Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1302 E. 2018/260 K. 15.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİKARAR

ESAS NO : 2016/1302 Esas
KARAR NO : 2018/260

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 15/03/2018

DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 07/12/2016 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket ile müvekkili şirket arasında 08/04/2011 tarihli yetkili servis sözleşmesi imzalandığını, söz konusu sözleşme gereği davalı ile cari hesap usulü ile çalışıldığını, ancak servis sözleşmesi gereğince cari hesaptan doğan 11.244,93 TL alacak davalı tarafından ödenmediğini, bunun üzerine davalıya Üsküdar ……… Noterliğinin 26/08/2014 tarihli 15515 yevmiye no.lu ihtarnamesi gönderilerek yetkili servis sözleşmesinin sona erdiği, müvekkile olan borcun ödenmesi aksi halde yasal yollara başvurulacağı ihtar edildiğini ancak davalının cevap vermediği gibi ödeme de yapmadığını, bunun üzerine alacağın tahsili için davalı aleyhine takibe geçildiğini, davalının takibe itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının borcu olmadığı yönündeki itirazının yerinde olmadığını, takibe borcun faturalardan kaynaklandığını, davalının faiz oranına da itirazının haksız olduğunu, açıklanan nedenlerle vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesi sunmamıştır.
Davacı vekili 15/03/2018 tarihli esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 30/01/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: Davacı tarafından borca dayanak gösterilen yetkili servis sözleşmesi ve cari hesap ekstresinden kaynaklı olarak çıkarılmış olan borcun davacının kendince tutmuş olduğu kayıtlardan ve faturaya dayanmayan alacak iddiasından ibaret olduğunu, müvekkili şirketin haklı sebeplerle 01/01/2013 tarihi itibariyle sözleşmeyi feshettiğini, bu tarih itibariyle müvekkilinin elinde bulunan fazla ve kullanılmamış ürünler olan 99 adet gaz alarm cihazını, 1 adet gaz toplama cihazını, 1 adet el terminali ve 1 adet kompresör cihazını davalıya iade ettiğini, bu iadeye ilişkin olarak müvekkili şirketin 30/01/2013 tarihinde delilleri arasında bulunan maili gönderdiğini, bu tarih itibariyle iade edilen ürünler neticesinde cari hesabın kapandığının belirtildiğini, ayrıca müvekkili şirketin 2012 yılı servis alacakları için ancak 2016 yılında fatura düzenleyebildiğini, yetkili servis şefi ………… 28/10/2016 tarihinde 2012 yılı için 4.578,00 TL + KDV miktarında fatura kesilebileceğini müvekkiline yazılı olarak bildirdiğini, diğer yandan cari hesaba dahil edilen ve alacağın doğmasına sebep olan faturaların müvekkiline tebliğ edilmemiş olduğunu, bu sebeple iadelerini göstermeyen cari hesap ilişkisini, icra takibini ve davayı kabul etmediklerini, yapılacak incelemede bu iddialarının ispatlanacağını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 15/03/2018 tarihli esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde cari hesaba dayalı alacağın bulunup bulunmadığı, 01/01/2013 tarihinde taraflar arasındaki sözleşmenin feshedilip edilmediği, fesih tarihinden itibaren bir kısım cihazların davacıya iade edilip edilmediği noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen İstanbul Anadolu ………. İcra Müdürlüğü’nün 2016/13803 Esas sayılı dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından 29/06/2016 tarihli takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna 14/10/2016 Tarihinde tebliği üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve/veya takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın 1(bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiş, inceleme gününde Mahkememize ibraz edilen ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali Müşavir bilirkişi 05/02/2018 Havale tarihli raporunda özetle; Dava ve takip dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler, taraflar arasındaki …….. Servis Sözleşmesi, davacı tarafın usulüne uygun tutulduğu ticari defterleri ile davalının usulüne uygun tutulmadığının anlaşıldığı ticari defler ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu, açıklanan nedenlerle, sayın Mahkemenin kabulü halinde, taraflar arasında 08/04/2011 tarihinde imzalanan ……… servis Sözleşmesi ile cari hesap ilişkisinin başladığını, 08/04/2011 tarihli……… Servis sözleşmesinin Süre ve Fesih başlıklı 7.1 md sinin, ‘İşbu sözleşme imza tarihinden itibaren geçerlilik kazanacak olup 31/12/2012 tarihinde hiçbir ihbar ve ihtara gerek kalmaksızın kendiliğinden sona erer’ hükmünde olduğunu, zaten sözleşmenin 31/12/2012 diğer bir ifade ile 01/01/2013 tarihinde hiçbir ihtara gerek kalmaksızın kendiliğinden sona erdiğini, davalı tarafında sözleşmeyi uzatmak istemediğini davacıya bildirdiğini, davalı tarafın fesih tarihinde bir kısım cihazların davacıya iade edildiği yönündeki savunmasını kanıtlayacak hiçbir iade faturasını dosyaya sunmadığını, davalı tarafın davalı ile olan 2013 yılı dökümünde davacı borcuna 23/08/2013 tarihinde ………… no.lu fatura ile 7.706,03 TL kaydettiğinin görüldüğünü, davalının iadeye konu ettiği faturanın bu fatura olduğunun düşünüldüğü, davacı tarafın ticari defter kayıtlarında da davalı alacağına 27/08/2013 tarihinde ………. no.lu iade faturası açıklaması ile 8.477,63 TL kaydettiğinin görüldüğünü, 19/09/2013 tarihi itibariyle davacı tarafın cari hesaba dayalı olarak davalı taraftan 9.411,33 TL alacaklı durumda olduğu, sözleşmenin delil anlaşması başlıklı 13 md göre ……. ……………… defter ve kayıtlarının münhasır delil kabul edileceği davalı ……….. Servis tarafından kabul ve beyan edildiğini, bu halde davacı ………………. ticari defter ve kayıtlarına itibar edilebileceğini, davacının davalı tarafa Üsküdar ………Noterliğinin 26/08/2014 tarihli 15515 yevmiye no.lu İhtarnamesini keşide ettiğini, Yetkili Servis Sözleşmesine istinaden 9.411,33 TL alacaklı olduklarını, bu borcun ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün içinde ödenmesini ihtar ettiği, ihtarnamenin tebliğ şerhinden davalı tarafa 28/08/2014 tarihinde tebliğ edildiği davacı taraf karşı tarafa tebliğden itibaren 3 gün süre verdiğinden temerrüt tarihinin 02.09,2014 olduğunu, TCMB verilerinden avans faizi oranlarının 01/01/2014 ile 31/12/2014 tarihleri arası yıllık %11,75, 01.01.2015 İle 31.12.2016 tarihleri arası ise yıllık %10,50 olduğu görüldüğünden bu verilere istinaden işlemiş faizin 1.851,23 TL olarak hesaplandığını ancak davacı taraf 1,833,60 TL talep ettiğinden taleple bağlılık ilkesi gereği talebi ile bağlı olacağını, TCMB verilerinden takip tarihi itibariyle avans faizi oranının talep gibi yıllık % 10,50 olduğu saptandığından, davacı tarafın asıl alacağına takip tarihinden itibaren %10,50 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceğini, alacağın hizmet sözleşmesine dayalı faturalardan oluştuğunu, Rapor etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
TİCARİ DEFTERLERİN DELİL KABİLİYETİ
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır. (TTK m. 83)
Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir. (HMK m. 199)
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir. Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir. (HMK m. 219)
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir. (HMK m. 220/1)
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. (HMK m. 222/2-3-5)
TEMERRÜT
İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur(TBK m. 90).
Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir(TBK m. 97).
Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer(TBK m. 117/1).
Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; ( …. ) borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır(TBK m. 117/2).
Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar(TTK m. 10).
FAİZ
Bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1 inci maddede belirlenen orana göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur(3095 s.y. M. 2/1).
…………….. Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı, yukarıda açıklanan miktardan fazla ise, arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilir. Söz konusu avans faiz oranı, 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı ise yılın ikinci yarısında bu oran geçerli olur(3095 s.y. M. 2/2).

Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, ticaret sicil kayıtları, fatura, takip dosyası, bilirkişi raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında cari hesaba dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine süresinde takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın sözleşmenin fesh edildiği tarihten sonra 99 adet gaz alarm cihazı 1 adet gaz toplama cihazı, 1 adet el terminali ve 1 adet komprasör cihazının davacı şirkete iade edilip edilmediği ve bu iadelerle cari hesabın kapanıp kapanmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının kendi ticari defterlerine göre davalı taraftan 9.411,33 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre ise 23/03/2013 tarihi itibari ile davacıya 23.103,36 TL borçlu bulunduğu ancak bu borcu 30/12/2013 tarihinde…………… açıklaması ile 23.103,36 TL lik işlemle hesabın kapatıldığı, davalı tarafın iade faturasını dosyaya sunmadığı, ancak 23/08/2013 tarihli ………… nolu 7.706,03 TL bedelli faturanın davacının ticari defterinde aynı fatura nosu ile ve iade faturası açıklaması ile 8.477,63 TL olarak kaydedildiği, davalının iadeye konu faturasını davacının ticari defterlerinden daha yüksek bir bedel ile kayıtlı olmasına rağmen davacı tarafın halen alacağının bulunduğu, davalı taraf kendi ticari defterlerine göre 30/12/2013 tarihli kayıt ile 23.103,36 TL E. Arası ………. açıklaması ile davacı ile arasındaki ticari ilişkiyi takip ettiği hesabı kapatmış ise de davacı tarafın ticari defterlerinde 23.103,36 TL’nin tahsil edildiğine dair bir kaydın bulunmadığı gibi buna ilişkin herhangi bir belgede dosyaya sunulmadığı, hesabın kapatılmasına ilişkin davalı defterindeki işlemin herhangi bir belgeye dayalı olmadığı, davacının ticari defterlerinin Türk Ticaret Kanunu’na ve Türkiye Muhasebe Standartları Kurulunun düzenlemelerine göre(TTK’nın 18. Maddesinin birinci fıkrasına TBMM Genel Kurulunda eklenen “bu Kanun hükümleri uyarınca” ibaresinin gerekçesinden) usulüne uygun tutulmuş olması ayrıca alacağın dayanağı faturanın mevcut olması karşısında belgeleme ve kaydın belgeye(………….) dayanması ilkesi[“belge yoksa kayıtta yoktur” ilkesi]’ne(TTK’nın 64/2. Maddesi ve gerekçesinden) uygun olması nedeni ile davacı lehine delil teşkil edeceği, buna karşın davalınnı ticari defterlerindeki kapanış kaydının belgeye dayalı olmaması nedeni ile davalı lehine delil teşkil etmesinin mümkün olmadığı, davacının ticari defterlerine göre davalıdan 9.411,33 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre ise kayıt kapatılmadan önce davacıya 23.103,36 TL borcunun bulunduğu, borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği (Yargıtay ……… HD’nin 10/02/2016 tarih ve 2015/4576 Esas – 2016/621 Karar sayılı ilam) davalının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olması nedeni ile davacı lehine delil teşkil edeceği, her ne kadar davalı vekili mail kayıtlarının incelenmediği gerekçesi ile bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi sunmuş ise de gerek dosyada ön inceleme duruşmasında verilen süreye rağmen maillerin sunulmamış olması, gerekse kendi ticari defterlerine göre dahi davacıya borcun bulunması nedeni ile yapılan itiraza itibar edilmediği, davalı takip borçlusunun icra takibine itirazının haksız ve yersiz olduğu, aksine bir sözleşme olduğu veya taraflarca vade belirlendiği iddia ve ispat edilmediği gibi icra takibinden önce davalı/takip borçlusu temerrüde düşürülmesi gerektiği, temerrütün ise çekilen ihtarla 02/09/2014 tarihinde gerçekleştiği, temerrüt tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faizin 1.851,23 TL olduğu ancak, takipte 1.833,60 TL işlemiş faiz talep edildiği, talep edilen faizin mevzuata uygun olduğu, davacının tacir olması ve taraflar arasında ticari ilişki bulunması(TTK m. 19/2) nedeniyle alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz(3095 sy. m. 2/2) uygulanması gerektiği, alacağın likit olması nedeni ile kabulle sonuçlanan kısım üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi şartlarının oluştuğu(İİK m. 67/2) sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davalı takip borçlusunun İstanbul anadolu …….. İcra müdürlüğünün 2016/13803 e sayılı dosyasına vaki itirazının iptaline,
3-Davaya konu alacağın %20 si olan 2.248,98 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Başlangıçta peşin olarak alınan 135,82 TL harç ile icra dosyasına yatırılan 56,22 TL harcın, alınması gerekli olan 768,14 TL harçtan mahsubu ile bakiye 576,1 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5- Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu 135,82 TL peşin harç, 116,8 TL tebligat ve posta gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti, olmak üzere toplam 1.052,62 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürülükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7- Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca, artan gider avansının davacıya; artan delil avansının davalıya iadesine,
8- Karar kesinleştiğinde, İstanbul Anadolu ………… İcra müdürlüğünün 2016/13803 E sayılı dosyasının merciine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. .