Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/265 E. 2018/437 K. 17.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/265 Esas
KARAR NO : 2018/437

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/03/2016
KARAR TARİHİ : 17/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalışirkettarafından müvekkilinin maliki olduğu … ili… … kayıtlı taşınmaz üzerinde bulunan ipoteğin konusuz kalmasına rağmen terkin edilmemesinden dolayı, arsa üzerinde tasarruf yetkisikısıtlanan müvekkilin kar kaybının ve müvekkilin iş hayatındaki itibarı zedelenerek elem ve üzüntü durmasına sebebiyet verildiğinden 100.000,00 TL manevi zararın ticari ilişkinin sona erme tarihiden itibaren ticari faizi ile birlikte tazminini talep ettiklerini, müvekkilinin uğramış olduğu bu mağduriyetin bir nebze olsun karşılanabilmesi için mahrum kalınan kar kaybı ve manevi zararın giderilmesini talep etme zaruretlerinin doğduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalarının kabulüne, müvekkilinin şimdilik 15.000,00 TL yoksun kaldığı kar kaybının ve 100.000,00 TL manevi zararın ticari ilişkinin sona erme tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tazminine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafın üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının maliki olduğu taşınmazda müvekkilinin şirket lehine 450.000,00 TL üst sınır ipoteği tesis edildiği, taraflar arasındaki ticari ilişkinin son bulduğu halde müvekkil şirket tarafından ipoteğin terkin edilmemesi nedeniyle ….. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/160 Esas sayılı dosyası üzerinden söz konusu ipoteğin terkini için dava açıldığı ve ……. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/160 Esas ve 2015/144 K. Sayılı ilamıyla ipoteğin terkinine karar verildiğini, taşınmaz üzerinde ipoteğin bulunmasının arsanın inşaata elverişli olmasına engel bir durum olduğu ipoteğin bulunduğu taşınmazda kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapma imkanı varken bu imkandan yararlanılamadığını, bu nedenle davacının kar elde edemediği ve zarara uğradığı taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmaması nedeniyle davacının elem ve üzüntü duyduğundan bahisle manevi tazminata hükmedilmesini talep ettiğini, davacının ipoteğin terkin edilmemesinden dolayı manevi zarara uğradığını ispatlayamadığını bu nedenle davacının manevi tazminata ilişkin taleplerinin de reddini talep ettiklerini bildirdiği görülmüştür.
Dava ; Dava hukuki niteliği itibari ile Tazminat davasıdır.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava yazılı yargılama usulüne tabii olup, usulünce taraf teşkili sağlanmış , dilekçeler aşaması tamamlanmış , HMK 140 maddesi uyarınca ön inceleme duruşmalı yapılıp uyuşmazlıklar tesbit edildikten sonra tahkikat aşamasında deliller toplanıp dosya üzerinden teknik bilirkişi aracılığı ile bilirkişi incelemesi yaptırılarak tahkikat sonlandırılıp, HMK 186 maddesi uyarınca sözlü yargılama yapılarak dava sonuçlandırılmıştır.
Davaya konu … ili,……… sayılı taşınmazın Tapu kaydında taşınmazın davacı adına kayıtlı olduğu, davalı lehine 15/11/1999 tarihinde üst sınır ipoteği kurulduğu ve 11/06/2002 tarihinde ipoteğin yükseltildiği anlaşılmıştır.
Davaya konu taşınmazın imar dosyası dosya içerisine celp edilmiştir.
… ………… Noterliği’nin 02/10/2013 tarihli 26393 yevmiye numaralı ihtarnamesinden davacının, davalıdan 15/11/1999 tarihine … lehine vermiş olduğu ipoteğin en geç 30 gün içerisinde kaldırılmasını ve tarafına bilgi verilmesini talebini ihtar ettiği ve ihtarın davalıya 03/10/2013 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
… ……… Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/160 Esas ve 2015/544 Karar sayılı dosyası uyap üzerinden celp edilmiş yapılan incelemede ; davacının davalı adına ipotek verdiği ……. parsel sayılı taşınmazın üzerindeki ipoteğin kaldırılması ve borçlu olmadığının tespitine yönelik davalı aleyhine açmış olduğu davada mahkemece davalının kabulü nedeniyle ipoteğin terkinine ve ipotek bedeli nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine 15/09/2015 tarihinde karar verildiği kararın taraflarca temyiz edilmemesi üzerine 25/12/2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dava dışı …………. İle davalı arasında akaryakıt alım satımı nedeniyle davacıya ait … ili …….. 1730 parsel sayılı taşınmaz üzerinden davalı lehine 15/11/1999 tarihinde 250.000,00 TL üzerinden kurulan ve 11/06/2002 tarihinde 450.000,00 TL ‘ye yükseltilen üst sınır ipoteği konulduğu ve bu ipoteğin …….. ATM ‘nin 2015/160 Esas ve 2015/544 Karar sayılı ilamı ile kaldırıldığı hususu ihtilafsızdır.
Uyuşmazlık; Davacıya ait taşınmaz üzerinde davalı lehine kurulan ipoteğin davacının davalıya olan borcunu ve aralarındaki ticari ilişkinin sona ermesi ve davacının davalıdan ipoteğin kaldırılmasını talep etmesine rağmen davalının ipoteği geç kaldırması nedeniyle davacının kâr mahrumiyeti niteliğinde maddi bir zararı olup olmadığı ve bu durum nedeniyle davacı şirketin manevi zarara uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi ve uyuşmazlık konusu hakkında dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılması için davaya konu taşınmazın bulunduğu … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış talimat mahkemesi tarafından res-en seçilen bir mali müşavir ve gayrimenkul değerlendirme uzmanından oluşan bilirkişi heyeti 23/11/2017 tarihli raporunu dosyaya sunmuştur.
Sunulan rapor uyarınca, ……… Belediye Başkanlığı İmar ve ……. yazısı uyarınca; davaya konu 1730 Parsel sayılı taşınmazın….. ve…. alını kapsamında kaldığı 1/5000 lik ve 1/1000 lik ölçekli imar planı ve revizyonunun Belediye Meclisinin 28/11/2015 tarihli kararı ile onandığı 28.125 m2 büyüklüğündeki taşınmazın imar uygulaması sonucunda parsellere ayrıldığı , …… nolu parsellerin tamamının davacı adına tescil edildiği,…..nolu parsel, …. nolu parsel, …… nolu parsel,……. nolu parsellerden davalı adına hisse verildiğini, davaya konu taşınmazın ……. Meclisinin 16/09/2015 tarihli kararı ile …… ve ………. alanı kapsamında kaldığı, kentsel dönüşüm alalına ilişkin son 1/5000 ve 1/1000 lik ölçekli imar plan revizyonlarının belediye meclisinin 28/11/2015 tarihli kararı ile onandığını, 17/04/2014 onay tarihli parselasyon planı ile taşınmazdan ……. kesildiğini, mahallinde yapılan incelemede davaya konu taşınmazın imar uygulaması sonucunda gitmiş olduğu yeni……..nolu parsellerin yan yana ana yola cepheli yerleşim alanı içinden gelen …… devamında …. üzerinde olduğunu, taşınmazın yakınına kadar çok katlı binaların yapıldığı bahse konu ….. yer alan bitişik parseller üzerinde herhangi bir yapının yer olmadığı taşınmazların yakınına kadar altyapı hizmetinin ve belediye ulaşım hizmetinin geldiğini, davaya konu taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar plan revizyonunun 28/11/2015 tarihinde kesinleştiğini, bu tarihten önce taşınmaz üzerinde herhangi bir işlem yapılmasının mümkün olmadığını yine taşınmazın yakınında ve etrafında yapılaşmanın 28/11/2015 tarihinden sonra başladığını, taşınmazın bulunduğu bölgede yapılaşmanın yeni başlaması ve yoğunlaşması sebebiyle taşınmaz üzerinde yapılacak yapıda arsa payı oranının artacağı davacı tarafın ipoteğin kaldırılması talebinin içerin 02/10/2013 tarihi itibariyle bölgedeki imar revizyon çalışmalarına devam ettiğini, imar ve revizyon çalışmalarının onaylanmasından önce davacının taşınmaz üzerinde yapılaşmaya yönelik herhangi bir tasarrufta bulunamayacağı, 15/09/2015 tarihinde taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verildiği ve davaya konu taşınmazdaki imar revizyon çalışmalarının 28/11/2015 tarihinde kesinleştiğini ve davacının maddi anlamda bir kaybının olmayacağını ve manevi tazminat talebinin taktirinin mahkemeye ait olduğunu bildirmiştir.
Mahkememize bilirkişi raporu denetlenerek dosya içeriğine denetime ve hüküm kurmaya kabul edilmiştir.
TBK 112. Maddesi uyarınca borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu kendisine hiçbir kusuru yüklenemeyeceği ispat etmedikçe alacaklının bundan doğan zararlarını gidermekle yükümlüdür.
TBK’nın 112. Ve devamı Maddesine göre; alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için, bu yüzden bir zarara uğramış olması gerekir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet (olumlu) zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir.
Borç, bir sözleşme ilişkisinden yüklenilen edimlerle sınırlı değildir; bu edimlerin yerine getirilmemesinden veya sözleşme dışı haksız eylemden doğan tazminat alacağı da borç kavramı içindedir.
Müspet zarar; Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır.Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde, yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur (Tandoğan, Haluk, Türk Mesuliyet Hukuku 1961 s. 426 vd.).
TBK 58. Maddesi “kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. “
TBK 114/2. Maddesi ” haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanır”. hükmünü içerir.
Manevi zarar mal varlığında bir azalmayı değil ve fakat kişilik haklarına yapılan tecavüz nedeniyle duyduğu cismani ve manevi acı, ızdırap elem ve böylece yaşama zevkinde meydana gelecek azalmayı ifade eder.
Manevi zararın taktirinde hakim Medeni Kanunda hakkaniyet kuralları tarafların ekonomik ve sosyal durumları , davacının bozulan ruh huzurunun kısmen veya imkan nispetinde iadesini temin etmek , tazminat yükümlüsünün aşırı yük altına sokulmaması , tazminatın zenginleşme vasıtası kılınmaması, ceza niteliğine bürünmemesi, duyulan manevi acıyı bir derece yumuşatacak bozulan manevi dengeyi onarıp düzeltecek teselli ve ruh tatmini sağılayacak yalnız olay sırasında değil bütün hayat boyu duyulacak ve çekilecek elem ve acıya karşılık gelmesi hususları nazara alınır.
Manevi tazminata hükmedilebilmesi için borca aykırı davranışın( alacaklının ) kişilik haklarını ihlal edecek bir zarara yol açmış olması gerekir.
Maddi Tazminat Talebi Yönünden: Dava dışı ……… ile davalı arasında yapılan akaryakıt alım satımı nedeniyle davacının maliki olduğu davaya konu 1730 parsel sayılı taşınmaz üzerinden davalı lehine 15/11/1999 tarihinde üst sınır ipoteği kurulduğu, bu ipotek bedelinin 11/06/2002 tarihinde bedelinin yükseltildiği davacının 02/10/2013 tarihinde ipoteğin kaldırılmasını davalıya ihtar ettiği ve davalının ipoteği kaldırılmaması üzerine davacının 1730 parsel sayılı taşınmazın üzerindeki ipoteğin kaldırılması ve borçlu olmadığının tespitine yönelik davalı aleyhine açmış olduğu … … Asliye Ticaret Mahkemesinde 2015/160 Esas ve 2015/544 Karar sayılı dosyasında davacının 02/10/2013 tarihinde ihtar göndermesi sebebiyle haklı olduğu belirtilerek davalının kabulü nedeniyle davanın kabulüne, karar verildiği ve taraflarca temyiz edilmemesi üzerine kararın 25/12/2015 tarihinde kesinleştiği , davaya konu taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar plan revizyonunun 28/11/2015 tarihinde kesinleştiği imar revizyon çalışmalarının onaylanmasından önce davacının taşınmaz üzerinde yapılaşmaya yönelik herhangi bir tasarrufta bulunamayacağı, gerek davacının davalıya ihtar gönderdiği, 02/10/2013 tarihi itibariyle, gerekse … ……. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verdiği 25/09/2015 tarihi itibariyle taşınmaz üzerinde yapılaşmaya yönelik herhangi bir işlem yapılamayacağı hususu ile davaya konu taşınmazın bulunduğu bölgede yapılaşmanın yeni başlaması ve yoğunlaşması sebebiyle taşınmaz üzerinde yapılacak yapıda arsa malikinin arsa payı oranının artacağı hususu da nazara alındığında 28/11/2015 tarihi ile ipoteğin kaldırılmasına ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği 25/12/2015 tarihi itibariyle davacının taşınmaz üzerindeki ipoteğin geç kaldırılmasından dolayı maddi anlamda bir kaybı ve zararı olmadığı kanaatine varılarak davacının maddi tazminat talebinin reddine,
Manevi Tazminat Talebi Yönünden: Davacı davaya konu taşınmazda ipoteğin davalı tarafından terkin edilmemesi hususunun davacının iş ve sosyal çevresinde duyulduğunu bu nedenle ticari itibarinin zedelendiğini ve firmalarla yapmış olduğu görüşmelerin olumsuz sonuçlandığını belirterek manevi zarar talep etmiş ise de ; davacı dosya kapsamındaki deliller ile davalının davaya konu taşınmaz üzerindeki ipoteğin geç kaldırılması sebebiyle kişilik haklarının ihlal edildiği hususunu ispatlayamadığından yasal koşulları oluşmayan manevi tazminat talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davanın REDDİNE,
2- Başlangıçta peşin olarak alınan 256,17 TL harcın, alınması gerekli olan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 220,27 TL karar ve ilam harcının davacıya ya da ahzu kabza yetkili vekiline iade edilmesine ,
3-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- a- Maddi tazminat yönünden ; Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan ….. uyarınca 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
b-Manevi tazminat yönünden ; Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan ……. uyarınca 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama sırasında yapılan 72,20 TL tebligat giderinin davacıdan alınarak davalıya ya da ahzu kabza yetkisi olan vekiline ödenmesine,
6- Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca, artan gider avansının talep halinde taraflara iadesine,
Karar verildi.
Taraf vekillerinin yüzüne karşı , Gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren HMK 345 maddesi uyarınca yasal iki haftalık süre içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı.