Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1292 E. 2018/1009 K. 09.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/1292 Esas
KARAR NO : 2018/1009

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/12/2016
KARAR TARİHİ : 09/10/2018

DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 05/12/2016 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında kurulan ticari satım ilişkisi çerçevesinde muhtelif cins ve nitelikteki taşınır malın davalıya satımı ve tesliminin gerçekleşmiş olduğunu, işbu satım ilişkisinden kaynaklanan ticari satım bedeli ödeme borcunun 15.602,43 TL tutarındaki bölümünün işbu davanın açıldığı tarih itibariyle davalı tarafından davacı müvekkili şirkete ifa edilmediğini beyan ederek 15.602,43 TL tutarındaki ticari satım bedelinden kaynaklanan bakiye alacak aslının vade tarihi olan 04/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 10/01/2017 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle: dava dilekçesini tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 09/10/2018 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 02/02/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: huzurda görülmekte olan davanın Ankara Ticaret Mahkemelerinde ikame edilmesi gerektiğinden yetki itirazında bulunduklarını, mahkememizde görülmekte olan işbu dava öncesinde davacı şirketçe dava konusu ile aynı satım ilişkisini içeren ve aynı fatura dayanak gösterilerek cari hesap alacağından kaynaklı olarak İstanbul Anadolu —— İcra Müdürlüğünün 2016/23653 Esas sayılı dosyasından müvekkili aleyhine 31.903,41 TL cari hesap alacağı ve 871,88 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 32.775,29 TL üzerinden İcra Takibi başlatıldığını, müvekkilince yapılan incelemeler neticesinde takibe geçilen miktarın haksız olduğu ve müvekkilince yapılan ödemelerin bakiye hesaptan düşülmediğinin görüldüğünü, bunun üzerine süresi içerisinde 14/11/2016 tarihli itiraz dilekçesi ile asıl alacağın16.300,98 TL lik kısmına ve işlemiş faize itiraz edildiğini, böylece takibin itiraz edilmeyen 15.602,43 TL kısmı için takip kesinleşmiş olduğunu belirterek yetki itirazları doğrultusunda mahkemenin yetkisizliğine karar verilerek dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 10/03/2017 havale tarihli ikinci(2.) cevap dilekçesinde özetle: cevap dilekçesini tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili hüküm duruşmasına katılmayarak yokluğunda karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davacı tarafından icra takibine konu edilip davalı tarafından itiraz edilmeyerek kesinleşen 15.602,43 TL ‘lik kısmına yönelik ise icra dosyasında kesinleşen alacağın tahsilinin dava yolu ile talep edip edemeyeceği ile vade tarihi olan 04/08/2016 tarihinden itibaren en yüksek reeskont faizi talep edip edemeyeceği noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, temelde davacının davalıdan cari hesap nedeniyle alacaklı olup olmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Sebebi: Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 207/1 maddesindeki; “Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Ankara ——- Asliye Ticaret Mahkemesi aracığıyla talimat yoluyla alınan Mali Müşavir bilirkişi 17/05/2018 tarihli raporunda özetle; davacı —- ——–i davalı —— ne 2016 yılında 4 adet fatura ile toplam tutarlı 45.602,43 TL fatura düzenlediği, davalı —- davacı — tarafından düzenlenen 45.602,43 TL tutarlı fatura karşılığında takip tarihine kadar toplamda 30.000,00 TL ödeme yaptığı, davacı -‘ nin davalı — takip tarihi ile dava tarihi arasında istemiş olduğu ticari faiz hesabına göre 129,95 TL faiz alacağının doğduğu, dava tarihinden sonra davalı tarafından yapılan yeni ödeme tarihi olan 02/03/2017 tarihine kadar 334,70 TL faiz tahakkuk ettirilmesi sonucunda ödeme tutarı olan 5.602,43 TL düşülmesi sonucunda 10.464,65 TL alacağının doğduğu, bu tutara rapor tarihi olan 17/05/2018 tarihine kadar yasal faiz olan 1.137,92 TL işletilmesi sonucunda toplamda 11.602,92 TL faiz dahil alacağı olduğunu rapor etmiştir.
Mali Müşavir bilirkişi 03/08/2018 tarihli raporunda özetle; davacı şirketin dava tarihi itibarıyla davalı şirketten 15.602,43 TL asıl alacağı bulunduğunu, davalı şirketin davacı şirket tarafından başlatılan icra takibi neticesinde mütemerrüt olduğunun kabulüyle yapılan hesaplama sonucunda asıl alacağa takip tarihinden dava tarihine kadar değişen oranlı ticari avans faizi tatbik edilmek suretiyle yapılan hesaplama sonucunda işlemiş faizin 122,87 TL olabileceğini rapor etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Ticari Defterlerin Delil Kabiliyeti
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır. (TTK m. 83)
Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir. (HMK m. 199)
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir. Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir. (HMK m. 219)
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir. (HMK m. 220/1)
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. (HMK m. 222/2-3-5)
Temerrüt
İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur(TBK m. 90).
Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir(TBK m. 97).
Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer(TBK m. 117/1).
Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; ( …. ) borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır(TBK m. 117/2).
Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar(TTK m. 10).
Faiz
Bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1 inci maddede belirlenen orana göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur(3095 s.y. M. 2/1).
——— Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı, yukarıda açıklanan miktardan fazla ise, arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilir. Söz konusu avans faiz oranı, 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı ise yılın ikinci yarısında bu oran geçerli olur(3095 s.y. M. 2/2).
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, ticaret sicil kayıtları, fatura, takip dosyası, bilirkişi raporları, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; İstanbul Anadolu ——— İcra Müdürlüğünün 2016/23653 Esas sayılı dosyasında davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında cari hesaba dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri ile yetki yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, her ne kadar takip tamamıyla yetki itirazı nedeniyle durmuş ise de davalı takip borçlusunun alacak yönünden 16.300,98 TL kısmi itirazda bulunduğu, eldeki davanın ise alacak davası olarak açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın alacağa dayanak belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerine göre davalıdan dava tarihi itibariyle 15.602,43 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre davacıya 15.602,43 TL bakiye borcunun bulunduğu, borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği (Yargıtay 23. HD’nin 10/02/2016 tarih ve 2015/4576 Esas – 2016/621 Karar sayılı ilam) davalının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olması nedeni ile davacı lehine delil teşkil edeceği, dava açıldıktan ve fakat ön inceleme duruşması yapılmadan önce 02/03/2017 tarihinde davalı tarafça 5.602,43 TL kısmi ödeme yapıldığı, dava açıldıktan sonra yapılan kısmi ödeme bakımından davanın konusuz kaldığı, buna göre kısmi ödeme sonrası davacının bakiye 10.000,00 TL alacağının bulunduğu, davacının tacir olması ve taraflar arasında ticari ilişki bulunması(TTK m. 19/2) nedeniyle alacağa itiraza uğrayan icra takibindeki takip tarihi olan 08/11/2016 tarihinden itibaren ticari faiz(3095 sy. m. 2/2) uygulanması gerektiği, sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kısmi ödemeye göre konu miktar yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve kalan 10.000,00 TL yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın dava açıldıktan sonra 5.602,43 TL yönünden konusuz kalmış olması nedeni ile, konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına; kalan 10.000 TL yönünden davanın kabulüne
2- 10.000,00 TL’nin 08/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Başlangıçta peşin olarak alınan 266,46 TL harcın, alınması gerekli olan 683,10 TL harçtan mahsubu ile bakiye 416,64 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan 266,46 TL peşin harç, 182,90 TL posta ve tebligat gideri, 900,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.349,36 TL yargılama masrafının davalıdan davacıya verilmesine,
5- Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan ——. uyarınca 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca, artan gider avansının davacıya iadesine,
7-Karar kesinleştiğinde, İstanbul Anadolu . İcra Müdürlüğünün ———-İcra Müdürlüğünün 2016/23653 Esas sayılı dosyasının merciine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.