Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/41 E. 2018/1117 K. 13.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/761
KARAR NO : 2018/1130
DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/10/2015
KARAR TARİHİ : 20/11/2018
DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu …..havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ….. tarihinde davalı şirketin acentesi olarak faaliyete başladığını, sözleşmenin fesih tarihi olan…. tarihine kadar üretim yapılarak davalı şirkete portföy kazandırıldığını, davalı şirketin fesih ihbarı yapmadan ….Noterliği’nin . tarih ve ….. yevmiye nolu fesihname ile ….. tarihinde sözleşmeyi tek taraflı olarak fesih ettiğini, müvekkiline fesih ihbarında bulunulmadan yapılan feshin iyi niyet kurallarına uymadığı gibi sözleşmenin 23. maddesine de aykırılık teşkil ettiğini, müvekkilinin acentelik süresi boyunca davalı şirkete yeni müşteriler kazandırmış davalı şirketi sigortalılara tanıtmış ve sektörde tanınmasına yardımcı olduğunu, sözleşmenin ani olarak sonlandırılmasının müvekkilini ticari açıdan zor durumda bıraktığını, iş kaybına uğrattığını, acenteliğin fesih öneline uyulmadan feshi nedeniyle TTK.nun 122 ‘nci maddesine göre denkleştirme tazminatı talep etme hakkı bulunduğunu beyanla belirsiz alacak davası olarak açılan iş bu dava ile fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL’nin denkleştirme tazminatının acenteliğin feshi tarihinden itibaren reeskont faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 17/02/2016 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle: feshin haklı gerekçelere dayanmadığını, acentelik sözleşmesinin 24/son maddesinin kanuna aykırı olduğunu, müvekkili şirkete üç aylık fesih ihbar süresinin verilmediğini, haklı feshin bulunmadığını beyanla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 12/02/2018 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; belirsiz alacak davası olarak açtıkları iş bu davada dava değerini 71.078,63 TL artırdıklarını belirterek 81.078,63 TL denkleştirme tazminatının acenteliğin fesih tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 20/11/2018 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; takas def’ilerini kabul etmediklerini, bunun ayrı bir yargılama gerektirdiğini belirterek talep, ıslah ve ilk bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 26/01/2016 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: sözleşmenin feshedilmesine davacı tarafın sözleşmeye aykırılık işlemlerinin sebebiyet verdiğini, borçlar kanununa göre vekilinin iş ve hizmetleri, vekalet verenin haklı menfaatlerini göstererek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlü olduğunu, davacının yasa ile belirlenen borçlarını yerine getirmediğini, hem kendi portföyüne olmayan işleri aldığını, hemde teknik sonuçlarının olumsuz çıktığını, davacının müvekkili şirkete zarar verenin bir acente olması sebebiyle sözleşmenin feshedildiğini, denkleştirme talep hakkının acentenin kusuru olmaksızın sona ermesi gerektiğini, dava konusu feshin acentenin kusuru sebebi ile yapıldığını, davacının bu nedenle denkleştirme talebinde bulunamayacağını, taraflar arasında yapılan sözleşmenin 24/son maddesi gereğince her ne sebeple olursa olsun sözleşmenin feshi veya sona ermesi halinde müvekkilim şirketten herhangi bir nam ile hak ve tazminat, portföy tazminatı, maddi ve manevi tazminat, kar kaybı vs. taleplerde bulunmaya hakkı olmayacağını kabul ve taahhüt edildiğini, beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 16/03/2016 havale tarihli ikinci(2.) cevap dilekçesinde özetle: acenteliğin feshedilmesine davacı tarafın sözleşmeye aykırı işlemlerinin sebep olduğunu, denkleştirme tazminatı talebinin yerinde olmadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre de davacının denkleştirme tazminatı talep edemeyeceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 20/11/2018 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla, son rapor doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde acentelik sözleşmesinin sebepsiz yere feshedilip feshedilmediği, fesih sırasında bildirim önerilerine uyulup uyulmadığı, davacının sözleşmeye aykırı davranışlarının bulunup bulunmadığı, sözleşmeye göre denkleştirme tazminatının talep edilemeyeceği, davalının acentelik sözleşmesi süresince davacının kazandığı yeni sigortalılar ile portföy ile kazanım sağlanıp sağlamadığı hususlarında olup olmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, acentelik sözleşmesi nedeni ile denkleştirme tazminatı davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: TTK’nın 122/1. Maddesindeki ” Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra; Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa, Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa, acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.” şeklindeki düzenlemedir,
DELİLLER :
Dosyada mübrez …… tarihli Yetkili Acentelik Sözleşmesi incelendiğinde: . ……. arasında sigortanın faaliyette bulunduğu ve vekaletname ile belirlenen sigorta dallarında acentenin yapacağı sigorta aracılık işlemleri konusunda imzalandığı anlaşılmıştır.
Dosyada mübrez …. tarih ve… nolu … başlıklı belge incelendiğinde; davalı sigorta şirketi tarafından 20/03/2014 tarihinde imzalanan Yetkili Acentelik Sözleşmesine dayalı ticari ilişkinin şirket menfaatlerinin acentelik faaliyeti sonucu zarar görmesi sebebiyle TTK.nun 109 ve BK.nun 506 hükümleri gereğince sözleşme ve kanundan doğan diğer hak ve talepler saklı kalmak kaydı ile 11/09/2015 tarihi itibariyle tek taraflı olarak sonlandırılmasına karar verildiğinin belirtildiği anlaşılmıştır.
Sigorta uzmanı bilirkişinin mahkememize sunduğu …. havale tarihli raporunda özetle; davalı sigorta şirketinin, davacı ile aralarında münakit . tarihli Yetkili Acentelik Sözleşmesini 07.09.2015 tarihinde yaptığı tek yanlı feshin haklı nedene dayanmadığı, davacı acentenin, davalı sigorta şirketinden …. tarihli Yetkili Acentelik Sözleşmesini 07.09.2015 tarihinde haklı neden olmaksızın feshetmiş olması sebebiyle dava tarihi itibariyle TTK.m.122 hükmüne istinaden 81.078,63 TL tutarında denkleştirme (Portföy Tazminatı) talebinde bulunabileceğini, davalı sigorta şirketinin davacı acentesinden dava tarihi itibariyle 13.993,75 TL alacaklı bulunduğunu davacı acentenin 81.078,63 TL tutarındaki Portföy Tazminatı alacağının 13.993,75 TL tutarındaki cari hesap borcuna takas-mahsubunun hukuki yorum gerektirdiği beyan ve rapor edilmiştir.
Sigorta uzmanı ve muhasebe uzmanı bilirkişinin mahkememize sunduğu 25/01/2018 havale tarihli ek raporunda özetle; davalı sigorta şirketinin, davacı ile aralarında münakit 20.03.2014 tarihli Yetkili Acentelik Sözleşmesini 07.09.2015 tarihinde yaptığı tek yanlı feshin haklı nedene dayanmadığını, davacı acentenin davalı sigorta şirketinden 20.03.2014 tarihli Yetkili Acentelik Sözleşmesini 07.09.2015 tarihinde haklı neden olmaksızın feshetmiş olması sebebiyle dava tarihi olan 05.10.2015 itibariyle TTK.m.122 hükmüne istinaden 81.078,63 TL tutarında denkleştirme (….Tazminatı) talebinde bulunabileceğini, davalı sigorta şirketinin davacı acentesinden dava tarihi olan 05.10.2015 itibariyle 13.993,75 TL alacaklı bulunduğunu, davacı acentenin 81.078,63 TL tutarındaki …. Tazminatı alacağının 13.993,75 TL tutarındaki cari hesap borcuna takas-mahsubunun hukuki yorum gerektirdiğini beyan ve rapor etmiştir.
Sigorta uzmanı bilirkişinin mahkememize sunduğu 03/07/2018 havale tarihli raporunda özetle; davalı sigorta şirketinin davacı acentesini feshin nedeni haksız bir fesih olduğunu, haksız fesih nedeninden ilgili kurallar gereği, var ise davacı acenteye davalı sigorta şirketince denkleştirme/portföy tazminatı ödenmesi gerekeceğini, fesih sonrası davacının davalıda kalan portföyü sayesinde davalının elde (etmeye devam) ettiği (bir müddet edebileceği) menfaatin 19.875.81 TL olarak tespit edildiğini, TTK m. 122/2. hükmünde davacıya ödenmesi gereken denkteştirme/portföy tazminat miktarı tutarı 13.250,54 TL olarak hesaplandığını, belirlenen tazminat tutarından acentenin, İşletme Giderleri ve Peşin Değer Tenzili sonrası ödenecek tazminat tutarı 9.063.37 TL olarak belirlendiğini, uygulanan tazminattan tenzillerin hakkaniyete uygun olduğu düşünüldüğünü, davacıya ödenmesi gereken nihai tazminat tutarının mahkemenin takdirinde bulunduğunu beyan ve rapor etmiştir.
Bilirkişi raporları usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141), toplanan/sunulan deliller, sözleşme, fesihname, bilirkişi raporları, ıslah, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında …. tarihinde acentelik sözleşmesi imzalandığı ve sözleşmenin . tarih ve ….yevmiye nolu noter fesihnamesinin muhatabına …. tarihinde tebliği ile …. tarihi itibariyle davalı sigorta şirketi tarafından tek taraflı olarak feshedildiği, davacı tarafından haksız fesih iddiası ile portföy/denkleştirme tazminatı talep edildiği, bu tür tazminatın fesih tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ve uyuşmazlığa uygulanması gereken 5684 sayılı Sigorta Kanunu’nun 23/16. maddesi uyarınca sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesinin sigorta şirketinden tazminat talep edebileceği, tazminat hesabı yapılırken davacı acentenin, davalı adına ne tür poliçeler düzenlediği, bu poliçelerin süreleri, davalının ne gibi önemli menfaatler elde edeceği ve hakkaniyet ilkesi gereği portföy tazminatı verilmesinin gerekip gerekmediği hususlarının tartışılması gerektiği(Yargıtay 11. HD.nin 09/03/2015 tarihli 2014/16850 E – 2015/3124 K sy ilamı), davalı sigorta şirketi tarafından acentelik sözleşmesinin 07/09/2015 tarihli fesihname ile 11/09/2015 tarihi itibariyle feshedilmiş olması nedeniyle taraflar arasındaki sözleşmenin 23′ üncü maddesindeki “3 ay evvel noter aracılığı ile feshi ihtar etmek kaydı ile” şeklindeki düzenlemeye riayet edilmediği, her ne kadar aynı maddenin 6′ ncı bendinde sözleşmenin feshi halinde portföy tazminatı talep edilmeyeceğini acentenin kabul ettiği düzenlenmiş ise de, gerek bir hakkın doğumunundan önce bu haktan vazgeçilmesinin mümkün olmaması, gerekse TTK.nun 122/4 maddesinde denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemeyeceği düzenlenmiş olması karşısında sözleşmenin 23/6 ‘ncı maddesindeki düzenlemeye itibar olunamayacağı, bunun yanı sıra sözleşme ile davalı sigorta şirketine üç aylık ihbar süresi aranmaksızın haklı bir sebeple derhal fesih yetkisi verilmiş ise de, davalı sigorta şirketinin fesihnamede belirttiği “şirket menfaatlerinin acente faaliyetleri sonucu zarar görmesi” şeklindeki fesih sebebinin ispatlanamadığı, bu nedenle davalı sigorta şirketi tarafından yapılan feshin haksız fesih olduğu, bu kapsamda davacının denkleştirme tazminatının kabulü için TTK.nun 122/1 ‘inci fıkrasının a-b ve c bentlerinin kümülatif şekilde gerçekleşmesinin gerektiği ve hesaplamada TTK.nun 122/2 ‘nci maddesine göre yapılması gerektiği, mahkememizce alınan 25/01/2018 tarihli ek bilirkişi raporu ile 31/05/2017 tarihli kök bilirkişi raporunun gerek anılan Yargıtay kararına gerekse denkleştirme tazminatını düzenleyen TTK.nun 122’ nci maddesinde açıklanan hususlara uygun olmaması nedeniyle hükme esas alınamayacağı, gerekçeli, denetime elverişli ve somut olaya uygun olması nedeniyle 03/07/2018 tarihli bilirkişi raporuna itibar edildiği, her ne kadar mahkememizce itibar olunan 03/07/2018 tarihli bilirkişi raporuna karşı davacı vekilince hesaplamanın TTK.nun 122/2 ‘nci maddesine uygun olmadığı şeklinde itiraz edilmiş ise de, bilirkişi tarafından sözleşmenin yürürlükte kaldığı 18 ay üzerinden denkleştirme tazminatının hesaplandığı, bu nedenle davacı tarafın bilirkişi raporuna itirazının yerinde olmadığı, davalı vekilince ise itibar olunan bilirkişi raporuna sigorta şirketinin verilen zarar nedeniyle alacağı olduğundan bahisle itiraz edilmiş ise de, dava dosyasında bu yönüyle ispatlanan bir zarar bulunmadığı gibi cevap dilekçesinde de buna ilişkin bir talebin bulunmaması nedeniyle rapora yapılan itirazın yerinde olmadığı, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle davacının 9.063,37 TL denkleştirme tazminatı alacağının bulunduğu, bu alacağın davalı daha önce temerrüde düşürülmediğinden dava tarihinden itibaren faiz uygulanması gerektiği, davacı tarafça dava dilekçesinde reeskont faizi talep edilmiş olması nedeniyle alacağı dava tarihinden itibaren reeskont faizi uygulanması gerektiği, sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
2-Denkleştirme tazminatı 9.063,37 TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Başlangıçta peşin olarak alınan 170,78 TL harcın, ıslah harcı 1.214,00 TL ile birlikte, alınması gerekli olan 619,11 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 765,66 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
4- Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu posta ve tebligat gideri 222,00 TL, bilirkişi ücreti 2.000,00 (2×1.000) TL olmak üzere toplam 2.222,00 TL yargılama masrafının, davacı davasında kısmen haklı çıktığından dava konusunun toplam değerinin kabulle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 248,39 TL’ ye 619,11 TL harç eklenerek sonuç olarak 867,50 TL yargılama masrafından, davalı tarafından yargılama sırasında yapılan posta ve tebligat gider 28,00 TL, bilirkişi ücreti 1.000,00 TL, olmak üzere toplam 1.028,00 TL’den, kabul-ret oranına göre davacıya isabet eden 913,08 TL’nin mahsubu ile 45,48 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, dava konusunun toplam değerinin redle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 1.973,61 TL yargılama masrafının davacı üzerinde bırakılmasına, davalının yapmış olduğu yargılama masrafından kalan 114,91 TL’nin davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 8.271,67 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacıya; artan delil avansının davalıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/11/2018