Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/947 E. 2018/119 K. 01.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİKARAR

ESAS NO : 2016/947
KARAR NO : 2018/119

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 01/02/2018

DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 26/08/2016 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın siparişi üzerine müvekkilinin davalı firmaya 2 adat ………t (küvet) imal ederek teslim ettiğini, vakum kalıplarının şekil ve ebatlarının taraflar arasında kararlaştırılan protokole göre belirlendiğini, kalıpların projeye uygun olarak imal edilerek 08/02/2016 tarihli irsaliyeli fatura ile davalıya teslim edildiğini, davalının ücreti ödemekten imtina ettiğini, fatura bedelinin 20.000,00 TL’sinin davalı tarafından ödendiğini, kalan kısım için ise bir ödeme yapılmadığını, davalı aleyhine ödenmeyen 20.120,00 TL için İstanbul Anadolu ………. İcra Müdürlüğü ‘nün 2016/15091 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla icra takibine yapılan haksız itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın % 20 ‘si olan icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 07/12/2016 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle: davalının herhangi bir çekinde göstermeksizin malları teslim aldığını, aradan 9 ay geçmesine rağmen hiçbir kusur bildirimi yapılmaksızın ürünü deposunda muhafaza ettiğinin kendi kabulünde olduğunu, tarafların ticari defterleri ve vergi dairesi beyanları incelendiğinde faturanın davalı şirketin kayıtlarına işlendiğinin anlaşılacağını beyanla, dava dilekçesindeki taleplerinin kabulü ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 01/02/2018 tarihli karar celsesindeki esas hakkındaki beyanında; subut bulan davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 26/10/2016 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: sipariş edilen kalıplar için davacıya 20.000,00 TL ön ödemede bulunulduğunu, davacı ile müvekkili şirket yetkilileri arasında şifahi olarak kalıpların davalı şirketteki makinelerde çalışması durumunda kalan ödemenin yapılacağı, çalışmaması durumunda ise davacının kalıpları iade alacağını, yapılan ön ödemenin de müvekkili şirkete iade edileceğinin kararlaştırıldığını, davacı tarafından yapılan kalıpların projeye uygun olarak yapılmadığını, müvekkiline ait makinelerde denendiğini, ancak çalıştırılamadığını, anlaşma gereği kalıpların iade alınması gerektiğinin davacıya bildirildiğini, davacı tarafça sunulan irsaliyeli faturalardaki imzanın müvekkili şirket yetkilileri veya çalışanları tarafından atılmadığını, teslimatın şarta bağlandığını, teslim tutanağının şirket çalışanları tarafından imzalanarak malların teslim alındığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacı şirketin kötü niyetli olarak anlaşmaya uymadığını, malları iade almadığını, davacı tarafça ön ödemenin iadesi talebinin reddinden dolayı malların iade edilmediğini, davacının, müvekkilinin iade talebine rağmen iade malların iade alınmadığını, müvekkilinin takibe konu herhangi bir borcunun bulunmadığını beyanla haksız davanın reddini talep etmiştir.
Cevaba cevap dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmiş, ancak davalı tarafça ikinci(2.) cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Davalı vekili 01/02/2018 tarihli karar celsesindeki esas hakkındaki beyanında; yeminin usulüne uygun olmadığını, yapılan imalatların ayıplı olduğunu ve zamanında teslim edilmediğini, müvekkilim bu ürünleri kullanamamış olması nedeni ile siparişlerini yetiştiremediğini, zarar uğradığını, davacı tarafa kalıbı düzeltip yeniden yapması için bildirimde bulunulmasına rağmen ayıbın giderilmediğini, ayıp nedeni ile müvekkilimin itibarının zedelendiğini, sipariş veren firmanın bir daha müvekkili ile çalışmadığını, yemini kabul etmediklerini, ayıplı imalat söz konusu olduğundan davanın reddine karar verilmesini, yapılacak bilirkişi incelemesi ile imalatın hatalı olduğu tespit edileceğini beyan etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davalının makinesinde kullanmak üzere üretilen kalıpların teslim edilmesine rağmen bedelinin ödenip ödenmediği, ayrıca teslim edilen kalıpların ayıplı olup olmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen İstanbul Anadolu…………. İcra Müdürlüğü’nün 2016/15091 Esas sayılı dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından 14/07/2016 tarihli takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna 19/07/2016 tarihinde tebliği üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın 1(bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekilince dosyaya sunulan 08/02/2016 tarihli ……….. seri nolu irsaliyeli fatura incelendiğinde, davalıya yönelik olarak 40.120,00 TL bedelli düzenlendiği ve açık fatura niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
Davacı 21/11/2017 tarihli duruşmadaki yemin beyanında; ” davalı tarafa satıp teslim ettiğimiz, davaya konu kalıplar ile ilgili bize herhangi bir şekilde ayıp ihbarında bulunulmadığı, ne yüz yüze ne de telefonda bir ihbar yapılmadı, bizim teslim ettiğimiz kalıplarda herhangi bir ayıp söz konusu değildir, makinelerine uyumlu bir şekilde biz kalıplarımızı teslim ettik, kalıplar çalışmadığında iade edileceğine ilişkin herhangi bir anlaşma yoktur.” şeklinde beyanda bulunarak duruşma zaptını imzalamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur(TBK m. 90).
Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir(TBK m. 97).
Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer(TBK m. 117/1).
Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; ( …. ) borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır(TBK m. 117/2).
Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar(TTK m. 10).
Bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1 inci maddede belirlenen orana göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur(3095 s.y. M. 2/1).
………….. Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı, yukarıda açıklanan miktardan fazla ise, arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilir. Söz konusu avans faiz oranı, 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı ise yılın ikinci yarısında bu oran geçerli olur(3095 s.y. M. 2/2).
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, ticaret sicil kayıtları, takip dosyası, fatura, protokol, çizimler, fotoğraflar, yemin, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında ……. alım satımı konusunda anlaşma yapıldığı ve davacı tarafından ……… ürününün davalıya tesliminin yapıldığı, teslim ve bedel konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın teslim edilen malları ayıplı olup olmadığı noktasında olduğu, davalı taraf teslim olunan ürünlerin ayıplı olduğunu iddia etmiş ise de, cevap dilekçesinde hangi seçimlik hakka dayanıldığının belirtilmediği, TTK 23/1-c maddesine göre, ayıplı mal hakkında alıcıya ihbar yükümlülüğü getirildiği, alıcının muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeden satıcıdan mal bedeli konusunda istemde bulunamayacağı, davalı alıcının, ihbarda bulunduğunu yazılı belge ile kanıtlamak zorunda (Yargıtay ……. HD ‘nin 23/11/2015 tarih ve 2015/5982 Esas – 2015/15327 Karar sayılı ilam) olduğu, tarafların tacir olması nedeniyle ayıp ihbarının Kanunda tacir olmanın hükümleri bölümünde düzenlenen TTK.nun 23/1-c ve 18/3 ‘üncü maddesindeki süre ve usulde yapılmasının gerektiği, her ne kadar TTK.nun 18 ‘inci maddesindeki ayıp ihbarına ilişkin usulün geçerlilik şartı olmasa da ispat şartı olarak düzenlendiği, kanunun başkaca bir ispat usulü öngörmediğinden ayıp ihbarının tanıkla ispatının mümkün olmadığı, davacı tarafın, tanık dinletilmesine açıkça muvafakatinin olmadığı, davalı tarafın kalıpların makinelere uymaması halinde davacı tarafından geri alınacağı ve ayıp ihbarının yapıldığı şeklindeki iddialarının ispatı için yemin delilinin hatırlatılması üzerine davacı tarafın kendisine teklif olunan yemine usulüne uygun olarak eda ettiği, davalı alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal etmesi halinde satılanı kabul etmiş sayılacağı (TBK 223/2), taraflar arasında bedel konusunda uyuşmazlık bulunmaması nedeniyle ticari defterlerin incelenmesine karar verilmediği, davalı tarafça 20.000,00 TL’nin ödendiğine ilişkin olarak yine taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, davalı tarafın ayıp ihbarının yapıldığı hususunu ispatlayamadığı, bu nedenle icra takibine yapılan itirazın haksız ve yersiz olduğu, davacının tacir olması ve taraflar arasında ticari ilişki bulunması(TTK m. 19/2) nedeniyle alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz(3095 sy. m. 2/2) uygulanması gerektiği, alacağın likit olması nedeni ile kabulle sonuçlanan kısım üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi şartlarının oluştuğu(İİK m. 67/2) sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davalı takip borçlusunun İstanbul Anadolu …………. İcra Müdürlüğünün 2016/15091 Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 20.120,00 TL asıl alacak yönünden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmasına,
3- Asıl alacağın %20 si olan 4.024,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Başlangıçta peşin olarak alınan 241,02 TL, icra dosyasında peşin olarak alınan 105,58 TL olmak üzere toplam 346,60 TL harcın, alınması gerekli olan 1.374,39 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.027,79 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5- Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu, 241,02 TL peşin harç, 124,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 365,02 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine
6-Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 2.414,40 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca, artan gider avansının davacıya; artan delil avansının davalıya iadesine,
8- Karar kesinleştiğinde, İstanbul Anadolu ………… İcra Müdürlüğünün 2016/15091 Esas sayılı dosyasının merciine iadesine,
Dair, hazır bulunan taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.