Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/960 E. 2020/657 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/960 Esas
KARAR NO: 2020/657
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/09/2016
KARAR TARİHİ: 26/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında —– tarihinde ——- sözleşmeye ek olarak bir protokol imzalandığını, müvekkilinin sözleşmeden doğan sorumluluklarını eksiksiz yerine getirdiğini, davalının sözleşmeyi ve ek olarak protokolü tek taraflı fesih ettiğini belirten —— yevmiye nolu ihtarnamesi ile müvekkili şirkete keşide ettiğini, taraflarınca —— yevmiye nolu ihtarnamesi ile fesih bildirimine konu edilen hususların gerçeği yansıtmadığını, kabul etmediklerini ve feshe muvafakat edilmediğinin ihtar edildiğini, buna rağmen davalı bayi haksız feshi uygulayarak başka dağıtıcı ile anlaşma sağladığını, davalının ——- son günlerde karşılanmadığı hizmet veremediklerini ve müşteri sayısının azaldığı gibi gerçek dışı iddialarla feshi gerçekleştirdiğini, davalının bayilik sözleşmesinin —– maddeleri ve diğer ilgili hükümleri gereği fesih hakkının bulunmadığını belirtmiş olup, açıklanan nedenlerle davanın kabulüne, sözleşmenin haksız fesihten dolayı uğranılan —- tutarındaki kar kaybı ile —– cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faizleri ile birlikte müvekkiline ödenmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili arasında —tarihinde —– imzalandığını ve bu sözleşme müvekkili tarafından —— yevmiye nolu ihtarnamesi ile haklı olarak fesih edildiğini, müvekkilinin —— ihtiyacı karşılanmadığını, müvekkilinin bu sebeple hizmet veremediğini ve müşteri sayısının azaldığını ve itibar kaybettiğini belirtmiş olup, açıklanan nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki ——– erken feshi nedeniyle sözleşme hükümleri uyarınca kar mahkumiyeti ve cezai şart alacağının tahsiline ilişkin tazminat davasıdır.
Celp ve tetkik olunan taraflar arasındaki ——– incelenmesinde sözleşmenin yürürlük tarihinin —-bitiş tarihinin — olduğu, sözleşmenin 16. Maddesinde bayinin haklı bir neden olmaksızın süresinden önce sözleşmeyi fesih ettiği veya kötü niyetli olarak sözleşmenin sona ermesine neden olduğu takdirde istasyonda 3 yıl süre ile —–ticareti yapmayacağını, 17. Maddesinde ise bayi sözleşme süresinde içerisinde taahhüdünü yerine getiremez veya sözleşme süresi dolmadan herhangi bir sebeple sözleşmeyi fesih ederse sözleşme süresi sonuna kadar taahhütten kaynaklanacak kar mahrumiyetini, kendisine yapılan yatırımı ve aidiyet olarak verilen malzemelerin bedellerini herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın davacı —– ödemeyi taahhüt edeceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmenin feshin sonuçlarını düzenleyen 47. Maddesinde bayi iş bu sözleşme ile veya bu sözleşmeye ek protokollerde belirlenen cezai şartlara ilaveten fesih tarihinde sözleşme sonuna kadar geçecek dönemde yıllık satış taahhüdüne göre satılması gereken toplam petrol ürünleri miktarını fesih işlemi nedeniyle satmaması sonucu —-uğradığı tüm zarar ve ziyanın bu meyanda feshin tarihinden, sözleşme süresi sonuna kadar satması gereken beher —– için motorindeki —-karı esas alınmak suretiyle belirlenecek toplam —- ziyan tutarını hiçbir itirazda bulunmaksızın nakden, defaten ödemeyi kabul beyan ve taahhüt eder şeklinde olduğu, sözleşmenin cezai şartı düzenleyen 48. Maddesinde bayinin sözleşme hükümlerine veya bu sözleşmeye ek olarak imzalanmış diğer sözleşme ve taahhütnamelerine aykırı davranışı nedeniyle sözleşmenin —- tarafından feshi halinde veya bayinin —-rıza ve muvafakatini almaksızın sözleşmeyi tek taraflı fesih etmesi veya başka bir dağıtım şirketinin bayiliğini doğrudan veya dolaylı olarak alması halinde bayi, — aralarında kararlaştırılacak ve ek protokol ile kaleme alınacak olan cezai şartı ihtarname keşidesine, mahkeme kararı alınmasına gerek kalmaksızın ilk yazılı talep üzerine —ödeyeceğini beyan kabul ve taahhüt eder şeklinde olduğu görülmüştür.
Taraflar arasında imzalanan protokolün 9.2 maddesinde taraflar herhangi bir neden göstermeksizin sözleşmeyi fesih ettikleri takdirde sözleşmeyi fesih eden diğer tarafa —- ceza ödemekle mükelleftir, şeklinde olduğu görülmüştür.
Celp ve tetkik olunan —– yevmiye nolu ihtarnamenin incelenmesinde keşidecisinin davalı, muhattapın davacı şirket olduğu, davalı tarafından taraflar arasındaki sözleşmenin muhatap tarafından ürünlerin karşılanmaması nedeniyle sözleşmenin fesh edildiği görülmüştür.
Tarafların tüm delilleri celp olunmuş ve davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılmasına karar verilmiş olup, mali müşavir bilirkişi dosyaya sunmuş olduğu raporunda özetle; davalının sözleşmenin fesih tarihi itibariyle davacıya —-borçlu olduğu, — tarihinde bu borcu ödediği, — itibariyle tüm ödemeler düşüldükten sonra—- alacaklı olduğu,—- yılı satış cirosunun —olduğu, — yılı sonu yıl sonu cirosunun ise— olduğu, —yılı net karının —yılı net karının ise———- olduğu yönünde rapor tanzim edilmiş ve rapor usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiştir.
Mahkememizce bir mali müşavir bir sektör uzmanı ve bir bayilik sözleşmeleri konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi heyeti dosyaya sunmuş olduğu raporunda özetle; davalı tarafın —— tarihli fesih ihtarnamesinde davacının kendisine —–göndermemesi nedeniyle sözleşmeyi süre vermeksizin derhal fesh ettiğini, TBK 123. Maddesine göre karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde taraflardan biri temerrüte düştüğü takdirde diğeri borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir şeklinde olduğu, davalı tarafın davacının kendisine ——temin etmediği iddiasında olup davacıya ——sağlaması için uygun bir süre vermeli, aksi takdirde sözleşmeyi fesh edeceğini ihtar etmesi gerektiğini, davalının buna uymadığını, böyle bir feshin ancak önceden öngörülmeyen kestirilemeyen ve sözleşmeye devamı taraflardan biri veya her ikisi bakımından çekilmez hale getiren bir haklı sebebin mevcudiyeti halinde söz konusu olabileceğini, davalı feshinin haklı fesih olmadığı yönünde rapor tanzim edilmiş ve bilirkişi raporunda davacının kar mahrumiyeti yönünden bir değerlendirme yapılmamış olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce bilirkişilerden kar mahrumiyeti yönünden de değerlendirme yapılması amacıyla ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişiler —- tarihli ek raporlarında özetle, davacı tarafından sunulan—— fiyatlandırma raporu ve—- alınan —– ilişkin faturaların incelenmesi sonucu davacının kar kaybı yönünden yapılan değerlendirmede davalıya yapılan satışlara oranlamasıyla sözleşmeden kalan — sözleşme süresi için kar mahrumiyetinin —- olduğunu rapor etmiştir.
Tarafların ek rapora da itirazı üzerine yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişiler dosyaya sunmuş oldukları —— tarihli raporlarında tarafların önceki kök ve ek raporlara itirazları karşılayacak şekilde düzenlemiş oldukları raporlarında özetle; davalı tarafından sözleşmenin ——ikmal edilmediğinden fesh edildiği, ancak protokol ve bayilik sözleşmesi kapsamında davalının istasyonuna davacı dağıtım şirketi filo tanker operasyonu ile ikmal yapılacağına dair bir hüküm bulunmadığını, dosya kapsamında taraflar arasındaki sözleşme başlangıcından itibaren davalı bayinin kendi tankeri veya kiralık tanker vasıtasıyla istasyonuna —–ürünü temin ettiği, davalının önce satın alacağı ürün ve miktarına davacıya sipariş olarak geçmeli, bu siparişin bedeli davacının hesabına gönderildikten sonra daha önce ürünleri nasıl ikmal etti ise yine aynı yolla temin etmesi gerektiğini, taraflar arasında yapılan e-mail yazışmalarından ürün siparişi, ürün bedeli ödemesi ve istasyona kadar olan nakliye sürecinin taraflar arasında daha önce uygulanan ürün ikmal süreci ve sektör teamül ve uygulamaları kapsamında davalı tarafından yerine getirilmediği, bu nedenle davalı tarafından sözleşmenin haksız fesh edildiği, kar mahrumiyeti yönünden yapılan değerlendirmede ise kar mahrumiyetinin brüt kar üzerinden değil net kar üzerinden hesaplanması gerektiği, bu nedenle davacı şirketin alış faturaları, davacı şirket tarafından davalıya yapılan satışlar, hep birlikte değerlendirildiğinde davacının ortalama satış karı oranına göre sözleşmeden kalan —- kar kaybının — olduğu, ancak kalan süre faaliyet kar kaybının —- olduğu, cezai şart yönünden yapılan değerlendirmede davalının sözleşme kapsamında sözleşmede geçen süre boyunca ortalama net karının yıllık —-olduğu, davalının —– cezai şartı ödeyebilmesinin mevcut net kar ortalamasına göre —– net karı ile karşılanmasının mümkün olacağı, davalı gerçek kişi tacir olup, cezai şart borcunda tüm mal varlığı ile sorumlu olması gerektiği dikkate alındığında söz konusu cezai şartın ödenmesinin davalının ekonomik açıdan tüm mal varlığının azalmasına yol açması gerektiği, ancak bunu ispata yönelik herhangi bir delil sunulmadığı, sonuç olarak davalının talep etmesine rağmen davacının ——göndermemiş olması nedeniyle sözleşmenin fesih edildiği, sürekli edilmiş sözleşme niteliğindeki bayilik sözleşmesinin davalı tarafça davacıya mehil verilmeden haklı sebeple fesih edilmesi için yeterli bir fesih sebebi olmadığı, davalının sözleşmeyi haklı sebeple feshe hak kazanması için öncelikle davacıya ihtarname göndermesi ve bir süre vermesi, buna rağmen davacının ——teslim etmemesi halinde sözleşmeyi fesih edebileceği dolayısıyla davalının bayilik sözleşmesini haksız olarak fesih ettiği, sözleşmenin 17. Maddesi hükmüne göre davacının kar mahrumiyeti zararını talep edebileceği yönünde rapor tanzim edilmiş ve rapor usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiştir.
Mahkememizce cezai şart miktarının davalının ekonomik mahfına neden olup olmayacağının tespiti yönünden davalının vergi dairesinden son 5– yıla ait gelir vergisi beyannamelerinin celbine karar verilmiş olup incelenmesinde —- karının —- yılı karının —-yılı karının —- yılı karının — yılı karının — olduğu görülmüştür. Davalının yıllık ortalama karının ise ———– olduğu, anlaşılmıştır.
TBK’nın 112. ve devamı maddesine göre; alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için, bu yüzden bir zarara uğramış olması gerekir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet (olumlu) zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir.
Borç, bir sözleşme ilişkisinden yüklenilen edimlerle sınırlı değildir; bu edimlerin yerine getirilmemesinden veya sözleşme dışı haksız eylemden doğan tazminat alacağı da borç kavramı içindedir.
Müspet zarar; Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde, yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur
Kâr mahrumiyeti ve cezai şart talep edilebilmesi için davalı bayiinin borca aykırı davranması ve bu borca aykırı davranış nedeniyle davacı dağıtıcının sözleşmeyi feshetmesi ya da davalının haklı sebep olmadan sözleşmeleri feshetmiş olması gerekmektedir
6098 Sayılı TBK 179. maddesi uyarınca sözleşmenin hiç ve gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun yada cezanın ifasını isteyebilir
Tacir olan borçlu cezai şartın fahiş olduğunu ileri sürerek cezai şarttan indirim yapılmasını kural olarak isteyemez.Ancak kararlaştırılan cezai şart miktarının ekonomik yönden borçlunun mahvına sebep olabilecek tarzda yüksek olduğunun saptanması halinde cezai şarttan uygun bir indirim yapılabileceği —– kabul edilmektedir. Bu şekilde bir indirime gidilebilmesi için borçlunun ekonomik durumunun, ticari defterlerinin, bilançosunun konusunda uzman bir bilirkişiye incelettirilerek ayrıntılı ve —–denetimine elverişli rapor alınması ve bu inceleme çerçevesinde indirime gerek bulunduğunun saptanması halinde somut olayın özelliği de gözetilerek makul düzeyde bir indirime gidilmesi gerekmektedir.
Davalı yönünden, cezai şarttan 6098 sayılı BK 161.maddesine göre mahkemece tenkisat yapılabilir ise de, bu konu yönünden borçlu şirketin defterlerinin incelenmesi ve hükmolunacak cezai şartın şirketin mahvına (yokolmasına) neden olacaksa makul oranda indirim yapılması gerekir. Davalı tarafça, talep olunan cezai şartın çok yüksek bulunduğu bildirilmiştir. Davacı tarafın cezai şart istemine konu tutarın fahiş olup olmadığının tespitine yönelik bu meblağın davalının ticari bakımından mahvına yol açıp açmayacağı hususunun saptanması için davalı ticari ve defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılıp uzman bir bilirkişiden rapor aldırılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir.
Yapılan yargılama sonucunda dosyadaki tüm deliller , ——– protokol, e-mail yazışmaları, bilirkişi raporları, iddia ve savunmalar hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında—— imzalandığı, sözleşmenin süresinin 5 yıl olduğu, sözleşmede taraflardan birinin sözleşmeyi haksız fesih halinde ——- cezai şart ödeneceğine ilişkin hüküm bulunduğu, yine sözleşmenin 17. Maddesinde bayi sözleşme süresinde içerisinde taahhüdünü yerine getiremez veya sözleşme süresi dolmadan herhangi bir sebeple sözleşmeyi fesih ederse sözleşme süresi sonuna kadar taahhütten kaynaklanacak kar mahrumiyetini, kendisine yapılan yatırımı ve aidiyet olarak verilen malzemelerin bedellerini herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın davacı —- ödemeyi taahhüt edeceğinin kararlaştırıldığı, davalı tarafından davacıya gönderilen ihtarname ile —–gönderilmediği gerekçesiyle sözleşmenin—— tarihinde fesih edildiği, davacı tarafından haksız fesih nedeniyle sözleşmeye dayalı olarak kar mahrumiyeti alacağı ve cezai şartın tazminine ilişkin huzurdaki davanın açıldığı, yapılan yargılama sonucu alınan bilirkişi raporlarına göre davalının sözleşmeye fesih gerekçesi olarak davalının talep etmesine rağmen davacının ——–göndermemiş olmasını belirttiği, ancak sözleşmede akaryakıtın davacı tarafça yapılacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığı, teamülen davalının önceki ürünleri nasıl ikmal etti ise yine aynı yolla ikmal etmesi gerektiği anlaşılmış olup, bu gerekçeye dayalı olarak davalı tarafından sözleşmenin haksız olarak fesih edildiği, davacının sözleşmenin erken feshi nedeniyle kar mahrumiyeti yönünden sözleşmenin 17. Maddesi uyarınca talep edebileceği miktarın bilirkişi raporuyla —–olarak belirlendiği, cezai şart yönünden ise davacı her ne kadar —- talepte bulunmuş ise de davalının sözleşmenin geçerli olduğu —- yıllarındaki ortalama net karının —- olduğu, yine davalının son — yıla ait gelir vergisi beyannamelerinin incelenmesinde ortalama karının —– olduğu ve sözleşmenin yaklaşık —- yürürlükte kaldığı, bilirkişi raporunda her ne kadar davacı bayilik verene sözleşmeyi haksız fesih etmesi için herhangi bir cezai şart öngörülmediğini, bu nedenle cezai şart hükmünün sözleşmedeki menfaatler dengesi ile bağdaşmayan bir hüküm—–olduğunu ve geçersiz olduğunu ve TBK 21. Uyarınca geçersiz sayılması gerektiği yönünde görüş bildirmiş ise de taraflar arasında düzenlenen sözleşme eki protokolün 9.2 maddesinde taraflar herhangi bir neden göstermeksizin sözleşmeyi fesh ettikleri takdirde sözleşmeyi fesh eden diğer tarafa —- ceza ödemekle mükelleftir şeklinde hüküm olduğu, sözleşme altında davalı kaşe ve imzasının bulunduğu, dolayısıyla her iki tarafa yükümlülük yükleyen cezai şart hükmünün bulunduğu, davalının tacir olması karşısında işbu hükmün geçerli olduğu, yine davacı tarafça —–cezai şart talebinde bulunulmuş ise de davalının ticari defter ve kayıtlarında yapılan tespitler ve davalının son 5 yıla ilişkin gelir vergisi beyanı bilançolarının yıllık ortalama karının —- olduğu, sözleşme kapsamında davalının bir yıllık kar mahrumiyeti zararının —- olduğu ve sözleşmenin — yıl yürürlükte kaldığı da dikkate alındığında —cezai şartın davalının ekonomik mahvına sebep olabileceği kanaatine varılmakla takdiren cezai şart alacağından —- indirim yapılması gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın —– mahrumiyeti ve—- cezai şart yönünden kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Cezai şart tutarı yönünden mahkememizce resen 3/4 oranında indirim yapılmış olması nedeniyle reddedilen —-cezai şart yönünden davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1-Davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile;—- kar mahrumiyeti tazminatı ve —-cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Başlangıçta peşin olarak alınan 4.269,38 TL harcın alınması gerekli olan 3.686,54 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 582,83 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
3- Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu posta ve tebligat gideri 826,40 TL, bilirkişi ücreti 7.200,00 TL, olmak üzere toplam 8.026,4 TL yargılama masrafının, davacı davasında kısmen haklı çıktığından dava konusunun toplam değerinin kabulle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 6.548,51 TL yargılama masrafına, 3.686,54 TL harç eklenerek sonuç olarak 10.235,05 TL’nin davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine, dava konusunun toplam değerinin redle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 1.477,88 TL yargılama masrafının davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 7.815,82 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 6.784,18 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ——- Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/11/2020