Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/677 E. 2018/1055 K. 18.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/677 Esas
KARAR NO : 2018/1055

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/06/2016
KARAR TARİHİ : 18/10/2018

DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 06/06/2016 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket 2013 yılından bu yana muhtelif aylarda davalı şirketten elektrik enerjisi satın aldığını, bu süreç zarfında müvekkili şirket tarafından kullanılan elektrik tüketim miktarı üzerinden müvekkili şirkete faturaların tahakkuk edildiği ve müvekkili şirket tarafından da tamamının ödendiğini, ancak davalı tarafından tarh ve tahakkuk edilen faturalar ile Anayasa’ nın 73. Maddesinin 3. Fıkrasındaki “Vergi, resim, harç ve benzeri yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.” ve 4628 Enerji Piyasası Düzenleme Kurumununu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’ na aykırı olarak Enerji fonu, —–, Belediye Tüketim Vergisi ve KDV haricinde bir takım kalemlerde tahakkuk ettirildiğini, kayıp kaçak bedeli başta olmak üzere; dağıtım bedeli, iletim bedeli, sayaç okuma bedeli, iletişim sistemleri kullanma bedeli, satış hizmet bedeli v.b. adlarla yapılan ve bazen de ayrı bir kalem olarak gösterilmeksizin fatura içerisine gizlenen bu kalemlerin hukuka aykırı, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun tahsilatlar olduğunu, müvekkilinin elektrik hizmetinden mahrum kalmamak için bu bedelleri şimdiye kadar ödemek zorunda kaldığını, davalının kayıp kaçak bedelinin bir süre öncesine kadar ayrı bir kalem olarak faturalarda göstermişse de belirli tarihten sonra ve halihazırda aktif tüketim bedelinin içine gizleyerek almaya devam ettiğini beyan ederek şimdilik her bir fatura ödemesi için ayrı ayrı ödendikleri tarihlerden itibaren işleyecek avans faizleri ile birlikte davalıdan alınarak taraflarına ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 03/10/2016 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle: 6719 sayılı kanunun geriye yürümeyeceğini, yapılan değişikliklerin hukuka aykırı olduğunu, bazı maddelerin hakimin denetim yetkisini sınırlandırdığını, Anayasa aykırı hükümler bulunduğunu, davacının kazanılmış hakkının bulunduğunu, yapılan değişikliklerin kanunun yayımlandığı tarihte derdest olan davalara uygulanamayacağını, faturalarda yer almayan kalemler bulunduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararını bulunduğunu, 6719 Sayılı Kanunun işbu davayı etkilemeyeceğini, kanunu hiçbir maddesinde açılmış olan davalara da uygulanacağına ilişkin hüküm bulunmadığını, söz konusu kanunda kamu yararı gözetilmediğini, Anayasa Mahkemesinde kanunun ilgili hükümlerinin iptali için dava açıldığını, cevap dilekçesinde itiraz ve savunmaların yerinde olmadığını, faturadan bahsedebilmek için taraflar arasında daha evvel bir akdi ilişkinin bulunması gerektiğini beyanla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 18/10/2018 tarihli mazeret dilekçesinde özetle; yokluğunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 11/08/2016 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: 6719 Elektrik Piyasası Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete ‘de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olduğu ve işbu kanun değişikliği nedeniyle davanın reddi gerektiğini, ayrıca davacının iddia ettiği gibi müvekkili şirket ile davacı arasında ticari ilişki bulunmadığını, dolayısıyla sözleşme şartları ile güç dengesinin bozulmasının mümkün olmadığını, aksine söz konusu sözleşme pazarlık usulü yapılmış olduğu ve tek taraflı borç ve yükümlülük doğurmadığını, Elektrik Piyasası Mevzuatı uyarınca toptan satış şirketi olan müvekkili şirket tarafından dağıtım şirketlerine ödenen zorunlu kamusal bedeller ilgili mevzuata ve EPDK Kurul kararlarına göre hukuki zorunluluk olarak müvekkili şirketçe tahsil edildiğini, yürürlükte bulunan tarifeye dava açmayan davacının adli yargıda işbu davayı açma hakkının bulunmadığını, zorunlu kamusal bedellerin Tarifelere Uyma Yükümlülüğünün gereği EPDK ve Elektrik Piyasası Mevzuatı Uyarınca tarifelerin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, davacı taraafınadn faturalarada yasal süresi içinde itiraz edilmediği ve tacir olan davacının fatura içeriğini kabul ettiğini, davacının sunmuş olduğu Yargıtay Kararlarının hiçbirinin işbu davaya emsal teşkil etmediğini belirterek mevzuata ve kurul kararlarına uygun olarak tahsil edilen ve müvekkili şirket tarafından ilgili dağıtım şirketine ödenen kayıp-kaçak bedellerinin talep edildiği nazara alınarak haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 17/11/2016 havale tarihli ikinci cevap dilekçesinde özetle: davacının 6719 Sayılı Kanunun hiçbir maddesinde açılmış olan davalara bu hükümlerin uygulanacağının belirtilmediği ve işbu davaya söz konusu maddelerin uygulanamayacağına ilişkin iddiaların herhangi bir hukuki bir dayanağı bulunmadığını, ayrıca davacının kazanılmış hak iddiasının hukuki herhangi bir dayanağının olmadığını, davacının iddia ettiği gibi müvekkili şirket ile davacı arasında ticari ilişki bulunmadığını, dolayısıyla sözleme şartları ile güç degngesinin bozulmasının mümkün olmadığını, aksine söz konusu sözleşme pazarlık usulü yapıldığını, tek taraflı borç ve yükümlülük doğurmadığını, Enerji Piyasası Mevzuatı uyarınca toptan satış şirketi olan müvekkili şirket tarafından dağıtım şirketlerine ödene işbu zorunlu kamusal bedeller, ilgili mevzata ve EPDK kurul kararlarına göre hukuki zorunluluk olarak müvekkili şirketçe tahsil edildiğini beyanla , davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 18/10/2018 tarihli karar celsesindeki esas hakkındaki beyanında; Yasa değişikliği ve Anayasa Mahkemesi’ nin iptal talebinin reddine ilişkin kararı uyarınca davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davalı şirket tarafından davacının aboneliği nedeni ile tahsil edilen kayıp kaçak vs bedelleri iadesinin gerekip gerekmediği, husumetin davalıya yöneltilip yöneltilemeyeceği ve tahsil edilen bedellerin EPDK kararlarına aykırı olup olmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, abonelik sözleşmesine dayalı tahsil edilen bedellerin istirdadına ilişkin alacak davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının, Vergi Ödevi Başlıklı 73.maddesindeki; “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır. Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Uyuşmazlık konusu hakkında Elektrik Mühendisi Bilirkişisinin Mahkememize sunduğu 04/12/2017 havale tarihli raporunda özetle; davacının ———— nolu aboneliğine ait dava dosyasına sunulmuş olan her bir fatura bazında tablo halinde belirtildiği üzere davalı — tarafından dava konusu dönemde davacıdan tahsil edilen ve davacının talebi olan dava konusu tutarların 2.203.198,00 TL olduğunu, davalı tarafından davacı adına düzenlenmiş ve dava dosyasına sunulmuş olan Nisan/2013-Ekim/2013-Kasım/2013-Aralık/2013 dönemlerine ait faturalarla davalı —– tarafından davacıdan tahsil edilmiş ve davacının talebi olan dava konusu bedellerin o dönem itibariyle geçerli EPDK ‘nın düzenleyici işlemlerine uygun olduğu ve davalının dava konusu tutarları EPDK Kurul kararları gereği tahsil ettiği, tahsil edilen faturalardaki dava konusu kalemlerin birim fiyatlarının rapor içeriğinde de faturalar bazında tablolar halinde belirtiliği üzeri, her fatura döneminde davacının tarife grubuna ait EPDK tarafınan yayınlanmış olan Ulusal Tarife Birim fiyatlarına uygun olarak faturaya yansıtılmış olduğunu, dava dosyasına sunulmuş olan fatuların incelenmesi ile davacının iddia ettiği gibi Aktif Tüketim Bedeli içerisine gizlenmiş kayıp kaçak bedelinin bulunmadığını, 6719 sayılı Torba Yasa ile yapılan değişiklikle 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’ nun 17. Maddesinin 10. Fıkrasında “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetim ile sınırlıdır.” şeklinde düzenleme getirildiğini, bu itibarla değerlendirmenin bu çerçevede kalması gerektiğini , 6719 sayılı Torba Yasanın Geçici 20 inci maddesinde “(1) Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgli olarak açılımş olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve bavuşular hakkında 17 inci madde hükümleri uyulnır.” hükmü bulunduğunu, yeni düzenleme ile getirilen hükümlerin geçmişe etkili oldukları kabul edildiğinede söz konusu tuatrlarnı hukuka uygun olarak alındığı sonucunda varmak gerekceğini, anılan torba yasanın 17 Haziran 2016′ da yürürlüğe girdiği nazara alındığında geçmişe dönük dava konusu alacağın hukuki durumunun mahkeme hakiminin takdirinde olduğunu beyan ve rapor etmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. (17/06/2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın 21’inci maddesi ile değişik 6446 sayılı yasanın 17/10 md.)
Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır. (17/06/2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın 26’ncı maddesi ile değişik 6446 sayılı yasanın Geçici Madde 20. md.)
Dava açıldıktan sonra Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve açılmış davalarda da yasanın uygulanacağına ilişkin düzenleme içeren 6719 sayılı yasanın 26’ncı maddesi ile değişik 6446 sayılı yasanın Geçici Madde 20. maddesinin anayasaya aykırı olduğundan bahisle Mahkememizin ————– Esas sayılı dava dosyasında Anayasa Mahkemesine başvuru yapıldığı, ancak başvurunun kabul edildiği 28/11/2016 tarihinden itibaren T.C. Anayasası ‘nın 152/3 ‘üncü maddesinde öngörülen sürenin başvuru hakkında henüz bir karar verilmeden geçtiğinin anlaşılması nedeniyle yargılamaya mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde devam edilmesine karar verilmiştir.
15 Şubat 2018 Tarihli ve 30333 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 28/12/2017 tarih, 2016/150 E-2017/179K sayılı ilamı ile:
6719 Sy Kanun’un 21. maddesiyle 6446 Sayılı Kanun’un 17. Maddesine Eklenen (10) Numaralı Fıkrasının ” EPDK tarafından gelir ve tarife kapsamında düzenlenen bedeller, aktif enerji maliyeti, faturalama, müşteri hizmetleri maliyeti, perakende satış hizmet maliyeti, dağıtım sistemi yatırım harcamaları, sistem işletim maliyeti, teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti, kesme-bağlama hizmet maliyeti, sayaç okuma maliyeti ve reaktif enerji maliyeti gibi tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşmakta; bu bedeller Kurumun düzenleyici işlemlerinden olan Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği, Kurul tebliğleri, kararları doğrultusunda belirlenmekte ve tüketicilerden tahsil edilmektedir.” şeklindeki gerekçe belirtildikten sonra mahkemeye erişim hakkının engellendiği gerekçesi ile Anayasa’ya aykırı olduğu tespit edilerek iptaline karar verildiği, 6719 Sy Kanun’un 26. Maddesiyle 6446 Sayılı Kanun’a Eklenen Geçici 20. maddesinin ” 316. Elektrik enerjisinin kaliteli, sürekli, kesintisiz bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulabilmesi için elektriğin üretiminden tüketicilere sunulması aşamasına kadar oluşan maliyetlerin karşılanması gerekmektedir. Bu bağlamda kayıp-kaçak bedeli ile diğer bedellerin tarifeler kapsamında birer maliyet kalemi kabul edilerek tüketicilerden tahsil edilmesinde kamu yararı bulunmaktadır.” şeklindeki gerekçe belirtildikten sonra Anayasa ‘ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Henüz yürürlükte olmayan bir yasadan dolayı, davacıdan davanın başında, kurul kararına uygunluk denetimini ileri sürmesi beklenemez. Kaldı ki, bu türden bir incelemeden açıkça bir vazgeçme de yoktur. O halde, davacı tarafın isteminin, dava konusu edilen kayıp kaçak vs. bedellerinin haksız tahsil edildiği şeklindeki iddia ve talebi, niteliği itibarıyla bu bedellerin EPDK kararlarına, düzenleyici işlemlerine uygun olmadığı iddiasını da içerdiğinden, Mahkemenin yasada öngörülen denetim görevini yerine getirmesi için yukarıda açıklanan şekilde yöntemince bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi —–. HD ‘nin 15/05/2017 tarih ve 2017/442 Esas – 2017/441 Karar sayılı ilam)
Bunun yanı sıra Anayasa Mahkemesine başvuru yapılan Mahkememizin ——-Esas sayılı dosyasında, davanın reddine karar verilerek esas kapatılmıştır.
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, ticaret sicil kayıtları, davalı şirket kayıtları, bilirkişi raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında abonelik sözleşmesi bulunduğu ve davalı tarafça kayıp-kaçak vb. bedellerinin tahsil edildiği hususunda ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde tahsil edilen bu bedellerin davacı tarafa iadesinin gerekip gerekmediği hususundan kaynaklandığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 Karar Sayılı ilamıyla; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesi ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verildiği, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun bu maddeye dayanarak 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliği” yayımladığı, lisans sahibi şirketlerinde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil ettikleri, ancak anılan madde ile Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisinin verilmediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararları ile bu bedelin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilerek kayıp kaçak vb. bedellerin aboneye iadesine karar verildiği, ancak 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edildiği, açıklanan yasa değişiklikleri birlikte Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davaların, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kaldığı, yaptırılan bilirkişi incelemesine göre de dava konusu kayıp kaçak vb. bedellerin EPDK kararlarına uygun olduğu, davacının, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalının davanın açılmasına sebebiyet verdiği, davacı tarafından, davalıdan kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmeti ve sayaç okuma bedellerinin tahsilinin talep edildiği davada, “konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” dair karar verilmesi, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişikliğinin bir sonucu olduğu, bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu, ancak dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; karar verdikten sonra davacı yararına maktu vekalet ücreti takdiri ile yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi (Yargıtay ——. HD ‘nin 04/10/2017 tarih ve 2017/13559 E – 2017/13278 K sayılı ilam) gerektiği, davacı tarafın EPDK kararlarına aykırılık iddiasının bu durumu değiştirmeyeceği, zira yukarıda anılan Bölge Adliye Mahkemesi kararına göre de bu istemin zaten davanın açıldığı tarih itibariyle mevcut olduğunun kabulünün gerektiği, sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Konusuz kalan davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Başlangıçta peşin olarak alınan 170,78 TL harcın, alınması gerekli olan 35,90 TL harçtan fazla olduğu anlaşıldığından fazla alınan 134,88 TL’nin istem halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa verilmesine,
3- Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan 35,90 TL peşin harç 188,90 TL posta ve tebligat gideri, 700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere 924,80 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilemesine,
4-Davalının yapmış olduğu yargılama masrafının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan —- uyarınca 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca davacıya iadesine; artan delil avansının davalıya iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.