutlak ticari dava, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan uyuşmazlıklarda ise nispi ticari dava sözkoııusu olup mahkememizin görev alanı içinde kalacaktır.
TTK nun 5. maddesine göre; Asliye —- mahkemeleri tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ile özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca —– mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere asliye —- mahkemesinde bakmakla görevlidir.
Davacılar, işbu dava ile özetle; davalı firma ile kendilerinin dairelerinin bulunduğu apartmandaki diğer kat maliklerinin kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptıklarını, sözleşmeyi kendilerinin imzalamadığını, sözleşmeyi imzalayan diğer kat malikleri tarafından davalı müteahit firmaya vekaletname de verildiğini, davalının binayı yıkarak henüz yerine bir bina da yapmadığını, İdare Mahkemesi’nde açılan davada yürütmeyi durdurma kararı alınmasına rağmen yıkımın yapılmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek davalı ile diğer kat maliklerinin yaptığı kat karşılığı inşaat sözleşmesinin iptalini, diğer kat maliklerince davalıya verilen vekaletnamelerin iptalini ve davalı firmanın — birden fazla — olmasından yararlanarak kendi firmasının—-bulunan —– gibi davranarak kat karşılığında inşaat sözleşmesinin imzalanmasını sağlamak suretiyle sözleşme tarafının iradesinin sakatlanmasına neden olduğundan bahisle uğranılan maddi manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.
Soyut uyuşmazlığa konu edilen istemlerden biri kendileri dışında kat malikleri tarafından imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin ve bu sözleşme uyarınca davalı firmaya verilen vekaletnamelerin iptaline ilişkindir. Bu hususta davalı şirket yönünden işbu dava konusu ticari iş niteliğinde olduğu açık olmakla birlikte davaya konu edilen sözleşmede arsa payı sahibi davacılar tacir değildirler. Oysa ki yukarıda da izah edildiği üzere bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın Türk —- Kamumda düzenlenen bir hususa ilişkin olması veya davanın ticaıet mahkemesinde görüleceğine dair açık bir yasal düzenlemenin bulunması halinde mutlak ticari dava, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan uyuşmazlıklarda ise nispi ticari dava olması gerekmektedir. Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin iptali istemi TTK’dan kaynaklanmadığı gibi davacılar da tacir olmadıklarından dolayı işbu dava mutlak ticari dava olmadığı gibi nispi ticari dava da değildir. Buna göre eldeki davaya bakma görevi ——-sayılı içtihadı da nazara alınarak 6100 sayılı HMK nun 2.maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesine aittir.
Somut uyuşmazlığa konu edilen istemlerden bir diğeri de davalı firmanın ” —– ünvanı nedeniyle kendisini —- bulunan ve inşaat sektöründe kendini kabul ettirmiş iyi bir firma olarak tanınan firmaymış gibi tanıtarak sözleşmenin imzalanmasını sağlamak suretiyle sözleşmeyi imzalayan kat maliklerinin ve kendilerinin iradelerinin sakatlandığını, davalı firmanın zannettikleri firma olmasa idi bu sözleşmenin imzalanmayacağını belirterek uğranılan maddi manevi zararın tazminine ilişkindir. Her ne kadar davacılar işbu istemi TTK. 54. Ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız rekabete dayandırarak ileri sürmüş iseler de istemde ileri sürülen hususlar ve sonuç itibarıyla hukuki niteleme mahkememize aittir. Dolayısıyla davacıların bu istemleri haksız rekabet nedeniyle tazminat istemi değil, iradelerinin belirtilen şekilde sakatlanması nedeniyle yapılan sözleşme uyarınca uğranıldığı iddia edilen maddi manevi tazminat istemine ilişkindir.
Kaldı ki ; TTK. 56. Maddesinde haksız rekabet hususu ; ” müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlike ile karşılaşabilecek olan kimselerin fiilin haksız olup olmadığının tespitini, haksız rekabetin men’ini, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış ve yanıltıcı beyanlar ile yapılmışsa bu beyanların yapılmasını ve tecavüzün önlenmesi kaçınılmaz ise haksız rekabetin işlenmesinde önemli olan araçların ve malların ihyasını isteyebilir ” şeklinde düzenlenmiştir. Türk —- Kanunu haksız rekabeti ” aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimali ” olarak tanımlamaktadır. Devam eden maddelerde iyiniyet kurallarına aykırı hareketler örneklendirilmiş ve haksız rekabet kurumunun hukuki sorumluluk bakımından düzenlemesine yer verilmiştir. Buna göre davacıların TTK. 56. Maddesi uyarınca haksız rekabet sebebiyle zarara uğrayan kişiler olmadığı açıktır. Bu durumda da işbu davaya bakma görevi mahkememize değil, Asliye Hukuk Mahkemesi’ne aittir. Tüm talepler yönünden göreve yönelik yasal dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden REDDİNE,
2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli ——– NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
3-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tefhim/tebliği ile İHTARINA,
4-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
Dair, davalılar vekilinin yüzüne karşı davacıların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile———Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/11/2020