Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/887 E. 2018/764 K. 21.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1082
KARAR NO : 2018/614

ASIL DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle), Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
BİRLEŞEN DAVA : TAZMİNAT (Haksız rekabetten kaynaklanan)
ASIL DAVA TARİHİ : 14/10/2015
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 30/03/2016
ASIL VE BİRLEŞEN DAVALARIN
KARAR TARİHİ : 23/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan ASIL ve BİRLEŞEN İstanbul Anadolu ….Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016//373 esas , 2016/300 karar sayılı dava dosyasının birlikte yapılan açık yargılamaları sonucunda ;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Asıl davada davacı vekili ; müvekkilinin fatura alacağına dayanakak davalı- aleyhine İstanbul Anadolu ….. İcra Müdürlüğünün 2015/17230 esas 2015/19328 esas sayılı dosyaları ile icra takipleri başlattığınış davalı borçlunun haksız ve kötüniyetli olarak borca, takibe ve bütün fer’ilerine itiraz ettiğinden takibin durduğunu, ticari defter kayıtlarından , vergi kayıtlarından ve şahit beyanlarından borçlunun borcunun doğmuş likit bir borç olduğunun anlaşılacağını, bna rağmen ve sırf alacağın tahsilini engellemek amacıyla takibe kötüniyetli olarak itiraz edildiğini, İİK nun 67/2 maddesinin bu durumda davalı-borçlunun inkar tazminatına mahkum edileceği hükmünün düzenlendiğini belirterek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline , davalının % 20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili asıl davaya vermiş olduğu cevap dilekçesinde; iki ayrı takip başlatan davacı tarafından tek bir dava açılmasının kabul edilemeyeceğini, davacı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan icra vekalet ücreti hesaplanabilmesi adına iki ayrı takip başlatıldığını ve yine yasadaki boşluktan yararlanılarak 6545 sayılı Yasanın 45. Maddesi uyarınca, davaya heyet tarafından bakılması adına iki ayrı takibe karşı tek dava açıldığını, davacının bu davranışının hukuk düzeni tarafında korunamayacağını ve bu nedenle de davanın reddine karar verilmesini ve aksi halde davaların ayrılmasına karar verilmesini, esasa ilişkin beyanların da ; davacının müvekkili şirketten herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını, dava dışı …’ın 19.03.2008 tarihli sözleşme ile müvekkili şirket bünyesinde Satış Şefi olarak göreve başladığını, bu dönemde dava dışı eşi … adına benzer konularda faaliyet gösteren iş bu davanın davacısı …’ni kurduklarını, şirketteki görevi sebebiyle müvekkili şirketin ticari ilişkide bulunduğu birçok firmayla ilişki içinde bulunan dava dışı … tarafından müvekkili şirketin müşterilerinin ekonomik yarar sağlamak kastıyla bu davanın davacısı olan ……’ne kaydırılmya başlandığını ve müşterilerin söz konusu şirkete yönlendirilmeleri nedeniyle müvekkilinin zararına sebebiyet verildiğini, …’ın iş bu fiillerinin tespiti üzerine 24.7.2015 tarihinde tutanak tanzim edildiğini ancak …’ın bunu tebliğ imzadan imtina etmesi üzerine iş akdinin haklı nedenle ve derhal feshedildiğini, iş akdinin feshedildiğinin ihtarname ile kendisine bildirildiğini , bunun üzerine bu şahsın haksız feshe dayalı olarak işçilikalacaklarının tazmini talebini içene dava ikame ettiğini ve davanın halen derdest olduğunu, davacı şirket ve dava dışı …-… tarafından yapılan usulsüz işlemler nedeniyle müvekkili şirketin uğramış olduğu zararların …’nin cari alacağından mahsup edildiğini, bu hususunda hem şirkete hemde dava dışı …….. ve …’a bildirildiğini, davacı şirket ve dava dışı şahısların bu ihtarnamenin tebliğinden sonra haksız bir şekilde çıkar elde etmek kasdıyla iş bu dava ve başka davalar ile müvekkilini taciz etmeye devam ettiklerini, davanın kabulü anlamına gelmemekle birlikte davacının alacağının mevcudiyeti kabu edilse dahi davacı tarafından başlatılan icra takiplerine bağlı olarak talep edilen faizin usul ve yasaya aykırı olduğunu , davacının likit bir alacağı olmadığı için icra inkar tazminatı talebinin de reddi gerektiğini, davacının en az % 20 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini belirterek, davanın usulden reddine, aksi halde davaların ayrılmasına, aksi halde de davacının haksız ve mesnitsiz davasının reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen dosyada DAVA : Birleşen davanın davacısı ….vekili dilekçesinde, davalılardan …’ın … tarihi ile … tarihleri arasında müvekkili şirket bünyesinde birtakım idare yetkilere sahip olarak satış şefi olarak istihdam edildiğini, müvekkili tarafından bu şahsa güven duyulmakta iken bu güveni kötüye kullanarak davalıların birlikte haksız rekabet fiillerini gerçekleştirmek suretiyle müvekkili firmanın zararına sebebiyet verdiklerini, davalıların müşterek şekilde haksız rekabet fiillerini işleyerek müvekkiline ait müşteri portföyünü ele geçirmeleri, müşterileri kendi şirketlerine yönlendirmeleri , bu itibarla müvekkilinin ticari faaliyetleri ve ekonomik menfaatlerine zarar vermeleri ve haksız rekabet filleri neticesi kendi ticari şirketlerinin cirolarını artırmaları nedeniyle müvekkili şirketin uğradığı zararın tazmini için iş bu davanın açıldığını, davalı …’ın iş bu fiillerinin öğrenilmesi üzerine iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini, bu şahıs tarafından bunun üzerine kıdem tazminatı vb.talepli dava ikamet edildiğini, müvekkili şirketin haksız rekabet fiillerinin öğrenilmesi üzerine, meydana gelen zararların …… cari alacağından mahsup edildiğini bunun üzerine bu şirket atafından müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin itirazı üzerine İstanbul Anadolu …..Asliye Ticaret mahkemesinde 2015/1082 esas sayılı davanın açıldığını , bu dava dosyası ile açılan iş bu davanın arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğundan her iki davanın birleştirilmesini talep ettiklerini belirterek, birleştirme kararı verilmesini ve daha sonra artırılmak üzere 10.000 TL maddi tazminatın davalılardan tahsilini, tazminat alacaklarının da davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, birleştirme kararı verildiği takirde birleşen dosyadaki dava konusu ile takas ve mahsup yapılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılar vekili birleşen dava dosyasındaki cevaplarında;birleştirme kararının dilekçelerin teatisi işlemi tamamlanmadan ve ….. Asliye Ticaret Mahkemesinin görüşü dahi sorulmadan verildiğini, birleştirme kararının yerinde olmadığını, her iki davanın taraflarının aynı olmadığını, bu nedenlerle davaların tefriki gerektiğini, haksız rekabete ilişkin ihtilafın çözümlenmesinin İş Mahkemelerinin görev alanına grdiğini, öncelikle birleşen davanın tefrik edilerek görevsizik kararı verilmesini, davalı …… 2005 yılında kurulduğunu, ……. şirketinin ise 2007 yılında şahıs şirketi olarak kurulup, daha sonra aynı isim altında limited şirket olarak faaliyetine devam ettiğini, …’ın ise davalı şirketin ısrarlı talepleri karşısında satış elemanı olarak 2008 yılında davalı şirkette çalışmaya başladığını,…….Takımlar şirketinin 2008 yılından 2013 yılına kadar sadece ve sadece Davalı ……. ürün sattığını, başka hiçbir şirkete ürün satmadığını, ürün alımı için kendisine müracaat eden bütün şahıs ve şirketleri davalı ……. gönderdiğini, her iki şirket arasındaki ticari ilişkinin kardeş firma ilişkisi halini aldığını, davacı vekilinin iddialarının haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu , birleşen davanın davacısı…. şirketinin sırf birtakım alacakların tahsilini geciktirmek için haksız rekabet davası ikame ettiğni belirterek, öncelikle birleşen davaların ayrılmasınıa, birleşen davaya bakmakla İş Mahkemeleri görevli olduğundan birleşen davanın görev yönünden reddine , nihayetinde de haksız ve mesnetsiz olması sebebiyle esastan reddine , açtıkları itirazın iptali davasının sübuta ermiş olması nedeniyle kabulüne, alacağın faiziyle birlikte tahsiline , davaının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Asıl dava, fatura alacağının tahsili için girişilen icra takiplerine yapılan itirazların iptali istemine ilişkin olup, İİK nun 67 vd.maddelerine dayanmaktadır. Birleşen dava, birleşen davalıların haksız rekabet eylemleri nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
İstanbul Anadolu ……..Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/373 esas sayılı dava dosyasında, asıl davanın davalısı ……. tarafından asıl davanın davacısı ………. ile dava dışı … ve … aleyhine müşterek şekilde haksız rekabet fiillerini işleyerek kendisine ait müşteri portföyünü ele geçirmeleri, müşterileri kendi şirketlerine yönlendirmeleri, bu itibarla şirketin ticari faaliyetleri ve ekonomik menfaatlerine zarar vermeleri ve haksız rekabet fiilleri neticesi kendi ticari şirketlerinin cirolarını arttırmaları nedeniyle şirketin uğradığı zararın tazminini talep ederek dava açıldığı, mahkemece … karar sayılı 04.04.2016 tarihli karar ile mahkememizdeki asıl dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir.
Birleştirilen dava dosyasındaki davacı taraf asıl dava dosyasında davalı sıfatıyla aynı iddialar ile uğradığı zararın davacının davaya konu ettiği takibe dayanak fatura alacaklarından takas ve mahsubunu savunma def’i olarak ileri sürmüştür.
Tarafların tüm delilleri celbolunarak bildirilen tanıklar dinlenerek dava dosyaları ve taraf şirketlere ait tüm ticari defter, kayıt ve dayanak belgeleri üzerinde uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılarak kök ve ek rapor alınmıştır. Raporların dosyadaki verilere uygun ve denetime açık bulunduğu görülmekle, hükme esas alınmıştır.
Asıl davaya konu İstanbul Anadolu ……….icra müdürlüğünün 2015/19328 esas sayılı takip dosyasının celbolunarak yapılan incelenmesinde ; asıl davacı şirket tarafından asıl davalı şirket aleyhine …… tarihli 660,17 TL bedelli, ….. tarihli 3.727,03 TL bedelli ,…. tarihli 5.841,00 TL bedelli, …… tarihli 51.686,71 TL bedelli faturalar dayanak gösterilmek suretiyle toplam 61.914,91 TL asıl alacak , 255, 89 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 62.170,80 TL alacağın tahsili için genel haciz yolu ile icra takibi yapıldığı, asıl davalı şirketin yasal süresi içerisinde borca itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür. Yine asıl davaya konu İstanbul Anadolu ……… İcra müdürlüğünün 2015/17230 esas sayılı takip dosyasının celbolunarak yapılan incelenmesinde ; asıl davacı şirket tarafından asıl davalı şirket aleyhine muhtelif tarih ve bedelli 20 adet fatura dayanak gösterilmek suretiyle 256.314,13 TL asıl alacak, 3.920,24 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 260.234,47 TL alacağın tahsili için genel haciz yolu ile icra takibi yapıldığı, asıl davalının yasal süresi içerisinde borca itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Asıl dava yönünden taraf şirketlerin ticari defter, kayıt ve dayanak belgelerinin mali bilirkişi incelemesi sonucunda ; taraf şirketlerin ticari defterlerinin usulüne uygun olduğu, taraflar arasındaki cari ilişkinin 2015 yılı öncesinde başladığı ve 2015 yılında davacının davalıdan 01.01.2015 açılış fişinde …… alacaklı olduğu, davacının faturaları ve davalının ödemeleri ile davacıya kesilen iade faturaları sonrasında 31.12.2015 tarihli …. nolu yevmiye kapanış maddesinde davacının ……. alacaklı olduğu ve bakiye alacağının 2016 yılına devrettiği, davalının ticari defterlerinde de aynı hususların kayıtlı olduğu, yani davalının ticari defterlerinden de davacı ile olan ticari ilişkisinin 2015 yılı öncesinde başladığı , 2015 yılında davalının davacıya ……. açılış fişinde 191.742,40 TL borçlu olduğu, davacının faturaları ve davalının ödemeleri ile davalının kestiği iade faturaları sonrasında … tarihinde davalı tarafından davacıya 306.496,76 TL borçlu olduğunun kayıtlı olduğu, bu bakiyenin 2016 yılına devredildiği tespit edilmiştir. Bu durumda taraflar arasındaki ticari ilişki sonucu 2015 yılı sonu itibariyle davacı ile davalının 306.496,76 TL borç ve alacak cari hesap bakiyesinde mutabık oldukları tespit edilmiştir. Ayrıca davalı … tarafından davacı …….alınan mal ve hizmetlerin BA formu ile satılan mal ve hizmetlerin ise BS formu ile ticari ilişkinin yansıdığı açık hesapla uyumlu beyan edildiği de tespit edilmiştir. Ayrıca, asıl davada davaya konu icra takip dosyalarında işlemiş faiz talep edilmiş ise de, takip tarihinden önce asıl alacaklar yönünden davalının temerrüde düşürüldüğü yönünde delil bulunmadığından işlemiş faiz istemlerinin reddi gerekmiştir.
Birleşen dava yönünden bildirilen delillerden ;
İstanbul ………İş Mahkemesinin 2015/584 esas sayılı dava dosyasının davacısının … ve davalısının ……olduğu, davacının davalı şirkette satış şefi olarak Mart 2008 -Temmuz 2015 tarihine kadar çalıştığından bahisle , şirketin zararına hareket ettiği bahanesi ile iş akdinin İş Kanununun 25/2-e maddesine göre ihbarsız olarak feshedildiğini beyan ederek kıdem, ihbar tazminatı ile fazla mesai ve yıllık izin ücret alacağının tahsilini talep ettiği,
Beyoğlu ……. Noterliğinin 18.09.2015 tarih …. yevmiye nolu ihtarnamesinde; keşidecisi … tarafından birleşen davanın davalıları muhatap alınarak ; “Muhataplar tarafından yapılan usulsüz işlemler nedeniyle uğramış olduğu zararın ……Ltd Şti’nin cari alacağından mahsubunun yapılmasını , uğranılan zarar bakiyesi için de her türlü yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiği,
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının ………..soruşturma sayılı dosyasında ; birleşen davalı … tarafından birleşen davacı şirket yetkilisi ,,,,,,,,,,,,,,, …….yönelik “kişisel verileri , hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak, haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek, ” suçu ile şikayette bulunulduğu, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca ……. sayılı karar ile; ” Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde her ne kadar müştekiye ait kişisel verilerin ele geçirildiği ve haberleşme gizliliğinin ihlal edildiği iddia edilmiş ise de, müştekinin kullandığı bilgisayarın iş yeri bilgisayarı olup, iş yeri sahibi tarafından bilgisayardaki verilerin denetlenmesinin kişisel verilerin elde edilme suçunu oluşturmayacağı, müştekinin Rus bayanla yaptığı yazışmalara ilişkin ise , bu yazışmaların müştekinin eşine gönderildiğine dair delil bulunmayıp bu suçun da yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşılmış olmakla, şüpheli hakkında atılı suçlardan kovuşturmaya yer olmadığına ….” karar verildiği tespit edilmiştir.
Birleşen dava yönünden , davalı- birleşen davacı şirket ; davalılardan …’ın satış şefi olarak 19.03.2008-24.07.2015 tarihleri arasında işyerlerinde çalıştığını, satış şefi olması sebebiyle kendisine ait müşteri portföyündeki her türlü bilgiye hakim olduğunu, ancak davalı …’ın kendisine duyulan güveni kötüye kullandığını, müvekkili firma müşterilerini karısının (birleşen davalı …) şirketine yönlendirdiğini, bu şekilde firmanın maddi zarara uğramasına ve müşteri porföyündeki daralmaya sebep olarak haksız rekabet neticesi maddi kazanım elde ettiğini iddia etmiştir. Bu kapsamda davalı …’ın birleşen davacı şirket müşterilerini eşinin şirketine yönlendirdiğine dair a-mail yazışmaları , şirketin bazı müşterilerine ait cari hesap ekstreleri ile aynı müşterilerin davalı şirket ile çalıştıklarını gösteren cari hesap ekstrelerini sunarak tanık dinletmiştir. Birleşen davalılar ise, davacı şirketin …’ın şifresini kırarak a-maillerine girdiğini, davacının sunduğu ………. diye başlayan a-mailde o tarihte müşteri tarafından talep edilen ürünün davacı şirkette bulunmaması sebebiyle davalı …’ın müşteriyi o ürünün bulunduğu davalı şirkete yönlendirdiğini ,diğer …….” diye başlayan a-mailde de aynı durumun söz konusu olduğunu, ayrıca davacı şirketi … ile tanıştıran ve bu müşteriyi davacı şirkete kazandıran kişinin davalı … olduğunu, davalı şirketin 2008 yılından 2013 yılına kadar sadece davacı şirkete satış yaptığını, davalı …’ın müşterileri aslında davacı şirkete yönlendirdiğini savunmuştur.
Birleşen dava dosyasında somut uyuşmazlığın dayanağı olan TTK 54 vd.hükümlerinde düzenlenen haksız rekabet , haksız fiilin özel bir görünümüdür. Bir fiilin haksız olarak değerlendirilebilmesi için hukuka yada ahlaka aykırılığı unsurunun gerçekleşmesi gerekir. Doktrinde, dürüstlük kuralına aykırı davranış veya uygulamanın rakipler arasındaki veya tedarik edenler ile müşteriler arasındaki ilişkileri etkilemiş olmasının haksız rekabetin kabulü için yeterli ve gerekli olduğu kabul edilmektedir. Dürüst davranmaya yönelik haklı beklentinin her türlü ihlalinin haksız rekabet teşkil edeceği kabul edilmektedir. TTK 55.maddesinde başlıca haksız rekabet halleri sayılmıştır. Ancak TTK 54.madde hükmü genel hüküm niteliğinde olduğundan TTK 55.madde hükmünde sayılmayan hallerin de TTK 54.maddesi kapsamında sayılarak haksız rekabet teşkil eden eylem olarak kabulü mümkündür. TTK nun 55/c.maddesinde; ” başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle ; kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak, üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden , bunların kendisine yetkisiz olarak tevdii edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği halde, yararlanmak ve kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleri ile devralıp onlardan yararlanmak” şeklinde önemli bir haksız rekabet hali düzenlenmiştir. Yasal hükmün gerekçesinde ; “c.bendi de hukukumuzda yeni olup, bir boşluğu doldurmaktadır. Yeni hüküm hukuken korunan fikri mülkiyet hakları hakkında ön görülmüş değildir; onları da kapsamamaktadır, hükmün kapsamına giren hukuken özel olarak korunmayan ancak , iş, faaliyet, üretim vesaire yönünden önem taşıyan, teklif, hesap, plan gibi ürünlerden yetkisiz yararlanmaktır. Hüküm başkalarının emeğinden , iş , sonuç ve deneyimleri haklı olmayan yararlanmaları önlemeyi amaçlamaktadır. Hükümdeki yararlanma , ekonomik yarar elde etmeyi , başkasının emeği ile haklı olmadığı halde sonuç almayı ifade etmektedir” şeklinde belirtilmek suretiyle hükmün amacı ve uygulama alanı belirtilmiştir. TTK nun 55/c.maddesi hükmünde haksız rekabete konu iş ürünleri üç ayrı grupta ele alınmıştır. Ancak bu üç ayrı halin örnek niteliğinde olduğu, yani sınırlı sayıda olmadığı kabul edilmektedir. Keza TTK 54.maddenin gerekçesinde de ; “dürüstlük kuralını ihlal eden bu güvene aykırı hareket etmiş olur, bu da haksız rekabet oluşturur” denerek dürüst davranmaya yönelik haklı beklentinin ihlalinin haksız rekabet teşkil edeceği belirtilmiştir. Bu sebeple TTK 55/c.maddesinde yer alan özel hüküm kapsamı dışında, emeğin korunmasını esas alan genel hüküm niteliğindeki TTK 54.maddesi uyarınca da davalı …’ın eylemenin haksız rekabete sebebiyet verici olarak değerlendirilmesi gerekmiştir. Davalı …’ın davacı şirketin müşterilerini karısı olan diğer davalı …’ın tek ortağı olduğu diğer davalı şirkete yönlendirmesi, davacı şirket ile davalı … arasındaki istihdam ilişkisi nedeniyle olması gereken güvene aykırı bir davranış olarak da değerlendirilmelidir. İşverenin , çalışan tarafından emeğin korunacağına dair bir beklenti içinde bulunması iş ilişkisinin gereğidir. Ticari hayatta özellikle müşteri portföyü oluşturulurken yoğun bir emek harcandığı şüphesiz olup, bunun çalışan tarafından diğer bir şirket için kullanılması haksız rekabet teşkil eden bir eylem niteliğindedir. Somut uyuşmazlıkta çalıştığı şirketin müşteri portföyünden faydalanarak müşterilerin diğer davalılar ile ticari ilişki içine girmesine yardımcı olunması hali, davacının müşteri portföyünü oluştururken harcadığı emeğe ve bu sebeple haksız rekabet hükümlerine aykırı bir davranış niteliğindedir. Bu kapsamda dosyaya sunulan deliller, özellikle a-mail yazışmaları, defter kayıtları ve tanık ifadelerine bakıldığında ; … tarafından 08.07.2015 tarihinde saat 09.56 ‘da davalı …’a gönderilen mailde “………, aşağıda bilgileri yer alan metaryaller için ………..” yazdığı ve bu maile cevaben davalı …’ın 08.07.2015 tarihinde saat 11.23’de …. gönderilen mailde; “…… bu tarz ürünler için ……da teklif alabilir misiniz ? …….marka olarak size iyi ve kaliteli fiyat verebilir, … .” şeklinde cevap verildiği görülmektedir. Dolayısıyla davalı …’ın bu işle ilgili olarak eşine yönlendirme yaptığı açıktır. Yine 09.05.2015 tarihli … … tarafından saat 09.49 ‘da gönderilen mailde; ” …………. ilgili benim eşim bu ürünlerin ithalatını yapıyor….marka olarak … ithalatı yapılıyor, ürünler çok kalitelidir, eşimin firması …. … …………………………………………….. …” şeklinde yazdığı, bunun üzerine bu maile verilen 09.05.2015 tarihli saat 10.06’da gönderilen cevabi mailde ; “ok. Yazmam.Ama ben onları onaya gönderdim. Eğer aynı markadan bulamazsak bu alternatifi değerlendiririz. Kolay gelsin….” denildiği, görülmektedir. Bu şekilde yine davalı …’ın, eşinin şirketine , adresi ve şirketin mail sayfasının adresini de açıkça yazdığı görülmüştür.
Birleşen davalı şirketin ticaret sicil dosyası incelendiğinde; iş konusunun “Hertürlü sanayi ve iş makineleri, cihazları ile bunlara ait yedek parçaları, teçhizat ve ekipmanlarının alımını , satımını, pazarlamasını, ithalatını, ihracatını ve dahili ticaretini yapmak ve ana sözleşmesinde yazılı olan diğer işler ” olduğu görülmüştür. Davacı şirketin iş konusu da ; “her türlü teknik hırdavat, el aletleri, rulman, civata, kaynak elektrotları ve malzemeleri sanayi tesisi ve tersanelerde kullanılan tüm teknik hırdavat ürünlerinin alımını yapmak, her çeşit inşaat ve sanayi makinaları, kaynak makinaları ve yedek parçalarının alım ve satımını yapmak ve 10 Haziran 2013 tarihinde tescil edilen tadil tasarısında yazılı diğer işler” dir. Buna göre davacı şirket ile davalı şirketin faaliyet konularının benzer olduğu, aralarında bir rekabet ilişkisi bulunması, en azından benzer mahiyette müşteri kesimine hitap etmeleri ihtimal dahilindedir. Somut uyuşmazlıkta davalı …’ın eşi olan diğer davalı … davalı şirketin kurucusu ve tek ortağı olup, kuruluş tarihinden itibaren davacı şirketin incelenmesini istediği 10 müşterisi ile davalı şirketin iş yapmaya başladığı , diğer davalı …’ın çalıştığı şirketin müşterilerini bu şirkete yönlendirmesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde davalı şirketin bu müşterileri dürüst rekabet ortamı içerisinde kazanmadığı, tam aksine … vasıtasıyla bu müşterileri edindiği anlaşılmaktadır. Nitekim … ile … arasındaki evlilik ilişkisi de dikkate alındığında , davalı şirkete geçen müşterilerin davalı …’ın çalıştığı davacı şirketin müşterileri olduğunu bilmemesi hayatın olağan akışına uygun değildir. Ayrıca davalı şirket bir tüzel kişi olmak hasebi ile basiretli tacir gibi hareket etme yükümlülüğüne tabidir. Bu sebeple , davalı ….. şirketine davalı … tarafından … vasıtasıyla kazandırılan müşterilerin davacı şirketin müşterileri olduğunun bilinmediğine yönelik savunma basiretli tacir gibi hareket etme yükümlülüğüne aykırıdır. (Yargıtay 11 HD nin 14.02.2013 tarih 2011/1856 esas -2013/2600 karar sayılı kararı)
Somut uyuşmazlık yönünden tarafların ticari defter kayıtları da incelenmiştir. İncelenmesi talep edilen 10 adet müşteri ile ilgili olarak mali bilirkişi tarafından tespit edilen hususlar raporda ; “……….in 2008-2015 yıllarına ait defter incelemelerinde…… şirketinin 2008-2012 yıllarında büyük ölçüde ve tek alıcı olarak ……… ile çalıştığı anlaşılmaktadır. O dönemde … adına işletilen işletmenin 2013 yılına ait defterleri incelendiğinde ise dava konusu olayda incelenmesi istenen 10 tane şirketten sadece ………….’ın şirketi ile iş yapmış olduğu, ……ile çalışmış olmasının yanı sıra …’ın şirketi ile çalıştığı ve 9.465,96 TL ciro yapmış olduğu görülmektedir. Diğer 9 şirketin ise 2013 yılında sadece davacı …….şirketi ile çalıştığı anlaşılmaktadır. Yani 2013 yılına kadar …’ın şirketinin başka şirketlerle aktif olarak çalışmadığı , sadece 2013 yılında ….. ile çalışmaya başladığı, defter kayıtlarında yer almaktadır. 2014 yılına gelindiğinde ise, … ……………… tek olarak kurmuştur. 2014 yılında , incelenmesi istenen bu 10 şirkete bakıldığında şirketlerden 5 tanesinin , davacı şirketin yanı sıra bu şirketle de aynı zamanda çalışmaya başladıkları (………………….) sadece diğer 5 şirketin davacı şirket ile çalışmaya devam ettiği görülmektedir. (…………………….Şirketleri ) dolayısıyla kısaca……… kurulmasından sonra….. Şirketinin yanısıra 4 şirketin daha davacı şirketle çalışmanın yanı sıra davalı ……… şirketi ile da çalışmaya başlamıştır. 2015 yılına bakıldığında ise, bu sefer tam tersine 1 tane şirketin (……) davacı şirket yerine sadece davalı ……. ile çalıştığı , kalan diğer 9 şirketin tamamının da artık davacı şirketin yanı sıra davalı …..şirketi ile ortak çalıştığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla, davalı şirketin kurulduğu 2014 yılından itibaren davacı şirketin müşterilerinin , davalı şirket ile de çalışmaya başladıkları ortadadır. Bu yıllar kapsamında davacı şirketin cirosu artmış olduğu gibi davalı şirketin de cirosu artmıştır. Ancak hiç şüphesiz bu 10 şirketin davalı…. ile çalışmamış olması ihtimalinde , davalı ……..i şirketinin cirosunun da davacı ……şirketinin cirosuna dahil olacağı ve bu şekilde bu şirketin cirosunun çok daha yüksek olacağı, daha yüksek kar’a sahip olacağı muhtemeldir. Diğer bir ifade ile bu 10 müşterinin davalı …… şirketi ile çalışması davacı…. şirketinin cirosunun artmasına engel olarak kar kaybına neden olmuştur. …her iki şirketin gelirleri tabloda net bir şekilde yer almıştır. ……tarafların ortak müşterileri ile olan işlem hacmi toplamları birlikte değerlendirildiğinde, ……..2013-2014-2015 yıllarında … şirketinin … şirketi ile ortak olan müşterilerine cari hesap anlamında 738.402,28 TL satış yaptığı ,bu satış tutarından genel KDV oranı olan 112,637,64 TL % 18 KDV arındırıldığında ise ; ……. 625.764,64 TL satış yaptığı görülmektedir. Tarafların faaliyet alanlarında teamül gereği % 15 karlılık oluştuğu gözönüne alındığında ,…… ile ortak olan müşterilerine satışlarından dolayı % 15 oranında ve (625.764,64 TL x % 15 = ) 93.864,70.-TL kar elde ettiği, …. 93.864,70 TL karından % 20 oranda genel giderler payının düşülmesi ile …. (93.864,70 TL x % 20= ) 75.091.76 TL net kar elde ettiği , başka bir deyişle … haksız rekabeti nedeniyle davacı …. 75.091,76 TL zararının olduğu hesaplanmaktadır. …” şeklinde belirlenmiştir.
Tüm dava dosyası kapsamındaki deliller birlikte değerlendirildiğinde; gerçekleştirilen eylemin rakipler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı ve dürüstlük kurallarına aykırı bir hareket olduğu , TTK 54 vd.maddelerindeki hükümlerin amacının dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması dikkate alındığında somut uyuşmazlıkta davalı …’nin dürüst rekabet koşullarına uyarak müşteri ediminin söz konusu olmadığı, bu şekilde edinilen müşteri portföyü ile gelir elde edilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğu, kısacası rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen yasa hükümlerine aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar kapsamında birleşen davalıların haksız rekabet hükümlerini ihlal ettikleri vicdani kanaatine varılmıştır. TTK nun 56.maddesine göre haksız rekabet sebebiyle müşterileri , kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlike ile karşılaşabilecek olan kimse kusur varsa zararının tazminini isteyebilir. Davacı lehine TTK nun 56.maddesinin d bendi hükmü uyarınca tazminat olarak haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görünen menfaatin karşılığı yönünden karar verilecektir. Bu kapsamda haksız rekabete ilişkin davalarda yoksun kalınan kar’ın da zarar kalemi olarak talep edilebileceği dikkate alındığında, birleşen davacı şirketin müşterilerinin 2014 yılından önce (bir şirket hariç) sadece kendisi ile çalışırken , daha sonraki yıllarda davalı …’ın eşi olan davalı …’ın kurduğu diğer davalı şirketle çalışması nedeniyle davacı şirketin kar kaybına uğradığı açık olduğundan, yoksun kalınan kar’ı davacı haksız rekabete ilişkin olarak talep edebilecektir.
Asıl davada davalı olan ……Limited Şirketi savunmasında; birleşen davaya konu ettiği haksız rekabet nedeniyle uğradığı zararın davacı alacağından mahsup edilmesini talep etmiştir. Sonraki aşamada haksız rekabete ilişkin İstanbul Anadolu ….. Asliye Ticaret Mahkemesinn 2016/373 esas sayılı dava dosyasında takas ve mahsuba konu ettiği alacağı yönünden ayrıca dava açmıştır. Yani takas ve mahsuba konu ettiği alacağını açtığı davanın konusu yapmıştır. Bu durumda Yargıtay 15 HD nin 2016/4131 esas 2017/340 karar sayılı ve benzeri içtihatlarda da belirtildiği gibi takas mahsup yolu ile sonuca gidilebilmesi için takas mahsuba konu olan alacağın başka bir davada dava konusu yapılmamış olması gerektiğinden asıl davada davalının (birleşen davacının) haksız rekabetten kaynaklı alacağı yönünden takas-mahsup yoluna gidilmesine hukuken imkan bulunmadığından, asıl davada takas-mahsup yapılmamıştır.
Birleşen davada , birleşen davacı mahkememizin 18.04.2018 tarihli duruşmasında tahkikatın sona erdiği bildirilerek taraflardan HMK 186.maddesi uyarınca davanın esası yönünden sözlü beyanda bulunmak üzere süre talep edip etmeyecekleri sorulmasından sonraki bir tarihte 22.05.2018 tarihinde harcı yatırılmak suretiyle ıslah dilekçesi sunmuştur. Islah HMK 176.vd maddelerinde düzenlenmiştir. Islahın zamanı ve şekli HMK 177. Maddesinde açıkça ; “ıslah , tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir…” düzenlenmiştir. Buna göre birleşen davacının ıslah dilekçesini yada ıslah talebinde bulunacağını tahkikatın sona erdirilmesinden önceki aşamada mahkememize bildirmesi gerekir. Tahkikat bitirildikten sonraki aşamada hatta HMK 186.maddesi uyarınca sözlü beyanda bulunmak üzere mahkememizden süre talebinden sonraki aşamada yapılan ıslah HMK 177/1 maddesine göre usulüne uygun olmadığından mahkememizce nazara alınmamıştır.
Yapılan yargılama sonucunda asıl ve birleşen davalar yönünden dosya kapsamındaki tüm delillere göre aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yazılı gerekçe ile ;
1.Mahkememizin …. Esas sayılı dava dosyasında;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE ; tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalının ;
a-)İstanbul Anadolu ……… İcra Müdürlüğü 2015/17230 Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 254.792,71 TL asıl alacak yönünden İPTALİ ile takibin 254.792,71 TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren yıllık %9 yasal faiz yürütülmek sureti ile devamına,
b-)İstanbul Anadolu …….. İcra Müdürlüğü 2015/19328 Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 51.704,05 TL asıl alacak yönünden İPTALİ İle takibin 51.704,05 TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren yıllık %9 yasal faiz yürütülmek sureti ile devamına ,
2.Fazla istemin reddine ,
3.Alacak miktarı bilinir ve belirlenebilir olduğundan hükmolunan toplam 306.496,76 TL alacağın %20 si oranında 61.299,35 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4.Mahkememizin …… Esas sayılı dava dosyası ile birleşen İstanbul Anadolu …. ATM’nin 2016/373 Esas sayılı dava dosyasında;
Davanın KABULÜ ile 10.000,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ,
5-Harçlar :
-Asıl davada ; davanın kabu edilen miktarı üzerinden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 17.405.39 TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 3.822.54.-TL harcın mahsubu ile eksik alınan 13.582,85 TL harcın asıl davanın davalısı …Şti’nden alınarak hazineye gelir kaydına,
-Birleşen davada; dava değeri üzerinden alınması gereken 683,10 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiyesi 512.32 TL harcın birleşen davanın davalılarından müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
-Birleşen davada, mahkemece gerekçede yazılı nedenlerden dolayı nazara alınmayan ıslah talebi nedeniyle yatırılan 1.110.04 TL ıslah harcının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde yatırana iadesine,
6-Hüküm tarihinde yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca;
Asıl davada ; davanın kabul edilen miktarı üzerinden davacı yararına tayin ve taktir edilen 21.237,56 TL nispi vekalet ücretinin , davalı…. alınarak davacı ………Ltd Şti’ne ,
Davanın reddedilen miktarı üzerinden aynı tarife uyarınca davalı yararına tayin ve taktir edilen 7.328.00 TL nispi vekalet ücretinin davacı… …….Ltd Şti’nden alınarak davalı ……’ne verilmesine,
Birleşen davanın kabulü nedeniyle;aynı tarife hükümleri uyarınca birleşen davanın davacısı …..yararına tayin ve taktir edilen 2.180.00 TL nispi vekalet ücretinin birleşen davanın davalıları …, … ve ……………………’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Asıl davada; davacı tarafça yapılan 3.822.54 TL peşin harç giderinin davalı ………’nden alınarak davacı …… verilmesine,
8-Asıl davada yapılan peşin harç gideri dışında, davacı tarafça asıl davada yapılan 27.70 TL başvuru harcı, 4.10 TL vekaletname harcı, 468,50 TL tebligat ve yazışma gideri, 750.00 TL ek bilirkişi ücreti olmak üzere toplam sarfedilen 1.250.30 TL yargılama giderinin asıl ve ekli birleşik davaların kabul ve red oranları dikkate alınmak suretiyle kabul edilen kısma isabet eden 1.001.07 TL sinin davalı ………..den alınarak davacı ……….. verilmesine,
9-Birleşen davada , davacı………… tarafından yapılan 204,28 TL toplam harç masrafı, 6.000.00.- TL bilirkişi ücreti , 76.90 TL tebligat ve yazışma gideri, 1.500.00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere, asıl ve birleşen davada yapılan toplam 7.781,18 TL yargılama giderinin asıl ve birleşen davaların red ve kabul oranları dikkate alınmak suretiyle reddedilen kısma isabet eden 1.740,93 TL sinin asıl davanın davacısı ve birleşen davanın davalıları … ve . .. …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak ………. verilmesine,
10-Dosyamıza taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının da karar kesinleştikten sonra ve istem halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, asıl davacı birleşen davalılar vekili ve davalı birleşen davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.