Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1296 E. 2019/243 K. 12.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1296 Esas
KARAR NO : 2019/243
DAVA : Menfi Tespit (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 05/12/2016
KARAR TARİHİ: 12/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında 01/04/2014 tarihinde Lojistik Hizmet Sözleşmesi imzalandığını, süreç içinde müvekkili ile davalı arasında tarafları sıkıntıya sokan envanter sorunu olduğunu, müvekkili şirketin davalı şirketin önerilerini kabul etme kararı aldığını, gelişen bu olayların sunulan e-maillerden açıkça anlaşıldığını,—- tesislerinde bulunan 1.345 adet hasarlı ürünün—– çektirildiğini, neticede—- de hasarlı ürün bırakılmadığını, ancak bir süre sonra 755 adet hasarlı ürün tespit edildiğini, —-tesislerinde tüm hasarlı ürünlerin çektirildiği halde bu 755 adet hasarlı ürünün nasıl ve nederen oluşmuş olduğu hususunun davalı şirket tarafından açıklanmadığını, müvekkili tarafından —den kaynaklı kayıp olduğu inancıyla —– geri fatura edilmesinin belirtildiğini ve müvekkili tarafından —- kesilecek faturanın 46.638,52 TL olacağının belirtildiğini ve gerekirse mutabakat yapılabileceği bilgisi verildiğini, müvekkili ile -arasındaki anlaşmazlığın temelinin stok sayımından kaynaklanan eksiklik/fazlalık olmayıp, tamamen müvekkilinin satılan mallarının yollarda kaybolması, hasara uğraması şeklinde olduğunu, müvekkil şirkete ait kayıpların telafisi için 20/11/2015 tarihinde —- yetkilileri ile toplantı yapıldığını, davalının kabul ettiği iade faturalarının 30/11/2015 tarihinde —kesildiğini, müvekkilinin 01/04/2014 imza tarihli sözleşmeyi 01/06/2016 tarihinden geçerli olmak üzere 1 yıl süre ile yenilemek istediğini ihtarname keşide ederek bildirdiğini, ihtarnamede ayrıca önceki sözleşmenin fiyat artış şartlarına sadık kalınması halinde sözleşmenin uzatılması iradesinin ortaya konduğunu, davalı … tarafından gelen fiyat tekliflerinin yaklaşık % 40 lara varan artış ggösterdiği görüldüğünden Lojistik Hizmet Sözleşmesi’nin yenilenmesi iradesinin ortadan kalktığını, müvekkili tarafından 01/04/2014 tarihinde imzalanan sözleşmenin 01/06/2016 tarihinden geçerli olmak üzere feshedildiğini, müvekkilinin herhangi bir borcu bulunmamasına rağmen davalı tarafından İstanbul Anadolu 24. İcra Müdürlüğü’nün —– Esas sayılı dosyası ile 56.642,10 TL talepli takip başlatıldığını, oysa taraflar arasında borç-alacak ilişkisi kalmadığını, açıklanan nedenlerle İstanbul Anadolu 24. İcra Müdürlüğü’nün ——— Esas sayılı icra takibinin durdurulmasına, müvekkili şirketin davalı şirkete borcu olmadığının tespitine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacı şirkete ait malların depolama ve dağıtım işini üstlenmiş olup, davacıya verilen hizmetve cari hesap ilişkisi nedeniyle ——- tarihli ———- nolu 46.637,88 TL hasarlı kayıp ürün ücreti faturasını, ———–tarihli —— nolu 10.004,18 TL hasarlı kayıp ürün ücreti faturasını düzenlediğini, müvekkilinin bu iki faturadan toplam 56.642,10 TL alacağı bulunduğunu, davacının borcunu ödemekten kaçınması üzerine alacağın tahsili için davacı aleyhine takibe geçildiğini, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesine rağmen davacının herhangi bir itirazının olmadığını, ancak işbu davayı açtığını, davacı vekilinin dilekçesin dava öncesi görüşmelerde sorunun müvekkili şirket tarafından iyi niyetli olarak çözümlenmesi nedeniyle haksız olduğunu iddia ettiğini, bu durumun yeni 6100 sayılı HMK na aykırı olup taraflarını bağlamadığını, 6100 sayılı HMK 188/3 md sulh görüşmeleri sırasında yapılan ikrar tarafları bağlamaz şeklinde olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin bu yönde kararı olduğunu, anılan Yargıtay kararı gereği davacının bu yöndeki iddialarının haksız ve mesnetsiz olup idda konusu faturaların usulüne uygun olduğunu ispatlayamadığını, davanın bu aşamasından sonra davacının yeni delil sunmasına muvafakatlerinin bulunmadığını, müvekkili tarafından davacı ile akdedilen lojistik hizmet sözleşmesine uygun olarak faturalar düzenlendiğini, taraflar arasında 01/04/2014 tarihinde akdedilen —- Hizmet Sözleşmesi envanter ve sayıl sorumluluğu başlıklı 6 md 3 parafrafında ——— piyasa değerine bakılmaksızın tüm ürünler için % 99,5 oranında envanter doğruluğunu taahhüt etmektedir, ——– her bir envanter sayımında iş sahibinin ithal ürünler için maliyet yerli ürünler için ikame bedelleri sayım anında depoda bulunan emtianın envanter bedelinin % 0,5 inden yüksek envanter kaybından sorumlu olacaktır, dendiğini, bu madde hükmüne göre davacının kayıp ve veya hasar olduğu iddiası ile müvekkiline düzenlediği faturanın hükümsüz olduğunu, işbu nedenle davacı adına düzenlenen ———— nolu 10.004,18 TL bedelli faturanın usulüne uygun olduğunu, yine davacı tarafından sözleşmeye aykırı olarak düzenlediği faturaya karşılık müvekkili şirket tarafından ————- nolu 46.637,88 TL hasarlı kayıp ürün ücreti faturasının usulüne uygun düzenlediği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2009/14025 E 2011/7958 K sayılı 30/06/2011 tarihli kararında belirtildiği gibi davacı borçlu şirketin huzurdaki davayı açmakla haksız ve kötü niyetli olduğundan % 20 den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, İstanbul Anadolu 24. İcra Müdürlüğü’nün ——– E sayılı dosyası ile takibin devamına haksız davanın reddine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden davalı tarafından davacı aleyhine başlatılan İstanbul Anadolu 24. İcra dairesinen ——-Esas sayılı icra dosyasında takibe konu alacağın dayanağı hasar faturaları nedeniyle davacının davalıya cari hesap borcu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, İstanbul Anadolu 24. İcra müdürlüğünün ——– Esas sayılı dosyasıyla yapılan icra takibi nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti yönünden açılan menfi tespit davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: Menfi tespit davasını düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 72/1. Maddesindeki ” Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” şeklindeki düzenlemedir.
Celp ve tetkik olunan İstanbul Anadolu 24. İcra müdürlüğünün ——— esas sayılı dosyasında davalı takip alacaklısı tarafından davacı takip borçlusu hakkında cari hesap alacağı açıklamasıyla 56.642,10 TL için 17/11/2016 tarihli icra takibi başlatıldığı
Davacının tedbir talebi sonucu mahkememizce 07/12/2016 tarihli ara karar ile İİK 72/3 maddesi uyarınca borçlu tarafından alacağın % 20 si oranında göstereceği teminat karşılığında İstanbul Anadolu 24. İcra müdürlüğünün ———– Esas sayılı dosyasında icra veznesine girmiş ve girecek paranın takip alacaklısına ödenmesinin ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesine dair karar verildiği, davacı tarafından teminatın yatırıldığı ve tedbir talebinin uygulandığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi yönünden bir mali müşavir ve bir nakliyat uzmanı bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş olup bilirkişiler 06/04/2018 tarihli raporlarında özetle; mali yönden yapılan incelemede davacının 2015-2016 yılları yevmiye defterleri ve kebir defterlerinin e-beratlarının süreleri içinde yapılmış olduğu, envanter defterlerinin noter açılış onamalarının süreleri içinde yapılmış olduğu, davalı …Ş. Nin 2016 yılı defterlerinin e-defter kapsamında tutulduğu, e- defter beratlarıyla envantar defterlerinin noter açılış onamalarının süreleri içeresinde yaptırılmış olduğu, dosyaya sunulan e-postalardan taraflar arasında 2015 yılı Kasım ayında bir takım toplantıların yapıldığı 20/11/2015 tarihinde yapılan toplantıda bir sonuca varıldığı, bazen envanter noksanlıkları için davacı tarafından davalıya faturalar kesilmesi konusunda anlaştıkları, söz konusu faturaların davacı tarafından davalıya kesildiği, davalının bu faturaları ticari defterlerine kayıt ettiği, ancak daha sonra söz konusu faturaların iade edildiği ve davalı tarafından davacı tarafa takip konusu 46.637,88 TL ve 10.004,18 TL bedelli, faturaların kesildiği, davacının taraflar arasındaki sözleşmeye 01/06/2016 tarihinden geçerli olmak üzere bir yıl süreyle yenilemek istediği ihtarname keşide ederek davalıya bildirdiğini, ihtarname uyarınca önceki sözleşmenin fiyat artış şartlarına sadık kalınması halinde sözleşmenin uzatılmasını kabul edeceğini davalıya bildirdiğini, davalı tarafından gelen fiyat teklifinin yaklaşık % 40 lara varan artış göstermesi üzerine davacının sözleşmeyi yenilemekten vazgeçtiği ve davacı tarafından sözleşmenin 01/06/2016 tarihinden geçerli olmak üzere sözleşmenin feshedildiğinin anlaşıldığını, davalının taraflar arasındaki sulh görüşmelerin yapıldığını kabul ettiğini ancak sulh görüşmeleri sırasında yapılan ikrarın tarafların bağlamayacağını belirterek sonucuna itiraz ettiğini, taraflar arasında yapılan lojistik hizmet sözleşmesinin 6. Maddesinde stok sayımındaki eksiklik dolayısıyla davalının sorumluluğuna belli yüzdelerle sınırlama getirildiğinin sabit olduğu, davacı ile davalı arasındaki anlaşmanın esasen stok sayımındaki eksiklik/fazlalıktan değil, davacıya ait malların bir kısmının nakliye sürecinde kaybolması ve-veya hasara uğramasından kaynaklandığı öne sürülmüş ise de taraflar arasında yapılan sulh görüşmelerinde davalının kabul ettiği, 30/11/2015 tarihli iade faturasının örneğinin dosyada mevcut olmadığı, bir başka ifadeyle süreklilik arz etmesi planlanan depolama ve nakliye sürecinin devamını sağlama adına kayıp ve/veya hasarla ilgili herhangi bir tutanak bulunmadığı halde taşıyıcının depoladığı veya naklini üstlendiği emtia için adına düzenlenen yansıtma faturasını sulh yoluyla kabul etmiş olmasının bu faturanın fiili durumunu yansıttığını söylemenin dosya münderecatı yönünden mümkün olmadığını, davalının davacı adına düzenlediği iki faturanın taraflar arasında akdedilen lojistik hizmet sözleşmesinin herhangi bir maddesiyle çelişmediği yönünde rapor tanzim edilmiş, rapor usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiştir.
Mahkememizce bilirkişi raporunda dosya kapsamında olmadığı anlaşılan iade faturasının denetime elverişli okunaklı örneğini sunması için davacıya süre verilmiş, davacı iade faturalarını dosyaya sunmuş ve mahkememizce iade faturaları da nazara alınarak ve tarafların rapora karşı itirazlarını karşılayacak şekilde ek rapor alınmasına karar verilmiş bilirkişiler 26/11/2018 tarihli ek raporlarında özetle, kök raporda süreklilik arz etmesi planlanan dopalama ve nakliye sürecinin devamını sağlama adına kayıp ve/veya hasarla ilgili herhangi bir tutanak bulunmadığı halde taşıyıcının depoladığı veya naklinin üstlendiği emtia için adına düzenlenen hasar bedeli yansıma faturasını, sulh yoluyla kabul etmiş olmasından hareketle çekinceli taşıma belgesini hasar veya kayıp tutanaklarına dayanmayan bu faturaların fiili durumu yansıttığını denetime elverişli bir şekilde söylemenin mümkün olmadığını, ayrıca taraflar arasındaki sözleşmenin 6. Maddesinde davalının sorumluluğuna belli yüzdelerle sınırlama getirildiği, yine davacının kök rapora itiraz dilekçesi ekinde sunulan iki adet iade faturasının denetime elverişli durumun dava dosyasında mevcut olmadığı yönünden rapor tanzim edilmiş rapor usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiştir.
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141), toplanan/sunulan deliller, davalı tarafından davalı aleyhine başlatılan icra takip dosyası, davacı tarafından davalıya gönderilen iade faturaları, taraflar arasında imzalanan sözleşme, bilirkişi raporları iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında lojistik hizmet sözleşmesi başlıklı sözleşme imzalandığı, sözleşmenin kapsamının depolama hizmetleri, sekonder ambalajlama ve iş sahibi tarafından yönlendirilen dağıtım yönetimi olduğu, sözleşmenin envanter ve sayım sorumluluğunu düzenleyen 6. Maddesinde tarafların envanter sayımı sonuçlarını ilgili sistemlerinden güncelleyecekleri ve iş sahibinin envanter sayımını, kendi personeli veya bağımsız 3. Taraflar kanalıyla 7 gün öncesinden bildirimde bulunarak gerçekleştirebileceği, davalı …’un piyasa değerine bakılmaksızın tüm ürünler için % 99,5 oranında envanter doğruluğunu taahhüt ettiğini ve ithal ürünler için maliyet, yerli ürünler için ikame bedelleri sayım anında depoda bulunan emtianın envanter bedelinin % 0,5 inden yüksek, envanter kaydından sorumlu olacağının düzenlendiği, sözleşmenin süresini düzenleyen 13. Maddede fesih tarihinden en az 90 gün önce iş sahibinin ———– sözleşmeyi bir yıl yenilemek istediğini bildireceği, böyle bir durumda söz konusu yeniden ödemenin başlaması öncesinde tarafların yenileme süresinde hizmetlerin verileceği fiyatları gözden geçirecek ve anlaşmaları durumunda sözleşme ilişkisini devam ettirecekleri yönünde maddeler içerdiği, taraflar arasındaki ihtilafın lojistik hizmet sözleşmesinden kaynaklı olarak davalı tarafından davacıya karşı düzenlenen faturalar nedeniyle başlatılan ve kesinleşen İstanbul Anadolu 24. İcra müdürlüğünün ————- esas sayılı takip dosya borcundan davacıyla davalı arasında yapılan sulh görüşmeleri sırasında davalının davacı tarafından düzenlenen iade faturalarını kabul etmiş olduğu iddiasına dayalı olarak dava konusu takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine yönelik açılan menfi tespit davası olduğu sabit olup, alınan bilirkişi raporunda davalı tarafından düzenlenen faturaların taraflar arasındaki sözleşmeye aykırılık içermediği, davalının sorumluluğunun sözleşmenin 6. Maddesinde davalının sorumluluğuna belli yüzdelerle sınırlama getirildiği, sulh görüşmeleri sırasında planlanan dopalama ve nakliye sürecinin devamını sağlama adına kayıp ve/veya hasarla ilgili herhangi bir tutanak bulunmadığı halde taşıyıcının depoladığı veya naklinin üstlendiği emtia için adına düzenlenen hasar bedeli yansıma faturasını, sulh görüşmeleri sırasında kabul etmiş olduğu, dosya kapsamında çekinceli taşıma belgesini hasar veya kayıp tutanaklarına dayanmayan bu faturaların fiili durumu yansıtmadığı, sulh görüşmesinde davacı ve davalının hedeflenen amacının sözleşmeyi uygun koşullarda uzatmak olduğu, davalının sözleşmenin uzatılma ihtimaline binaen davacı tarafından düzenlenen iade faturalarını kabul etmiş olduğu dosya kapsamından ve tarafların dava ve cevap dilekçelerinden anlaşılmakla hmknın 188/3. Maddesinde sulh görüşmeleri sırasında yapılan ikrarın tarafları bağlamayacağı düzenlenmiş olup davacı davalının iade faturalarını sulh görüşmeleri sırasında kabul ettiğini, beyan ederek borçlu olmadığının tespitini istemiş ise de HMK 188/3 maddesindeki düzenleme karşısında davalının faturaları sulh görüşmeleri kapsamında kabul ettiği, ancak sulh görüşmelerinin sonuç vermemesi üzerine takibe konu faturaları düzenleyerek icra takibine geçtiği, icra takibine konu ettiği faturaların taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine uygun olarak düzenlendiği ve sözleşme kapsamında takip tutarı kadar davacıdan alacaklı olduğunun bilirkişi marifetiyle yapılan defter incelemesi sonucu sabit olduğu, mahkememizce davacı talebi üzerine icra dosyasına giren paranın davalıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilmiş olması verilen tedbirin uygulanması nedeniyle dava değerinin % 20 si olarak hesap edilen tazminatta davacının sorumlu olduğu sonuç ve kanaatine varılarak davanın yukarıda açıklanan gerekçelerle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulması yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1-Davanın REDDİNE,
2-Mahkememizce verilen ve uygulanan tedbir nedeniyle dava değeri olan 56.642 TL nin % 20 si olarak hesap edilen 11.328,42 TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 44.40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 967,31 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 922,91 TL nin karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan harç ve giderlerin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 6.580,63 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalı’ya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde ve istemi halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/03/2019