Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/712 E. 2018/526 K. 10.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİKARAR

ESAS NO : 2016/712 Esas
KARAR NO : 2018/526

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/06/2016
KARAR TARİHİ : 10/05/2018

DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 13/06/2016 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; Davacı ….. ‘nin, davalı …Ş.’nin müşterisi olarak davalı şirketten, elektrik hizmeti satın aldığı dönemlerde, davalı şirket ile akdedilen elektrik tedarik sözleşmesi uyarınca, davalı tarafından davacı adına düzenlenen faturalarda, davalı firma tarafından her fatura döneminde kendisinden haksız olarak tahsil edildiğini, son on yıl içinde elektrik faturalarına yansıtılmak suretiyle tahsil edilen elektrik kayıp kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmeti (psh). iletim ve dağıtım bedellerinin, bu haksız olarak tahsil edildiğini, bedeller üzerinden hesaplanan %2 …… payının. %1 Enerji Fonunun ve %5 Belediye Tüketim Vergisi ’nin ve bunlara uygulanan KDV min fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, taraflarınca tam tespit yapılamadığından şimdilik 5.000,00.-TL. kadarının avans faiziyle beraber kendisine ödenmesine, bundan sonra kendisine tahakkuk ettirilecek faturalara dava konusu bedellerin yansıtılmamasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 08/09/2016 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle: Davalının yetki itirazının yersiz olduğunu, kayıp kaçak bedellerinin iadesinde belirsiz alacak davası açılmasının teknik bir zorunluluk olduğunu, davalının kayıp kaçak ve diğer bedelleri tahsil ettiğini ikrar ettiğini, 6719 sayılı kanunun yürürlük tarihinden önce ikame edilen davalara uygulanacağını, bu kanun kapsamında Anayasa mahkemsenie yapılan başvurunun bekletici mesele yapılması gerektiğini beyan ve dava dilekçesini tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 10/05/2018 tarihli esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 04/07/2016 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: dava konusu bedellerini tüketicilerden tahsil edileceğine ilişkin yasa tasarısının ……. onayından geçerek yasalaştığını ve 17/06/2016 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdiğini, ayrıca bu kanunun derdest dosyalara da uygulanacağının hüküm altına alındığını, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğunu, dava konusu bedellerin belirlenebilir nitelikte olduğunu ve belirsiz alacak davasına konu edilmesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, dava dilekçesinin HMK 119. Maddesine uygun olmadığını, davacının davasını 5.000,00 TL üzerinden ve kalemlere ayırmadan toplu şekilde açmasının hm HMK’nın 119. Madesine hem de Harçlar Kanunu’nun 16/3. Maddesine aykırı ve kanunun kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu,elektrik faturalarında yer alacak tüm gelir kalemleri ile ilgili düzenleme yapma yetkisnini EPDK’de olduğunu EPDK’nın kararlarının düzenleyici işlemler olması nedeni ile hem elektrik tedarikçilerini hem de aboneleri bağladığını, kayıp-kaçak bedelinin hukuka uygun biçimde tahsil edildiğini ve bu bedellerin müvekkilinin uhdesinde kalmadığını, kayıp-kaçak bedeli dışında dava konusu edilen diğer bedellerin de yasal mevzuat uyarınca zorunlu olarak tahsil edildiğini beyanla, davanın reddine ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 22/09/2016 havale tarihli ikinci(2.) cevap dilekçesinde özetle: cevap dilekçesini tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili hüküm duruşmasına katılmamıştır.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davalı tarafından davacıdan tahsil edilen kayıp kaçak ve benzeri bedellerin davalı tarafından tahsilinin yasal olup olmadığı ve bu bedellerin iadesinin gerekip gerekmediği noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, abonelik sözleşmesine dayalı tahsil edilen bedellerin istirdadına ilişkin alacak davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının, Vergi Ödevi Başlıklı 73.maddesindeki; “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır. Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Davalı … şirketi Kayıtları incelendiğinde; davacının davalı şirket abonesi olduğu anlaşılmıştır.
Elektrik mühendisi bilirkişi 04/12/2017 tarihli kök raporunda özetle; Davalı ……… tarafından dava konusu dönemde, davacıdan tahsil edilmiş ve davacının talebi olan dava konusu Bedellerin, o dönem itibariyle geçerli olan EPDK ’nın düzenleyici işlemlerine uygun olduğunu ve davalının dava konusu kalemleri EPDK Kurul kararları gereği tahsil edildiğini, 6719 sayılı Torba Yasa ile yapılan değişiklikle 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunumun 17. Maddesinin 10. fıkrasında “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır şeklinde düzenleme getirildiğini, bu itibarla değerlendirmenin bu çerçevede kalması gerektiğini, Fakat; Dava konusu bedellerin ilgili dönemdeki faturalara yansıtılmış olan birim fiyatlarının, ilgili dönemde EPDK tarafından yayınlanmış olan ve ilgili dağıtım ve tedarik şirketleri tarafından uygulanmasının zorunlu olduğu Ulusal Tarifede yer alan ve davacının tarife grubuna ait birim fiyatlar ile aynı olup olmadığının denetiminin sadece faturalar üzerinde yapılacak incelemeler sonucunda ortaya çıkartılabileceği, davacının talebi olan dava konusu bedellerin, bu durum itibari ile sunulmayan faturalar dolayısıyla; 6719 sayılı Torba Yasa ile yapılan değişiklikle 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu nun 17. Maddesinin 10. fıkrasında “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. şeklindeki hükme göre, değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, Tarafların faturaları sunmamasına ilişkin takdir ve değerlendirmenin Sayın Mahkeme ‘nin takdirinde olduğunu, dava dosyasına faturaların sunulması durumunda, faturalarda belirtilen ve davacının talebi olan kalemlerin, her fatura dönemindeki faturaya yansıtılan birim fiyatlarının, EPDK tarafından yayınlanmış olan Ulusal Tarife Birim fiyatları ile karşılaştırılması yapılarak tarifeye uygun olarak birim fiyatların faturaya yansıtılıp yansıtılmadığınm kontrolünün yapılması gerekeceğini beyan ve rapor etmiştir.
Elektrik mühendisi bilirkişi 30/03/2018 tarihli ek raporunda özetle; Davacının, davalı firma nezdindeki …… nolu elektrik aboneliğine ait dava dosyasına sunulmuş olan her bir fatura bazında tablo halinde belirtildiği üzere, davalı …Ş. tarafından, dava konusu dönemde, davacıdan tahsil edilen ve davacının talebi olan dava konusu kalemlerin tutarlarının; ………. dönemleri içinde kayıp bedeli ………; Dağıtım bedeli 17.539,61 TL; iletim bedeli …..sayaç okuma bedeli 11,94 TL PSH bedeli 0 TL olmak üzere toplam 50.067,46 TL olduğunu, Davalı …Ş. tarafından dava konusu …… arası dönemde, davacıdan tahsil edilmiş ve davacının talebi olan dava konusu Bedellerin, o dönem itibariyle geçerli olan EPDK ’nın düzenleyici işlemlerine uygun olduğu ve davalının söz konusu tutarları EPDK Kurul kararlan gereği tahsil ettiği, tahsil edilen faturalardaki dava konusu kalemlerin birim fiyatlarının, rapor içeriğinde de faturalar bazında tablolar halinde belirtildiği üzere, her fatura döneminde, davacının tarife grubuna ait EPDK tarafından yayınlanmış olan Ulusal Tarife Birim fiyatlarına uygun olarak faturaya yansıtılmış olduğunu, 6719 sayılı Torba Yasa ile yapılan değişiklikle 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. Maddesinin 10. Fıkrasında; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin alarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” şeklinde düzenleme getirildiğini, bu itibarla değerlendirmenin bu çerçevede kalması gerektiğini, 6719 sayılı Torba Yasanın Geçici 20 inci maddesinde; “(1) Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nei madde hükümleri uygulanır ” Hükmü bulunduğunu, Yeni düzenleme ile getirilen hükümlerin geçmişe etkili oldukları kabul edildiğinde, söz konusu tutarların hukuka uygun olarak alındığı sonucuna varmak gerektiğini, Anılan torba yasanın 17 Haziran 2016’da yürürlüğe girdiği nazara alındığında, geçmişe dönük dava konusu alacağın hukuki durumunun Mahkeme Hakimi’nin takdirinde olduğunu rapor ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. (17/06/2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın 21’inci maddesi ile değişik 6446 sayılı yasanın 17/10 md.)
Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır. (17/06/2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın 26’ncı maddesi ile değişik 6446 sayılı yasanın Geçici Madde 20. md.)
Dava açıldıktan sonra Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve açılmış davalarda da yasanın uygulanacağına ilişkin düzenleme içeren 6719 sayılı yasanın 26’ncı maddesi ile değişik 6446 sayılı yasanın Geçici Madde 20. maddesinin anayasaya aykırı olduğundan bahisle Mahkememizin 2015/547 Esas sayılı dava dosyasında Anayasa Mahkemesine başvuru yapıldığı, ancak başvurunun kabul edildiği 28/11/2016 tarihinden itibaren T.C. Anayasası ‘nın 152/3 ‘üncü maddesinde öngörülen sürenin başvuru hakkında henüz bir karar verilmeden geçtiğinin anlaşılması nedeniyle yargılamaya mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde devam edilmesine karar verilmiştir.
15 Şubat 2018 Tarihli ve 30333 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 28/12/2017 tarih, 2016/150 E-2017/179K sayılı ilamı ile:
6719 Sy Kanun’un 21. maddesiyle 6446 Sayılı Kanun’un 17. Maddesine Eklenen (10) Numaralı Fıkrasının ” EPDK tarafından gelir ve tarife kapsamında düzenlenen bedeller, aktif enerji maliyeti, faturalama, müşteri hizmetleri maliyeti, perakende satış hizmet maliyeti, dağıtım sistemi yatırım harcamaları, sistem işletim maliyeti, teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti, kesme-bağlama hizmet maliyeti, sayaç okuma maliyeti ve reaktif enerji maliyeti gibi tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşmakta; bu bedeller Kurumun düzenleyici işlemlerinden olan Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği, Kurul tebliğleri, kararları doğrultusunda belirlenmekte ve tüketicilerden tahsil edilmektedir.” şeklindeki gerekçe belirtildikten sonra mahkemeye erişim hakkının engellendiği gerekçesi ile Anayasa’ya aykırı olduğu tespit edilerek iptaline karar verildiği, 6719 Sy Kanun’un 26. Maddesiyle 6446 Sayılı Kanun’a Eklenen Geçici 20. maddesinin ” 316. Elektrik enerjisinin kaliteli, sürekli, kesintisiz bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulabilmesi için elektriğin üretiminden tüketicilere sunulması aşamasına kadar oluşan maliyetlerin karşılanması gerekmektedir. Bu bağlamda kayıp-kaçak bedeli ile diğer bedellerin tarifeler kapsamında birer maliyet kalemi kabul edilerek tüketicilerden tahsil edilmesinde kamu yararı bulunmaktadır.” şeklindeki gerekçe belirtildikten sonra Anayasa ‘ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Henüz yürürlükte olmayan bir yasadan dolayı, davacıdan davanın başında, kurul kararına uygunluk denetimini ileri sürmesi beklenemez. Kaldı ki, bu türden bir incelemeden açıkça bir vazgeçme de yoktur. O halde, davacı tarafın isteminin, dava konusu edilen kayıp kaçak vs. bedellerinin haksız tahsil edildiği şeklindeki iddia ve talebi, niteliği itibarıyla bu bedellerin EPDK kararlarına, düzenleyici işlemlerine uygun olmadığı iddiasını da içerdiğinden, Mahkemenin yasada öngörülen denetim görevini yerine getirmesi için yukarıda açıklanan şekilde yöntemince bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. HD ‘nin 15/05/2017 tarih ve 2017/442 Esas – 2017/441 Karar sayılı ilam)
Bunun yanı sıra Anayasa Mahkemesine başvuru yapılan Mahkememizin ……… Esas sayılı dosyasında, davanın reddine karar verilerek esas kapatılmıştır.
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, ticaret sicil kayıtları, davalı şirket kayıtları, bilirkişi raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında abonelik sözleşmesi bulunduğu ve davalı tarafça kayıp-kaçak vb. bedellerinin tahsil edildiği hususunda ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde tahsil edilen bu bedellerin davacı tarafa iadesinin gerekip gerekmediği hususundan kaynaklandığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 Karar Sayılı ilamıyla; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesi ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verildiği, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun bu maddeye dayanarak 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliği” yayımladığı, lisans sahibi şirketlerinde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil ettikleri, ancak anılan madde ile Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisinin verilmediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararları ile bu bedelin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilerek kayıp kaçak vb. bedellerin aboneye iadesine karar verildiği, ancak 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edildiği, açıklanan yasa değişiklikleri birlikte Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davaların, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kaldığı, yaptırılan bilirkişi incelemesine göre de dava konusu kayıp kaçak vb. bedellerin EPDK kararlarına uygun olduğu, davacının, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalının davanın açılmasına sebebiyet verdiği, davacı tarafından, davalıdan kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmeti ve sayaç okuma bedellerinin tahsilinin talep edildiği davada, “konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” dair karar verilmesi, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişikliğinin bir sonucu olduğu, bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu, ancak dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; karar verdikten sonra davacı yararına maktu vekalet ücreti takdiri ile yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi (Yargıtay 3. HD ‘nin 04/10/2017 tarih ve 2017/13559 E – 2017/13278 K sayılı ilam) gerektiği, davacı tarafın EPDK kararlarına aykırılık iddiasının bu durumu değiştirmeyeceği, zira yukarıda anılan Bölge Adliye Mahkemesi kararına göre de bu istemin zaten davanın açıldığı tarih itibariyle mevcut olduğunun kabulünün gerektiği, sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Konusuz kalan davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA
2-Başlangıçta peşin olarak alınan 85,39 TL karar ve ilam harcının işin hitamında ödenmesi gereken 35,90 TL harçtan fazla olduğu anlaşıldığından 492 sayılı harçlar kanunun 31. maddesi gereğince fazla alınan 49,49 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya ödenmesine,
3- Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harç ile tebligat ve müzekkere gideri olarak yapılan 193,00 TL, bilirkişi ücreti olarak ödenen 700,00 TL toplamı olan 928,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan ……. uyarınca 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.