Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/484 E. 2020/584 K. 03.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/512 Esas
KARAR NO: 2020/593
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/04/2016
KARAR TARİHİ : 05/11/2020
DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu —- havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; davacının nakliye rizikolarına karşı sigortaladığı —-satışını yaptığını —- şirketine davalıların sürücüsü, sahibi ve trafik sigortacısı oldukları—- plakalı tır aracı ile taşınırken karıştığı tek taraflı kazada tamamen hasar gördüğünü; sürücü —— kusurlu olduğunu; hasar tutarının — olarak hesaplandığını, dava öncesinde—- başvurulduğunu, ancak kaza anında sürücünün alkollü olması nedeniyle reddedildiğini, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla, —- tazminatın kaza tarihi — itibariyle avans faizi ile müştereken ve müteselsilsen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili Mahkememize sunduğu —- havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle: davalının, cevap dilekçesinde yetki ve görev itirazında bulunmuşsa da davalının bu itirazlarının yerinde olmadığını, davalılardan—yerleşim yeri —- olduğundan davanın yetkili mahkemede açıldığını, davalının görev açısından da itirazda bulunduğunu, Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkili olduğunu iddia ettiğni, ancak, Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, davalının yetki itirazı da görev itirazı da yerinde olmadığını, davalı cevap dilekçesinde de, aracın teknik arızadan dolayı yan yattığını, alkol kullanmadığını belirttiğini, ancak dava dilekçesinde de belirttikleri üzere, davalı sigorta şirketinin alkollü araç kullanılması sebebi ile müvekkile ödeme yapmayı reddettiğini, davalıların söz konusu hasardan dolayı müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu, dava dilekçesini tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili —- tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı —- havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: —aracı ile karıştığı tek taraflı kazanın teknik bir arızadan kaynaklandığı; hız limitini aşmadığı ve kusurlu olmadığı; alkollü olmadığı; diş ağrısı nedeniyle aldığı —- alkol çıktığı; alkollü araç kullandığı için kesilen —para cezasına —- itiraz ettiği; — dosyası ile yapılan incelemede itirazının kabul edildiği; para cezasının iptal edildiği ve kararın kesinleştiği; davanın aracın sahibine ve trafik sigortacısına yönlendirilmesi gerektiği açıklanarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davaya trafik kazası nedeniyle taşıma sırasında hasarlanan emtia nedeniyle davacı sigorta şirketinin taşıma sigortası kapsamında dava dışı sigortalısına ödediği hasar bedelinin davalılara rücu edip edemeyeceği, ayrıca trafik kazasının meydana gelmesinde davalı —- kusurunun bulunup bulunmadığı ve kazanın alkolün etkisinde meydana gelip gelmediği noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, değer kaybı/hasar bedeli tazminatı(maddi tazminat) davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun 49. Maddesindeki “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
—–tarafından sunulan poliçe incelendiğinde; riziko değerlendirildiğinde şoförün, ticari olmayan araçlar için geçerli olan yasal alkol sınırın altında alkollü veya alkolün rizikonun meydana gelmesinde etkisi olmaması halinde hasarın teminat dahilinde olduğu anlaşılmıştır.
Ölümlü/yaralanmalı trafik kazası tespit tutanağı incelendiğinde;–tarihinde, — sularında, —yönetimindeki — plakalı tır aracı ile — yönüne seyrederken aracının direksiyon hakimiyetini kaybettiği, orta refüje çarptığı ve sola doğru devrildiği, sürücü —– promil alkollü olduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi heyeti — tarihli dilekçesinde özetle; davalı sürücü — alkollü olduğu halde—–aracını kullandığını, hızını aracının teknik özelliklerine ve yol şartlarına göre ayarlamadığı için devrildiğini, Karayolları Trafik Kanununun 48 – 52/b ve Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97 – 101/b maddelerinde açıklanan kusurları işlediği; kazanın meydana gelmesinde asli ve %100 kusurlu olduğunu, ancak kazanın tespit edilen alkol etkisi altında meydana gelmesinin söz konusu olmadığını, davalı ——- Karayolları Trafik Kanununun 85/1-5 maddesi gereğince sahibi olduğu —- aracının sürücüsü —- kusurundan kendi kusuru gibi ve kusuru nedeniyle oluşan zarardan müştereken ve müteselsilsen sorumlu olduğunu, CMR m.3 ve m.17 hükümleri ile CMR m.29 gereği davacının ödemiş olduğu ve CMR m.23 hükmüne uygun olan tazminatın tamamından davalıların müteselsilen sorumlu olduğunu, kaldı ki yükün —- olduğu gözetildiğinde sınırlı sorumluluk limitleri kapsamında tazminat hesaplandığının gözetilmesi gerektiğini, davalı Sorumluluk Sigortacısının da sigortaladığı risk kapsamında CMR sorumluluk riski olarak değerlendirilmesi gereken kaza sebebi ile rücu edilen tazminatı nihai olarak üstlenmesi gerektiğini, işbu davada doğrudan davalı gösterilmesinin yerinde olduğunu, bu çerçevede davacının —— gözetilerek; dava tarihinden itibaren — faizi şeklinde belirlenecek temerrüt faizi ile tahsilini talep etmekte haklı olduğunu, her üç davalının da müteselsilsen sorumluluğu söz konusu olduğunu rapor ve beyan etmişlerdir.
Bilirkişi heyeti —– tarihli ek raporunda özetle; gerekçeleri raporda açıklandığı üzere, —- tarihli kök raporun aynen geçerli olduğunu, — davaya konu taşıma ile ilgili olarak CMR poliçesini düzenlediğini, Poliçe genel şartları teminat dışı hallerin sayıldığı 3. Md. de “ü” bendi düzenlemesinde 0,21 promil üstü alkol alan sürücülerin karıştığı kazada alkolün kazaya etkisinin olmaması halinde hasarın poliçe kapsamında sayılacağının düzenlendiğini, davalı sürücünün aldığı alkolün kazanın meydana gelmesinde münhasır etkisinin bulunmadığını, sigortalı ya da adamlarının ağır kusur oluşturan eyleminin bulunmadığını, Poliçede kararlaştırılan — muafiyet düzenlemesi dikkate alınarak, davacının talep edebileceği — olan zarar miktarının – kısmından tüm davalıların müşterek müteselsil sorumluluğunun düşünülebileceğini, bakiye —-. haricindeki davalıların uhdesinde olacağını, temerrüt tarihinin davanın açıldığı, —– olacağını beyan ve rapor etmiştirler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141), toplanan/sunulan deliller, ticaret sicil kayıtları, bilirkişi raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; — tarihinde dava dışı —- ait emtia taşınırken nakliye aracının kaza yapması nedeniyle emtianın zarar gördüğü, bu zarar nedeniyle davacı tarafından —- ödediği, ödenen bedelin davalılara rücu edilmesi amacıyla eldeki davanın açıldığı, davalılardan — emtiayı taşıyan aracın sürücüsü, —- kazayı yapan aracın işleteni ve taşıma işini yapan şirket olduğu, davalı— sigortasını yapan şirket olduğu, tek taraflı meydana gelen kazada davalı — tam kusurlu olduğu ve haksız fiil hükümlerine göre zarardan sorumlu olduğu,——- işleten ve taşıma şirketi olarak zarardan sorumlu olduğu,—- zararın taşıma sırasında meydana gelmesi ve poliçe kapsamında kalması nedeniyle zarardan sorumlu olduğu, —- alkollü olduğu iddia edilmiş ise de alkole ilişkin cezanın iptal edilmesi ve bu konuda yürütülen soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiş olması nedeniyle alkolsüz olduğunu kabul etmek gerektiği, yargılama sırasında alınan ve dosya kapsamına uygun olması nedeniyle hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre hasarın — olduğu, bu kapsamda davacının dava dışı şirkete ödediği -TTK 1472. Maddesi uyarınca halefiyet hükümlerine göre davalılara rücu edebileceği, CMR 27. Maddesi uyarınca taşıyıcıya bildirim tarihi belli olmadığından faizin dava tarihinden itibaren işlemesi gerektiği, aradaki uyuşmazlığın taşıma sözleşmesinden kaynaklanması ve ticari iş olması nedeniyle alacağa ticari faiz uygulanması gerektiği, yargılama sırasında davacı ile davalı — birleştiği bu kapsamda — yönünden alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleştiği ve — açılan davanın konusuz kaldığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın —-konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar yönünden kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H.Ü.K.Ü.M: Gerekçesi Bilahare Açıklanacağı Üzere;
1-Davanın —-yönünden alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına,
2-13.920,23 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılar ———- müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 950,89 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 237,73 TL harcın mahsubu ile bakiye 713,16 TL karar ve ilam harcının davalılar ——– müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalılar —— müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yargılama boyunca yapılan 2.400,00 TL bilirkişi ücreti, 647,40 TL posta ve tebligat gideri, 237,73 TL peşin harç ve 29,20 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 3.314,33 TL yargılama giderinin davalılar — müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı —- Tarafından yapılan 700,00 TL bilirkişi giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Yatırılan avanstan kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile—— Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/11/2020