Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/972 E. 2018/322 K. 27.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİKARAR

ESAS NO : 2016/972 Esas
KARAR NO : 2018/322

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 27/03/2018

DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu ………havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; ….. şirketinin müvekkili şirkete ……… ………adını taşıyan ürünlerin satış hakkının…….. Sözleşmesinden de görüleceği üzere Türkiye’de sadece müvekkili şirkete verdiğini, markanın Türk Patent Enstitüsüne tescil ettirilerek 566 sayılı KHK hükümleri mucibince Türkiye çapında koruma sağlandığını, TPE nezdinde ……. + Şekil’den ibaret 05/10/2009 başvuru tarihli ve ……. tescil numaralı marka ……. mukim …….. adına tescilli olduğunu, ürünlerin satış ve dağıtımının müvekkil şirketçe bağımsız distribütörler vasıtasıyla yapıldığını, bağımsız distribütörün yanı sıra müvekkil şirketin satışlarını müvekkile ait …… … isimli üç internet sitesi aracılığıyla yapıldığını, davalının müvekkilin eski distribütörlerinden olduğunu, davalının şirket ilkelerine aykırı davranışları nedeniyle Beyoğlu ……. Noterliğinin 10/09/2014 tarih ………yevmiye numaralı ihtarnamesi ile distribütörlüğü 6 ay süresince askıya alınarak bonus ödemelerinin durdurulacağının, …………’in hiçbir faaliyetine katılamayacağının davalıya bildirildiğini, akabinde Beyoğlu ……. Noterliğinin 24/09/2014 tarihli ….. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ikinci kez uyarıda bulunulduğunu, taraflar arasındaki distribütörlük sözleşmesinin Beyoğlu ……Noterliğinin 29/04/2015 tarih …… yevmiye numaralı ihtarnamesi iie davalının şirket ilke ve kurallarına aykırı davranışları nedeniyle haklı nedenle feshedildiğini,
Müvekkil şirket merkezinde yada dışarıda yapılan toplantılarda davalının distribütörlere kredi kartı borçlarından kurtulmak için çözüm sunacağı vaadiyle yaklaşarak kişilerin ellerinden kredi kart şifrelerini aldığı, bu kişileri borçlandırdığını,
Şirket ilkelerinin Reklam İlkeleri maddelerine aykırı olarak davalının müvekkil şirket logosu veya şirket adının izin alınmaksızın kullandığını, müvekkilin onayladığı basılı ve görsel malzemeleri kullanmadığını,
………., ……… gibi kişilerin ürün atımlarında başta ……..nın kredi Kartını kullanarak herkesi 800 Euroluk mal almaya zorladığını, gelen malları da düşük fiyatlarla başka distribütörlere teklif ettiğini,
………teşvik primlerini kazanmak için başkalarına ait kredi kartlarını kullanarak online alımlar yaptığını,
Kredi karları ile ilgili ………. adlı siteden distribütörlere başkalarının kredi kartlarını kullanılarak kazandığı milleri şifrelerini kullanarak ucuz uçak bileti teklifleri yaptığını,
Müvekkili şirket toplantılarına sırf kredi kartı mağdurları bulmak için katıldığına ilişkin şikayetlerin bulunduğunu,
Şirket ilkelerinin 4.86 maddesinde belirlenen Şirket………… Formundaki yazılı isimlere bilet düzenlediğini, evli olan eş formunda belirtilmemiş ise şirket kendi takdirinde olmak üzere fazladan bir bilet verebilecektir hükmüne aykırı etik dışı davranışlarda bulunduğunun tespit edildiğini, müvekkilin piyasaya arz ettiği ürünleri piyasadan temin etmeye, satışlarını yapmaya devam ettiğini, hali hazırda davalının müvekkil adına tescil edilmiş …… ürünlerini……. adresinden ve çeşitli internet adresleri üzerinden satışı yaptığını, müvekkilin satış kanallarındaki distribütörlerine de müvekkil hakkında gerçek dışı karalamalarda bulunduğunu, davalının müvekkilin ürünlerini agresif bir şekilde her türlü ticari kanaldan pazarlamaya çalıştığını, davalının haksız rekabete esas teşkil eden ürünleri piyasadan ne şekilde temin ettiği, faturalarının bulunup bulunmadığı hususlarının bilirkişi incelemesi ile yapılmasının talep edildiğini, müvekkil tarafından ……….. Başsavcılığına şikayette bulunulduğunu,…………. Müdürlüğüne başvuruda bulunulduğunu, müvekkile gönderilen 26/04/2016 tarihli yazıda, şikayete konu ürünlerin satışının yapıldığı, işletmenin bakanlığı kayıt yaptırmadan faaliyet gösterdiğinin tespit edildiğinin ve yasal işlemlere başlandığının bildirildiğini ileri sürerek öncelikle davalının TTK 61 madde hükümleri çerçevesinde haksız rekabete esas teşkil eden eylemlerinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davanın kabulüne, davalı tarafın hukuka aykırı, kusurlu davranışları haksız rekabeti nedeniyle müvekkili şirketin uğramış olduğu maddi zararların hesap edilerek zararın tazmini için şimdilik 10.000,00 TL’nın davalı şirketin faaliyete başladığı tarihten itibaren işleyecek ticari işlerde uygulanacak avans faiz oranına göre hesaplanacak avans ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, hükmün ilanına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 12/12/2016 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinin Türkiye’de “………markalı ürünlerin münhasıran tek yetkili ithalatçısı ve satıcısı olduğunu, ………….şirketinin sözleşmenin 4.1. maddesinde tanımlanan ve tescilli pazarlama planını kullandığını, Davalının müvekkiline yönelik haksız rekabet teşkil eden eylemlerini ikrar ettiğini, Davalının müvekkilinin distribütörlerine yönelik olarak müvekkilini karalayıcı, güven zedeleyici ifadelerde bulunduğunu, davalının müvekkilin distribütörlerine göndermiş olduğu whatsapp mesajıyla müvekkiline ait ürünlerin müdür fiyatı civarında veya daha aşağı olacağını, bu ürünlerin tedarikçisinin kendisi olduğunu, ürünlerin taksitle satıldığını, siparişlerin kendi facebook adresinden gönderilebileceğini ilan ettiğini, davalının bu ürünleri kimden ve nereden temin ettiğini, faturalarını ibraz etmesi gerektiğini beyanla ve dava dilekçesini tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 27/03/2018 tarihli esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 31/10/2016 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: İddialarının asılsız olduğunu, haksız rekabet koşullarının oluşmadığını, TTK 56 ve 61 maddelerine muhalefet edilmediğini, davacının yapılan ticari faaliyetten bir zararı olmadığını, davacının ithal edip piyasaya arz ettiği serbest dolaşıma tabi olan ürünleri TTK ve vergi usul kanununa uygun olarak sattığını, davacının satılan ürünlerin sahte olduğu hakkındaki suç duyurusuna istinaden……….. Başsavcılığı Fikri ve Sınai Haklar Soruşturma Bürosu tarafından yerinde yapılan inceleme ve bilirkişi raporu ile ürünlerin orijinal olduğunun tespit edildiğinden soruşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini, davacının İstanbul Anadolu ……. Sulh Ceza Hakimliğine yaptığı itirazın kesin olarak reddedildiğini, davacının mahkemeye iddiasını ispat için delil sunmadığını, sadece afaki ifadelerde bulunduğunu, davacının sunduğu münhasır pazarlama ve lisans sözleşmesinin kendisini ve diğer satıcıları ilgilendirmediğini, sözleşmeye göre………. sadece Türkiye’ye ithalat hakkını davacıya verdiğini, bahse konu ürünleri ithal etmediğini,………. Şekil markası herhangi bir farklı ürün imalatında marka olarak veya….. Gibi değişik uzantılı internet sitesi adında kullanılmadığını, patent ve tescile aykırı bir eylem söz konusu olmadığını, davacıdan ürün satın alan distribütörlerin ürünleri satmak için aldığını, davacının açıkladığı Temmuz 2004’te uygulanan haksız yere fesih uygulamasının bu dava ile ilgisi olmadığını, davacının ürünlerini kendisinin arz ettiği ürünler olduğunu kabul ettiğini, ürünlerin taksitle satılması konusunun gıda dışı ürünler için geçerli olduğunu ve bu konuda ilgili yasaya bir muhalefet olmadığını, haksız olarak sona erdirilen distribütörlük tarihinin 29/04/2015 olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 27/03/2018 tarihli esas hakkındaki beyanında; Önceki beyanlarını tekrarla, davacı firmanın herhangi bir zararı olmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde ……. şirketinin münhazır tek yetkili satıcısı sıfatı ile davalı ile aralarında yapılmış olan distribütörlük sözleşmesinin feshinden sonra davalının halen ……… marka orjinal ürünleri satması şeklindeki eylemleri haksız rekabet teşkil edip etmediği, haksız rekabet nedeniyle tazminat davası şartlarının oluşup oluşmadığı, davalının satış şeklinin mevzuata uygun olup olmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, haksız rekabet nedeni ile maddi tazminat davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: Haksız rekabeti düzenleyen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 56. Maddesindeki “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların(Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.) varlığında manevi tazminat verilmesini,
isteyebilir. Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir. ” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
İstanbul ……..FSHCM’sinin 2016/248 e sayılı dosyası incelendiğinde; sanıklar …………. hakkında bir kısım internet sitelerinin sanki müşteki … ……. ……. ait internet sitesi olduğuna dair izlenim verilip sitede müşteki şirketin ürünlerinin taklitlerinin satışa arz edildiği, böylelikle müştekinin markasının ticari etki yaratacak biçimde kullanmak sureti ile atılı suçu işledikleri iddiası ile ceza davası açıldığı, davada 30/01/2018 tarihinde celse açıldığı ve yargılamaya halen devam edildiği anlaşılmıştır.
İstanbul Anadolu ……… Asliye Hukuk mahkemesinin 2014/487 e sayılı dosyası incelendiğinde; Dava dışı bir kısım kimselerce davalı … hakkında davalının alt personeli olduklarını ve davalının kendi kredi kartlarını usulsüz kullandığından bahisle maddi ve manevi tazminat davası açtıkları, 28/03/2017 tarihinde davanın subut bulmadığından reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İstanbul Anadolu ………….nun 2016/12096 soruşturma nolu dosyasında müşteki ……. …. Şirketinin şikayeti üzerine başlatılan soruşturmada, şüpheli … hakkında şüphelinin iş yerinde satışa arzettiği ürünlerinin marka sahibinin orijinal ürünleri olduğu iddiası ile takipsizlik kararı verildiği, karara yapılan itiraz üzerine İstanbul Anadolu ……….. Sulh Ceza hakimliği tarafından itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
……… Müdürlüğünün 20/10/2016 tarihli cevabi yazısında … ünvanlı işletmede satılan ürünlerin mevzuata uygunluğunun kontrolü için ürün etiket bilgileri, ürünlere ait irsaliyeli faturaların incelendiğini ve ürünler ile ilgili herhangi bir olumsuzluk tespit edilmediğini, ancak ilgili işletmenin ilgili kanunun 30/1 maddesine aykırı olarak bakanlığa kayıt yaptırmadan faaliyet göstermesi nedeni ile işletmeye para cezası yaptırımının uygulandığı bildirilmiştir.
Dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan münhasır pazarlama ve lisans anlaşması incelendiğinde ……. Arasında ……. ve …. ticari isimlerinin ilgili bütün ticari marka hakları ile başka herhangi bir şahsa aynı hakların verilmeyeceğine ilişkin münhasır taahhüdü konusunda 01/02/2009 tarihinde başlayıp 31/01/2010 tarihinde sona erecek şekilde 1 yıllık süre ile düzenlendiği ancak anlaşmanın fesh edildiğinin bildirilmediği takdirde kendiliğinden 1 yıllık süre ile uzatılmış sayılacağının kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
……………….-ticaret marka nolu, …………ticaret marka nolu ve…………-ticaret marka nolu marka tescil belgelerine göre …. emtiasının 05/10/2009 tarihinden itibaren 10 yıl müddet ile 02/11/2010 tarihinde …….. adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilince dosyaya sunulan distiribütörlük sözleşmesi incelendiğine; sözleşmenin distiribütörlük için başvuru belgesi şeklinde hazırlandığı ancak sözleşmede davalının imzasının yer almadığı distiribütörün sözleşmeyi feshetmesi halinde elinde bulunan ürünlerin …… tarafından iade alınacağının düzenlendiği ancak sözleşmenin ………. tarafından feshedilmesi halinde distiribütör elinde kalan ürünlerin akıbeti hakkında düzenleme bulunmadığı anlaşılmıştır.
Beyoğlu ………. Noterliğinin 29/04/2015 tarih ve ……. yevmiye nolu ihtarname ile distiribütörlük sözleşmesinin şirket tarafından tek taraflı olarak fesh edildiğinin muhatap …’na ihtar edildiği anlaşılmıştır.
Tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiş, inceleme gününde Mahkememize ibraz edilen ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali Müşavir ve haksız rekabet uzmanı bilirkişilerin heyet halinde vermiş oldukları 12/02/2018 Havale tarihli raporda özetle; Çalışanların kredi kartlarını kullanarak toplu mal alımı yapıldığına ilişkin dosyada somut bir delil bulunmadığını, bu hususa ilişkin davalıya açılan davanın reddedildiğini, ayrıca bu sebebin tek başına davacıya karşı gerçekleştirilmeyen, muhatabının üçüncü kişiler olması nedeniyle davacıya yönelik bir haksız rekabet eyleminin söz konusu olmadığını, davalının facebook hesabındaki ……… yapamadığını başardık, ……..ürünleri artık taksitli satılıyor şeklindeki” beyanının da beyanının facebookta yayınlanma tarihinin dosyadaki facebook çıktısından anlaşılamadığını eğer davalının belirttiği şekliyle yayınlanma tarihi 06.08.2016 tarihi ise gıda ürünlerinde taksit yasağının 27.09.2016 tarihinde ……… Kartları Hakkında Yönetmelikte yapılan değişiklikle yürürlüğe girmesi dikkate alındığında yanıltıcı beyan olmadığını, davalının 06.08.2016 tarihli …. mesajının genel içeriği dikkate alındığında davalının davacının distrübütör gibi hareket ettiğine dair bir beyan olmadığını bunun gibi davacıyı karalayıcı beyanların da söz konusu olmadığını, whattsapp yazışmalarında ürünleri daha ucuz fiyata satışa arz edeceklerinin belirtildiğinı, saldırgan satışın söz konusu olabilmesi için tüketicinin, kendisini satın alma mecburiyetinde hissetmesine yol açan yöntemlerin söz konusu olmasının gerektiğini, saldırgan satış yöntemlerinde, sözleşmenin akdedilmesinde alıcının serbest iradesinin değil, korku, şükran, nezaket veya utanma gibi hislerin belirleyici olduğunu whattsapp beyanlarında böyle bir durumun söz konusu olmadığını, yine ürünün düşük fiyatla satılması hususunun haksız rekabet teşkil edebilmesi için aldatma unsurunun da söz konusu olması gerektiğini, TTK m.55/1- a-6’ya göre ; “seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerinin, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde atımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur”. Bu düzenlemenin “tuzak fiyat” olarak da nitelendirildiğini, tuzak fiyatın, satıcının, reklam amacıyla yaptığı ve bunu tüketiciden gizlediği sürekli fiyat indirimleri ile onu etkilemeyi, mağazasına çekmeyi amaçladığı bir uygulama olarak ortaya çıkmakta ve bu yola başvuran işletme, işletmesinin fiyat politikası hakkında tüketicide bu olumlu intihayı bırakmak için genellikle, fiyatı halk tarafından iyi bilinen birkaç malın fiyatını aşağı çekmekte ve böylece mağazaya çekilen müşteriler, tanıtımı yapılan ürünlerin tükendiğini ya da o malın kalitesinin çok bozuk olduğunu, ancak o mala benzer daha iyi kalitede başka ürünlerin bulunduğunun söylenmesi suretiyle daha yüksek fiyatlı olan bu ürünleri satın almaya itilmekte olduğunu, tuzak fiyatı uygulayan işletme ise meydana gelen kazanç eksikliğini, alıcının işletmesi hakkında edindiği olumlu intiba nedeniyle fiyatını tam olarak bilmediği diğer malları da tereddütsüz bir şekilde satın alması, nedeniyle normal fiyattan sattığı malların sürümünü artırması suretiyle kolaylıkla kapatabildiğini, davaya konu olayda ise davalının dosyaya ibraz ettiği ürünün satış fiyatı ve tedarik fiyatları dikkate alındığında zararına satış şeklinde olmayıp indirimli satış olarak kabul edilebileceği ve fiyat düşüklüğü ile müşterinin başka bir husus için aldatılmadığı bu nedenle bu yönüyle de haksız rekabet teşkil eden bir eylemin söz konusu olmadığını, bununla birlikte dosyada davalının ……. hesabında kendisini “……… manageri olarak tanıtması yanlış ve yanıltıcı bilgi vermek olduğunu, TTK m.55/1-a bendinin 2 nolu alt bendine göre; “Kendisi, ticarî işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek” eylemlerinin haksız rekabet sayıldığını, yine dosyada mübrez …………. Müdürlüğünün 05.08.2016 tarihli idari yaptırım kararına göre davalının gerekli resmi izinileri almadan davaya konu ürünleri satması nedeniyle idari yaptırıma tabi tutulması dikkate alındığında vaki durumunun TTK m.55/1-e bendinde düzenlenen “iş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur” hükmünün ihlali sayılacağını, bu madde kapsamında haksız rekabet fiillerine örnek olarak İş Kanunundaki çeşitli hükümlere aykırılık, tatil yapma zorunluluğunu bertaraf etmek şeklindeki sosyal damping adı verilen davranışlar, Bakanlıktan izin almak zorunda olunduğu halde izin almadan bilgisayar kursu açmak bu bent kapsamında sayılabileceği, bunların dışında mevzuatla veya örf ve adetle rakiplere yüklenmiş iş hayatı koşullarına her aykırılığın da haksız rekabet sayılacağını, davacı tarafın davalının haksız rekabeti nedeniyle maddi tazminat talebinde bulunduğunu, maddi tazminat talep edebilmek için, haksız rekabet fiilinin yanında ayrıca rekabet fiilini gerçekleştirenin kusurlu olması ve bir zararın gerçekleşmiş olması ve zarar ile fiil arasında illiyet bağının bulunmasının gerektiğini, kusurun derecesinin öneminin olmadığını, ihmal veya kasıt halinde de maddi tazminat davası açılabileceğini, davalının yukarıda belirtilen iki eylemi nedeniyle davacının maddi tazminat talep etme koşullarının oluştuğunu, bir haksız fiil çeşidi olan haksız rekabet anlamında zarar, bir kimsenin müşterileri, kredisi, mesleki itibarı yahut diğer herhangi bir iktisadi çıkarı bakımından mal varlığının mevcut durumuyla, haksız rekabet fiili olmasaydı arz edeceği durum arasındaki farkı ifade ettiğini, ancak dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden gerek ticari defter ve kayıtlardan gerekse dosyadaki bilgi ve belgelerden zarar miktarının net tespit edilmesinin mümkün olmaması nedeniyle BK.nun 50 ve 51. maddelerinde yer alan ilkeler uyarınca uygun bir tazminatın takdir edilmesi gerektiğini, bu çerçevede somut olaydaki ihlalin yoğunluğu, miktarı göz önüne alındığında maddi tazminatın indirmek ve arttırmak hususundaki takdir Mahkemeye ait olmak üzere 10.000-TL olabileceği kanaatine varıldığını beyan ve Rapor etmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.(TTK madde: 54/2)
Madde 55- (1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;
1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,
2. Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,
6. Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, ticaret sicil kayıtları, taraflar arasındaki dava dosyaları, distribütörlük sözleşmesi, sözleşmenin feshine ilişkin noter ihtarı, tek satıcılık sözleşmesi, marka tescil belgeleri, bilirkişi raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacının …………” ve “…… markalı ürünlerin, ticari marka hakkına ve Türkiye de tek satıcılık hakkına sahip olduğu, her ne kadar distribütörlük sözleşmesinde davalının imzası bulunmasa da, davalının bu yönde herhangi bir itirazı olmaması nedeni ile taraflar arasında bahsi geçen ürünlerin satışı ile ilgili distribütörlük sözleşmesine dayalı ticari ilişkinin bir süre yürütüldüğü, ancak davacı şirket tarafından sözleşmenin 29/04/2015 tarihinde feshedildiği, sözleşmenin feshinden sonra da davalının ……… marka ürünleri satmaya devam ettiği, davalı tarafından sözleşmenin feshinden sonra satılmaya devam edilen ürünlerin orijinal olmadığının ispatlanamadığı gibi, davalı tarafça doğrudan ithal edildiği hususunun da ispatlanamadığı, kaldı ki bu hususun markanın korunması kapsamında kaldığı ve buna ilişkin taraflar arasında Fikri Sinai Haklar Mahkemesinde görülen davaların bulunduğu, davalının tarafı olmadığı tek satıcılık sözleşmesinin davalının satış yapmasına ve örneğin diğer distribütörlerden ürün temin etmesine engel olmadığı, davacı tarafın davalının başka bir suretle ürün temin ederek sattığını ispatlayamadığına göre (zira tek satıcılık sözleşmesine göre……merkezli şirketten ürün ithal etme yetkisi yalnızca davacıya verilmiştir) davalının davacı tarafından ithal edilen gerek sözleşmenin feshinden önce teslim edilen gerekse davalının örneğin distribütörlerden ürün temin edebilme ihtimaline göre, temin edilen ürünlerin satışı ve bu satış sırasında……. isminin kullanılmasının haksız rekabet teşkil etmediği ve dolayısı ile davacının maddi bir zararının oluşmadığı, ayrıca davalının satış politikası ile uyguladığı ürün fiyatının haksız rekabet teşkil edecek nitelikte olmadığı, bunun gibi davalının facebook hesabında kendisini……..olarak tanıtması yanıltıcı beyan olmakla birlikte, davalının davacı tarafından ithal edilen orijinal ürünleri satıyor olması nedeni ile yine davacının maddi zarara uğradığından bahsedilemeyeceği, yine aynı şekilde davalının paylaşımında olan ve kenda beyanına göre 06/08/2016 tarihinde paylaştığını bildirdiği “……. yapamadığını başardık,…..ürünleri artık taksitli satılıyor” şeklindeki paylaşımının “………yapamadığını başardık” kısmının davacıyı küçük düşürücü nitelikte olduğu bu nedenle haksız rekabet teşkil ettiği ancak bu paylaşımın davalı tarafça orijinal ürünlerin satılıyor olması nedeni ile maddi zarara yol açmayacağı, davalının……. Tarım Müdürlüğünce bakanlığa kayıt yaptırmadan faaliyette bulunması nedeni ile para cezası yaptırımı uygulanmış olması durumunun, bu hususun idari bir düzenlemeye ilişkin olması ve davalıya bir avantaj sağlayacak nitelikte de olmaması ve ayrıca davacı tarafından ithal edilen orijinal ürünlerin satılıyor olması nedeni ile yine davacının zararından bahsedilemeyeceği, davalının her ne kadar haksız rekabet niteliğinde eylemleri bulunsa da dava dilekçesinde yalnızca maddi tazminat ile hükmün ilamı talep edildiğinden ve davalının haksız rekabet teşkil eden eylemleri gerek maddi zarar doğurucu nitelikte olmadığından gerekse markanın korunması kapsamında kaldığından haksız rekabet nedeni ile maddi tazminat davasının yerinde olmadığı, kabul edilmeyen maddi tazminat istemi ile ilgili ise hükmün ilamından bahsedilemeyeceği sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2- Başlangıçta peşin olarak alınan 170,78 TL karar ve ilam harcının işin hitamında ödenmesi gereken 35,9 TL harçtan fazla olduğu anlaşıldığından 492 sayılı harçlar kanunun 31. maddesi gereğince fazla alınan 134,88 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya ödenmesine,
3- Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca, artan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalının yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.