Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1241 E. 2018/920 K. 18.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/1241
KARAR NO : 2018/920

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/11/2016
KARAR TARİHİ : 18/09/2018

DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 22/11/2016 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında uzun süredir ticari ilişki bulunduğunu, 10/01/2016 tarihi itibariyle müvekkilinin davalıya 251.527,54 TL borcu bulunduğunu, 25/01/2016 tarihinde müvekkili şirketin davalı şirkete çek alım bordrosu ile 5 adet toplam 420.000,00 TL bedelli çekler ile ödeme yaptığını, bu aşamadan sonra müvekkilinin 168.472,46 TL alacaklı konumuna geldiğini, davalı şirketin 14/02/2016 tarihinde davacı şirkete 68.000,00 TL ödeme yaptığını, müvekkilinin bakiye 100.472,46 TL alacaklı olduğunu, müvekkili şirketin mali sıkıntılara girmesi, ekonomik kriz içerisinde olmasını fırsat bilen davalı şirketin bakiye borcunu ödememek için müvekkili şirkete “İcra Masrafı Yansıtması” adı altında garip ve içeriği anlamsız faturalar göndermek suretiyle bakiye borcunu sıfırlama çabası içine girdiğini, müvekkili şirketin faturayı Üsküdar …. Noterliği’nin 02/03/2016 tarih ve 03942 yevmiye nolu ihtarnamesi ile iade ettiğini, ödeme yapmadığını, bunun üzerine İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, müvekkili şirketin adresinin .. olması nedeniyle Borçlar Kanunu 89. maddesine yetki itirazının yerinde olmadığını beyanla, davalı tarafın icra dosyasına vaki haksız ve dayanaksız yetki itirazının reddine, borca itirazının iptaline, alacağın likit olması sebebiyle % 20 ‘den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı taraf cevaba cevap dilekçesi sunmamıştır.
Davacı vekiline karar duruşma günü bildirir davetiye usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, ancak davacı taraf karar celsesine katılmamıştır.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 17/01/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: müvekkili şirket tarafından davacı şirket aleyhine 13/01/2016 tarihinde …….Şubesine ait 150.000,00 TL bedelli 08/01/2016 keşide tarihli çek ve …….,. ….. Şubesi ‘ne ait 195.000,00 TL bedelli 08/01/2016 keşide tarihli borca istinaden İstanbul Anadolu ……. İcra Müdürlüğünün 2016/737 Esas sayılı dosyası ile 22/01/2016 tarihinde 15.231,44 TL’lik 26.10.2015 vade tarihli, 5.734,80 TL’lik ……. vade tarihli, 48.245,24 TL’lik … vade tarihli, 15.491,04 TL’lik … vade tarihli, 40.569,34 TL’lik .. vade tarihli fatura borcuna istinaden İstanbul Anadolu ……. İcra Müdürlüğü’nün 2016/2802 Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, davacıya ait çek ve vs. ‘lerin ödeneceği varsayıldığında müvekkili şirketin alacağının 401.527,79 TL olduğunu, başlatılan bu icra takiplerindeki borçlarına istinaden protokol düzenlendiğini, bu iki dosya borcuna istinaden üçüncü şahıs…. ‘den toplam 420.000,00 TL bedelli 5 adet çek alındığını, protokol tarihinde icra takibi hesaplarının 592.559,04 TL olduğunu, protokol ile çeklerin alındığı tarih itibariyle protokol konusu iki dosyanın asıl alacak dışındaki ferilerinin 122.287,18 TL oluğunu, davacının sunduğu cari hesap ekstresine göre iki icra dosyası borcuna mahsuben üçüncü kişi tarafından ödenen 420.000,00 TL’yi, davacı şirketin 25/01/2016 tarihinde 420.000,00 TL ödeme olarak hesaba yansıtmak suretiyle cari hesap borcundan düştüğünü, davacının kendi hesabından düşebileceği rakamın 297.712,82 TL olduğunu, bilirkişi incelemesi ile yapıldığında müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespit edileceğini, davacının davayı açmakta kötü niyetli olduğunu beyanla davanın reddine, davalının % 20 ‘den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 18/09/2018 tarihli esas hakkındaki beyanında; davayı takip ettiklerini belirterek önceki beyanlarını tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde taraflar arasındaki uzun yıllardır süren ticari ilişki nedeniyle davalıya 251.527,54 TL borca karşılık 420.000,00 TL bedelli 5 adet çek verilmesi sonucu … alacaklı konuma geçilip geçilmediği, davalının kısmı ödeme sonrasında bakiye kısmı ödenip ödemediği, İstanbul Anadolu …… İcra Müdürlüğününü 2016/737 Esas ve 2016/2802 Esas sayılı takip dosyalarındaki toplam alacağın protokol tarihi itibariyle 592.559,04 TL olup olmadığı, davalının aksine davacıdan takip dosyaları nedeniyle halen alacaklı olup olmadığı ve icra dairesini yetkisi noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen İstanbul Anadolu……. İcra Müdürlüğü’nün 2016/23324 Esas sayılı dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından 08/11/2016 tarihli takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna 11/11/2016 tarihinde tebliği üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, yetkiye, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın 1(bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Celp ve tetkik edilen İstanbul Anadolu ………. İcra Müdürlüğü’nün 2016/2802 Esas sayılı dosyasında; davalı takip alacaklısı tarafından 22/01/2016 tarihli takip talebi ile davacı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davacı takip borçlusuna tebliği üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan 22/01/2016 tarih ve protokol başlıklı belge incelendiğinde; İstanbul Anadolu …… İcra Müdürlüğü’nün 2016/737 Esas ve 2016/2802 Esas sayılı dosyalardaki borçlar ödendiğinde mahsup edilmek üzere 420.000,00 TL bedelli 29/01/2016 vade tarihli … keşideli bono alındığı, bononun vade tarihine kadar üçüncü şahıs…… ‘nin çekleri ödendiğinde 420.000,00 TL bedelli senet ….. ‘a iade edileceğinin düzenlendiği, protokolün alacaklı vekilleri ile .. ve …… …………………. Vekili tarafından imzalandığı anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan ………Şubesi ‘ne ait keşidecisi ………. olan 08/01/2016 keşide tarihli 195.000,00 TL bedeli çek sureti incelendiğinde; 08/01/2016 tarihinde lehdar …………… tarafından ibraz edildiği ve ödendiği anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan…….Şubesi ‘ne ait keşidecisi …….., lehdarı…… olan 08/01/2016 keşide tarihli 150.000,00 TL bedeli çek sureti incelendiğinde; 08/01/2016 tarihinde ciranta ……. tarafından 08/01/2016 tarihinde bankaya ibraz edildiği, karşılıksız kaşesi vurulduğu anlaşılmıştır.
Davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiş, talimat mahkemesine davalı tarafça sunulan ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali Müşavir bilirkişinin talimat mahkemesine sunduğu 06/11/2017 havale tarihli raporunda özetle; davalı tarafın muavin kayıtlarına göre, 420.000,00 TL’lik alınan çeklerin kayıtlara girilince 18.472,21 TL davacıya borçlu durumuna geçmiş olsa da, daha sonra davacının 03/12/2015 tarihinde vermiş olduğu 12.02.2016 vadeli 68.000,00 TL’lik karşılıksız çek çıkınca, yani ödenmediğinde ve bu işlem için ters kayıt yapıldığında bu defa davacıdan 49.527,79 TL alacaklı durumuna geçtiğini, davacı firma tarafından 06/05/2016 tarihinde 25.000,00 TL’lik bir havale ödemesi yapıldığını, davalının bu havaleyi davacının hesabından düştüğünde 24.527,79 TL alacaklı durumuna geçtiğini, bu havalenin dosyada bulunan davacının muavin defter raporunda bulunmadığını, davacının muavin defterlerinin 15.03.2016 tarihine kadar olduğunu, havalenin bu tarihten sonra olması sebebiyle davacının muavin defter raporu incelendiğinde bu havale kaydının tespit edileceğini, sonuç olarak davalı tarafın davacı firmadan 24.527,798 TL alacaklı olduğunu, hesaplar arasındaki tutarsızlığın sebebinin davalı firmanın, …..firmasından cirolu olan, fakat keşidecisi davacı …. firmasına ait 150.000,00 TL’lik çekin karşılıksız çıkmış olmasına karşın yasal icra takibini, …. firması adına değil de …davalı firma adına başlatarak davalı firma muhasebe kayıtlarına göre işlem yaparak firmanın buna göre işlem yapmasından kaynaklandığını, davalının muhasebe kayıtlarında bir hata olmadığını, sunulan kayıtlara göre davalı tarafın davacıdan 24.527,79 TL alacaklı olduğunu beyan ve rapor etmiştir.
Talimat raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
12/03/2018 tarihinde davacının ticari defterleri incelenmesi için verilen inceleme gününde davacı tarafça bilirkişi ücretinin yatırılmaması nedeniyle defter incelemesi yapılamadığına dair tutanak düzenlendiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Ticari Defterlerin Delil Kabiliyeti
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır. (TTK m. 83)
Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir. (HMK m. 199)
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir. Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir. (HMK m. 219)
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir. (HMK m. 220/1)
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. (HMK m. 222/2-3-5)
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, ticaret sicil kayıtları, takip dosyası, bilirkişi raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında fazla ödeme iddiasına dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın davacı tarafından dava konusu olmayan diğer icra takipleri nedeniyle fazla ödeme yapılıp yapılmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davalının ticari defterlerine göre davacıdan halen 24.527,79 TL alacağının bulunduğu, talimat yolu ile alınan bilirkişi raporuna göre taraflar arasındaki mutabakatsızlığın davacı firmanın keşide etmiş olduğu ve ödenmeyen 08/01/2016 keşide tarihli …… seri nolu çek tutarının davalı kayıtlarında yer almasına rağmen davacı kayıtlarında yer almamasından kaynaklandığı, davacının 150.000,00 TL bedelli bu çek karşılıksız çıktıktan sonra icra takibini …… adına başlatıp, davacı firma muhasebe kayıtlarının buna göre tutmamasından dolayı tutarsızlığın oluştuğu, davacı firmanın kayıtlarını düzeltmesi halinde davalıya 24.527,54 TL borçlu duruma geçeceği hususunun bilirkişi tarafından tespit edildiği, bu hali ile davacının iddia ettiği alacağını ispatlayamadığı, davacının davasını 07/06/2018 tarihli celsede takipsiz bıraktığı, buna karşın davalı vekilinin davayı takip edeceğini beyan etmesi üzerine yargılamaya devam ettiği, bu kapsamda ispatlanamayan davanın reddinin gerektiği, davacı taraf icra takibinin haksız olmakla birlikte, takipte kötü niyetli olmadığı, bu nedenle haksız icra tazminatı şartlarının oluşmadığı, sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3- Başlangıçta peşin olarak alınan 1.213,46 TL karar ve ilam harcının işin hitamında ödenmesi gereken 35,90 TL harçtan fazla olduğu anlaşıldığından 492 sayılı harçlar kanunun 31. maddesi gereğince fazla alınan 1.177,56 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya ödenmesine,
4- Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
5- Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan … uyarınca 10.787,76 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca, artan gider avansının davacıya iadesine,
7- Karar kesinleştiğinde, İstanbul Anadolu ………. İcra Müdürlüğünün 2016/23324 Esas sayılı dosyasının merciine iadesine,
8- Karar kesinleştiğinde, İstanbul Anadolu ……. İcra Müdürlüğünün 2016/2802 Esas sayılı dosyasının merciine iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.