Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/792 E. 2018/1269 K. 20.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/792
KARAR NO : 2018/1269
BU DAVA İLE BİRLEŞEN MAHKEMEMİZİN 2016/1267 ESAS SAYILI DAVA
DOSYASINDA
BİRLEŞEN DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ: 29/11/2016
KARAR TARİHİ : 20/12/2018
Mahkememizde görülmekte olan ASIL ve EKLİ BİRLEŞEN davaların mahkememizce yapılan açık yargılaması sonucunda ;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA İSTEM :Davacı vekili dilekçesinde özetle ; müvekkili şirketin———bulunan işyerleri için ———– yazılımını satın almak ve kullanmak amacıyla davalılardan————– iş ortağı ve diğer davalı … —————-tarihli————— Sözleşmesi akdedildiğini, anılan sözleşmeye göre yazılımın tam çalışır vaziyette ——– tarihinde teslim edileceği taahhüt edilmiş olmasına rağmen bu tarihte proje teslim edilecek durumun çok çok gerisinde kalındığını, projenin zamanında teslim edilmemiş olmasından dolayı müvekkili şirketin maddi olarak çok büyük kayba uğradığını, ancak buna rağmen tüm iyiniyeti ile projenin yarım kalmaması için birçok kez ek süreler verildiğini, taraflar arasında kararlaştırılan teslim süresinin üzerinden yaklaşık bir yıl geçmiş olmasına rağmen hali hazırda tüm uyarılara rağmen hala projenin teslim edilmediğini,yine projenin gecikmesi nedeni ile geçerliliğini yitiren teminat mektubunun yenilenmesine yönelik taleplerin de defalarca iletilmesine rağmen bu yönde de müvekkili şirketin taleplerinin karşılıksız kaldığını, yine sorunların çözümü için defalarca toplantı ve görüşme talep edilmesine rağmen bu görüşme taleplerinin de defalarca ertelendiğini, tüm bunlara ek olarak davalılardan———— yaşanan işten ayrılmaların sürekli bir hal aldığını ve yeni çalışanlara proje kapsamındaki eksiklikler ve beklentilerin tekrar tekrar anlatılmak zorunda kalındığını, müvekkilinin zaman ve emek kaybının çok büyük olduğunu ve bu takiplerin artarak devam ettiğini, bunun üzerine ihtarname keşide edilerek, sözleşmenin müvekkili şirket tarafından feshedildiğini ve müvekkili şirketin sözleşme sebebiyle tahakkuk etmiş ve edecek zararların tazminini talep etmek hakkı saklı kalmak kaydı ile ihtarnamenin tebliğinden itibarern üç iş günü içinde o ana kadar ödenen toplam 129.250.00 Amerikan Dolarının ödeme tarihlerinden itibaren aylık % 5faizi ile birlikte geri ödenmesi, aksi halde her türlü hukuki ve cezai yasal yollara müraccat edileceğinin ihtar edildiğini, ihtarnamenin tebliğine rağmen sözleşme konusu yazılımın çalıştırılmadığını ve teslim edilmediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik müvekkili şirket tarafından davalılara ödenen 129.250.00 Amerikan dolarının temerrüt tarihinden itibaren sözleşme gereğince aylık % 5 faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVADA CEVAP : Davalı … ———-vekili cevap dilekçesinde ; müvekkili şirket ile davalı arasında herhangi bir sözleşme yada borç ilişkisi bulunmadığını., müvekkilinin davaya konu sözleşmenin bir tarafı olmadığı gibi bu sözleşmenin ifasına ilişkin herhangi bir taahhütte de bulunmadığını, müvekkilinin ilgili yazılımın satış ve entegrasyonuna ilişkin herhangi bir taahhüdü ve yükümlülüğünün de olmadığını, bu nedenle müvekkili şirket aleyhine açılan davanın husemet yokluğundan reddi gerektiğini, esasa ilişkin beyanlarında da; müvekkili şirket ile diğer davalı arasında dava konusu sözleşmeye ilişkin herhangi bir iş ortaklığından bahsetmenin mümkün olmadığını, davacının tarafı olmadıkları sözleşme nedeni ile müvekkili şirketi sorumlu tutmasının, uyuşmazlığa konu yazılımın entegrasyonu için yapılmış olan bu sözleşmede taraf olmamasına rağmen entegrasyondan müvekkili şirket sorumluymuş gibi talepte bulunmasının hukuken olanaklı olmadığını belirterek davanın öncelikle husumetten reddini, bu taleplerinin kabul görmemesi halinde ise davanın esastan reddini talep etmiştir.
Davalı .———–vekili cevap dilekçesinde ; davacı ile müvekikli şirket arasında 03.09.2014 tarihinde —————-i imzalandığını , müvekkili şirketin imzalanan sözleşme uyarınca üzerine düşen bütün sorumluluklarını eksiksiz olarak yerine getirdiğini, ancak davacı şirketin sözleşme ile mbelirlenen yükümlülüklerine uymadığını, davacı şirketin kendi kusurundan kaynaklanan nedenlerle projenin teslim süresinin uzatıldığını, projenin teslim sürecinin uzamasında müvekkiline atfedilecek bir kusur olmadığını davacı taleplerinin haksız bulunduğunu, davacının lisans bedellerini ve yıllık bakım ücretinin iadesini talep edemeyeceğini, davacı şirketin sözleşme ile belirlenen mali yükümlülüklerine uymadığını, sorumluluklarını da yerine getirmediğini, projenin teslim sürecinin uzamasında müvekkiline atfedilecek bir kusur olmadığını, davacının proje sürecine ayak uyduramadığını, hangi çalışma yapılırsa yapılsın mevcut personel yapısı ve işleyiş ile sürece ayak uyduramayacağı düşüncesine kapılarak kendi tabirleri ile havlu attığını ve projeyi durdurduğunu, davacı şirketin müvekkiline ödemesi gereken bedelleri ödemediği gibi sözleşme ile üstlendiği sorumlulukları yerine getirmediğini ve sözleşmeye aykırı olarak proje kapsamında olmayan ek taleplerde bulunduğunu, gebze fabrikasını da projeye dahil ettiğini ve projenin uzamasına kendisinin sebebiyet verdiğini belirterek haksız davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
BİRLEŞEN DAVADA İSTEM : Davacı ———– vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin müvekkil şirekete olan borcu nedeni ile İstanbul Anadolu 17. İcra Müdürlüğünün ———– esas sayılı dosyası üzerinden faturaya dayalı ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı sonucu icra takibinin durduğunu, müvekkil ile davalı arasında——– tarihli ———- imzalandığını, taraflar arasındaki akdi ilişi bu sözleşmeye dayandığını, müvekkilinin sözleşme gereğince üstlendiği hizmeti ifa ettiğini, ifa ettiği hizmetin bedelini sözleşmeye uygun olarak faturalandırıldığını, faturaları davalı tarafa gönderdiğini, davalı tarafın faturaları aldığını ve itiraz etmediğini, davalının borcunu ödememesi üzerine açılan icra takibine dayalı tarafça müvekkiline hiç bir borcu olmadığı tam tersine alacaklı olduğu gerekçesiyle itiraz edildiğini, davalının icra takibine yönelik itirazının haksız ve alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik olduğunu, davalı tarafın itirazının iptali ile takibin devamına, davalının % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahküm edilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde ; davacı tarafından yazılımın tam çalışır vaziyette 28.02.2015 tarihinde teslim edileceği taahhüt edilmiş olmasına rağmen bu tarihte proje teslim edilecek durumun çok çok gerisinde kaldığını , bu nedenle de müvekkili şirketin maddi olarak çok büyük kayba uğradığını, ihtarname keşide edilip tebliğ edilmesine rağmen sözleşme konusu yazılımın çalıştırılmadığını ve teslim edilmediğini bunun üzerine İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin ———– esas sapyılı dosyası ile davacı şirket ile davacının —–ortağı dava dışı ——— aleyhine alacak davası ikame edildiğini ve davanın derdest olduğunu, davacı şirketin tüm ihmal ve kusurlu davranışlarına ek olarak birde müvekkili şirketin aleyhine itiraza konu İstanbul Anadolu 17. İcra müdürlüğünün——– esas sayılı icra takibi başlattığını, icra takibine konu fatura bedellerinin davacı şirkete ödendiğini, müvekkili şirketin sözleşme ile taahhüt ettiği tüm ödemelerini düzenli olarak tam zamanında yaptığını, müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcu olmadığını aksine davacı şirketten alacaklı olduğunu , icra takibine yapılan itirazın haklı olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Asıl dava, —– tarihli————- uygulama hizmet sözleşmesinin davalı tarafça ihlali nedeniyle sözleşme uyarınca davalı tarafa ödenen bedelin iadesi talebine , birleşen dava ise aynı sözleşme uyarınca yerine getirildiği iddia olunan edim uyarınca ödenmeyen bedelin tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Tarafların tüm delilleri celbolunarak dava dosyası, taraf şirketlere ait ticari defter ve dayanak belgeleri ile sözleşme konusu işler üzerinde uzman bilirkişi heyeti aracılığıyla inceleme yaptırılarak kök ve ek rapor alınmıştır.
Mahkememizin birleşen ———- esas sayılı dava dosyasına konu İstanbul Anadolu 17. İcra müdürlüğünün———– esas sayılı takip dosyasının celbolunarak yapılan incelenmesi sonucunda ; asıl davalı-birleşen davacı … …—–i tarafından asıl davacı-birleşen davalı aleyhine —— tarihli sözleşme uyarınca düzenlenen faturalar dayanak gösterilerek 49.013.94 USD asıl alacak, 3.891,14 USD işlemiş faiz olmak üzere 52.905,08 USD alacağın tahsili için genel haciz yolu ile icra takibi yapıldığı, birleşen davalının yasal süresinde itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Asıl davacı şirket ile asıl davalı …..——arasında 03.09.2014 tarihli toplam 16 maddeden oluşan ve konusunun ———– gerçekleştirmeyi düşündüğü proje için satın alacağı—- uygulaması ile ilgili kullanılacak hizmetlerin alımı ve kullanımının olduğu, proje süresince B4Dynamics tarafından sunulacak hizmetlerin 4.2.1 maddesinde ; süreç analizi, proje yönetimi, yazılım gerçekleştirme (dış sistemlere entegrasyon dahil) , süreç modelleme, testler, eğitim, dökümantasyon ve———- ile yapılacak toplantılar, danışmanlık hizmeti kapsamında değerlendirileceği, donanım temini,
——— lisansları hariç lisansların temini, donanımların çalışacağı ortamın hazırlanması ve bunlarla sınırlı olmamak üzere tüm donanım işlerinin hizmet kapsamı dışında olacağı, sunulacak danışmanlık hizmetinin 4.2.2 maddesinde düzenlenen süreçler için ———— modüllerinin yazılım ürünleri içerisinde varolan fonksiyonların uyarlanarak kod geliştirmeden kullanıma hazır hale getirilmesi ile sınırlı olduğu, ——— lisansının satın alınması ile birlikte —–tarafından sağlanan —-ürünlerinin tüm modüllerinin kullanıma açılacağı, —- tarafından süreçlere uyarlanması istenen modüllerin —— tarafından ayarlanacağı, —– içerisinde yer almayan bordro ve e-fatura uygulamaları için—- tarafından geliştirilmiş modüllerin sisteme yükleneceği, 4.2.2.1 maddesinde, finans süreçlerinin 4.2.2.2 maddesinde E-fatura süreçlerinin, 4.2.2.3 maddesinde E-devlet süreçlerinin, 4.2.2.4 maddesinde satın alma süreçlerinin, 4.2.2.5 maddesinde stok yönetimi süreçlerinin, 4.2.2.6 maddesinde satış süreçlerinde satış ve pazarlama, alacak hesapları modüllerinin, 4.2.2.7 maddesinde bordro modülünün, 4.2.2.8 maddesinde üretim planlama süreçlerinin, 4.2.2.9 maddesinde üretim yönetim süreçlerinin, 4.2.2.10 maddesinde kalite yönetiminin , 4.3.maddesinde destek hizmetinin, 5. Maddesinde tarafların sorumluluklarının, 6.maddesinde fiyatlandırma ve mali yükümlülüklerin , 7.maddesinde sözleşme süresi ve geçerlilik başlangıcının , 9.maddesinde sözleşmenin feshi hususlarının hükme bağlandığı anlaşılmıştır.
Teknik bilirkişiler ile birlikte işin yapıldığı yerde keşfen inceleme yapılarak teknik bilirkişilerin keşif dışında da inceleme yapabilmeleri yönünde yetki verilerek gerekli inceleme ortamı sağlanmıştır. Teknik bilirkişiler tarafından yapılan inceleme sonucunda; “…. dava konusu yazılımın lisans hakkının davalı … firmasına ait olduğu, davalıların iş ortağı oldukları , davalı … ‘in lisansın uygulanması için gerekli destek, danışmanlık, kurulum ve sistem analizi gibi bir yazılımın hayata geçirilmesi aşamasındaki aşamaları yerine getirmekle yükümlü olduğu, sözleşmenin 4.2 maddesindeki danışmanlık hizmeti başlığı altındaki 4.2.1 hizmet kapsamı bölümünde “yazılım geliştirme (dış sistemlere entegrasyon dahil) süreç modelleme, testler, eğitim , dökümantasyon ve ——ile yapılacak toplantılar , danışmanlık hizmeti kapsamında değerlendirilecektir” maddesinden de anlaşılacağı gibi, yazılım geliştirme davalılardan —— tarafından kabul edildiği, bu tür hazır paket —- sistemlerinde geliştirme yapmadan sistemin çalıştırılmasının mümkün olmadığı, her işletmenin kendine göre bir düzeni olduğu, iş ortağının da bu hazır paket programı bu sisteme uyarlamak için bazı ara yazılım geliştirme yapma durumunda olduğu, kaldı ki 25.12.2015 tarihli elektronik iletide davalı … şirket yetkilisinin bunu kabul ettiği, sözleşmenin 4.2.2. Maddesinde “……modüllerinin yazılım ürünler içerisinde var olan fonksiyonların uyarılarak kod geliştirmeden kullanıma hazır hale getirilmesi ile sınırlıdır” denilmiş ise de, bu tip komplike —– yazılımlarında sistem entegrasyon için mutlaka kod ve geliştirmenin gerekli olduğu, dava konusu projenin sözleşmeye göre 28.02.2015 tarihinde teslim edileceği taahhüdüne rağmen belirtilen tarihte dava konusu yazılımın çalışır vaziyette teslim edilmediği, operasyon olarak nitelendirilen olayın üretim henüz hayata geçirilmediği için üretim hariç sonra girmiş olan malı sipariş ederek iki seferde sevk düzenlenip muhasebeleşme aşamasına geçirmeye çalışıldığı, tek bir siparişin yaklaşık dört tane teknik adamın yardımı ile bu şekilde muhasebeleştirmenin yaklaşık 6 saati aldığı, ayrıca bu süreç yapılırken birçok güncellemeler ve modülere dokunulduğu, bu güncellemelerin sistemin diğer bölümlerine verdiği zarar ve hataların yazılımın çok komplike olması nedeniyle kontrol edilemediği, kısacası işin kolaylaştırılması ve daha hızlı olması için alınan yazılımın aksine işi daha da zorlaştırdığı , dava konusu yazılımın diğer bir ayağı olan üretimin aşılması olduğu , bu modele yani bu aşamaya hiçbir zaman geçilemediği, dava konusu yazılımın davacı şirketin iştigal alanı gözönüne alındığında davacı için -de üretim olmadan —nin çalışmasının mümkün olmadığı, davalı … firmasının dava konusu programın hak sahibi ve tasarlayıcısı olduğu, bu yazılımı iş ortakları olarak yetiştirdiği alt bayilerine eğitim vererek pazarlamasını ve teknik hizmeti vermesinde yetki verdiği, lisans bedelinin —– USD olduğu, dolayısıyla uyuşmazlık konusu projede bir —– projesinde olması gereken analiz ve iş akışı sürecinde davalı …’in davacıyı gereği gibi analiz edemediği için isteklerine ve yapması gerekeni anlayamadığı, bundan dolayı da zaten bir iş akışı tasarımı ortaya koyamadığı, iş akış haritası olmadan süreci başlattığı bunun çok hatalı bir başlangıç olduğu, bu tür projelerde analizin sürecin en önemli bölümü olduğu, iyi bir analizden sonra proje ile ilgili diğer aşamalara geçilebileceği , yazılımın bu şekli ile kullanılabilmesinin efektif ve iş gücüne bir katkı sağlamasının mümkün olmadığı, ….” hususlarının tespit edildiği gerek kök gerekse ek raporda belirtilmiştir.
Dosya kapsamındaki tüm delillere göre gerek davacı şirketin gerekse davalı … şirketinin sözleşmeye konu proje ile ilgili sorumlu çalışanlarının bulunduğu, projenin gidişatı ve proje aşamaları konusunda bilgi sahibi oldukları açık olarak anlaşılmaktadır. Yazılımın yapım aşamalarında ne kadar davacı tarafından hata bildirildiği, ne kadarının giderildiği, yazılım modüllerinin bitirilme aşamasında ekranların onay alıp almadıkları, yazılımın hangi aşamalarının onaylandığının Jira gibi bir yazılım olmaması nedeniyle tespit edilemediği, yazılımcı firmanın yazılımı yürüten , geliştiren ve danışmanlık vermesi nedeniyle yazılımın ortaya çıkmasında tüm sorumluluğun sahibi olduğu açıktır. Davacı firmanın da iş akışlarını doğru biçimde yazılımcı firmaya aktarması ve hataları zamanında bildirmesi gerekir. Toplantılara katılıp veri girişleri ve yazılımın geliştirilmesi için gerekli olan teknik bilgileri paylaşmak için azami gayret göstermek zorundadır. Davacının sözleşmeyi fesih nedeni olarak üretim modülünü öne sürerek modülün olmadığını iddia etmiştir.
Uzman teknik bilirkişi heyeti tarafından yapılan incelemede üretim modülünün varolduğu, ancak personelin ihtiyaçlarına hızlı ve efektif şekilde cevap veremediği tespit edilmiştir. Üretim modülünün olmaması ile efektif çalışmaması farklı bir durumdur. Yazılım içerisinde veri olmadan da yazılım firmasının raporları, faturaları, stok kayıtlarını sağlıklı şekilde sunabilmesinin mümkün olmadığı, yazılım firmasının asli iş kolunun metal olmadığından tüm teknik bilgi ve davacı firmaya ait iş akışlarının doğru şekilde yazılımcı firmaya aktarılmasının zorunlu olduğu yine teknik uzman bilirkişiler tarafından belirtilmiştir. Teknik bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucunda ; uyuşmazlığa konu yazılımın olduğu hali ile kullanılabilmesinin davacı yönünden efektif ve iş gücüne bir katkı sağlamasının mümkün olmadığı, yazılımın bu şekli ile bir başka firma tarafından düzeltilmesi , yada sadece üretim modülünün değiştirilerek kullanılmasının mümkün olmadığı, yeni bir yazılım firmasının ufak retüşler yapsa dahi yeni yazılımcının bu yazılımı yeni baştan ele alması gerektiği , bu arada ——–platformu hakkında tarafların bir ayıp bildirimi yapmadığı ve bir yazılımsal hatanın da tespit edilmediği , davalı … firmasının yazılımcı , danışman ve sözleşme gereği projenin yürütücüsü olması nedeniyle yazılım projesi konusunda üretim modülünün düzgün çalışmaması ve hatalı üretim modülünün davacı isteklerine göre yeniden yazılmamış olması , danışman firma olarak ayrıca iş akışlarında gerçekleşen adımları davacı firmaya modül-modül onaylatmadan kendi çözümünü yazılımda sunmuş olması , sunmuş olduğu bu çözüm ile yazılımda bir fatura kesme işleminin dört saat gibi bir adımda gerçekleşmesi, yazılımın esnek olmaması , müşteri müdahalelerine her adımda ihtiyaç duyması, proje yürütücüsü olarak yazılımsal analizlerin yanlış yapılması sebebiyle % 70 oranında kusurlu olduğu, davacı firmanın ———- lokasyonunu projeye dahil etmesi ancak aynı süre içerisinde projenin bitmesini talep etmesi, Gebze lokasyonunda iş akışlarının farklı bir yazılım kullanılması sebebiyle farklı bir iş akışına sahip olduğu, ancak yazılımcı firmaya bu iş akışlarının da projeye ek ücret ödemeden eklenmesini talep etmesi, projeden sorumlu kişilerin veri girişleri yaparak yeni yazılımı yeterince test etmemesi ve problemleri zamanında raporlamayarak yazılımdaki mantık hatalarını düzeltme şansını yok ettiği, projede davacı firmanın denetçi rolünü üstlenememesi nedeniyle yazılımın sürecinden % 30 oranında kusurlu olduğu uzman bilirkişi heyetince tespit edilmiştir.
Yapılan yargılama sonucunda tüm dosya kapsamındaki delillere, uzman teknik bilirkişi heyeti incelemesi sonucunda düzenlenen raporlara göre; davalı …—– dayanak — platformu hakkında tarafların bir ayıp iddiası olmadığı gibi teknik bilirkişi tarafından da bir yazılımsal hatanın tespit edilmemesi nedeniyle bu davalı yönünden platform için iade şartlarının oluşmadığı, uyuşmazlığa konu yazılımın zamanında teslim edilemediği, teslim edildiği şekli ile bir başka firma tarafından düzeltilmesi yada sadece üretim modülünün değiştirilerek kullanılması imkanının bulunmayacak şekilde ayıplı olduğu , davalı … şirketinin bu ayıplı ifada % 70 oranında kusurlu olduğu, davacı şirketin % 30 kusurlu olduğu, yazılımın mevcut hali ile 62.711.47 USD bedelle ortaya çıkarıldığı, kusur oranına göre davacının bu bedelin 43.898.03 USD tutarından sorumlu olmayacağı, davacının toplamda 130.575.31 USD ödeme yaptığı, yapılan ödeme konusunda ihtilaf olmadığı, ödenen bedelin 117.159,84 USD lik kısmının lisans bedeline ilişkin fatura bedeli olduğu, davalı … şirketinin davacıdan ancak yapılan ayıplı iş nedeniyle 18.813.44 USD talep edebileceği, davacının davalıya , davalı -birleşen davacı … vekilinin de 19.11.2018 tarihli dilekçesinde kabul ettiği üzere 15.343,14 USD ödemesi olduğundan, bu tutarın mahsubu sonrasında asıl davalı-birleşen davacı … şirketinin 3.470,30 USD talep edebileceği , davacının asıl davada iadesini talep edebileceği fazla bir ödemesinin bulunmadığı , davalı … —— uyuşmazlığa konu işin temelinde yer alan lisanslı ürünün ayıplı olmaması nedeniyle sorumlu olmadığı sonuçlarına varılarak aşağıdaki şekilde asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yazılı gerekçe ile ;
1-Asıl davanın REDDİNE,
2-İşbu dava dosyamız ile birleşen yine mahkememizin——– Esas sayılı dava dosyasında; davanın KISMEN KABULÜ ile ; tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile, birleşen davalının istanbul Anadolu 17 İcra Müdürlüğünün ——– Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 3.470,30 USD asıl alacak yönünden İPTALİNE, takibin 3.470,30 USD alacak üzerinden takip tarihinden itibaren kamu bankalarınca USD cinsinden açılacak 1 yıllık vadeli mevduata uygulanacak en yüksek mevduat faizi uygulanması sureti ile devamına ,
3-Fazla istemin reddine,
4-Alacak miktarı yargılama sonucunda belirlendiğinden yasal koşulları oluşmayan icra inkar tazminat isteminin reddine,
5-Birleşen davada birleşen davalının kötü niyet tazminat isteminin yasal koşullar oluşmadığından REDDİNE ,
6-HARÇLAR :
Asıl davada, davanın reddi nedeniyle alınması gereken 35.90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 6.362,67 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 6.326,77 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istemi halinde davacıya iadesine,
Birleşen davada; kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 692,67 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.773.47 TL harçtan mahsubuna, fazla alınan 1.080.80 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istemi halinde birleşen dosya davacısı———– iadesine,
7-Asıl davada davacı tarafından yapılan harç ve giderlerin üzerinde bırakılmasına,
8-Birleşen davada, davacı tarafından yatırılan 692,67 TL harcın birleşen dava davalısı ——— den alınarak , davacı ——- verilmesine,
9-Birleşen davada davacı tarafın peşin harç gideri dışında yaptığı 29.20 TL başvuru harcı, 4.30 TL vekalet harcı, 94.00 TL tebligat ve müzekkere gideri ile asıl davada birleşen dosya davacısı ———- tarafından yapılan 3.000.00 TL bilirkişi ücretinin toplamı olan 3.127,50 TL yargılama giderinin birleşen davanın kabul edilen kısmına isabet eden 219.55 TL sinin birleşen davanın davalısı ——-den alınarak davacısı ——– verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-VEKALET ÜCRETİ:
Asıl davanın reddi nedeniyle ; hüküm tarihinde yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca davalılar yararına tayin ve takdir edilen 28.304,56 TL nispi vekalet ücretinin asıl dosyanın davacısı ——- den alınarak davalılar —————- verilmesine,
Birleşen davanın kabul edilen kısmı üzerinden aynı tarife uyarınca davacı ———–yararına tayin ve taktir edilen —–TL nispi vekalet ücretinin birleşen dosyada davalı olan —- alınarak davacı … ..—— verilmesine,
Birleşen davanın reddedilen kısmı üzerinden aynı tarifeye göre davalı —– yararına tayin ve takdir edilen 14.296,38 TL nispi vekalet ücretinin birleşen davanın davacısı olan ——— alınarak davalısı ——— verilmesine,
11-Taraflarca gerek asıl gerekse birleşen dava dosyasına yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve taraflarca talep edilmesi halinde yatıranlara iadesine,
Dair,taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/12/2018