Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/342 E. 2018/251 K. 13.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİKARAR

ESAS NO : 2016/342
KARAR NO : 2018/251

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 13/03/2018

DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 24/03/2016 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ……. abone nosu ile davalı şirketin ………. no müşterisi olduğunu, davalı şirketin enerji bedeline ilişkin yansıttığı faturalara kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ismi altında ya da enerji bedelinin içine yansıtılmak suretiyle haksız tahsilatlar yaptığını, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, bu bedellerin alınmasının EPK’nun düşük maliyetli enerji temini ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasası oluşturulması ilkelerine uygun düşmediğini,………… Kurumu ve dağıtım şirketlerinin elektrik piyasasındaki bedelleri belirleme yetkilerinin sınırlı olduğunu, bu bedellerin faturalara yansıtılmasına ilişkin kararların hukuka aykırı olduğunu beyanla müvekkilinden kayıp kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmet ve iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedelleri adı altında tahsil edilen şimdilik 10.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 10/06/2016 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; tahsilatların haksız olarak davalı şirketçe yapıldığını beyanla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 25/01/2018 havale tarihli ıslah dilekçesinde özetle; bilirkişi raporu doğrultusunda davasını ıslah ederek, 28.731,07 TL dağıtım bedeli, 15.758,89 TL iletim bedeli, 4.935,29 TL PSH bedeli, 44.213,50 TL kayıp kaçak bedeli, 92,52 TL sayaç okuma bedeli olmak üzere toplam 93.731,27 TL’nin ödeme tarihinden itibaren tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili, 12/03/2018 tarihli mazeret dilekçesinde; yokluğunda karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 04/05/2016 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: söz konusu bedellerin müvekkili şirket tarafından zorunlu olarak yapılmakta ve gelir olarak kaydedilmeksizin dağıtım şirketi olan … ‘ye ödendiğini, tutarların iadesi söz konusu olacaksa bunların dağıtım şirketlerinden talep edilmesi gerektiğini, bu nedenle müvekkili şirket yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin satış lisansına sahip piyasadan elektrik satın alarak EPDK tarifelerine ve kurallara uymak kaydı ile piyasadaki kullanıcılara elektrik satışı yapma yetkisine sahip bir şirket olduğunu, mevzuata göre kayıpları önleme ve hırsızlıkları engelleme, teknik alt yapı veya üst yapı kurma gibi bir görevinin bulunmadığını, kayıp kaçak önleme gibi yükümlülüklerin müvekkili şirkete yüklenemeyeceğini, EPDK kararlarının Danıştay tarafından iptal edilmediği sürece hukuken uyulması zorunlu olan idari düzenlemeler olduğunu, taraflar arasında imzalanan elektrik satış sözleşmesinin davaya konu bedellerin tahsilini mümkün kıldığını, davacının kendisinden tahsil edilen dava konusu bedeller ile ilgili olarak aboneliği süresince herhangi bir itirazda bulunmadığını, fatura içeriklerinin kesinleştiğini, davacının çelişkili davranışta bulunma yasağına aykırı davrandığını beyanla davanın … ‘ye ihbarına, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, haksız davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 13/03/2018 tarihli karar celsesindeki esas hakkındaki beyanında özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde avacıdan tahsil edilen kayıp kaçak vb. bedellerinin mevzuata uygun olup olmadığı ve davacıya iadesinin gerekip gerekmediği noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, abonelik sözleşmesine dayalı tahsil edilen bedellerin istirdadına ilişkin alacak davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının, Vergi Ödevi Başlıklı 73.maddesindeki; “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır. Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Davalı …………ve …………… kayıtları incelendiğinde; davacının davalı şirket abonesi olduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık konusu hakkında Elektrik Mühendisi Bilirkişisinin Mahkememize sunduğu 28/11/2017 havale tarihli raporunda özetle; davalı tarafından davacıdan dava konusu dönemlere ilişkin olarak 44.213,50 TL kayıp, 28.731,07 TL dağıtım bedeli, 15.758,89 TL iletim bedeli, 92.52,00 TL sayaç okuma bedeli, 4.935,29 TL PSH bedeli olmak üzere toplam 93.731,27 TL tahsil edildiğini, dava konusu bedellerin dönem itibariyle EPDK ‘nun düzenleyici işlemlerine uygun olduğunu ve söz konusu tutarları EPDK kurul kararları gereği tahsil edildiğini, tahsil edilen faturalardaki dava konusu kalemlerin birim fiyatlarının tarife grubuna ait EPDK tarafından yayınlanmış olan …….. fiyatların uygun olarak yansıtılmış olduğunu beyan ve rapor etmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. (17/06/2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın 21’inci maddesi ile değişik 6446 sayılı yasanın 17/10 md.)
Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır. (17/06/2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın 26’ncı maddesi ile değişik 6446 sayılı yasanın Geçici Madde 20. md.)
Dava açıldıktan sonra Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve açılmış davalarda da yasanın uygulanacağına ilişkin düzenleme içeren 6719 sayılı yasanın 26’ncı maddesi ile değişik 6446 sayılı yasanın Geçici Madde 20. maddesinin anayasaya aykırı olduğundan bahisle Mahkememizin ……. Esas sayılı dava dosyasında Anayasa Mahkemesine başvuru yapıldığı, ancak başvurunun kabul edildiği 28/11/2016 tarihinden itibaren T.C. Anayasası ‘nın 152/3 ‘üncü maddesinde öngörülen sürenin başvuru hakkında henüz bir karar verilmeden geçtiğinin anlaşılması nedeniyle yargılamaya mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde devam edilmesine karar verilmiştir.
15 Şubat 2018 Tarihli ve 30333 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin ………. tarih, ………. E-2017/179K sayılı ilamı ile:
6719 Sy Kanun’un 21. maddesiyle 6446 Sayılı Kanun’un 17. Maddesine Eklenen (10) Numaralı Fıkrasının ” EPDK tarafından gelir ve tarife kapsamında düzenlenen bedeller, aktif enerji maliyeti, faturalama, müşteri hizmetleri maliyeti, perakende satış hizmet maliyeti, dağıtım sistemi yatırım harcamaları, sistem işletim maliyeti, teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti, kesme-bağlama hizmet maliyeti, sayaç okuma maliyeti ve reaktif enerji maliyeti gibi tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşmakta; bu bedeller Kurumun düzenleyici işlemlerinden olan Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği, Kurul tebliğleri, kararları doğrultusunda belirlenmekte ve tüketicilerden tahsil edilmektedir.” şeklindeki gerekçe belirtildikten sonra mahkemeye erişim hakkının engellendiği gerekçesi ile Anayasa’ya aykırı olduğu tespit edilerek iptaline karar verildiği, 6719 Sy Kanun’un 26. Maddesiyle 6446 Sayılı Kanun’a Eklenen Geçici 20. maddesinin ” 316. Elektrik enerjisinin kaliteli, sürekli, kesintisiz bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulabilmesi için elektriğin üretiminden tüketicilere sunulması aşamasına kadar oluşan maliyetlerin karşılanması gerekmektedir. Bu bağlamda kayıp-kaçak bedeli ile diğer bedellerin tarifeler kapsamında birer maliyet kalemi kabul edilerek tüketicilerden tahsil edilmesinde kamu yararı bulunmaktadır.” şeklindeki gerekçe belirtildikten sonra Anayasa ‘ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Henüz yürürlükte olmayan bir yasadan dolayı, davacıdan davanın başında, kurul kararına uygunluk denetimini ileri sürmesi beklenemez. Kaldı ki, bu türden bir incelemeden açıkça bir vazgeçme de yoktur. O halde, davacı tarafın isteminin, dava konusu edilen kayıp kaçak vs. bedellerinin haksız tahsil edildiği şeklindeki iddia ve talebi, niteliği itibarıyla bu bedellerin EPDK kararlarına, düzenleyici işlemlerine uygun olmadığı iddiasını da içerdiğinden, Mahkemenin yasada öngörülen denetim görevini yerine getirmesi için yukarıda açıklanan şekilde yöntemince bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. HD ‘nin 15/05/2017 tarih ve 2017/442 Esas – 2017/441 Karar sayılı ilam)
Bunun yanı sıra Anayasa Mahkemesine başvuru yapılan Mahkememizin ……… Esas sayılı dosyasında, davanın reddine karar verilerek esas kapatılmıştır.
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, ticaret sicil kayıtları, davalı şirket kayıtları, bilirkişi raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında abonelik sözleşmesi bulunduğu ve davalı tarafça kayıp-kaçak vb. bedellerinin tahsil edildiği hususunda ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde tahsil edilen bu bedellerin davacı tarafa iadesinin gerekip gerekmediği hususundan kaynaklandığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 Karar Sayılı ilamıyla; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesi ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verildiği, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun bu maddeye dayanarak 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliği” yayımladığı, lisans sahibi şirketlerinde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil ettikleri, ancak anılan madde ile Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisinin verilmediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararları ile bu bedelin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilerek kayıp kaçak vb. bedellerin aboneye iadesine karar verildiği, ancak 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edildiği, açıklanan yasa değişiklikleri birlikte Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davaların, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kaldığı, yaptırılan bilirkişi incelemesine göre de dava konusu kayıp kaçak vb. bedellerin EPDK kararlarına uygun olduğu, davacının, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalının davanın açılmasına sebebiyet verdiği, davacı tarafından, davalıdan kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmeti ve sayaç okuma bedellerinin tahsilinin talep edildiği davada, “konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” dair karar verilmesi, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişikliğinin bir sonucu olduğu, bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu, ancak dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; karar verdikten sonra davacı yararına maktu vekalet ücreti takdiri ile yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi (Yargıtay 3. HD ‘nin 04/10/2017 tarih ve 2017/13559 E – 2017/13278 K sayılı ilam) gerektiği, davacı tarafın EPDK kararlarına aykırılık iddiasının bu durumu değiştirmeyeceği, zira yukarıda anılan Bölge Adliye Mahkemesi kararına göre de bu istemin zaten davanın açıldığı tarih itibariyle mevcut olduğunun kabulünün gerektiği, buna karşın 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunda yapılan değişiklikten sonra davanın 83.731,21 TL yönünden ıslah edildiği, her ne kadar davacı taraf dilekçesini talep artırım dilekçesi olarak sunmuş ise de davanın fazlaya dair istemlerin saklı tutularak açılmış olması karşısında belirsiz alacak davası olmayıp, kısmi dava niteliğinde olduğu, bu nedenle sunulan dilekçenin talep artırım dilekçesi olarak kabulünün mümkün olmadığı, kısmi davada davanın ıslahının mümkün olduğu ve sunulan dilekçenin ıslah dilekçesi niteliğinde olduğu, ıslah edilen bu kısım dava tarihinden sonra harçlandırılarak talep edildiğinden ıslah tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklılığından bahsetmenin mümkün olmadığı, ıslah tarihi itibariyle yürürlükte olan yasa hükümlerine göre, davalı tarafın kayıp kaçak vb. bedelleri tahsil etmesinin yasal olduğu, ıslah tarihi itibariyle davalı tarafın haklılık durumunun bulunduğu ve buna göre ıslah edilen kısım yönünden davacı tarafın yargılama masrafı ve vekalet ücretinden sorumlu olduğu sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın; 10.000,00 TL’lik istem yönünden konusuz kalmış olması nedeniyle esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, ıslah ile artırılan 83.731,21 TL ‘lik istem yönünden REDDİNE,
2-Başlangıçta peşin olarak alınan 170,78 TL karar ve ilam harcı ile ıslah sonrası yatırılan 1.430,00 TL olmak üzere toplam 1.600,78TL harcın, işin hitamında ödenmesi gereken 35,90 TL harçtan fazla olduğu anlaşıldığından 492 sayılı harçlar kanunun 31. maddesi gereğince fazla alınan 1.564,88 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya ödenmesine,
3- Davacı tarafından başta açılan 10.000,00 TL’lik dava yönünden yapılan peşin harç 35,90 TL ile tebligat ve müzekkere gideri 295,40 TL ile bilirkişi ücreti 700,00 TL olmak üzere toplam 1.031,30 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/2 uyarınca 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Islah edilen kısım yönünden davalı yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 9.448,50 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca davacıya; artan delil avansının davalıya iadesine,
Dair, davalı ……………. vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.